Eviniz Depreme Ne Derece Dayanıklı?
Ne zaman büyük bir deprem faciası olsa hemen ekranlarda işin uzmanları çeşitli yorumlar yapmaya başlar. Toplumun bilinçlenmesi için bu yayınların faydası da var, hiçbir itirazım yok. Ama bu konu genellikle o aşamada kalıyor, bir süre hepimiz üzülüyoruz ve sonra unutuyoruz.
Türkiye Bir Deprem Kuşağı Ülkesidir:
Türkiye birçok ülkenin aksine gerçekten bir deprem kuşağı ülkesi. Bunu hepimiz biliyoruz, belki bir çoğumuz deprem anını yaşamışızdır, ailelerimizde, yakınlarımızda, tanıdıklarımızda belki de acı kayıpları olanlar vardır aramızda. Ne zaman büyük bir deprem faciası olsa hemen ekranlarda işin uzmanları çeşitli yorumlar yapmaya başlar. Toplumun bilinçlenmesi için bu yayınların faydası da var, hiçbir itirazım yok. Ama bu konu genellikle o aşamada kalıyor, bir süre hepimiz üzülüyoruz ve sonra unutuyoruz.
Binalarımızın sağlamlığını kontrol etmek için çok pahalı olmayan bir sürü test yöntemi var. Hasarsız yöntemlerden en çok kullanılanlar ultrasonik testler ve beton çekiç testi (Schmidt hammer), hasarlı yöntem diye isimlendirebileceğimiz ise karot numunesi alıp laboratuvarda kırarak beton kalitesinin tespitini sayabilirim. Hasarlı deniyor, çünkü betonu delmek gerekiyor.
Necdet Burgul ve Ali Terzibaşoğlu’nun Mühendisliğime Katkıları:
Üniversiteyi bitirdiğimde birçok arkadaşım gibi şantiyelere gideceğime ben proje mühendisi olmaya karar vermiştim. Bu kararımda sanırım okulu uzattığım yıllarda Türkiye'nin duayen mühendislerinden, ilk şeker fabrikalarından bazılarını yapan rahmetli Necdet Burgul'un yanında onun yardımcı asistanı olarak çalışmaya başlamam etkili olmuştu. Onun tavsiyesiyle okul biter bitmez de yakın zamanda kaybettiğimiz asıl hocam Dr. Ali Terzibaşoğlu'nun yanında proje mühendisi olarak çalışmaya başlamıştım. Yanında epey bir süre çalıştım ve ondan mühendislik konusunda çok şey öğrendim. Her ikisini de saygıyla anıyorum.
Erzincan depremi olalı birkaç sene olmuştu. Deprem sonrasında dünya bankası kredisi ile kooperatif binalarında güçlendirme işleri yapmışlar, iş tesliminde de müşavir firma ile müteahhit birtakım konularda anlaşmaya varamamışlar. Bağımsız kalite kontrol müfettişliğine başvurmaya karar vermişler. Sanırım 1995 yılıydı. İstanbul Teknik Üniversitesi'nin inşaat mühendisliği bölümünde o zamanlar deprem ile ilgili ayrı bir departman vardı, bu departmana başvurmuşlar. Onlar da bizim büroya, Ali Bey'e konuyu açmışlar.
Ali Bey İTÜ mezunudur, bugün artık kullandığımız revize edilmiş yeni inşaat standartlarını hazırlayan kurulda da katkıları olan duayen bir mühendisti. Deprem konusunda daha o zamanlar, henüz inşaat standartları revize edilmeden önce biz projeleri dünya standartlarında, daha farklı yöntemlerle hazırlardık.
Erzincan Depremi Sonrasındaki Yerinde İncelemelerim:
Ali Bey beni yolladı Erzincan'a, dört ay kadar yapılanları yerinde inceledim ve eksik ya da hatalı yapılmış güçlendirme işlerini zaman zaman Ali Bey'e de danışarak düzelttirdim.
Binalardan birinde kooperatif o kadar kötü işçilik yapmış ki, müteahhit tarafından yapılan güçlendirme işinin yeterli olup olmadığına basit testlerle ya da gözle inceleyerek karar veremedik. Beton testleri iyi çıkıyordu ama görünüş felaketti. Müşavir binanın yıkılmasını istiyor, müteahhit ise zamanında niye söylemedin diyordu.
Bu aşamada konuyu daha iyi anlatabilmek için önden biraz teknik bilgi vermem gerekiyor:
Deprem ve Bina İlişkisi Hakkında Teknik Bilgiler:
Deprem bildiğiniz gibi yeraltında kaya tabakalarının arasındaki fay hatlarının kırılması sonucu muazzam bir titreşim oluşturur ve bu titreşim yapılarda yatay ve düşey kuvvetler oluşturduğu için yapı ya da bina, oluşan kuvveti taşıyamazsa yüke dayanamayan beton karkas kırılır ve bina yıkılır.
Titreşim dalgalarının periyotları vardır, aynı denizdeki dalgalar gibi. Sahile vuran dalgaların sesi hepimizin kulaklarındadır her halde, belli aralıklarla dalgalar sürekli sahile vurur. Aynı şekilde deprem dalgaları da titreşim dalgalarıdır ve birbiri üzerine binmiş dalgalar gibi etki eder.
Her yapının da doğal periyotları vardır. Doğal periyottan ne kastettiğimi bir örnek ile anlatayım. Mesela bir ağaç fidanını azıcık kendimize çekip bıraksak sağa sola sallanmaya başlar. Bu sallanmanın periyodu fidanın uzunluğu ile, gövdesinin kalınlığı ile orantılı olarak fidandan fidana değişir. Başka şeylerle de bu dediğimi hayal edebilirsiniz. Mesela biz küçükken ahşap ya da plastik cetvellerimiz olurdu, 30 cm. ya da 20 cm. Sıranın kenarına bir ucunu koyup bastırınca, cetvelin ucunu aşağı doğru hafif ittirip bırakırsan aşağı yukarı titreşir, severdim cetvellerle oynamayı. Ucunu sıradan biraz fazla uzatırsan daha yavaş titreşir, daha kısa tutarsan daha sık titreşir. Biz bu titreşim periyotlarına yapının doğal periyotları diyoruz.
Yapılar da aynı fidan ya da cetvel gibi davranır, hepsinin biri baskın, ama birkaç tane titreşim periyodu olur. İşte depremin titreşim periyotları yapıların doğal periyotları ile çakışırsa yapı rezonansa girer ve yapıya etki eden özellikle yanal kuvvetler çok büyür
Binaların ve Depremlerin Doğal Periyotlarının Hesaplanması:
Binaların doğal periyotları projesinden hesaplanabiliyor. Bugüne kadar olmuş depremlerin kayıtlarından da deprem dalgalarının periyotları biliniyor. Binayı projelendirirken iki periyodun çakışmamasına dikkat ederek istediğiniz yükseklikte bina yapabilirsiniz. Japonya'da bu şekilde yüksek binalar yapıyorlar, bizden daha büyük depremlerde bile binalar yıkılmıyor.
Ayrıca artık yeni yeni yöntemler var, binalara bazen kolonları altına kayar mesnetler yapılıyor, bazen de yapının tepesine deprem yükünü soğuracak bazı önlemler alınabiliyor. Eğer projelendirme aşamasında binanın doğal periyotları deprem dalgalarının periyotlarına yakın çıkıyorsa bu tarz önlemlerle binanın doğal periyotları değiştirilebiliyor.
Gelelim benim Erzincan macerama. Macera diyorum, çünkü onca yıl proje mühendisi olarak çalıştıktan sonra şantiye ortamı ilginç gelmişti. Neyse, ne diyordum, binalardan bir tanesinde gerçekten çok kötü beton işçiliği vardı, binanın betonunu dökerken muhtemelen kar yağmış ve kalıbını temizlemedikleri için yer yer boşluklar oluşmuş. Beton kalitesi normaldi ama binayı yıkıp tekrar mı yapmalı, yoksa yapılan güçlendirme yeterli mi karar vermemiz gerekiyordu.
İTÜ'deki hocalar Kandilli rasathanesinde olan bir cihazdan bahsettiler. Şimdi belki de bu cihazdan başka yerlerde de vardır. O zaman bir tek orada vardı. Çağırdık, kabul ettiler, ekip olarak Erzincan'a geldiler, ekiple tanıştık ve hemen işe koyulduk. Sistem şöyle çalışıyor. Cihazı binanın tepesine monte ediyorsun ve bilgisayarla kontrol ederek binaya yavaş yavaş artırarak titreşim veriyorsun. Binanın her bir köşesine titreşimleri hissedebilen sensörler yerleştiriliyor, hepsi o zamanlar kablolarla bilgisayara bağlı ve verilen titreşim binanın doğal periyotlarına yaklaşınca bina rezonansa girmeye başlıyor. Aynı deprem olmuş gibi sallanmaya başlıyor. Tabii bu işlemi bilen uzmanının yapması lazım, tam olarak doğal periyotta titreşim verirsen binayı rezonans sebebiyle yıkarsın. Aynı köprü üzerinden uygun adımda yürüyen askerlerin köprüyü sallantıdan yıktıkları gibi. O yüzden toplu köprü geçişleri esnasında askerlere "adi adım (düzensiz yürüyüş)" emri verilir.
Bu şekilde inşaatı tamamlanmış yapıların doğal periyotları çıkartılabiliyor. Proje değerleri ile tutup tutmadığını kontrol edip sonuca göre binanın sağlamlığına karar verilebiliyor. Proje depreme dayanıklı olarak hesaplanmışsa değerler tuttuğunda sorun yok. Demek ki inşaatı yaparken hata yapılmamış, ya da bina daha önce deprem görmüşse göremediğimiz bir yerlerinde çatlaklar oluşmuş da binanın doğal periyotları değişmişse proje değerleri ile tutmadığı için belli oluyor.
O günlerde bu testten bizim elde ettiğimiz değerleri inceleyince bahsettiğim binanın yapılan güçlendirme ile yeterince sağlamlaştığını anlamıştık. Betondaki boşlukları tamir harçları ile doldurup binayı yıkmamaya karar vermiştik. Ben şantiye ortamını sevdiğim için kısa bir süre daha Ankara'da proje mühendisi olarak çalışıp daha sonra da Moskova'ya şantiyeye gitmiştim.
İşte bu bahsettiğim yöntem binaları kontrol etmek için en doğru yöntemdir. Şimdi büyük ihtimal bu cihazların yenileri çıkmıştır. Titreşime duyarlı sensörler de artık muhtemelen kablosuz bağlantılı olmuştur.
Diğer Yöntemler, Destekleyici Testler:
Bu yöntemle çok pratik bir şekilde binaları kontrol etmek bence mümkün. Tabii her konuda olduğu gibi bu yöntem de tek başına doğru kararı almaya yeterli değil, beton kalitesini de ayrıca test etmek lazım, ultrasonik test ile çatlak falan var mı bakmak da faydalı olacaktır. Binaların proje değerleri ile testlerden çıkan sonuçlar karşılaştırılıp kısa sürede gerçekten sorunlu binalar tespit edilebilir. Tahmini değil, doğru bilgi elde edilebilir.
Doğru bilgi ile en ekonomik çözümü bulmak mümkün olacaktır. Doğru bilgi olmadan genellikle şurası çatlamış kötü görünüyor, bunu yıkalım, bunu bırakalım tarzı tahmine dayalı kararlar veriliyor. Belki görünen çatlak sadece sıvada ya da tuğla duvardaki bir çatlak.
Bazen de sadece beton çekiç testi yapıp beton kalitesi zayıf denerek yanlış kararlar alınıyor. Çekiç testi her zaman doğru bilgi vermez. Zaten sadece lokal testler içindir, sadece testin yapıldığı noktada bilgi alırsınız. Bahsettiğim test ise binanın tümünü kontrol edebildiği için daha doğru bilgi edinilmesini mümkün kılar.
Doğru bilgiyle artık nasıl bir önlem alınabileceği de kolayca kararlaştırılabilir. Belki sorunlu binalar yıkılmalı, belki de güçlendirme yapılmalıdır. Bu karar artık uzmanlarının işidir, politikacıların ya da rant peşinde koşanların değil.
Onca üniversitemiz var, onca mühendisimiz var, ama eğitim seviyesi de çok yetersiz. Bizde uzmanını bulmak da kolay değil.
Japonya'da üniversitelerde mezuniyet projesi olarak öğrenciler maket bina karkasları yapıyorlar, tüm maketler titreşim veren bir platforma konuyor ve test yapılıyor. Maketiniz yıkılırsa mezun olamıyorsunuz.
Yine eğitim sorununa geldik değil mi? Ama gerçekten durumumuz bu, maalesef yeterince eğitimli kadrolarımız yok. Mühendislik eğitimleri birçok üniversitede çok yetersiz.
Deprem Hazırlıkları Önemli:
Yaklaşan büyük Marmara depreminden önce daha fazla vakit kaybetmeden gerçekten önlem almamız lazım. Hem de bunu en ekonomik şekilde yapmalıyız. Bir şeyler yapılıyor, biliyorum, ama sanırım konu bu günlerde biraz gündemden düştü. En azından ben artık pek haber okuyamıyorum basında bu konularda.
Daha önceki depremlerde olduğu gibi yine büyük acılar çekmek istemiyorsak benim fikrim günlük siyasi çekişmeleri bir kenara bırakıp, belki bu konuyu siyaset üstü kabul edip, uzmanlarından oluşan, mesleki tecrübeye sahip bağımsız bir kurulun kontrolüne vermeliyiz. Bu şekilde en azından doğru yöntemlerle öncelikli olarak gerçekten sorunlu binaları tespit edebiliriz.
Sorunlu binaları güçlendirme yöntemleri ile kurtarabileceksek bu kurul karar vermeli, olmuyorsa ve yıkılması gerekiyorsa da yine bu kurulun kararına herkes saygı duymalı.
Bence fazla vaktimiz kalmadı, ülke çapında bu konuya bir çözüm bulma vakti geldi de geçiyor. Umarım doğru kararı en kısa zamanda alırız.
Moskova'dan sevgi ve saygılar