Su’dan ölümler. Su iyi yönetilirse insanı öldürmez, yaşatır
Bir su birikintisine adımınızı atarken yüksek voltaja kapılma riski kimin aklına gelir ki; Kendisinden 2 metre ilerde bir su birikintisinde yere yığılan bir kişiyi kaldırmaya çalıştığında bu kişinin kendisine binlerce volt elektrik akımı taşıması tehlikesi de çok bilindik bir durum değil.
Ölüme neden olan su değil kuralsızlık, boş vermişlik ve ihmalkâr su-enerji yönetimidir.
Su ile ilgili olan ve iki canı bu dünyadan koparan bildiğimiz son olay İzmir’de meydana geldi.
İzmir'de 12 Temmuz saat 18.00 sıralarında sağanak başladı. Bayraklı'da metrekareye 39,7 kilogram yağış düştü. Yağış nedeniyle kent merkezi Bayraklı ve Konak ilçelerinde bazı cadde ve sokaklar suyla dolarken, araç sürücüleri ve yayalar zor anlar yaşadı. Sağanaktan korunmak isteyen Demokrasi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Özge Ceren Deniz (23) suyla dolan yolda su birikintisinden geçmeye çalışırken elektrik akımına kapıldı. Onu kurtarmak isteyen amatör müzisyen İnanç Öktemay (44) da akıma kapılıp, bir anda yere yığıldı.
Önce yüksek voltlu akım taşıyan bir su birikintisi genç bir tıp fakültesi öğrencisini ölümle buluşturdu. Daha sonra genç öğrenciye uzattığı yardım eline sudan geçen yüksek voltaj bu vatandaşımızı da yaşamdan kopardı. Elektrik akımı can aldı ama bunu suyun yardımı ile yaptı.
Kamera kayıtlarından izlediğimiz olayın gerçekleşme biçimi, canlarından olan her iki vatandaşımızın da böyle bir ölüm tehlikesini hiç akıllarına getirmediklerini açıkça gösteriyor.
Bir su birikintisine adımınızı atarken yüksek voltaja kapılma riski kimin aklına gelir ki;
Kendisinden 2 metre ilerde bir su birikintisinde yere yığılan bir kişiyi kaldırmaya çalıştığında bu kişinin kendisine binlerce volt elektrik akımı taşıması tehlikesi de çok bilindik bir durum değil.
Telafisi imkânsız bir sonuç
Ama bu iki çok düşük kabul edilen risk faktörü telafisi imkânsız bir sonuç doğurdu. Bundan sonra söylenecek olanlar ateşin düştüğü yerdeki acıyı ne kadar hafifletir? Bilinmez. Bizce bilinmesi gereken şey; kuralların işletildiği ve ihmalkarlıkların en aza indirildiği kurumsal kimliği oturmuş, gelenek oluşturmuş, liyakatli kişilerin sorumluluk anlayışı ile çalıştığı ve yönettiği kurumsal yapıların sorumluluk alanlarında bu ölümlerin daha az yaşandığıdır.
İhmallerin, kuralsızlıkların ve tedbirsizliklerin onlarca, yüzlerce ve binlerce can kaybına neden olduğu diğer olaylarla kıyaslandığında, daha az can kaybıyla sonuçlanan olaylar çok gündemde kalmaz. Ancak bu kez kamuoyu vicdanı ağır yaralandı.
Çünkü hemen herkesin günlük yaşamında karşılaştığı ya da aşina olduğu sistemsizlik, koordinasyonsuzluk, ihmalkarlık sonucunda Su ve Enerji, yaşamın değil ölümlerin kaynağı oldu. İkaz, denetim, onarım, bilgilendirme sistemi işlemedi ve su’dan ölümler gerçekleşti.
Hayatını kaybedenlerin kusuru ne?
Hayatını kaybeden bu iki vatandaşımızın böyle bir sonla karşılaşması için kendilerinin kusur oranları nedir sorusuna “evet ama onlar da kusurlu” diyebilecek kaç kişi çıkabilir. İşte olayın en acı yanı da bu. Olayın sonrasında her kurum kendi görev ve sorumluluk sahasını açıkladı ve olayın sorumluluğunu üstlenen bir kurum çıkmadı. O zaman şimdi bu olayı yaratan sebepler üzerindeki adli ve idari soruşturmanın sonuçlarını bekleyeceğiz. Bu sonuçları beklerken basında yer alan bazı açıklamalara göz atalım;
Yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan şüphelilerden İZSU Kanalizasyon Daire Başkanı ifadesinde kazanın meydana geldiği yerdeki mazgalların yapılması işleminde gözlemcimiz izinliydi" demiş. Daire Başkanı, kazanın yaşandığı yerde daha önce yapılan çalışmanın plansız olması nedeniyle diğer kurumlara sadece şifahen bilgi verdiklerini de ifadesinde belirtmiş.
Geç gelen çözüm çalışması
Olay yerindeki mazgaldan 9 Ocak'ta dumanların çıktığı bir güvenlik kamerası görüntüsünde ortaya çıkmış. Çevredeki esnafın durumu, o tarihte kurumlara ilettiği öğrenilmiş.
Olay yerinde yapılan inceleme sonrasında belediye ve elektrik firması ekipleri olay mahalline gelmiş ve geç gelen bir çözüm için çalışma yapmış. Çalışma ile yer altında kablolar, 50 santimetre daha aşağıya alınmış. Destek belediye hizmetlerinin kabloları kapatmasından sonra bölgede tekrar elektrik verilip, yol trafiğe açılmış. Klişe deyimle “yaşam normale dönmüş”
İki ölüm sonrasında yapılan bu çalışmanın neden daha önce yapılmadığı sorusu yine cevapsız kalmaya mahkûm.
Aslında bu sorunun cevabını: Görevi bir kurumsal kimlik, bir sistem oluşturup, planlı bir yönetim anlayışı ile yerine getirmek ya da “durumu idare etmek “arasındaki yönetim anlayışı farkında aramak gerekiyor. Daha birçok neden sayılabilir ama sonuca doğrudan etki eden kök neden budur.
Bu görevlere talip olurken verdikleri sözleri görevde iken sorunlara mazeret üretme ikiyüzlülüğüne dönüştüren kifayetsiz muhteris yöneticilerin “istifa mekanizmasını” hatırlamaları da mümkün olmuyor.
Bekir Ağırdır bu konuya değindiği yazısını şöyle bitirmiş;
25 yılda dünya da Türkiye de çağ değişimi yaşadı, toplumsal değişim hayal edemeyeceğimiz seviyelere ulaştı. Ancak geldiğimiz nokta 25 yıl öncesiyle aynı, yine ‘Nerede bu devlet?’ sorusu kulaklarımızda.”