Site İçi Arama

analiz-ve-raporlar

İran'ın Kadınlarına ve Gençlerine İnanıyorum: Sokak Galip Gelecek

Amini’nin ölümü, özellikle kadınları sınırlayan ahlak yasalarına ve molla rejimine karşı simgesel manada "başörtüsü isyanı" olarak sokaklara yansıdı. Gösteriler, İranlı kadınları ve erkekleri birleştirdi. İran’daki Farslar ile azınlıkların çoğu yan yana sokakları paylaşmayı gerekli gördü. Protestolara ekonomik açıdan büyük öneme sahip petrol endüstrisindeki işçiler bile katıldı.

16 Eylül’de şüpheli bir şekilde öl(dürül)en Mahsa Amini'nin ardından İran sokakları karıştı. Sokak gösterileri başlayalı neredeyse 3 ay oldu ancak henüz sokakların ne zaman durulacağına dair kimsenin net bir öngörüsü bulunmuyor. İşin garibi, İran dini lideri Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Reisi dahil, İran yönetimi de bir kestirimde bulunamıyor. 

Amini’nin ölümü, özellikle kadınları sınırlayan ahlak yasalarına ve molla rejimine karşı simgesel manada "başörtüsü isyanı" olarak sokaklara yansıdı. Gösteriler, İranlı kadınları ve erkekleri birleştirdi. İran’daki Farslar ile azınlıkların çoğu yan yana sokakları paylaşmayı gerekli gördü. Protestolara ekonomik açıdan büyük öneme sahip petrol endüstrisindeki işçiler bile katıldı. Rejimin tek bildiği, göstericilere sert biçimde karşılık vermek. Bundan da vaz geçmeye niyeti yok gibi bir tutum sergiliyor, başka türlü bir siyaset izlemiyor. 

Devam eden protestolar, beklenenin aksine, İran rejiminde zihniyet değişikliğine yol açmadı. İran Molla Rejimi, geçmişte olduğu gibi iktidarda kalmak için elinden geleni yapma dirayetini göstermekten geri kalmıyor. Üstelik, Kasım ayının başında İran'ın nükleer programına yönelik müzakereler de çıkmaza girdi. Tahran, yaptırımlarla boğuşan Moskova ile aynı kaderi paylaşmaya başladı, bu yüzden Rusya’ya daha da yakınlaştı. Ortaya çıkan uluslararası iklim, Batı’nın çabalarıyla İran sokaklarında bir uzlaşıya varılmasını mümkün kılamıyor.  

İran devletinin, “yaşlı” mollaların elinde kuklaya döndüğü iddia edilebilir. Mollalar, sokakta özgür bir yaşam hakkı isteyen, kadın haklarını savunan gençleri görmüyor, görmek istemiyor, duymuyor, duymak da istemiyor. Sokakla saray arasındaki uçurum sanıldığından daha büyük gözüküyor. Üstelik, kadınlar üzerindeki baskıya karşı isyanın bu derece büyümesine rağmen, mollalar ‘taviz vermeye’ yanaşmıyorlar. Ahlak polisini bile kaldırmaya yanaşmayan İran hükümeti, sokaktaki göstericileri gözaltına almaya, ‘devlete karşı suç işlemek’ savıyla mahkemeleri devreye sokmaya, iki gün önce 23 yaşındaki bir müzisyen delikanlıyı gönderdikleri darağacıyla sokaklarda terör estirmeye devam etmekten başka bir şey düşünmüyor. İran’daki bu teokratik düzenin kefaretini başta kadınlar olmak üzere gençler ve tüm İran halkı ödemeye zorlanıyor. Ali Hamaney, kardeşini ve yeğenini bile dinlemeyecek kadar kulaklarını her türlü uyarıya kapamış durumda. Humeyni’nin ayak izlerini takip eden bir despota dönüşmüş bir dini lider görüntüsü veriyor.

İran rejimi, toplumsal özgürlükleri kendi iktidarına ve istikrarına yönelik birer tehdit sayıyor olmalı. Güler yüzüne rağmen Cumhurbaşkanı Reisi de Ali Hamaney’in teokratik düzenine hizmet etmeye devam ediyor. Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi neredeyse mutlak güce sahip bir lider. Hamaney’le kol kola hareket ediyor. Ordunun ve genellikle şehir sakinlerinden daha muhafazakâr olan kırsaldaki geniş halk kesimlerinin desteğine güvenen Reisi de, Hamaney gibi geri adım atmaya yanaşmıyor. Göstericilerin iletişim araçlarını kullanmasına bile tahammül gösteremiyor. Yurttaşların sosyal medya dahil iletişim araçlarına erişimini kısıtlıyor. Kısaca, göstericilerle uzlaşmaya hiç ama hiç sıcak bakmıyor. 

Petrol ve petrokimya işçileri 'diktatöre ölüm' sloganıyla fabrikalarında gösteriler düzenlerken, molla düzenini ekonomik açıdan da zorlayabilecek bir açılıma imza attılar. Şah'ın devrilmesinde de petrol işçilerinin önemli rolü olmuştu. Aynı durum Hamaney için de söz konusu olabilir mi?

Hamaney’in gösterileri ‘görmezden’ gelen tavrı devam ediyor. Protestocuların dış güçlerden ilham aldıklarını iddia ediyor. Sertlik yanlısı bir politika izleyen Hamaney, gösterilere katılanların sert bir biçimde cezalandırılmasında yana tavır sergiliyor. Devam eden protestolar ne kadar cüretkâr olursa olsun, rejim için henüz bir tehdit teşkil etmiyor. Hamaney iktidarı henüz çelik gibi sağlam ve geri adım atmadan yana bir tutum geliştirmeye uzak bir anlayışla hareket ediyor. Teokratik İran Rejimi, otoritesinin sarsılmaması için, göstericilerden bazılarının ‘düzmece yargılamalarla’ idam edilmesi dahil, her şeyi yapmaya hazır. Rejimin aldığı sert tedbirler belki sokaklardaki göstericilerin dağılmasını sağlayabilir ancak bir kere yanan isyan ateşini geçici söndürmek bundan böyle yeterli olmayabilir. 16 Eylül’de rejime karşı başlayan isyan, arada kesintilere uğrasa da rejim değişinceye kadar devam etmesi beklenebilir.

“Aslında İran gençliği sadece temel bireysel özgürlüklerini istiyor. Gençleri anlamaktan uzak Molla rejimi ise, kadınların başörtüsünü kendi iktidarının ana aracı haline getirdi. Başörtüsü zorunluluğu rejimin en belirgin sembolü oldu. İran'da başörtüsü zorunluluğunu kaldırmayı hedef alan kadınlar ve genel olarak protestocular, aslında molla rejiminin çok önemli gördüğü yönetim aracına saldırmış oluyorlar.

İran’daki protesto hareketi, artık bütün dünyanın gözünde İran İslam Cumhuriyeti’ni kadına el kaldıran, kadınları katleden acımasız bir teokratik rejim kimliğiyle eşdeğer hale getirdi. Özgür dünyaya düşen görev, hiçbir şey yapılamıyor olsa bile, özellikle İranlı kadınların direnişlerinde yanlarında olmak, bunu göstermek, hissettirmek olmalıdır. 

İçinde kadın olan hiçbir hareketin başarısız olduğu görülmemiştir. Gençlerle el ele veren İranlı kadınların bir gün mutlaka rejimi de yıkacağı, çocuklarını özgürce büyüteceği bir geleceğin inşa edilmesini sağlayacaklarına inanıyorum. 23 yaşındaki bir müzisyeni idam ederek sokaklarda terör estiren İran rejimin kınıyorum. İslam adına sergilenen şiddeti doğru bulmuyorum. İran’da mutlaka sokağın kazanması gerektiğine inanıyorum. Bunun tüm İslam alemi için çağdaş medeniyet yolunda yeni uyanışları başlatacağını düşünüyorum. Daha medeni bir İran Devleti ile komşu olan bir Türkiye düşlüyorum. Bu düşümü gerçekleştirmelerini beklediğim İranlı kadınlara ve gençlere sonsuz güveniyorum. Bu güvenimin boşa çıkmayacağını biliyorum, tam bir inançla görüyorum…

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 11.12.2022
  • Süre : 5 dk
  • 1350 kez okundu

Google Ads