ABD’nin Şaibeli Operasyonu: DEAŞ (IŞİD) Lideri Kureyşi’nin Öldürülmesi
DEAŞ Lideri Kureyşi’nin Öldürülmesi:
Önce Belarus krizi, ardından Ukrayna krizi ve bunların sonucu olarak başlayan Ukrayna savaşı sebebiyle pek üzerinde durulmayan ama oldukça önemli olan bir olaydan bahsetmek istiyorum. 2-3 Şubat 2022 akşamı, ABD tarafından yapılan bir operasyon ile DEAŞ (IŞİD) Terör Örgütü lideri Ebu İbrahim el-Haşimi el-Kureyşi’nin öldürüldüğü haberi tüm basın organlarına düştü. Konu ile ilgili resmî açıklama ise ABD başkanı Joe Biden tarafından yapıldı.
Açıklamaya göre operasyon, ABD Merkez Komutanlığı kontrolündeki Özel Harekât Kuvvetleri tarafından gece saatlerinde Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib'e bağlı Atme kasabasında gerçekleştirildi. Kameralar karşısına geçen Biden, “DEAŞ liderinin ölümüyle dünyanın büyük bir terör tehdidinden kurtulduğunu” söyledi.
Biden’ın DEAŞ Lideri Kureyşi’nin Öldürülmesiyle İlgili Açıklaması:
Biden’in açıklamaları özetle şöyle:
“Operasyon Suriye'nin kuzeybatısındaki ABD askeri güçleri tarafından ve kendisinin bizzat verdiği talimatla gerçekleştirildi.
Operasyonun maksadı ABD halkını ve müttefiklerini korumak ve dünyayı daha güvenli bir yer haline getirmekti.
Savunma Bakanlığı’na sivil kayıpları en aza indirmek için mümkün olan her türlü önlemin alınması talimatı verildi.
Operasyonda sivil kaybı en aza indirmek için hava saldırısı yerine özel kuvvetler operasyonu seçildi.
Bu teröristin etrafını çocuklar da dahil olmak üzere ailesiyle çevrelemeyi seçtiğini bilerek, büyük bir riskle özel kuvvetler baskınının yapılması kararı alındı.
Operasyonu yapan ABD askerleri onu yakalamak için yaklaşırken; Kureyşi, işlediği suçların hesabını vermek yerine binada bulunan kendi ailesi ve diğer insanların hayatlarını hiçe sayarak intihar yeleğini patlattı.
Tıpkı selefinin yaptığı gibi, ailesinin birkaç üyesini de yanına alarak intihar etti.
Kureyşi silahlı kuvvetlerin yeteneği ve cesareti sayesinde etkisiz hale getirildi.
ABD askerleri güvenli bir şekilde operasyonu tamamlayarak üs bölgelerine döndüler.
Bu operasyon, ABD’nin, dünyanın neresinde saklanmaya çalışırlarsa çalışsın terör tehditlerini ortadan kaldırma kapasitesinin ve erişiminin bir kanıtıdır.
Teyakkuzdayız, hazırlıklıyız.
Operasyon, dünyanın dört bir yanındaki teröristlere güçlü bir mesaj gönderdi: Peşinizden geleceğiz ve sizi bulacağız.”
Biden’ın İddiaları Ne Derece Doğru:
Bu açıklamaları dikkatle okuyunca bazı endişeler ve kendini savunma ifadeleri hemen göze çarpıyor. Bunu anlamak için kullanılan ifadeleri teker teker incelemek yeterli. Örneğin DEAŞ liderinin öldürülmesi sayesinde dünyanın büyük bir terör tehdidinden kurtulduğu iddiasına bakalım.
DEAŞ, uzun süredir üst üste yediği darbelerle zaten tükenmenin eşiğine gelmiş bir örgüt. Eski gücü ve tehdit olma özelliği neredeyse ortadan kalkmış durumda. Öldürülen adam da örgüte liderlik etmekten çok uzak. Sadece saklanmakla yetiniyor. Yani ciddi bir tehdit olduğunu söylemek mümkün değil. Böyle bir adamın öldürülmesinin dünyayı neden terör tehdidinden kurtardığını anlamak zor.
Bunu neye dayanarak mı söylüyorum? Basına düşen haberler ve bazı kaynakların verdiği haberler bunu gösteriyor. Adam bir ayağını kaybetmiş, yani savaşma yeteneği yok. Üstelik başka bir isimle kiraladığı bir evde barınmakla yetiniyor. ABD istihbaratına yakalanma korkusuyla evden çıkmıyor ve örgütü ile herhangi bir haberleşme vasıtası ile görüşmüyor. Komşularının verdiği ifadelerde de kendisini hiç görmedikleri ve kim olduğunu bilmedikleri söyleniyor. Yani adam örgütü idare etmekten uzak. Canının derdine düşmüş.
Operasyonda Amerikan Helikopteri Düşüyor:
Biden, operasyon emrini bizzat kendisinin verdiğini söyleyerek de bir şeyler ifade etmeye çalışıyor gibi. Operasyon tam olarak başarılı olsa övgüleri kendine saklamak için bunu söylediğini düşünebiliriz. Ama operasyonun tam olarak başarılı olduğu söylenemez. Çünkü yarım adam sayılabilecek bir terörist eskisini öldürmek için yapılan operasyonda bir helikopter kaybediyorlar. Kamuoyuna açıklanmıyor ama muhtemelen asker zayiatları da var.
ABD Operasyonda 12 Sivili Öldürdü:
Öte yandan, operasyonda Kureyşi’nin yanında 6’sı çocuk, 4’ü kadın olmak üzere toplam 12 sivil öldürülüyor. Yıllar önce Filistin örgütlerinden biri bir uçak kaçırıp Mısır’a indirmişti. Mısır özel kuvvetleri tarafından uçak operasyonu yapıldı ve teröristler öldürüldü. Ama yolcuların da çoğu öldü. Bu operasyon sebebiyle Mısır zor durumda kaldı ve daha sonra kaçırılan uçaklar Mısır’a indiğinde rehineler içinde vatandaşları bulunan hiçbir devlet Mısır güvenlik güçlerine operasyon yapma müsaadesi vermedi.
Burada da ABD özel birliklerinin yaptığı çok farklı değil. Hele de tesadüfen oradan geçen bir aracın şoförü olan yerel halktan birisinin öldürülmesi tam bir skandal. Bu tür nokta operasyonlarında sadece hedef alınan kişinin etkisiz hale getirilmesi gerekir. Bir teröristi öldürmek için 6 küçük çocuk da dahil (ki bu çocukların en az biri bebek olmalı, çünkü gazetelere yansıyan resimlerde binanın yanında bir bebek arabası var) 12 sivilin öldürülmesi neresinden bakarsak bakalım tam bir fiyasko. Uluslararası hukuk açısından da ABD’yi sıkıntıya sokması gereken bir durum. Çünkü böyle operasyonlarda sivil zayiat riski büyükse operasyon iptal edilir veya ertelenir.
Sanırım bu yüzden, Biden de operasyonun maksadının ABD halkını ve müttefiklerini korumak ve dünyayı daha güvenli bir yer haline getirmek olduğunu, Savunma Bakanlığı’na sivil kayıpları en aza indirmek için mümkün olan her türlü önlemin alınması talimatı verdiğini, operasyonda sivil kaybı en aza indirmek için hava saldırısı yerine özel kuvvetler operasyonunun seçildiğini, Kureyşi’nin etrafını çocuklar da dahil olmak üzere ailesiyle çevrelemeyi seçtiğini bilerek büyük bir riskle özel kuvvetler baskınının yapılması kararı alındığını, yani kendilerinin sivillere zarar vermemek için her türlü tedbiri aldığını söylemeye çalışıyor.
Kureyşi’nin Ölümüne İntihar Süsü Veriliyor:
Fakat ortada büyük bir rezalet ve suç unsuru bulunduğunun da farkında ki suçu birilerine yükleme ihtiyacı duyuyor. Doğal olarak suçu, en kolay yükleyebileceği Kureyşi’nin üzerine atıyor. Bu sebeple, operasyonu yapan ABD askerlerinin onu yakalamak için yaklaşırken Kureyşi’nin, işlediği suçların hesabını vermek yerine, binada bulunan ailesi ve diğer insanların hayatlarını hiçe sayarak intihar yeleğini patlattığını söylüyor.
DEAŞ Liderleri Neden İntihar Ederek ‘Öldürülüyor’:
Burada suçun tamamen Kureyşi’de olduğuna dair delil olarak da “tıpkı selefinin (yani ondan önce bir operasyonla öldürülen DEAŞ liderinin) yaptığı gibi, ailesinin birkaç üyesini de yanına alarak intihar etmesini gösteriyor. Yani, “bu örgütün liderleri hep böyle yapıyor, suç bunlarda” demek istiyor. Ama bundan sonra söyledikleri bu tezi ile uyuşmuyor. Çünkü Biden, Kureyşi’nin silahlı kuvvetlerin yeteneği ve cesareti sayesinde etkisiz hale getirildiğini söylüyor. Eğer Kureyşi öldürülmedi ve kendi kendini patlattıysa, silahlı kuvvetlerin cesareti ve yeteneği nereden çıktı?
Operasyonda Kaç ABD Askeri Öldü?
ABD askerlerinin güvenli bir şekilde operasyonu tamamlayarak üs bölgelerine döndükleri iddiası da tartışmaya açık. Evet, muhtemelen dönmüşlerdir ama nasıl döndüler? Hepsi sağ salim olarak mı döndü? Olay incelendiğinde zayiatları olması gerektiği görülüyor. Çünkü, eğer askerler içeri girince veya girerken patlama olduysa mutlaka ölü veya yaralıları vardır. Üstelik bir de helikopterleri düştü. ABD, düşen helikopteri yakarak imha etti deniliyor ama resimlere bakıldığında helikopterin parçaları etrafa dağılmış. Yani hızla yere düşmüş ve bir çarpma olmuş gibi görünüyor. Çarpma sırasında kimseye bir şey olmadı mı?
Teröristlere Verilmek İstenen Mesaj:
Açıklamada belki de doğruluk payı çok yüksek olan tek ifade; bu operasyonun, ABD’nin, dünyanın neresinde saklanmaya çalışırlarsa çalışsın terör tehditlerini ortadan kaldırma kapasitesinin ve erişiminin bir kanıtı olduğu ifadesidir. Teyakkuzda oldukları da doğru olabilir ama hazırlıklı oldukları bana şüpheli gibi geliyor. Çünkü, şimdiye kadar neredeyse hiçbir terör örgütünün güçlenmeden ortadan kaldırılmasını sağlayamadılar. Terör örgütü liderlerini de ancak örgütler etkinliğini kaybedecek kadar zayıfladıktan sonra öldürebildiler. Bir terör örgütünün liderini binlerce insanı katlettikten sonra dünya ile irtibatını keserek bir evde gizlenirken öldürmek başarıysa, diyecek bir şey yok.
“Operasyon, dünyanın dört bir yanındaki teröristlere güçlü bir mesaj gönderdi: Peşinizden geleceğiz ve sizi bulacağız.” ifadesi de biraz abartılı gibi. Evet, ABD, 2 Mayıs 2011 tarihinde Barack Obama döneminde, El Kaide lideri Usame bin Ladin’i Pakistan’da bulup öldürdü ama zaten örgüt gücünü kaybetmiş ve adam artık tehdit oluşturamayacak hale gelmişti.
Abartalı Rakamlar:
DEAŞ liderlerinin durumunda da bir farklılık yok. DEAŞ, 2014 yılından itibaren farklı ülkelerde yerel uzantılarını oluşturmuştu. Afganistan, Libya ve Yemen'deki yapılanmaların hala nispeten güçlü olduğu söylenebilir ama en güçlü olduğu döneme göre oldukça zayıfladı. Örgüt o yıllarda 30-40 bin savaşçıya sahipti ve kontrolü altındaki bölgelerdeki toplum nüfus 9 milyonu buluyordu.
Günümüzde ise DEAŞ, Irak'ın kuzey ve kuzeybatısı ile Suriye’nin doğusunda kısıtlı bir alanda aktif olmaya çalışıyor. Bazı batılı uzmanlar örgütün 4 bin ile 6 bin kadar savaşçıya sahip olduğunu tahmin ederken, kimi kaynaklar Suriye ve Irak'ta yaklaşık 10 bin kadar IŞİD milisinin bulunduğundan bahsediyor. Ama örgütün sessizliğine bakılınca bu rakamların abartılı olduğu ortada.
DEAŞ Militanları Nerede?
Örgüt militanlarının çoğu çatışmalarda öldü veya Suriye ve PYD’nin kontrolündeki kamp ve hapishanelerde tutuklu. Basına çıkan yazı ve resimlerden, bunların hemen hepsinin açlık ve kötü barınma koşulları sebebiyle iskelet gibi kaldıkları görülüyor. Örgütten kaçan ve izini kaybedenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çok.
Örgütün, artık uluslararası ağını da kontrol etmekte zorlandığı ortada. Bu nedenle örgüt, ademi merkeziyetçi bir yapıya dönüşmüş durumda. Dolayısıyla Kureyşi’nin öldürülmesi büyük bir anlam taşımıyor. Çünkü örgüt zaten ondan bağımsız olarak bölgesel liderler tarafından kendi kendini idare ediyor.
ABD, Trump zamanında, bir önceki DEAŞ lideri Ebu Bekir el-Bağdadi’yi de örgütün gücünü büyük oranda kaybettiği 2019 yılında öldürmüştü. Sözüm ona o da ABD ordusunun düzenlediği operasyon sırasında bir tünelde üzerindeki intihar yeleğini patlatarak intihar etmişti.
Şaibeli Ölümler:
Ne tesadüftür ki tüm DEAŞ liderleri kendilerini patlatıyorlar. Bu durum, Almanların Baader-Meinhof Çetesi de dedikleri Kızıl Ordu Fraksiyonu (Rote Armee Fraktion - RAF) üyelerinden Ulrike Maria Meinhof’un 9 Mayıs 1976 tarihinde hapishanede kendini asması ve 1977 yılında Bernd Andreas Baader ile arkadaşları Gudrun ve Jan’ın hapishanede öldürülmesi kadar şaibeli değil mi?
Görgü tanıklarının ifadesine göre Amerikalıların binadan bir kişiyi sağ olarak çıkardıkları ve helikoptere bindirip götürdükleri anlaşılıyor. Ama ne Biden ne de başka bir ABD yetkilisi bundan bahsetmedi. Acaba neden? Kimdi bu kişi? ABD neden bunu dünya kamuoyundan saklıyor?