Site İçi Arama

analiz-ve-raporlar

İstanbul su krizine doğru doludizgin giderken, bu yıl su tüketiminde İstanbul’da rekor kırıldı. Ne Yapmalı?

Yağışlı geçen son birkaç hafta sonunda 2 yıldır süren kurak dönemin İstanbul’da ortaya çıkarttığı su güvenliği riski neredeyse unutulmuştur.

Bilindiği gibi son 2 yıldır süren meteorolojik kuraklık geçen yıl İstanbul’un özellikle Avrupa yakasındaki barajlardaki su hacminin neredeyse su alınamayacak seviyelere geriletmişti. İstanbul’un tüm barajlarındaki ortalama doluluk oranı da Kasım ayı ortalarında %16’lara kadar düşmüş ve daha sonraki yağışlarla barajlardaki bu hacimler artmaya başlamıştır. 

Bu yağışlar başta İstanbul su yönetimi olmak üzere özellikle İstanbul’un Avrupa yakasında yaşayanları çok rahatlatmıştır. Bu durum ülkemizdeki genel anlayışta olduğu gibi İstanbul için de su sorununun çözüldüğü şeklinde bir algının oluşmasına neden olmuştur. Yağışlı geçen son birkaç hafta sonunda 2 yıldır süren kurak dönemin İstanbul’da ortaya çıkarttığı su güvenliği riski neredeyse unutulmuş, bu dönemin analizi yapılıp su kullanıcıları ile paylaşılmamıştır. 

Bu kurak dönemde su güvenliği riskini arttıran nedenler, kurak dönemin maliyeti, bu dönemden elde edilen deneyimler ve alınacak tedbirler konusunda ilgili kurum ve kuruluşlardan herhangibir açıklama yapılmamıştır. Suyun daha verimli kullanılmasına yönelik gündem bir sonraki kurak döneme ertelenmiş görünmektedir.

Su Yönetimi, Sadece Yağışa Bağlı Olarak Yapılamaz

İstanbul’un su sorunu, sadece yağışların azalmasına bağlı bir yaklaşımla ele alındığında sürdürülebilir su yönetimine ulaşılması zorlaşır.  İstanbul’un su yönetimindeki yapısal, yönetsel eksikliklerin tespiti ve çözümü konusunda ilerleme kaydedilemez.

Su Politikaları Derneği olarak birçok açıklamamızda yer alan “Su Yönetimi sadece çeşmelerden suyu akıtmak değildir” şeklindeki yaklaşımımızın esası suyun sadece miktar yönetiminden ibaret olmadığını vurgulamaktır. Suyun ekonomik, ekolojik ve sosyal hedefler arasında bir denge sağlayarak, katılımcı bir anlayışla yönetilmesi gerekiyor. Bunun çoğu zaman gerçekleştirilemediği biliniyor. Mevcut su yönetimi anlayışımız ve orta ve uzun vadeli planların uygulanabilmesi önündeki engeller su yönetimini daha çok gündelik ve dönemsel, popülist ve pratik çözümlere yönlendirmekte, hatta zorlamaktadır.

Bu zorlama aynı zamanda yaşanan kurak dönemlerde artan su güvenliği risklerinden yeterince ders almamızı da engellemektedir. Bu konuyu geçen yıl İstanbul’da yaşanan bu risk üzerinden değerlendirecek olursak aşağıdaki hususlar ortaya çıkmaktadır.

2023 yılında İstanbul’a ne kadar su verildi? 

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ)’nin verilerine göre; İSKİ 2023 yılında 6 milyon 891 bin 231 aboneye hizmet vermiştir. İstanbul’da geçen yıl Avrupa Yakası’nda 737 milyon 938 bin 674 metreküp, Anadolu Yakası’nda 379 milyon 125 bin 442 metreküp olmak üzere toplam 1 milyar 117 milyon 64 bin 116 metreküp su temin edilmiştir.

Bu rakam tüm zamanların yıl bazında en çok tüketilen su miktarı olmuştur.

Su kullanım oranında Avrupa Yakası’nın payı yüzde 66,06, Anadolu Yakası’nın payı ise 33,94 olarak gerçekleşmiştir. Yıl içinde Anadolu Yakası’ndan Avrupa Yakası’na 440 milyon 532 bin 935 metreküp su transferi yapılmıştır.

İstanbul’da 2023 yılında kullanılan suyun 841 milyon 959 bin 955 metreküpü Melen ve Yeşilçay regülatörlerinden, 275 milyon 104 bin 161 metreküpü ise barajlardan temin edilmiştir.

2023 Yılındaki Kuraklığın Gösterdikleri

2023 yılında İstanbul barajlarının ortalama doluluk seviyesini %18’e kadar düşüren kurak dönem, suyun yönetimi, kullanılan su miktarı ve su kullanıcılarının davranışları açılarından incelendiğinde çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmaktadır.

1. 2023 yılında İstanbul’a temin edilen suyun %66’sı Avrupa yakasına, %34’ü ise Anadolu yakasına temin edilmiştir.

2. Avrupa yakasına temin edilen suyun %60’ı Anadolu Yakasındaki Melen ve Yeşilçay sisteminden temin edilmiştir.

3. Kuraklık nedeniyle yapılan suyun daha tasarruflu kullanılması uyarıları işe yaramamış, İstanbul’da su tüketim rekoru kırılmıştır. 

Bu tespitler aşağıda belirtilen hususları öne çıkartmaktadır. 

İstanbul’un su talebinin üçte ikisi Avrupa yakasında oluşmaktadır. Bu bölgedeki nüfus artışı eğilimi su teminini daha fazla baskılayacaktır.  

Bu bölgenin su talebinin %60’ı Melen ve Yeşilçay sisteminden temin edilmiştir. Bu su 180 km mesafeden 300 m lik pompaj ile temin edilmesi nedeniyle büyük bir maliyet oluşturmuş ve İSKİ’nin bütçe dengelerini bozmuştur. 

Avrupa yakasında yoğunlaşan ve artan su talebinin daha ekonomik şekilde karşılanabilmesi için Melen Barajı’nın yanı sıra Cumhuriyet Arıtma tesisinin kapasitesinin arttırılmasına da ihtiyaç vardır.

Daha önce 2007 yılındaki kuraklıkta olduğu gibi 2023 yılında da kuraklık nedeniyle suyun daha tasarruflu kullanılması uyarıları hiçbir işe yaramamış, 2023’te İstanbul’da su tüketim rekoru kırılmıştır. Bu durum İstanbul’da su kullanıcılarının su kullanım alışkanlıklarını değiştirmediğini ve su yönetiminde de çok klasik bir arz yönetimi modeli uygulandığını açıkça ortaya koymaktadır.

İstanbul’a temin edilen suyun birim maliyeti abonelerce ödenen su bedelinden çok yüksek olup bunda Avrupa yakasında kullanılan ve büyük bölümü Anadolu’dan taşınan suyun etkisi çok büyüktür. Bu durum özellikle Avrupa yakasında suyun daha verimli kullanılması için denetimlerin arttırılmasını ve talebin yönetilmesini zorunlu kılmaktadır.

Araştırmacı Yazar ve Akademisyen  Dursun YILDIZ
Araştırmacı Yazar ve Akademisyen Dursun YILDIZ
Tüm Makaleler

  • 13.01.2024
  • Süre : 4 dk
  • 1181 kez okundu

Google Ads