Site İçi Arama

analiz-ve-raporlar

IŞİD yok oldu, peki IŞİD militanları ve aileleri ne oldu?

IŞİD militanlarının hepsi sanıldığı gibi Irak ve Suriyeli Arap veya Kürt değil. Onların yanında Rusya vatandaşı değişik etnik gruplardan Müslümanlar, Türk vatandaşları, AB ülkeleri vatandaşları, Türk Cumhuriyetlerinden gelenler ve hatta Çin’den gelen Uygurlardan da bulunmaktadır. Dolayısıyla hiç kimse ne teröristleri almaya ne de yok etmeye cesaret edemiyor.

IŞİD, bir ara Musul’u da ele geçirdikten sonra gücünün zirvesine ulaştı ve Suriye topraklarında sınırlarımıza kadar dayandı. Böylece, sadece bizim için değil neredeyse tüm dünya için en tehlikeli terör örgütü haline geldi. Öyle ki, Irak ve Suriye’de etkili olmaya çalışan bütün devletler ve terör örgütleri tek bir ortak noktada birleştiler. Bu ortak nokta IŞİD’in gücünü kırmak ve sonra da örgütü yok etmekti.

Bunun üzerine Türk ordusu, El Bab’a operasyon yaptı. ABD, hava kuvvetlerini kullanarak IŞİD hedeflerini yoğun bir şekilde bombaladı. Öte yandan ABD, bu gün Türkiye için en önemli terör örgütü haline gelen PYD’yi destekleyerek güçlendirdi. Top, havan, tanksavar silahları ve zırhlı araçlar verdi. ABD özel kuvvetleri PYD teröristlerini eğitti, donattı ve harekât planları hazırlayarak IŞİD’e karşı kullandı.

ABD ile rakip durumunda olmasına rağmen, Rusya da IŞİD hedeflerine bomba yağdırdı. Esad güçleri ise Rus hava desteği ile IŞİD’e karşı operasyonlar düzenledi. Öte yandan, Irak devleti ve Barzani güçleri de ABD özel kuvvetleri ile birlikte IŞİD’e karşı operasyonlar düzenledi. Sonuçta, IŞİD’in Irak ve Suriye’de kontrol altına aldığı topraklar ele geçirildi. IŞİD iyice zayıfladı ve yok olmanın eşiğine geldi. Bununla birlikte örgüt, sürekli olarak ABD ve son zamanlarda Türkiye tarafından yapılan nokta operasyonlarıyla lider kadrosunu kaybetmesine rağmen hala ayakta kalmaya çalışıyor. Ancak militan kadrosunun çoğu yok edildi.

Yine de çok sayıda IŞİD militanı hayatta kalmayı başardı. Bunların bir kısmı Irak ve Suriye’de halkın arasına karışıp izlerini kaybettirdi. Birçok militan da Irak silahlı güçleri ve PYD’ye teslim oldu. Bu durum kamuoyuna pek yansımasa da büyük ve çözülmesi güç bir sorun yarattı. Sorunun kaynağı, ele geçirilen çok sayıda militan ile bunların eş ve çocuklarına ne yapılacağına karar verilememesinden kaynaklanıyordu.

Bunların PYD kontrolündeki bölgelerde aç, susuz ve sefil bir halde neredeyse istif edilmiş halde bazı binalarda tutulduğuna dair resim ve haberler basın organlarında yayınlandı. PKK ve diğer bazı terör örgütleri militanlarının çok daha iyi koşullarda tutuklu bulunmalarına zaman zaman insan hakları ihlali bahanesi ile müdahale eden AB ülkelerinden nedense şimdiye kadar herhangi bir ses çıkmadı.

ADB ve Rusya da sanki sözleşmişler gibi bu konuda tek bir yorumda dahi bulunmadılar. Çin ise olayları sessiz ama dikkatli bir şekilde takip etmekle yetinmektedir. Türk yetkililerinden de bu yönde açık seçik bir beyanatta bulunulmadı. Bu durum karşısında insanın aklına ister istemez tek bir soru geliyor: “Neden?”

Bunun görünürde tek bir sebebi var. Hiç kimse böyle vahşi eylemlerde bulunan bir örgütü destekliyor konuma düşmek istemiyor. Ama durum bu kadar basit değil. Asıl sebep, tüm ülkelerin bu tutuklu İŞİD militanlarını hala bir tehdit olarak görmesidir. Üstelik bu tehdit, bu militanlar Irak ve Suriye’de binlerce insanı koyun keser gibi kestikleri dönemdekinden daha büyük bir tehdittir. Bu tehdidin büyüklüğü, örgütün yapısı ve militanların bazı özelliklerinden kaynaklanıyor.

Örgütün en büyük yapısal sorununu, militanlarının etnik kimliği teşkil etmektedir. IŞİD militanlarının hepsi sanıldığı gibi Irak ve Suriyeli Arap veya Kürt değil. Onların yanında; Rusya vatandaşı değişik etnik gruplardan Müslümanlar, Türk vatandaşları, AB ülkeleri vatandaşları, Türk Cumhuriyetlerinden gelenler ve hatta Çin’den gelen Uygur Türkleri de var. Dolayısıyla hiç kimse ne teröristleri almaya ne de yok etmeye cesaret edemiyor. Çünkü kendi vatandaşlarını öldürüyor diye diğer ülkelerin tepkisini çekebilir. Ama neredeyse herkes, bunları birileri öldürse de kurtulsak havasında.

Üstelik bu militanlar yalnız da değil. Çoğu, İslam Devleti kuruldu diye kendi eşi ve çocukları ile gelip IŞİD bölgesine yerleşmiş. Yani militandan çok kadın ve çocuk var. Bunları yok edemedikleri gibi ülkelerine de alamıyorlar. Militanların bir kısmının eşi Irak ve Suriyeli veya başka ülkelerden gelmiş kadınlar. Ayrıca, savaş ganimeti sayılarak cariye yapılmış kadınlar da var. Bunların din ve etnisiteleri de karma karışık. Hal böyle olunca hangi ülkenin kimi alacağı konusundaki anlaşmazlık çözülemiyor.

Ancak, son zamanlarda bu tutsak terör örgütü mensupları gündemden düşmüş gibi görünüyor. Ya açlıktan ve hastalıktan çoğu öldü, ya bir yerlerde hala sefil bir şekilde tutuklu olarak yaşıyorlar veya bunlar göçmen görünümü altında Türkiye’ye sokuldular.

Eğer son ihtimal kısmen bile doğruysa, ülkemizdeki göçmen sorunu sadece bir göçmen sorunu değil, aynı zamanda terör sorunu. Bunların ülkemizin değişik yerlerine dağıldıklarını düşünün. Şimdiye kadar her yerde örgütlenmiş ve yerel bazı insanları da kendi taraflarına çekmişlerdir. Eğer öyleyse, bir kriz anında bunlar harekete geçebilir. O zaman vay halimize. Vakit varken tedbir alınmalıdır. Bir gün her yerde bombalar patlamaya başladığında, alınacak tedbirlerin kimseye bir faydası olmaz.

Dr. Mehmet ÇANLI
Dr. Mehmet ÇANLI
Tüm Makaleler

  • 22.07.2023
  • Süre : 4 dk
  • 1300 kez okundu

Google Ads