Kader Sebep, Felaket Neticedir. En İyisi Kaderimize Küselim
Hem devlet hem çeşitli yardım kuruluşları hem belediyeler birlik olmuş, bölgede kurtarılabilecek bir can var mı diye AFAD'ından tutun Kızılay'ına insanlara yardım etme derdine düşmüş. Hepsi çok değerli işler yapıyor.
Ne bekliyorduk ki? Deprem olmaz mı zannediyorduk?
Evet, on şehir, hepsi de fay hattı üzerinde.
Şimdi birlik olma günü, bunu çok iyi anlıyorum. Ülkece yaralarımızı sarmak için seferber olmuş durumdayız. Herkes bir şekilde elinden ne geliyorsa yapıyor.
Hem devlet hem çeşitli yardım kuruluşları hem belediyeler birlik olmuş, bölgede kurtarılabilecek bir can var mı diye AFAD'ından tutun Kızılay'ına insanlara yardım etme derdine düşmüş. Hepsi çok değerli işler yapıyor.
Tüm kanallar deprem bölgesinden görüntüler veriyor. Artçı sarsıntılar yüzünden kameralar önünde çöken binalar var, kim bilir kaç yılık cami minaresi bile bu süregelen sarsıntılar yüzünden kameralar önünde çöktü.
Ancak bu arada devlet binalarının da çökmüş olması ne kadar kötü. Ya hastaneler? Onlar niye çöktü? Kapalı spor salonları?
Böyle bir felaket durumunda insanların karda kışta sığınacakları bir yer olmaz mı?
Tamam, dediğim gibi bu bir doğal felaket, ama bu yapı yüzde yüz garantili diyebileceğimiz bir yerler olması gerekmez mi şehirlerde?
Bu şehirler sonuçta önemli bir fay hattı üzerinde. Bu baştan biliniyordu zaten. Şehirde bir felaket anında sığınılacak diye sağlam yapı olmaz mı? Oteller bile güvenilir durumda değil!
Sonra şehirlere ulaşım niye mümkün olmuyor? Ya da niye çok zorlanılıyor karayolu ile ulaşımda. Niye yollar dağılmış durumda? Belli bir yerden fay kırığı oluşmuşsa onca karayolu ekipmanı yok mu? Hemen düzeltilir ve şehirlere ulaşım sağlanır.
Demiryolları yok mu? Hemen gerekli malzemeler demiryolu ile ulaştırılamaz mı?
Bütün altyapı çökmüş durumda. Telefonla bile ulaşılamıyor. Tanıdıklardan bile haber almak mümkün değil.
Havaalanları bile kullanılmaz halde.
Kısacası söylenecek çok şey var, ama olan yiten canlara oluyor işte. Onca yiten cana.
Geride kalanlar da rezil rüsva, soğukta, karda kışta yağmurda sokaklarda kalıyorlar. On tane şehir, hangi birine el uzatacaksın?
Ankara ve İstanbul'dan mobil ekmek fırını ve yemek tırları gönderilmiş. Umarım biraz olsun faydası olur. Keşke birer ikişer değil, yüzlerce böyle hazır mobil araç olsa.
Bir de hemen insanların sıcak bir ortam bulabilecekleri belki mobil konaklama araçları. İstanbul'dan yollanmış, ama 30 - 40 kişiye yetecek kadar. Halbuki sokaklarda evlerine girmeye korkan binlerce insan var. Evi yıkılmış da binlerce insan var.
Bölgeden yayın yapan kanallar genellikle şehirlerden bağlantı yapıyorlar. Ya çevredeki kasabalar? Ya köyler? Bu kadar büyük bir felakette kim bilir normal zamanlarda bile ulaşmanın oldukça zor olduğu dağ köylerinde durum nasıldır acaba?
Tabii henüz çok erken bütün her yerde durum değerlendirmesi yapmak için. Bakalım önümüzdeki günler neler gösterecek?
Evet, bir kez daha bir doğal felaket yaşıyoruz. Üstelik bile bile, 2019 yılında bile bu bölgede büyük enerji birikmesi olduğunu hatırlatan televizyon programları yayınlanmış. Hem de bizzat şu anda deprem olan şehirler hakkında, ama şehirlere ulaşmakta bile zorluklar yaşıyoruz.
Kanal İstanbul diyorduk değil mi? Niye kanal Malatya ya da Kanal Maraş demiyorduk? Niye Kanal Antakya demiyorduk?
Her yere çift yol yapılmıştı hani? Niye şehirlere ulaşılamıyor kolayca?
Bu şehirler yeterince rant sağlamıyor da o yüzden mi?
Kentsel dönüşümse, niye bu şehirlerde kentsel dönüşüme öncelik verilmedi?
Dediğim gibi gün birlik günü, önce yaralar sarılacak. Ama ne olursa olsun eğer biz akıllanmazsak olacağı budur.
Bir sonraki depreme kadar önce biraz ağlaşırız, ağıtlar yakarız. Sonra biraz televizyonlarda uzmanları dinleriz, öyle oldu, böyle oldu diye. Sonra da unutur gideriz, yine siyasi çekişmelere döneriz yüzümüzü.
Popülist vaatler verenleri alkışlarız, çünkü popülist vaatleri daha çok seviyoruz.
Bu şehirleri baştan aşağıya yapacağım diyenine rastlamadım ben.
Deprem de olsa bir kişinin bile burnu kanamayacak diyenine de rastlamadım.
Fay hatlarında güç birikmesi demişken, bu fay hattı da kırıldı işte, olan oldu, öyle ya da böyle yaralarımızı saracağız.
Peki sırada neresi var dersiniz?
Bildiniz, İstanbul!
Peki İstanbul'da şu anda bu büyüklükte bir deprem olsa ne olur sizce?
Felaket değil mi? Evet, felaket olur. Hem de felaketin daniskası olur. Peki alınan önlemler yeterli mi İstanbul için?
Ben sanmıyorum.
Yok, abartma, yakın zamanda deprem olmaz diyorsanız İstanbul'da, orasını bir tek Allah biliyor diyeyim. Biz kullara ise bir an önce deprem de olsa bir kişinin bile burnunun kanamayacağı önlemleri almak düşüyor.
Peki devlet programı ile böyle önlemler alınıyor mu?
Ama haklısınız, ne önlemi alacağız ki, ülkece şu anda karnımızı bile doyuramıyoruz, ekonomik durumumuz ortada diyeceksiniz.
Bu fay hattı üzerindeki şehirlerimizdeki binalarımızı baştan aşağı tarayıp, ayakta olsa da depreme dayanıksız olanları yıkıp tekrar yeni standartlara göre yapmazsak, daha çok felaket yaşarız. Ülkece ağlaşırız, dururuz. Hem yakınlarımıza üzülürüz hem de tanımasak da yitip giden insanlara.
Evet, benim de mesleğime uygun teorim var.
Bence de kader sebep, felaket neticedir. Ne yapalım, kaderimiz böyle.
Madem zamanında yapılması gerekenleri yapmıyoruz, öyleyse hep birlikte kaderimize küselim.
Moskova'dan hepimize ülkece başımız sağolsun diyorum.