Site İçi Arama

analiz-ve-raporlar

Bu yıl Ekim’de Kazan’da Türkiye için BRICS’e Üyelik Kararı Çıkar mı? Hayır! Neden?

BRICS ekonomi ve ticaret merkezli bir örgüt. Kollarının nereye uzayacağına bakmak için Pekin’in kollarını nereye uzattığına/uzatacağına bakılması gerektiğine inanıyorum. Pekin, Ankara’ya kollarını şimdilik uzatmak için biraz ama bariz bir isteksizlik gösteriyor diye değerlendiriyorum. Bu nedenle Pekin’in Kazan’da Ankara’yı kollamasını nedense beklemiyorum.

Uluslararası Sistem Açısından BRICS Ne Anlama Geliyor?

Haziran 2006'da St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu'nda kurulan BRICS, küresel ekonomide önemli konuma sahip ve dünya düzeninde alternatif birlik olma yolunda ilerliyor.

BRICS, bünyesine katılan yeni ülkelerle Batı'nın hakimiyetindeki küresel finans ve ticarete alternatif oluşturmayı hedefliyor. Ankara’nın; Anadolu coğrafyasının jeopolitik ve jeoekonomik potansiyelini birliğin dikkatine sunarken, buradan hareketle kendi yükselen beklentilerini karşılamak maksadıyla, birliğin bu alternatif duruşunun sunabileceği küresel açılımların bir parçası olmak ve aynı zamanda gerektiğinde Batı finansal kaynaklarına alternatif olarak BRICS’ten yararlanmak istediğini değerlendiriyorum.

Bu çerçevede Türkiye bu yılın başlarında BRICS ekonomik bloğuna katılmak için stratejik bir hamle yaptı. Bilindiği üzere, BRICS, ilk üyeleri olan Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın güç verdiği bir oluşumdur. Çin’le birlikte Hindistan’ın ekonomik yükselen potansiyeli dikkate alındığında, bu bloğun önümüzdeki on yıllarda küresel ekonomiye hâkim olacağını öngörebiliriz. Bu gerçeğin farkında olan Ankara, doğru bir hamle yaparak, üyelik için kapıları zorlamaya başladı.

Çoğunlukla Batılı ülkeler tarafından yönetilen G7'ye alternatif olarak görülen BRICS, küresel güç dinamiklerinde önemli bir değişimi temsil ediyor. Türkiye'nin talebi kabul görürse, bu bloğa katılan ilk NATO müttefiki olacağından, Batı başkentlerinde BRICS üyelerinin Ankara’nın başvurusuna verecekleri olası cevabın ne olacağı merakla tartışılıyor. Türkiye'nin Çin ve Rusya'nın başını çektiği bir ekonomik platforma ilgi duymasının, çok doğal olarak Avrupa başkentlerinde soru işaretlerine neden olduğunu, bu konuda Batı basınında yer alan bazı değerlendirmelere de yansıdığını görüyorum. Bunu normal buluyorum.

2023 BRICS Zirvesinin Önemi ve 2024 Zirvesinin Olası Getirecekleri

Hatırlanacağı üzere, geçen yıl Ağustos ayında gerçekleşen 15. BRICS Zirvesi'nde Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, 6 gelişmekte olan ülkenin (Arjantin, Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri) bloğa katılmaya davet edildiğini duyurmuştu. Böylece BRICS, üye sayısını artırma yönündeki planlamasını ilan etmişti. 1 Ocak 2024'te Suudi Arabistan, Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri resmen bloğa katılırken, Arjantin ise BRICS’e katılmaktan vaz geçtiğini ilan etmişti.

Oysaki Erdoğan, BRICS’in bu altı ülkeyi davetinden önce Türkiye’nin BRICS'e katılma yönündeki ilgisini ifade etmişti ancak şimdiye kadar bu konuda Ankara ile BRICS arasında resmi bir görüşme trafiğinin yaşanmaması, bu davetli ülkelerin arasında Türkiye’nin isminin zikredilmemesi, bu ülkeler üye yapılırken Türkiye’nin isminin gündeme gelmemesi nihayetinde BRICS’e Türkiye’nin olası üye olmasına yönelik bazı soru işaretlerini beraberinde getirmişti. Hatta bir ara Rusya, NATO üyesi bir ülkenin BRICS’e üye olamayacağını dahi ifade etmişti.

Bununla birlikte BRICS’in bu yılki dönem başkanı Rusya. Bu ülkenin ev sahipliğindeki 16. BRICS Zirvesinin, 22-24 Ekim tarihlerinde Kazan'da yapılması planlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce, 2018 yılında Güney Afrika'da düzenlenen 10. BRICS Zirvesi'ne 'davetli lider' olarak katılmıştı. 2 Eylül 2024 tarihinde, 16. BRICS öncesinde, Amerikan basınında Türkiye'nin BRICS'e katılmak için üyelik başvurusu yaptığı iddiası yer aldı. İddianın doğru olabileceği konuşuluyor. Zira Türkiye eğer bu birliğe üye olacak ise, Ankara ile yakın ilişkilere sahip Moskova’nın BRICS dönem başkanlığı sırasında bu üyeliğin gerçekleşme olasılığını daha olası görenlerdenim. Belki de zamanı gelmiştir de diyebiliriz. Zira, Bakü’de geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen Putin-Aliyev görüşmesi sonrasında, Azerbaycan da BRICS'e resmen üyelik başvurusu yapıvermişti.

Olası BRICS üyeliğinin Türkiye’ye Muhtemel getirileri nelerdir?

Türkiye; BRICS'e siyasi ya da ekonomik taahhütler ya da anlaşmalar gerektirmeyen bir örgüt olduğu için ilgi duyuyor olabilir. BRICS kesinlikle NATO’nun bir alternatifi değil. Belki siyasi boyutuyla bu ekonomi odaklı örgüt NATO’nun bazı fonksiyonlarını yerine getirdiği için bazıları tarafından NATO’nun alternatifi gibi sunulabilirse de gerçekte böyle bir durumdan bahsedemeyiz. Zira NATO; öncelikle güvenlik bağlamında üyelerini bir araya getiren bir yapıdır. Özü kolektif savunmaya dayanıyor. Bir üyeye yapılacak olası bir saldırının karşılığının tüm üyelere yapılmış sayılacağı ve bu nedenle saldırgana cezasının topluca kesileceğini deklare eden bir savunma örgütüdür. BRICS kesinlikle böyle bir taahhüde soyunabilecek bir yapıya sahip değildir. Kaldı ki Batı dünyası dışındaki, Güney Afrika hariç, dört büyük ülkeyi bir araya getiren bir yapı olmasına rağmen, güvenlik üreten bir role soyunmaktan uzaktır. NATO gibi coğrafi bütünlüğü hedefleyen bir anlayış, BRICS’i var eden kurucu üyeler arasında hayat bulmamış, bulması yönünde de bir arayış gündeme alınmamıştır.

BRICS, Avrupa Birliği’ne de alternatif değildir. AB gibi siyasi, ekonomik ve gerektiğinde güvenlik üreten bir mekanizmaya sahip olmayan BRICS, AB’nin sınırları bir yönüyle ortadan kaldırmasına benzer bir şeyi yapabilecek ne coğrafi bütünlüğe ne de kültürel birlikteliğe sahip değildir.

Bu açılardan bakıldığında Türkiye için BRICS, NATO ya da AB'ye bir alternatif olamaz. Ankara da böyle görmüyor diye değerlendiriyorum. Bununla birlikte AB’ye katılım süreci artık neredeyse durma noktasına gelmiştir. Türk insanının AB üyeliği motivasyonu tamamen sönmüştür. Artık iktidarın da gündeminde AB üyeliği yönünde bir arayış ve çaba bulunmadığı görülmektedir. Dolayısıyla Ankara, AB ve beraberinde Bretton Woods kurumlarına (IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü vb. türevlerinin) alternatif diğer ekonomik platformları keşfetme ihtiyacını duyuyor olmalı ki, bu çerçevede BRICS üyeliği yeni bir çıpa olarak Türkiye’nin gündemine alınmış olmalı diye değerlendiriyorum.

Çok Yönlü Çok Taraflı Türk Dış Politikası ve BRICS

Esasında Türkiye; 5 Haziran 1964 tarihli ünlü Johnson mektubunun alınması sonrasında dönemin başbakanı İsmet İnönü’nün “Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de bu dünyada yerini bulur!” ifadesinin gereğini yapmaya gayretini sürdürüyor. Bir şekilde Türkiye'nin müttefiklerinin Ankara'nın bazı güvenlik kaygılarını görmezden gelmesi Türk insanını rahatsız ediyor. NATO üyesi ülkeler tarafından ABD liderliğinde, gerekçeleri ne olursa olsun, müttefik Türkiye’nin savunma yaptırımlarına maruz kalması düşündürücüdür. 1964 yılında başlayan Türkiye’ye karşı Batı dünyasının ikircikli standardı, karşılığında Ankara’yı da ikircikli bir siyasete mahkûm etmiştir denebilir. Öyle olmasa, Ankara’da memleketi idare edenler, Soğuk Savaş döneminde bile Sovyetlerle özellikle ekonomik alanda ilişkilerini geliştirme arayışına girmek zorunda kalmazlardı. Bugün de BRICS belki çok az fayda sağlayabilecek bir örgüt olsa da, neticede Türkiye’nin çok taraflı ve çok yönlü politika anlayışının bir uzantısı olarak bu çok taraflı platformun bir parçası olmak istemesini yerinde buluyorum. Öte yandan, özellikle ekonomi bağlamında Ankara’nın, Batı kurumlarının eksik bıraktığı bazı boşlukları BRICS gibi Çin ve Rusya öncülüğündeki alternatif yapılarla doldurması, bu kapsamda yeni ilişkiler ağı örmesi gerekiyor.

2022 yılında Rus Ordusunun Ukrayna topraklarına girmesinden sonra Batı dünyasının Moskova’ya uyguladığı yaptırımlara rağmen, Türkiye; bir şekilde Rusya ile ekonomi ve ticari alandaki ilişkilerini geliştirmeyi başarmış bir ülkedir. Dolayısıyla Türkiye Batı kurumlarının dışladığı ‘yapılarla’ temas kurmakta beis görmeyen bir siyasi kültürü gelenekselleştirmek üzeredir.  Türkiye'nin BRICS'e katılma isteği bu politikasıyla uyumlu görülmelidir.

Öte yandan Türkiye’nin olası BRICS üyeliği, Türkiye’yi Batı’dan ve özellikle de Avrupa’dan kopmaya itecek bir sonuç doğurmayacaktır. Zira Türkiye, halen yıllık ticaretinin yarısından fazlasını başta Almanya olmak üzere, AB ülkeleriyle gerçekleştiriyor. Bunun bozulmasını kim ister?

Her halükârda AB’de nasıl Almanya ile Türkiye’nin ticari ilişkiler önemliyse, BRICS içinde de Çin ile ticari ilişkileri önemli görüyorum, altını çiziyorum. Rusya, başta doğal gaz olmak üzere Türkiye’nin asimetrik ticari ortağıdır. Bu ülkeye ihracat verileri Türkiye’nin tüm zorlamalarına rağmen sınırlı yükseliş gösterebilmektedir. Çin ile bu manada durum daha dengelidir ancak yine Türkiye ithalat yönüyle Çin’e avantajlar sunan bir pazar olmanın ötesine henüz geçememiştir. Yine de ilerisi için ‘dengeli bir ticaret’ potansiyeli Ankara-Pekin arasında tesis edilebilir. Ancak, Çin için Türkiye sanıldığı kadar cazip veya öncelikli bir ekonomik ortak olmaktan uzaktır.

Örneğin 2013 yılında Şi tarafından ilan edilen Kuşak Yol Girişimi (KYG) referans alındığında, 2005-2012 yılları arasında Türkiye’ye yönelen Çin doğrudan yatırımlarının büyüklüğü, 7 yıllık dönemde, toplamda 6,46 milyar USD olarak gerçekleşmiştir. 2013-2022 döneminde, güzergahlarından ikisinin Türkiye’den geçtiği bilinen KYG ile birlikte söz konusu Çin yatırımlarının daha da artması beklenirken, gerçekleşen değer toplam 9 yıllık dönemde 4,21 milyar USD olmuştur. Bir referans olması yönüyle, 2024 yılı başında BRICS’e üye olan Ortadoğu/Afrika ülkelerine baktığımızda, hepsinin Çin yatırımlarını 2013-2022 yılları arasındaki dönemde, bir önceki döneme göre kat be kat arttırdıklarına şahit oluyoruz. Buradan yola çıktığımızda bile BRICS’in lideri Pekin’in Ankara’ya nasıl baktığını, nasıl bir gelecek perspektifine sahip olduğunu anlayabiliriz diye değerlendiriyorum. Bu nedenle Türkiye için bir üyelik haberinin bugün çıkmasını beklemiyorum. Bunun olabilmesi için öncelikle, diğer davet edilen ülkeler gibi Türkiye’nin de Çin’le 2010 yılında ilan edilen ‘stratejik ortaklık’ seviyesinden ‘kapsamlı stratejik ortaklık’ seviyesine yükselmesi gerektiğini görmemiz gerekiyor.

Sonuç

Türkiye'nin BRICS'e üyelik başvurusunda bulunduğuna dair iddialar gündemdeki yerini korurken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Putin’in davetini kabul ettiği ve Rusya'nın Kazan kentinde yapılacak BRICS Zirvesi'ne katılacağı biliniyor.

Ankara; BRICS’i küresel ekonomik sistemde yaklaşım, kimlik ve siyaset çeşitliliğini arttıran, farklı seçenek ve alternatifleri içinde barındırma potansiyeli olan bir örgüt olarak görüyor. Aynı zamanda siyaset ve güvenlik bağlamında çok kutupluluğu da öne çıkaran BRICS içinde olmak, Türkiye’nin zaman zaman Batılı müttefikleriyle sorun yaşadığı dönemlerde alternatif bir çıpa sunabileceğini Ankara değerlendiriyor olmalı. Daha önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da ifade ettiği üzere, “BRICS, mevcut sistemin çeşitlenmesi bakımından Ankara’nın değerlendirmelerine göre önemli bir işlev üstleniyor.”

Kazan’a davet edilen Türkiye, büyük olasılıkla 2018 yılındaki 10. Zirve’dekine benzer şekilde, bloğun içine nüfuz etme, birlik içinde konuşulanların bir parçası olma fırsatını yakalamaktan öte yeni bir durumla karşı karşıya kalmayacağını değerlendiriyorum. Yakın dönemde BRICS üyeliğine ilişkin resmi görüşmeler başlatılmazsa, Kazan’dan üyelik bağlamında bir kazanımla ayrılma olasılığını oldukça düşük görüyorum. Bir üyelik olacaksa önceliğin Moskova’dan ziyade Pekin üzerinden ilerlenerek gerçekleşebileceğine, bunun öncesinde de Çin’in Türkiye’ye doğrudan yatırımlarının artması gerektiğine inanıyorum. Ufukta bu yönde bir gelişme görülmüyor. BRICS ekonomi ve ticaret merkezli bir örgüt. Kollarının nereye uzayacağına bakmak için Pekin’in kollarını nereye uzattığına/uzatacağına bakılması gerektiğine inanıyorum. Pekin, Ankara’ya kollarını şimdilik uzatmak için biraz ama bariz bir isteksizlik gösteriyor diye değerlendiriyorum. Bu nedenle Pekin’in Kazan’da Ankara’yı kollamasını nedense beklemiyorum.

Kaynakça

Jonathan Fulton, Michael Schuman. China’s Middle East policy shift from “hedging” to “wedging”. Atlantic Report. 5 Eylül 2024. https://www.atlanticcouncil.org/in-depth-research-reports/report/chinas-middle-east-policy-shift-from-hedging-to-wedging/

Sputnik Türkiye. “Kremlin: Erdoğan, Rusya'da yapılacak BRICS Zirvesi'ne katılmayı kabul etti”. 3 Eylül 2024. https://anlatilaninotesi.com.tr/20240903/kremlin-erdogan-rusyada-yapilacak-brics-zirvesine-katilmayi-kabul-etti-1087586322.html

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 10.09.2024
  • Süre : 6 dk
  • 961 kez okundu

Google Ads