Site İçi Arama

analiz-ve-raporlar

Hava Kuvvetlerinin Savaş Pilotu İhtiyacı Karşılanırken Neler Oldu/Oluyor?

Tüm ülkeler için yetişmiş pilot kaynağı olarak ordudan ayrılan/emekli olan tüm askeri pilotlar (Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü pilotları da dahil) sivil havacılıkta hava yollarında, iş jetlerinde, uçuş okullarında vb. yerlerde sivil pilot olarak hizmet vermeye devam ederler. Bu her ülkenin milli ekonomisi açısından da yetişmiş kaynaktan yararlanma imkânı veren en optimum çözümdür.

Barış Pehlivan Cumhuriyet’teki köşesinde 14 Eylül 2022 tarihinde “Bedel Ödeyecekler” başlıklı bir yazı kaleme aldı. 15 Temmuz sonrasında Hava Kuvvetleri Komutanlığına ihtiyaca binaen dönen veya dönmek zorunda bırakılan eski askeri pilotların durumunu ve bu çerçevede geri dönmek istemeyen 100 kadar pilotun MSB’ye açtığı davaları yazıda ele almış. Bu yazıdan yola çıkarak, askeri pilotların durumuna olabildiğince geniş bir perspektifte bakalım.

Askeri pilotlar neden sivil pilot olmak ister?

Tüm ülkeler için yetişmiş pilot kaynağı olarak ordudan ayrılan/emekli olan tüm askeri pilotlar (Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü pilotları da dahil) sivil havacılıkta hava yollarında, iş jetlerinde, uçuş okullarında vb. yerlerde sivil pilot olarak hizmet vermeye devam ederler. Bu her ülkenin milli ekonomisi açısından da yetişmiş kaynaktan yararlanma imkânı veren en rasyonel çözümdür. 

Askeri pilotların çoğunluğu neden erkenden ayrılır/emekli olmayı beklemek istemez?

Maaş farklılığı 

Bu fark değişken olmakla birlikte hava yolu pilotuna ortalama 7-10.000$ verebilen özel sektör maaşlarını, Devlet, personel politikası ve diğer dengeler nedeniyle vermek istemez. 

Not:

Bu manada, 15 Temmuz sonrasında pilot maaşlarında iyileştirme yapılırken aynı zamanda başta THY olmak üzere hava yolu şirketleri de pandemi nedeniyle pilotları işten çıkarmaya, zorunlu maaş indirimine gitmeye başlayınca, ister istemez askeri ve sivil pilot maaşlarında bir denge yakalanmıştı. Ancak şimdilerde pandemi sonrasında tekrar ticari pilot ihtiyacı artan hava yolları şirketlerini maaşları ile askeri pilot maaşları arasındaki makas gittikçe açılmaya başladı. Bu durum, zorunlu olarak Hava Kuvvetlerine dönüş yapan pilotlar tarafından kendi aleyhlerine bir gelişme olarak görülüyor.

Yaşam Şekli Farklılığı

Askeri pilot, en başta askerdir. Sıkı kurallara ve disiplin şartlarına tabiidir. Askerlik ortamının sağladığı arkadaşlık, dostluk gibi paha biçilmez değerler bir kenara bırakılırsa, asker olmak zordur. Askeri pilot olmak daha da zordur. 

Sivil Yaşamın Sunduğu Olanakların Fazlalığı

Hava Yolları, pilota istediği şehirde (İstanbul, İzmir, Antalya vb.) yaşam imkânı verir. Sosyal yaşam zengindir. Maddi imkanlar yüksektir. Aile için uygun şartlar (çocuklar için iyi okul, çalışan eşe uygun iş bulma) ve ortam (yüksek standartlarda ev, araba ve diğer kolaylıklar) sunar.

Askeri Yaşamın Zorluğu

3-4 yılda bir atanma ve yer değiştirme zorluğunu (Balıkesir’de yaşarken Diyarbakır’a atanma gibi) yaşamak zorunda kalmak, çocuklar için uygun okul bulmakta zorlanmak, çalışan eşe uygun iş bulamamak ve bazı durumlarda ailelerin parçalanmasına (ayrı şehirlerde yaşam sürme) razı olmak gibi yaşamı zorlaştıran şartlar askerliğin doğasında bulunur. 

Kuralcı, Rekabetçi ve Belirsizlikleri Çok Olan Bir Mesleki Yaşam

Mesleki yaşamın rekabetçiliği (kariyer yapma, kurmaylık sınavı, yurtdışı daimî görev sınavları) ilk aşamada görevi sadece uçağını uçurmak olan pilotları zorlar. Rekabetçi bir yaşam ile sivil yaşam arasında bocalar. 

Askeri kurallar ve disiplin gereklilikleri uyulması beklenir. Uyulmaması halinde Askerî ceza kanununa ve disiplin yönetmeliklerine göre işlem yapılacağından, bu askeri pilotlar için ilave stres kaynağı teşkil eder.

Yaşı ilerleyen pilotların karargahlarda çalışma zorunluluğu (ihtiyaçtan) nedeniyle, uçmaya odaklı bir yaşamı olan askeri pilotlarda “karargah fobisi” yapar. Yazı yazmak, rapor düzenlemek, toplantılara katılmak gibi bir açıdan kendisine sıkıcı gelen işlerin içinde askeri pilotlar bulunmak istemez. 

Albaylık sonrasındaki rütbe belirsizliği (General olup olmama), pilotların “keşke daha önce ayrılsaydım, sistemin kahrını çektim, General de olamadık, şimdi ne yapacağım?” gibi sorgulamalar içine girmesine neden olur. Bunu yaşamak istemeyen pilotlar, yol yakınken, en erken rütbede, mecburi hizmetini doldurur doldurmaz, sivil havacılığa geçiş yapmayı tercih eder.

Bir nedenle emekli olayım, ondan sonra sivil havacılığa geçiş yaparım diye düşünen askeri pilotlar için bu nispeten geç bir döneme gelebilir. 50’li yaşlarda emekli olmak demek, sonrasında sivil havacılıkta belki de kaptan olma hakkını bile kaybetmek anlamına gelebilmektedir. Bu nedenle emeklilik hakkını beklemek, askeri pilotlar açısından sivil havacılık yönüyle dezavantaja neden olabilmektedir. Daha fazla maddi kayıpla karşı karşıya kalmaktadır.

Hava Kuvvetleri Eskiden Pilotlarının Bünyede Kalmasını Nasıl Sağlıyordu?

Mecburi hizmet uygulaması ile en az 15 yıl askeri pilotlar sistemde kalmaya devam ediyordu. Pilotlara, hava yer sınıflarında görev yapan diğer havacı subaylara göre daha yüksek maaş verilerek, pilotluk özendirilmeye devam ediliyordu. Hava Kuvvetlerinde, mesleki kariyer çizgisinde kurmay ve general olma kriterlerinde “pilot sınıfına imtiyaz tanıma” yapılıyordu.

15 Temmuz Öncesinde Yaşanan Teknik Aksaklıklar Nelerdi?

Bazı ülke vatandaşları ile evlenenleri ayırma kuralı gereği, pilotun kendisi istemese bile ayırma yoluna gidiliyordu. Bazı pilotlar ise bu kuralı suistimal edip, kendisi ayırtacak şekilde anlaşmalı evlilik yapma yoluna tevessül edebiliyordu. 

Her yapılan pilotaj muayenelerinde Türk Silahlı Kuvvetleri (Pilotaj) Sağlık Yönetmeliğindeki kriterleri karşılamayanları ayırma yoluna gidiliyordu. Çok az bir kısmı savaş pilotu yerine şartları tutuyorsa ulaştırma pilotu yapılıyordu. Tutmayanlara zorunlu ayrılma hakkı tanınıyordu. Eğer pilot hava yer olarak devam etmek isterse, bu yönde gereken kolaylık gösteriliyordu ancak genellikle sağlık yönetmeliği şartlarını karşılayamadığı için ayrılan pilotların çoğunluğu hava yollarına girişte farklı bir pilotaj kriterine tabi olduğu için, sorun yaşamadan sivil havacılıkta pilotluk yapmaya devam edebiliyordu.

Sağlık yönetmeliğini yeniden düzenleme konusunda TSK Sağlık Komutanlığı yavaş kalıyordu. Bu yönetmelikten en fazla mağduriyet yaşayan Hava Kuvvetleri Komutanlığı ise gereken değişiklikleri yaptırmakta sorunlar yaşıyordu. 

Sağlık yönetmeliğini de kötüye kullanan pilotlar olabiliyordu. Örneğin aşırı kilo alma suretiyle, kendisini sistem dışına çıkartmayı, bir an önce daha rahat yaşam şartlarına kavuşabilmek için “gerekli” görebiliyordu.

15 Temmuz Öncesinde Yaşanan Kasti Aksaklıklar/Uygulamalar

Daha önce 15 yıl olan bu mecburi hizmet süresi, 2012 yılında TSK personel kanununda yapılan değişiklik ile 10 yıla indirildi. Sonradan anlaşıldığı kadarıyla FETÖ ile iltisaklı olanlar Hava Kuvvetlerinde kalmaya devam etti. Bunu fırsat bilen diğer askeri pilotların çoğunluğu, kendi öz çıkarını düşünerek ayrılmayı tercih etti. O dönemde sistemdeki en büyük kırılma bu oldu. Bir “15 Temmuz” kadar negatif etkisi oldu.

Hava Kuvvetlerinde kalanlara daha “elit” haklar veren Kurmay olma, meslekte yükselmeyi destekleyen kilit görevlere atanma ve yurtdışına tayin olma gibi seçim yapılırken, “yandaşlık, iltisaklı olma” gibi subjektif kriterlerin uygulanmaya başlanması, iltisaklı olmayan diğer pilotları mesleki kariyerlerinde umutsuzluğa sevk etti. Askeri pilot olarak meslekte kalmanın, yükselmenin bu subjektif kriterleri “karşılamayanlar” için cazibesini yitirdiği bir gerçeklik olarak ortaya çıktı.

Örgütün ayak oyunlarına üst makamların, komutanlıkların bilerek/bilmeyerek göz yumması (şahsi ikbal beklentileri, gerçek sanması, işine gelmesi vb.) da rütbesi henüz düşük olan askeri pilotların umutlarını kırdı. Güvendiği büyüklerinden destek görememesi, “oyunu kuralına göre oynamakta ısrar eden komutanların yapılan ikazları kabul etmemesi”, nihayetinde bazı askeri pilotların erken ayrılma kararı almalarına neden oldu. Örgütle bağlantılı olduğu anlaşılan bazı hamleler şunlardı: 

a) Pilotaj muayenelerinde usulsüz elemeler yapılması, bu elemelere TSK Sağlık Komutanlığının ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı Karargahının “sessiz kalması”

b) Pilotaj muayenelerinde sağlık yönetmeliğinde yapılacak ufak değişikliklerin yapılmaması veya yapılamaması, bu yönetmelik bahane edilerek sağlık yönüyle sınırlara yaklaşan pilotların elenmesinin önü açılması,

c) Sağlık yönetmeliğinin pilotlara karşı bir silah gibi kullanılmasına karşı TSK üst yönetiminin çözüm üretmemesi ve başlangıçta “yönetmeliğin gereğini yapılsın” anlayışını benimsemesi.

d) Gizli çekimlerle uygunsuz görüntüleri alınanların, TSK’nın kültürü açısından uygunsuz ilişkileri olanların veya olduğu iddia edilenlerin, yüz kızartıcı suç işleyenlerin (askeri ceza kanununa göre) veya imzasız mektuplar ve sosyal medya vasıtasıyla iddia edilenlerin kimisi gerçek kimisi uydurma suçlarla ayrılmaya zorlanması.

e) Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk gibi davalar yoluyla ayırmaların yaşanması.

15 Temmuz Sonrası Gelişmeler Nelerdir?

15 Temmuz sonrasında askeri pilotluğun asli kaynağı olan Hava Harp Okulu’ndaki tüm sınıflardaki öğrenciler suçlu-suçsuz ayrımı gözetmeksizin atılma yoluna gidildi. Bu nedenle tarihinde ilk defa Hava Harp Okulu 2-3 yıl yeni mezun veremedi. Şimdilerde alınan tedbirlerle eski sistem şüphesiz rayına oturdu. Eskiye nazaran her yıl daha fazla askeri pilot adayı yetiştiriliyor olması sevindirici bir uygulamadır. Ülke savunması için sorun ortadan kalkmış durumdadır. 

Pilot ihtiyacını karşılamak için, mevcut Hava Yer Subaylarından yaşı ve sağlığı uygun olanlardan istekli olanlara, daha önce eğitim veya sağlık yönüyle elenmiş olan Teğmen, Üsteğmen ve Yüzbaşı rütbesindeki subaylara Çiğli’de bir yeni mezun teğmen gibi pilotaj eğitimi verildi. Buradan hatırı sayılır sayıda pilot temini mümkün olabildi.

Üniversite mezunlarından subay olmak isteyenler arasından askeri pilotluk eğitimine alınan adaylar başarılı olamayınca, projeden kesin kaydıyla olmasa da vazgeçilmek zorunda kalındı. Burada, askeri liseler ve Harp Okullarında askerlik nosyonu ile zaman içinde kazandırılan dayanıklılık, sebat, azim, rekabet, vücut sağlığına dikkat etme, düzenli spor yapma gibi alışkanlıkların, askeri pilotluk eğitimi için çok büyük önemi olduğu da görülmüş oldu. İki eğitimi de iyi bilen bir askeri/sivil pilot olarak, sivil pilotluk eğitiminin bu eğitim ile kıyas götürmez farklılıkları olduğunu özellikle burada belirtmek durumundayım. 

Sivil havacılık şirketlerinde, kurum ve kuruluşlarında çalışmakta olan eski askeri pilotların gönüllü geri dönüş yapmaları teşvik edildi ancak bu yeterli olmadı. Çok sayıda eski F-16 pilotuna ihtiyaç vardı. Bu nedenle, zaman içerisinde zorunlu geri dönüş sistemi devreye sokuldu. En az 4 yıl pilot olarak görev yapma şartıyla bunlar bünyeye tekrar alındı. Sonra sanıyorum 6 yıl yapıldı. Neticede, zorunlu geri çağırmalarda sadece F-16 pilotlarına zorunluluk getirildi. Gönüllü geri dönüşlerde tüm pilotlara kapı açıldı. 

Tüm pilotlar (geri dönenler dahil) için mecburi hizmet 21 yıla çıkarıldı. Bu kapsamda, dışarıdaki eski askeri pilotlardan yaşı uygun olanlar zorunlu hizmet için geriye çağrılmaya başlandı. Bazıları da seferberlik sistemine dahil edilerek, kısa eğitimlere tabi tutuldular. 

Mevcut Durum Nedir?

Gelişmekte olan yeni sorun şudur: Sistemi gönüllü/zorunlu dönenlerden bir kısmının tekrar sivil havacılığa geri dönme şartlarını doldurdular. Bazı pilotların mecburi hizmet süreleri bitmek üzeredir.

Zorunlu geri çağrılanlardan bir kısmı geri dönüş yapmamak için sağlık şartlarını negatif yönde (aşırı kilo alma gibi) zorladı. Bazıları yurtdışındaki hava yolu şirketlerinde iş bularak Türkiye dışına kaçtı. Bu arada, zorunlu geri dönüşe olumlu yaklaşmayanların Türkiye’de geçerli olan sivil pilotluk lisansları askıya alınma yoluna gidildi. Barış Pehlivan’ın yazısındaki 100 civarı pilot konusu bu açıdan önemli.

Hava Harp Okuluna girişte 15 yıllık zorunlu hizmeti kabul ederek sisteme dahil olan askeri pilotlar, bu süreyi tamamladıkları halde, şimdi 21/23 yıllık zorunlu hizmetle karşı karşıya bırakıldı (hukuken pek uygun değil). Bu arada kendini uygunsuz hale getiren veya yurtdışına kaçan pilotlar aleyhine de MSB’nin açtığı davalar var.

Mahkemeler, “Devlet” lehine karar veriyor veya toplumda böyle bir algı oluştu. Örnek olarak aşağıdaki mahkeme kararını burada zikredelim:

“Halihazırda ülkenin yetişmiş tecrübeli pilot ihtiyacının giderilemediği, yeni pilotların yetişmesinin zaman ve yüksek maliyetler gerektirdiği, bu bağlamda kanun koyucu tarafından yükümlülük süresinin uzatıldığı, ülke içinde ve dışında terörle mücadelenin devam ettiği, davacının da hizmetine ihtiyaç bulunduğu anlaşılmaktadır.”

Hukuken pek kabul görmese de mahkemelerin verdiği karar “gereklilik” boyutuyla doğru geliyor bana.

Zorunlu geri dönen ve/veya dönmek istemeyip yurtdışında uçuş yapmayı tercih eden eski askeri pilotlar şunu söyleyebilir: “FETÖ bizi 15 Temmuz öncesinde sistemde çeşitli ayak oyunlarıyla bizi Hava Kuvvetlerinde barındırmadı. 15 Temmuz sonrasında ise Devlet, bizim dışardaki yaşam koşullarımızı ve hayat standartlarımızı bozma pahasına bizi geri çağırdı. Biz iki kez mağdur edildik…” 

Doğru söze ne denebilir ki?

Önümüzdeki Yıllarda Durumu Düzeltmek İçin Ne/Neler Yapılabilir?

Sisteme zorunlu/gönüllü dönen askeri pilotlardan Albay olanlarına "sivil sözleşmeli pilot" hakkı tanınabilir. Maaşları THY pilotları ile eşdeğer hale getirilebilir. Bu yolu tercih edenlere sivil pilot gibi 65 yaşına kadar çalışma hakkı/garantisi (sağlığı elverdiği müddetçe) verilebilir.

Çiğli'deki uçuş eğitimi sistemde kalmayı tercih eden sivil sözleşmeli öğretmen pilotlarla verilebilir. Buradaki normal askeri pilotlar kıtalarda daha etkin görevlerde, savaş pilotluğunda kullanılabilir. 

Seferberlik ve pilot harbe hazırlık tazeleme eğitim ihtiyaçları için TUSAŞ, THK benzeri kuruluşlar yetkilendirilebilir. Eski askeri pilotlar "asker yapılmadan" bu tür kuruluşlarda Hava Kuvvetleri standartlarında ve gözetiminde tazeleme eğitimlerini belirli aralıklarla alabilir. Bu yolu seçen pilotlara ilave haklar verilebilir.

Türkiye'de sivil pilot yetiştirme kaynakları yeterince vardır. Eskisi kadar asker kökenli pilotlara sivil havacılıkta ihtiyaç kalmamıştır. Askeri pilotları bünyede kalmaya özendirici uygulamalarla (istediği yerde görev yapma hakkı, sivil pilot gibi çalışabilme, çalışma saatleri esnekliği) askeri pilotların sistemde kalması sağlanabilir. Bunu bugün için olmasa da Türk askeri havacılığının sürdürülebilir geleceği için bugünden yapmak gerekir. Palyatif ve zorunlu çözümler yerine askeri pilotluğu ömür boyu tercih edilir bir meslek haline getirmek gerekir. Bu, ülke güvenliği ve savunması için ivedi bir çözüm yolu (diğer olası değerlendirmeler ve önerilerle birlikte) olarak görülmelidir.

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 15.09.2022
  • Süre : 5 dk
  • 2970 kez okundu

Google Ads