BRZEZİNSKİ VE DUGİN: UKRAYNA PERSPEKTİFİNDE AVRASYA JEOPOLİTİĞİ NEDİR?
Giriş:
Hem ABD hem de Rusya tarafından Ukrayna jeopolitiğinin nasıl algılandığına ilişkin bir araştırma yapmaya kalksak sanırım öncelikle başvuracağımız iki temel kaynak Zbigniew Brzezinski’nin Büyük Satranç Tahtası ve Alexander Dugin’in Rus Jeopolitiği Avrasyacı Yaklaşım adlı eserleridir. Bu iki kaynağı sizler için inceledim ve günümüze de ışık tutacak şekilde her iki tarafın Avrasya ve Ukrayna algısının ne olduğunu tespit etmeye çalıştım. Her iki kitabın da yazılış maksadı SSCB’nin dağılmasından sonra değişen dünya dengeleri içerisinde 21. yüzyılda yaşanacak jeostratejik ve jeopolitik oluşumlar üzerinedir. Eski dünyayı tanımlayan “Avrasya” kavramı etrafında Brzezinski ABD, Dugin ise Rus bakış açısıyla 21. yüzyılın jeopolitik projeksiyonunu yapmışlar ve ülke ülke neler yaşanabileceğine ilişkin düşüncelerini paylaşmışlar.
Genelde Avrasya jeopolitiği çerçevesinde özelde Ukrayna ile ilgili her iki kitaptaki bahisleri incelediğimde; yazarların Ukrayna’nın yeni dünya güvenlik mimarisi içerisinde fay hatlarından birisi olduğunu tespit etmişler ve Ukrayna ile Rusya arasındaki yaşanan krizi adeta yıllarca öncesinden haber vermişler. Bu yazımızda karşılaştırmalı şekilde yazarların Ukrayna’ya ilişkin görüşlerini ve öngörülerini paylaşıp analiz edeceğiz.
Brzezinski Ne Diyor?
Jeopolitik egemenlik Brzezinksi’ye göre küresel askeri güç, küresel ekonomi ve küresel hukuktan oluşan küresel hegemonyadır. Brzezinski jeostratejiyi jeopolitik çıkarların stratejik yönetimi olarak tanımlamaktadır. Tek küresel güç olarak gördüğü ABD için ana jeopolitik ödülün Avrasya olduğunu ifade etmekte ve Avrasya’yı bir satranç tahtası olarak görmektedir. Brzezinski Avrasya satranç tahtasının sınırlarını Batıda Lizbon’a doğuda ise Vladivostok’a dayandırmaktadır. Güneyde Ortadoğu ve Hindistan, doğuda ise Çin oyun alanının sınırlarını belirlemektedir. Rusya Federasyonu toprakları ise Orta Alan olarak tanımlanmaktadır. Burada ilk dikkatimizi çeken Ukrayna’nın Batı, Orta Alan ve Güney’in kesişim noktasında yer aldığıdır. Brzezinski bütünsel bir yaklaşımla Fransa-Almanya-Polonya-Ukrayna ekseninde AB ve NATO ile entegre bir Avrupa’nın ABD küresel hegemonyası için en uygun format olduğunu söylemektedir. Ancak bu formatla aşırı şekilde güçlenen Batı Avrupa sisteminin oluşması ve varlığını sürdürmesi konusunda Orta Alanın sahibi Rusya’nın tavrı belirleyici olacaktır. Brzezinski Rusya için eski gücünde olmadığını tespitini yapmakta ve Rusya için en elverişli çözüm olarak Batı dünyası ile entegrasyon önermektedir. Brzezinski’ye göre önemli olan Rusya’nın bu entegrasyonu nasıl gerçekleştireceğidir. Bu konuda ABD ve Batılı müttefiklerine Rusya’ya karşı pozitif ve olumlu yaklaşımlar önermektedir. Brzezinski’ye göre Rusya’nın NATO üyesi olması bir hayal değildir. Nitekim SSCB dağıldıktan sonra Rusya bir süreliğine NATO’da gözlemci ülke statüsüne sahip olmuştu.
Dugin Ne Diyor?
Dugin ise Brzezinski’den çok daha detaylı bir analiz yapmakta ve Rusya’nın coğrafyası gereği, doğal bir küresel güç olduğunu ileri sürmektedir. Dugin de bir Avrasya tanımı yapmakta ve Avrasya coğrafyasını eski SSCB ve Rus imparatorluğu toprakları üzerine oturtmaktadır. Bununla birlikte Çin, İran, Türkiye gibi ülkeleri de Avrasya tanımı içerisinde ele almaktadır. Dugin’in detaylı analizleri sıklıkla tarihsel süreçten referans almakta, ırklar ile dinler üzerinden değerlendirmeler yapmaktadır. Elbette Dugin’in önceliği Rus ırkında ve Ortodoksluktadır. Dugin rekabet için ekonomik güç ve teknolojiyi önemsemekte ancak demokrasi, insan hakları gibi Batılı değerleri gerçekçi bulmamaktadır. Dugin kitabında ülkeleri ve coğrafyaları tek tek analiz etmektedir. Brzezinski’nin bütünsel yaklaşımının tersine özelcidir. Dugin’in imparatorluğun yeniden doğuşu olarak ifade ettiği Rus ve Rusya merkezli Avrasya’cı yaklaşım içerisinde şu anki Ukrayna’nın bir devlet olarak yeri yoktur. Dugin’e göre mevcut Ukrayna devleti geçici bir statüdür ve kendi ifadeleriyle “üniter Ukayna’nın daha fazla yaşamını yaşamını sürdürmesine izin verilemez. Bu ülke, jeopolitik ve etnik-kültürel gerçekliklerinin çeşitliliğine uygun surette birkaç kuşağa bölünmelidir.” Dugin Batı Ukrayna’nın türdeş olmadığını öne sürmekte ve dinsel ve kültürel farklılığı olan Batı bölgeleri dışında (Kırım’ı ayrı tutarak) mevcut Ukrayna’nın Odessa-Kiev hattının doğusunda kalan kısımlarının açıkça Rus toprakları olduğunu iddia etmektedir. Bu iddiasını tarihsel, ırksal ve dini gerekçelerle desteklemektedir. Dugin Kırım için ise asla Ukrayna kontrolünde olmamalıdır şerhini koymaktadır.
Tespitler
Her iki yazarın da görüşlerini genel olarak ifade ettik. Şimdi tespitlerimizi ortaya koyalım;
- Hem Brzezinski hem de Dugin küresel hegemonyasının “Avrasya”ya hâkim olmaktan geçtiğini söylemektedir.
- Her ikisi de Avrasya’yı aşağı yukarı benzer coğrafyalarda tanımlamaktadır.
- Brzezinski’ye göre Rusya eskisi kadar etkili ve küresel bir güç değildir, Dugin ise Rusya’nın coğrafyasından ve tarihsel misyonundan ötürü kaderi etkili ve küresel bir güç olmaktır iddiasındadır.
- Brzezinski jeopolitik yaklaşımını demokrasi, hukuk, teknoloji, ekonomi, askeri güç gibi kavramlarla ilişkilendirmekte, Dugin ise coğrafya, uluslar ve emperyal mirastan söz etmektedir.
- Brzezinski’ye göre Rusya Batı ittifakı içerisinde yer almalıdır. Dugin bunu reddetmekte ve Batı ittifakı içerisindeki bir Rusya’nın kimliğini kaybedeceğini söylemektedir.
- Brzezinski Ukrayna’nın AB ve NATO üyeliğinin yakın olduğunu belirterek Ukrayna’yı artık Batı ittifakının bir parçası olarak görmektedir. Dugin için mevcut Ukrayna suni bir devlettir ve gerçekçilikten uzaktır, bölünmelidir. İşte bu noktada her iki tarafın da tezleri çatışmaktadır. Rusya Putin ile birlikte Dugin Avrasyacılığına dönmüştür. Brzezinski’nin görmeyi umduğu sakin ve uysal Rusya yoktur, mevcut durumuyla Putin Rusya’sının Batı ile entegrasyonu reel politik gerçeklerden uzaktır.
Sonuç
Elbette Dugin’in Ukrayna ile ilgili olarak ifade ettiği ırksal, bölgesel ve tarihsel gerçekler yadsınamaz. Brzezinski’nin Ukrayna için bütünsel yaklaşımı eksiktir. Brzezinski Rusya analizini iyi yapamamıştır, Rusya’nın iç dinamiklerini hesaba katmamıştır. Dolayısıyla Brzezinski’nin öngörülerinin tersi çıkmıştır. Yukarıdaki tespitleri değerlendirdiğimizde Rusya’nın kendi menfaatleri ve jeopolitik amaçları doğrultusunda proaktif bir jeostratejik yaklaşımla Ukrayna’yı parçalamak için müdahale ettiğini söyleyebiliriz. Bu durumda ABD ve Batı ne mi yapacak? Elbette yaramazlık yapan Rusya’yı sert şekilde cezalandıracak.