Çöp Sorunu
Aslında sanayileşmeyle birlikte başladı doğada kendiliğinden yok olmayan çöplerimiz, siz hiç 16. yüzyıldan kalma bir çöp gördünüz mü? Müzelerimizde sergilenen o çeşitli kap kacağı çöp diye nitelendirmeyeceksek sanırım çöp olarak adlandırabileceğimiz bir şey kalmamış, hepsi doğada erimiş gitmiş. Bazen sanayileşmeseymiydik acaba diye düşünmeden edemiyorum.
Sanayileşme ve Artan Çöp Üretimi:
Doğada biz insanlar hariç herhangi bir canlının ne gibi bir atığı, çöpü oluyor? Bilen var mı?
Şöyle bir düşününce aklımıza tek bir şey geliyor sanırım. O da bir şekilde doğaya karışıyor ve hatta bitkiler için gübre oluyor. Yani faydalı bir atık.
Aslında sanayileşmeyle birlikte başladı doğada kendiliğinden yok olmayan çöplerimiz, siz hiç 16. yüzyıldan kalma bir çöp gördünüz mü? Müzelerimizde sergilenen o çeşitli kap kacağı çöp diye nitelendirmeyeceksek sanırım çöp olarak adlandırabileceğimiz bir şey kalmamış, hepsi doğada erimiş gitmiş. Bazen sanayileşmeseymiydik acaba diye düşünmeden edemiyorum.
Çöpler Gömüldüğü Gibi Duruyor:
Şimdilik çözümü şehirlerin dışında kullanılmayan, mümkünse çukur bir yerler bulup, çöplerimizi oralara gömmekte bulmuşuz. Eskiden patlardı çöp sahaları, Allah'tan şimdi çaresini buldular, boru ile gazını alıp atmosfere salıyorlar, artık patlamıyor, ama bir yere gitmedi, bütün çöpler gömüldükleri yerde duruyor.
Nereden biliyorsun diye sormayın, Moskova'da bir zamanlar çöp döküm sahası olan yere fabrika yaptım ben, azıcık kazınca aynen durduğunu görüyorsunuz çöplerin.
Hem de çok kötü kokuyor, çöp sahası yakınlarında oturmak mümkün değil.
Bizim daçanın yakınlarında bir aralar çöp sahası kurmaya kalktılar, neredeyse bütün Moskova'nın çöpünü bu sahaya taşıdılar bir ara, etrafta oturan çevre sakinleri ayaklandı, aylarca protesto ettiler, uzun süre direndi şehir idaresi, ama parlamentodan da destek bulunca protesto edenler, geri adım atmak zorunda kaldılar da kapattılar. Bize çok fazla gelmiyordu kokusu, ama yine de rahatsız ediyordu. Direkten döndük resmen.
Arıtma Tesisleri Yaygınlaşıyor ama Yetersiz:
Diğer evsel atıklarımızı düne kadar derelere, nehirlere, oralardan da denizlere direk boşaltırken artık birçok yerde arıtmadan geçirerek biraz olsun temizliyoruz. Biraz olsun diyorum, çünkü bu tarz atıklarımız sadece doğal atıklar değil, birçok kimyasal madde içeriyor ve bildiğim kadarıyla tam bir temizleme maalesef yapamıyoruz. İki ayrı kanalizasyon hattı yapmak ekonomik değil tabii ki, keşke tüm dertlerimiz bitse de sıra ona gelse, mutfak, banyo ve çamaşır makinesini ayrı, tuvaletleri ayrı hatta toplayabilsek. Biri daha doğal atık, ikisinin ayrı yöntemlerle arıtılması daha iyi sonuçlar veriyor.
Öyle ya da böyle atıklarımız yeterince arıtılmadan denizlerimizde akıyor. Hepimizi tebrik ediyorum. Güzelim Marmara denizimizi sonunda mahvettik, evet biz yaptık, başkası değil, biz. Sen, ben, o, hepimiz.
Misülaj Sorunu:
Benim küçüklüğümde İzmit'te oltayla istavrit avlardık biz, orta okul zamanları, 1979-1980’li yıllar.
Bir seferinde Karamürsel yakınlarında bir yerlerde, hangi şehirdi şimdi hatırlamıyorum, akrabalarımız vardı, annemle ziyaretlerine gitmiştik, oğlu, benden büyük tabii, arkadaşlarıyla önceden sözleşmiş, hadi sen de gel demişti, kayıkla körfezde, Karamürsel açıkları, açılıp balık tutmaya götürmüştü beni de. Akşam eve kova kova istavrit getirdiğimizi hatırlıyorum. Ne güzel balık tutmuştuk, çaparayı salıyorsun, hemen çekiyorsun, boş yok, yine salıyorsun, yine çekiyorsun. Herkes kendini kaptırmış, akşama kadar balık tutmuştuk. Akşam evde annesi ben ne yapacağım bu kadar balığı oğlum demişti.
Hadi şimdi tutun balık körfezde cesaretiniz varsa, bırakın cesareti, balık var mı acaba.
Şimdi misülaj problemi varmış, misülaj dedikleri doğa bile bıktı artık bizden, resmen kusuyor. Eskiden de pislik akardı körfeze, şimdi de aynıdır herhalde, tek farkı artık boğazına kadar pislik doldu Marmara.
Yine aynı problem, balık hafıza, bir iki gün, belki bir iki hafta gündem oldu, sonra yeni gündemlere yelken açtık birlikte, unutuldu yine. Yetkili olanlar ne yaptı, takip eden var mı? Ne çözüm ürettiler bilen var mı? Mesela artık yavaş yavaş sanayi tesislerini Marmara çevresinden kaldırmaya başladılar mı?
Merak eden var mı?
Fabrika Kimyasalları:
Fabrikalardan çıkan kimyasal atıkların zaten ayrıca irdelenmesi gerekli, arıtma tesisleri olsa da kimyasallar ne oranda temizlenebiliyor, ben hiç emin değilim.
Çok değil, belki bir ay olmuştur, haberlerde duymuştum, bir yerlerde dereye kimyasal atık sızmış, sızmış diyorlar ama o da doğru olmayabilir, vatanını çok seven birileri kimse fark etmez diye bilerek salmış da olabilir, deredeki tüm balıklar ölmüştü, kimyasal zehirlenme.
Demek istediğim zaten yeterince denetim de yok. Zaten insan olanı denetlemeye de ihtiyaç yok aslında, ama durum ortada, söyleyecek söz de yok.
Fabrika bacalarından çıkan gazların dünyada en yoğun olduğu şehirde çalışmıştım biz zamanlar, hava kirliliğinin ne olduğunu iyi bilirim, hava kirliliği apayrı bir yazı konusu olur.
Biz çöplerimize dönelim, çevre kirliliğiyle mücadeleyi şimdilik Greta'ya bırakalım.
Sanayileşmeyle birlikte önceleri hoşuna gitmiş insanların, plastik çağın buluşu kabul edilmiş. Ama doğada yok olmaması yüzünden çevreci guruplar tarafından yavaş yavaş sesler çıkmaya başlayınca, bir de her taraf plastik çöplerle dolmaya başlayınca devletlerin başına bu durum bir sorun olmuş, halen daha sorun. Son yıllarda formülünü biraz revize ettiler plastiklerin, artık daha erken parçalanıyorlar, bu değişim yeterli mi, henüz kimse bilmiyor.
Plastik Torba Kullanımı:
Daha sıhhi ya, hem de pratik, her şeyi plastik torbalara sarıyoruz, öyle saklıyoruz, öyle saklamayı tercih ediyoruz. Kimseye sözüm yok, ben de aynı şekilde bir şeyi buzdolabına koymadan önce polietilen film ile kapatıyorum. Mecburen, yoksa hanımla aramız bozulur. Şaka tabii ki, kolayıma geliyor. Bu yarısını kestiğim bir meyve ise mesela taze kalmasını sağlıyor, daha sonra diğer yarısını yiyorum, bir konfor aslında. Bir yemekse mesela kokusu başka bir şeyle karışmıyor buzdolabında, hepsi doğru, iyi bir çözüm, ama sonra çıkarıp çöpe atıyoruz o polietileni, tencereden bir tabak yemek almak için açtıysak, tencereyi tekrar yeni polietilen film ile kapatıyoruz. Dedim ya, konfor.
Artık birçok içecek plastik şişelerde satılıyor, biz aile olarak içeceklere çok ihtiyaç duymuyoruz, cam kavanozda kendi ürettiğimiz kompostolarımız var, ama o kadar içeceği birileri alıyor sonuçta, zaten sadece plastik şişe değil ki, marketler plastik paketlenmiş bir sürü gıda dolu. Mecburen alıyorsun ve daha sonra plastik kabını çöpe atıyorsun. Gömülsün diye. Hepsini gömmüyorlar ki, sağda solda bıraktığımız, fırlatıp attığımız bir sürü çöp, plastik rüzgarla, derelerle, nehirlere denizlere taşınıyor, okyanuslara kadar gidiyorlar.
Sonra da okyanuslardaki plastik adalarını gösteren belgeselleri seyrediyoruz. Plastikten yapılmış ağlara takılmış, plastik yutmuş, zifte bulanmış canlıları gösteren bir sürü video var internette.
Çöpleri Evde Ayırmak ve Konteynırlarda Tekrar Birleştirmek:
Önceleri burada ayrı çöp konteyneri koydular, sevinmiştim, artık biraz olsun Moskova'da da çevre hassasiyeti oluşmaya başladı diye. Evde özellikle ayırmaya başladım çöpleri. Bizimkileri de zorladım evde terör estirerek. Sonra bir gün çöp arabası geldiğinde rast geldim, seyrettim. Aynı çöp arabası bütün konteynerleri sırayla deposuna boşalttı ve gitti. Ne anladım şimdi bu işten diye hayıflandım ve moralim bozuldu.
Bilmiyorum Türkiye'de durum nasıldır, ama genel olarak çevremize biraz baksak yapılanların ne kadar yetersiz olduğunu hemen anlarız. Yakında çöp gezegende yaşamak zorunda kalacağız diye gerçekten korkuyorum.
Şehrin içinde bir çöp öğütme fabrikası kurdurmuşlardı bir zamanlar, epey eski, on seneden fazla olmuştur, yabancı yatırım. Dışarıdan bakınca çalışıyor mu, çalışmıyor mu belli olmuyor, geçenlerde yolun düştü o tarafa, bir tane çöp arabası gördüm tesise girerken, sevindim aslında, internetten baktım fabrikanın üzerindeki firma ismine, sadece tek bir fabrikaları var bunca yıldır Moskova'da.
Henüz daha halk olarak çöp ayırım bilincine ulaşmamış da olsalar, çöp toplayan araçlarda çalışanlar bile henüz o bilince ulaşmamış olsa da, hatta karar vericiler bunca yıl başka çöp öğütme fabrikası yaptırmamış da olsalar, yine de ayrı konteyner koymaları bir şeydir diyerek ben evde çöpleri ayırmaya devam ediyorum. Bir kişi bir kişidir.
Türkiye Dünyanın Plastik Çöp Cenneti mi?
Türkiye plastik çöp cenneti olmuş diye haberler okumuştum geçenlerde, Avrupa'dan plastik çöp ithal ederek geri dönüşüm yapılıyormuş. Avrupa'da çöp ayırma bilinci epey yüksek, daha kârlıdır herhalde dışarıdan ithal etmek, ama tüm çöpü geri dönüştürmek mümkün değil, artık çöpler ne olacak, kendi çöpümüz yetmiyormuş gibi bir de Avrupa'nın çöpünü bir yerlere gömmek zorunda kalıyoruz muhtemelen.
Sanırım İsveç ya Norveç'ten ya da Finlandiya'dan çöp alıyor, bildiğim kadarıyla herhangi bir ücret de ödemiyor. Ama onlar çöpü enerji üretiminde kullanıyorlar, sadece plastik almıyorlar bildiğim kadarıyla.
Ticaret ayrı tabii, iş iştir diyebilirsiniz, benim de direk bir karşı çıkışım yok, ama üzerinde epey düşünülerek karar alınması gereken bir konu gibi geliyor bana. Artısını eksisini iyi tartıp ona göre karar almalı. Bir bilene sormalı yani, yine liyakat.
Çöplere Karşı Toplumsal Duyarlılığın ve Bilincin Artması:
Önceliği bizim kendimize vermemizde fayda var diye düşünüyorum ben, önce biz toplum bilincimizi en azından Avrupa seviyesine çıkaralım, çöp bizde de var, zaten kendi çöpümüzü ne yapacağımızı bilmiyoruz. Eminim uzmanları bir sürü çözüm arıyordur, hatta İstanbul’da bir çöp tesisi yapıldı diye biliyorum. Gerçekten memnun oluyorum böyle haberler okuyunca. Düşünüp eyleme geçmiş olanları da gönülden kutluyorum, takdir ediyorum. Ama benim dediğim Türkiye çapında, gerçekten çok fazla çöpümüz var.
Bu konuya daha ciddi çözümler bulmanın vakti geldi de geçiyor. Toplum bilincini artırmak lazım, aileden başlamak lazım, okullardan. Eminim yapılıyordur, arada sosyal mesaj reklamları görüyorum, ama henüz yeterince temiz bir çevre görmediğimiz için yapılanları yeterli bulmak mümkün değil.
Bu konudan sorumlu bakanlığımız da olduğuna göre bir şeyler eksik daha, belki Çevre Bakanlığı'nın biraz daha etkili olması gerekiyor, yetkileri olduğunu düşünüyorum, kadro sorunu belki de siyaset. Bu bakanlığın siyaset üstü olması lazım belki de siyasetten bağımsız bir kuruluş haline dönüştürülmesi gerekli belki. Uzmanlardan kurulu bir heyet tarafından yönetilip, tek işinin çevre olması gerekiyor belki de.
Yine planlama, yine yönetim sistemi problemi. Son günlerde ne aklıma gelse hep aynı sonuca varıyorum. Bir şeyleri yanlış yapıyoruz, yapmışız.
Şimdilik sadece iyi niyet dilekleri ile bitireyim, temiz bir dünya dileklerimle.
Ama bu konu burada bitmedi, üzerine biraz daha düşünmem lazım.
Moskova'dan sevgi ve saygılarımla, herkese tekrar iyi bayramlar.