Site İçi Arama

analiz-ve-raporlar

Suriye'de Fransızların askeri durumu ile ilgili Türk Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Dairesinin hazırladığı rapor (1920-1924) üzerine bir inceleme

Suriye’de Fransız işgalinin veya Fransız mandasının ilk yıllarındaki bölgenin son siyasi yapısı ve Fransızların askeri durumunu Türk Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Dairesi’nin 1924’te hazırladığı ve Ocak 1925 tarihinde yayınladığı “Irak ve Suriye Ordusu I” isimli rapora göre ortaya koymaya çalışacağız.

Suriye’de Fransız işgalinin veya Fransız mandasının ilk yıllarındaki bölgenin son siyasi yapısı ve Fransızların askeri durumunu Türk Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Dairesi’nin 1924’te hazırladığı ve Ocak 1925 tarihinde yayınladığı “Irak ve Suriye Ordusu I” isimli rapora göre ortaya koymaya çalışacağız. Gizli ve hizmete özel olarak hazırlanan bu rapor, toplam yirmi bir sayfadan oluşmaktadır. Raporun son kısmında dört adet harita bulunmaktadır. Bizim üzerinde duracağımız konu, raporun Suriye bölgesi ile ilgili kısmıdır. İlgili kısım, altı sayfadan oluşmaktadır. Ayrıca, bölgenin bir haritası bulunmaktadır.

Raporda öncelikle bölgede I. Dünya Savaşı sonrasındaki genel siyasi gelişmeler ele alınmıştır. Daha sonra, mali konularda bir takım değerlendirmeler yapılmıştır. Son kısımda da Fransa’nın bölgedeki askeri yapılanması ele alınmıştır. Bu rapor, her ne kadar kısa olsa da yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin içinde bulunduğu zor şartlara rağmen bölgedeki faaliyetleri çok yakından takip ettiğini göstermesi açısından önemlidir. Olaylar, dikkatle izlenerek gerekli müdahale imkânları araştırılmıştır. Türkiye’nin, bölgeyi bu şekilde yakından takip etmesi bölge üzerindeki uzun vadeli politikaları hakkında bazı ipuçları vermektedir.

Raporun birinci ana başlığı, “İngiliz Mandası Altında Irak Krallığı ve Ordusu” ismini, ikinci ana başlığı ise “Suriye, Fransız Mandası Altında Suriye Hükümetleri” ismini taşımaktadır. Bizim üzerinde duracağımız konu Suriye ile ilgili olan kısımdır. Bu kısmın “Suriye” isimli birinci alt başlığında genel bilgiler çerçevesinde Suriye diye adlandırılan kıta veya bölgede İngiliz ve Fransız mücadelesi kısaca özetlenmektedir. Bundan sonra bölgenin, 24 Temmuz 1922 tarihinde Cemiyet-i Akvâm’ın onayı ile Fransız mandasına terkedildiğinden söz edilmektedir.

Cemiyet-i Akvam’ın kararıyla Fransızlara terkedilen bölgenin sınırları Osmanlı idare teşkilatlanmasına göre, Şam ve Beyrut vilayetleri ile Cebel-i Lübnan müstakil mutasarrıflığı ve Halep Vilayeti’nin büyük bir kısmını kapsamaktadır. Buna göre, Türkiye ile Fransız mandası topraklarının kuzey sınırı; Payas, Hassa, Çoban Bey’den (bu bölge Türkiye’de kalmak üzere) geçen hat ile buradan Nusaybin’e kadar uzanan tren yolu hattı (tren yolu Türkiye’de kalmak şartıyla) ve Nusaybin’den Cezire-i İbn-i Arap’a kadar eski yol hattını ihtiva etmektedir. Doğu sınırı, Cezire-i Amr’ın doğusunda Dirik adı verilen bölgeden başlayarak eski Diyarbakır Vilayeti sınırını takip etmekte, güneye doğru batı Habur havzasındaki Remilan Köyü ile Fırat Nehri üzerindeki Ebu Kemal bölgesinden geçmekte ve Cebel-i Düruz’un güneyindeki İmtar mevkiinde son bulmaktadır. Güney sınırı ise, Cebel-i Lübnan’ın güneyindeki Seyyid Osur kazaları ve Cebel-i Düruz (Havran) Sancağının güney sınırından oluşmaktadır. [1]

Bu dönemde bölgedeki Fransız idari yapılanmasına baktığımızda, başlangıçta Fransızlar bölgeyi bir federasyon şeklinde teşkilatlandırmışlardır. Bu federasyonda, eski Osmanlı idari teşkilatlanmasındaki vilayet sistemi, din ve mezhep ayırımı gözetilerek küçük değişikliklerle devam ettirilmiştir. Sadece Osmanlı dönemindeki vilayetler, federal bölgelere dönüştürülmüştür. Bölge, üç federal bölgeden oluşmaktadır. Bunlardan biri Lübnan (Beyrut), ikincisi Şam ve üçüncüsü de Halep bölgesidir.

Lübnan (Beyrut) Bölgesinin nüfusunun büyük bir kısmı Hıristiyan’dır. Bölge, Osmanlı dönemindeki gibi siyasi bir imtiyaza sahip olduğu için müstakil Büyük Lübnan Hükümeti şeklinde teşkilatlandırılmıştır. Bu hükümete, eski Beyrut Vilayeti’nin büyük bir kısmı bağlanmıştır. İkinci federasyon Alevi bölgesidir. Alevi (Nusayri) Hükümeti’nin merkezi Lazkiye’dir. Alevi Hükümeti bölgesi ve çöl kısmında bulunan Deyr-i Zor Bölgesi [2] Fransız askeri idaresi altındadır. Üçüncü federasyon da, Halep Bölgesidir. Bu federasyonun merkezi Halep’tir. Burası Sünni Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgedir.

Eski Beyrut Vilayeti’ne bağlı bazı yerleşim yerlerinin Lübnan Hükümeti’ne bağlanmasına bölgedeki Nusayriler karşı çıkmıştır. Bundan dolayı Fransızlar, Nusayrileri federasyondan ayrı tutmuştur. Fakat Nusayrilerin itirazları üzerine, 5 Ocak 1925 tarihinde çıkarılan bir kararname ile Şam ve Halep hükümetleri (Türkiye’nin itirazlarına rağmen) birleştirilerek merkezi Şam olmak üzere Suriye Hükümeti kurulmuştur. Ancak sancak, kaza ve nahiye teşkilatına dokunulmamış, eski Osmanlı idari teşkilatı devam ettirilmiştir.

Fransızlar, Halep Hükümeti’ne bağlı olan İskenderun Sancağı’na ilk zamanlar pek dokunmamışlardır. Bu dönemde, İskenderun Sancağı’nın durumu ile ilgili 1921 tarihli Ankara Antlaşması’nın maddeleri işlemektedir. 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Antlaşması’na göre, İskenderun-Antakya bölgesi, Türkiye’nin sınırları dışında bırakılmış ve antlaşmanın 7. Maddesine göre burada özel bir idarenin kurulması kararlaştırılmıştır. Böylece, burada yaşayan Türklerin siyasi ve kültürel hakları güvence altına alınmış, Resmi dilin Türkçe olacağı ve kültürel gelişimin gelişiminde kolaylık gösterileceği garanti altına alınmıştır.

1921 Ankara Antlaşması, Lozan Antlaşması ile küçük değişikliklerle teyit edilmesine rağmen Fransızların anlaşma maddelerine uymadığı görülmektedir. Fransızlar, bölgenin demografik yapısını değiştirmeye çalıştıkları gibi bölgeyi Milli Mücadele sırasında Kemalist hareket karşıtlarının, daha sonra ise Türkiye’de kurulan cumhuriyet rejimine muhalif olan kesimlerin sığınağı haline getirmişlerdir. İncelediğimiz raporda da Fransızların uyguladığı idarenin şekil ve derecesinin Ankara İtilafnâmesi’nin ruhuna ve Türk çoğunluğunun menfaatlerine uygun görünmediği dile getirilmektedir.

Sonraki yıllarda Federasyon’un üç hükümetinden Lübnan ve Alevi hükümetleri varlığını sürdürmüş fakat Halep Hükümeti Suriye Hükümeti içerisinde eritilmiştir. Bu üç hükümetin üst idaresi, Beyrut’ta bulunan Fransız Yüksek Komiseri’nin uhdesinde bulunmaktadır. Yüksek Komiser, aynı zamanda Suriye’deki bütün kıtaların başkomutandır. Her federasyon merkezinde, Yüksek Komiser’in bir vekili bulunmaktadır. Her hükümetin bir temsil heyeti, bir de seçilmiş bir meclisi bulunmaktadır. Yine her hükümetin kendisine ait bir bayrağı bulunmaktadır. Lübnan Hükümeti’nin bayrağı, Fransız bayrağının renklerinden oluşmaktadır. Bu renklerin üzerinde Sedir ağacı resmedilmiştir.

Fransızların işgal ettiği arazinin yüzölçümü Lübnan dâhil, yüz altmış sekiz bin kilometre karedir. Bu bölgenin toplam nüfusu ise, iki milyon sekiz yüz seksen iki bindir. Bu nüfusa İskenderun Sancağı’nın nüfusu dâhil edilmemiştir. Federasyondaki yerleşim alanlarının detaylı nüfus dökümleri aşağıda verilmiştir.

Bölgenin ulaşımına baktığımızda, Fransızların herhangi bir değişiklik yapmadıkları anlaşılmaktadır. Osmanlı dönemindeki kara ve demiryolu güzergâhları devam kullanılmaya devam edilmektedir. Bölgedeki demiryollarının uzunluğu altı yüz seksen üç kilometredir. Bölgenin mali durumuna baktığımızda aşağıdaki tablo ortaya çıkmaktadır. Tabloda gösterilen rakamlar, Fransız Frangı olarak verilmiştir.

Aşağıda gösterilen gelir tablosundaki rakamlara baktığımızda umumi tekâlif (genel vergi) şeklinde verilen doksan milyon Fransız Frangı, ticari vergidir. Diğerleri ise üretim sonucu alınan vergilerdir. İskenderun Sancağı’ndan alınan vergi miktarı (bir milyon) çok düşük görülmektedir. Yukarıda verdiğimiz nüfus ve yüzölçümü tablosunda İskenderun Sancağı dâhil edilmezken, vergi tablosunda sancağın adını görmekteyiz. Bölgeden toplanan vergiler, toplam yüz seksen dokuz milyon Fransız Frangıdır. Yine aynı şekilde gider tablosundaki rakamlar da önemlidir. 

Genel olarak gelir gider tablolarına baktığımızda genel gelir şeklinde verilen doksan milyon F. Frangına karşılık, genel gider elli yedi milyon F. Frank harcandığı görülmektedir. Gelir giderlerin karşılaştırması yaptığımızda, otuz üç milyon F. Frangı gelir fazlalığını görmekteyiz. Diğer taraftan hükümetlerden elde edilen gelir doksan dokuz milyon F. Frangına karşılık, hükümetlerin harcaması yüz elli yedi milyon F. Frangı olarak gerçekleşmiştir. Aradaki elli sekiz milyon F. Franklık farkın, Fransızların bölgedeki faaliyetleri ve istihdam ettikleri yaklaşık yirmi beş bin sivil ve askeri personelin giderlerinden kaynaklandığı değerlendirilmektedir.

Suriye Bölgesinde Fransız Askeri Yapılanması

Bilindiği gibi I. Dünya Savaşı sonlarında Osmanlı ordusu Suriye’den çekilmiş ve bölge İngilizler tarafından işgal etmiştir. İngiliz işgali döneminde İngilizlerin himayesiyle Suriye’de Faysal yönetiminde bir krallık kurulmuştur. Ancak bölge Sykes-Picot Antlaşmasına göre Fransızlara verilmiş olduğundan Fransızların baskısı ve bölge halkının bağımsızlık istekleri karşısında İngilizler, Aralık 1919’da bölgeden çıkmak zorunda kalmıştır. Fransızların Suriye’ye asker getirmeye başlaması ile birlikte, Araplar bu duruma karşı çıkmıştır. Arapların bu tutumları karşısında Fransızlar, çok sert tedbirler alarak direnişçilerin ve liderlerinin bir kısmını öldürmüş ve bir kısmını da hapis ve sürgüne göndermişlerdir. Fransızlar, Faysal kuvvetlerini de kısa süre sonra büyük bir yenilgiye uğratarak Faysal’u ülkeden uzaklaştırmışlardır.

Bu kısa hatırlatmadan sonra, incelediğimiz rapor çerçevesinde “Fransızların bölgeyi işgal ettiği ilk dönemdeki askeri yapılanması nasıldı? Bölgede ne tür silahlar bulunuyordu?” sorularının cevabını vermeye çalışacağız. Rapora göre, İngilizler bölgeyi tahliye ederken önemli miktarda silah ve mühimmatı Faysal kuvvetlerine bırakmıştır. İngilizlerin bıraktığı silah-mühimmat ve teçhizat ile bölgede üç fırka (tümen) kadar yerli bir kuvvet oluşturulmuştur. Fransızlar, Suriye’yi işgal eder etmez, güvenmedikleri bu kuvvetleri dağıtılmışlardır.

Bu kuvvetler lağvedildikten sonra Fransızlar, kendi askeri kıtalarını oluşturmuşlardır. Fransızların bölgedeki düzenli askeri kıtaları, genel olarak üç ana gruptan oluşmaktadır. Bunların temeli esas olarak işgal kıtaatı olan Fransız kıtaatıdır. İkincisi Fransız sömürgelerinden toplanan askerlerin oluşturduğu müstemleke kıtaatıdır. Üçüncüsü de, Fransız kumandanlığına bağlı Suriyeli yardımcı kuvvetlerden oluşmaktadır. Bunların mevcudu yaklaşık yirmi beş bin kişi kadardır.

Bölgedeki Fransız işgal ordusunda, Cezayirli, Senegalli, Hindiçinili, Portekizli, Afrikalı, Marakeşli ve Suriyeli askerler istihdam edilmektedir. Fransız askerleri, sadece önemli görevlerde bulunmaktadır. Örneğin, zırhlı otomobilli birlikler, tayyare birlikleri ve muhabere sınıfına mensup birliklerde görev yapmaktadırlar. Sömürgelerden toplanan askerler ise, kıtalarda görev yapmaktadır. Yerli Suriyeli askerler ise, asayiş ve güvenlik işlerinde yani jandarma ve milis kuvveti şeklinde istihdam edilmektedir. Bunlar daha çok, ağır ve tehlikeli işlerde kullanılmaktadır.

İncelediğimiz rapora göre, Türk Genelkurmay istihbaratının, bölgedeki Fransız askeri kuvvetlerinin nasıl ve ne şekilde yapılandığını çok detaylı bir şekilde tespit ettiği görülmektedir. Fransız birliklerinin sınıfı, alay, tabur ve bölüklerinin nerede konuşlandığı, kimlerden oluştuğu, elindeki silahların ne olduğu gibi bilgiler detaylı bir şekilde raporda aktarılmıştır.

Bölgedeki Fransız kuvvetlerinin büyük bir kısmı, Halep Bölgesi ve Türkiye sınırına yakın yerlerde konuşlandırılmıştır. Bu birlikler, Fransız İkinci Tümeni’ne bağlıdır. Bu Tümenin Karargâh merkezi, Halep’tedir. Güneydeki diğer Fransız birlikleri, Şam ve Beyrut’taki Fransız komutanlıklarına bağlıdır.

Fransızların bölgedeki askeri yapılanmasında Lizbon Siryen (?) diye adlandırılan birliklerin personeli, gönüllü yerli Ermeniler ve Çerkezler ile Müslüman ve Hıristiyan Araplardan oluşmaktadır. Bunların başlarında yerli bir kişi komutanlık yapmaktadır. Milis kuvveti şeklinde teşkilatlandırılan bu birliklerin görevi, daha çok sınır güvenliğinin korunması ve bulundukları bölgelerdeki emniyet ve asayişin korunmasıdır. Bu birlikler, ihtiyaca göre çoğaltılmış veya azaltılmıştır. Sayıları konusunda belirli bir rakam yoktur. Fransızlar, bu birliklerin yanında altı ila sekiz bin civarında jandarma kuvveti oluşturmayı düşünmüşlerdir. Düşünce aşamasında olan bu fikrin gerçekleşip gerçekleşmediği konusu bilinmemektedir.

Raporda verilen bilgiler çerçevesinde bölgedeki Fransızlar birlikleri piyade, süvari ve topçu taburu, tayyare bataryası, tayyare alayı, demiryolu nakliye taburu, sıhhiye müfrezesi, amele kıt’ası, jandarma müfrezesi ve milis kıt’alarından oluşmaktadır. Bu birliklerin detaylı dökümünü şu şekildedir.

Fransız Piyadesi:

Bölgede dokuz adet Fransız piyade alayı bulunmaktadır. Bunlardan 19. ve 21. Alay, Cezayirli askerlerden oluşmaktadır. Bir tanesi Hindiçini sömürgesi bahriye askerlerinden oluşan ve alay numarası belli olmayan bir alaydır. 17. Alay, Senegalli askerlerden oluşmaktadır. Bu alayın üç taburu bulunmaktadır. Diğer alaylar ise 1., 2., 3., 4. ve Lizbon Oryanet (?) (yerli) alaylarından oluşmaktadır. Bunlar iki veya üç taburdan müteşekkildirler.

Süvari sınıfına mensup birlikler; üç alay ve bazı müstakil taburlardan oluşmaktadır. Süvari sınıfı, karışık birliklerden meydan getirilmiştir. Örneğin, 5., 12. [3], ve 21. Alaylar, Cezayirli sipahi askerlerinden oluşturulmuştur. 8., 18. ve 28. Taburlar zırhlı otomobil taburlarıdır. Bu taburlar, Fransız kökenli askerlerden meydana getirilmiştir. Süvari sınıfının içerisinde 5. Bölük diye adlandırılan yerli Suriyeli yardımcı bir birlik bulunmaktadır. Yine bu sınıfta 61. Grup diye adlandırılan 33. Bölük Nalık (?) bölüğü bulunmaktadır.

Topçu sınıfı bir alay ve bir taburdan oluşmaktadır. 11. Topçu Alayı, Marekeşli askerlerden oluşturulmuştur. Bu alayın, üç sahra taburu bulunmaktadır. Bir de iki bataryalı Cebel taburu bulunmaktadır. Kullanılan silahlara baktığımızda, taburların elinde beş adet 12,5’lik ve altı adet 15’lik obüs ağır top bulunmaktadır. Bu alay içerisindeki 12. ve 15. Afrika Topçu Taburu, sonradan bölgeden çekilmiştir.

Tayyare birliklerine baktığımızda, karşımıza bir Tayyare Alayı ve bataryası çıkmaktadır. 39. Tayyare Alayı, onar taneden oluşan bir keşşaf esfareli (keşif ve saldırı) diye adlandırılan birliklerden oluşmaktadır. Bu tür uçak modelinden bölgede toplam seksen adet bulunmaktadır. Yine bu alaya hizmet eden bir tane tayyare bataryası bulunmaktadır. Bu bataryada iki top bulunmaktadır. Bu batarya, dört bölük ve birde yerli Suriyeli yardımcı bölükten oluşturulmuştur. Dört bölüğün personeli Fransızlardan meydana gelmektedir. Bu bölükler, 5. İstihkâm Alayına bağlı istihkâm, şümendüfer, lağımcı ve muhâberecilerden oluşmaktadır.

Fransızların bölgedeki diğer bir askeri birliği ise trenlerin güvenliğini sağlayan askeri sınıfı birlikleridir. Bu sınıf, katarlar diye adlandırılmıştır. Bu sınıf; 35. Nakliye Taburu, 135. Nakliye Taburu, 33. Sıhhiye Müfrezesi, 33. Amele Kıtası, Jandarma Müfrezesi ve Milis kıtası şeklinde teşkilatlandırılmıştır.

Fransızların Suriye Bölgesindeki askeri kuvvetlerinin askeri vaziyet planını gösteren harita ekte sunulmuştur.

Sonuç

Fransız sömürge tarihi boyunca bölge, Fransızların her dönemde ilgisini çekmiştir. Bu amacına ilk olarak Sykes-Picot Antlaşması ile ulaşmıştır. Daha sonra Aralık 1919’dan itibaren bölgeyi işgal ederek, Temmuz 1922’deki Cemiyet-i Akvam’ın kararı ile emellerine ulaşacaklardır. İşgal döneminde Fransızlar, bölgede birçok katliam ve zulüm yapmıştır. Türkiye, yapılan katliam ve zulümleri yakından takip etmiştir. Türkiye, bu dönemde savaştan yeni çıkmış olmasına rağmen yapılan bu katliam ve zulümlere karşı siyasi ve kültürel olarak her fırsatta bölge halkının yanında olmuştur.

Fransızlar, Suriye’yi üç bölgeye ayırarak yönetme yoluna gitmişlerdir. Lübnan Bölgesinde Hıristiyanlara dayalı bir yönetim tarzı oluştururken, Müslümanların yoğun olarak yaşadığı bölgede ise, Alevilere (Nusayri) dayalı bir yönetim oluşturmuştur. Bu yönetim tarzı, idari teşkilatlanmaya da yansıtılmıştır. İdari yapılanmada, her ne kadar kendi stratejilerine göre değişiklik yapıldıysa da, bu bölgelere kendilerine yakın grupları yerleştirmiştir. Demografik yapıda yapılan değişiklik, günümüz Suriye krizi çerçevesinde düşünüldüğünde açıkça bölgedeki demografik yapı ve batılı devletlerin işgal alanları üzerindeki mücadelelerini daha iyi anlayabiliriz.

Askeri yapılanmaya baktığımızda Fransızlar, incelenen dönemde yaklaşık yirmi beş bin sivil ve askeri personel istihdam etmektedir. Bu personelin yaklaşık bin kadarı Fransız asıllıdır. Bunlar önemli görevlerde bulunmaktadırlar. Diğer personelin büyük bir kısmı ise, Fransız sömürgelerinden getirilen askerler ve yerli işbirlikçileridir. Bunlarda asayiş ve güvenlik işlerinin yanında ağır işlerde çalıştırılmaktadır.

Bölgede kullanılan silahlara bakıldığında, askerlerin mevcut silahlarının yanında, dikkati çeken önemli silah ve mühimmatlar, uçaklar ve topçu bataryalarıdır. Seksen adet keşif ve saldırı uçağı bulunmaktadır. Bununda on küsur ağır obüs topu bulunmaktadır.

Fransızlar, bu birliklerinin yanında gayri Müslim azınlıklar ve yerli Ermeniler ile Çerkezler ve Türkiye’den kaçan muhaliflerle birlikte hareket ederek, bölgeye yerleşmeye çalışmışlardır. Suriye, Fransızlar tarafından oluşturulan bu yönetim tarzıyla yakın döneme kadar idare edilmiştir. Bu sebeple, günümüzdeki Suriye krizinin, geçmişin derin izlerini taşıdığını söylemek mümkündür.

 

[1] Irak ve Ordusu I, Türkiye Cumhuriyeti Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti İstihbarat Dairesi, Mahrem ve Hizmete mahsustur., Matbaa-i amire, İstanbul 1341, s. 16.

[2] Gayri Müslim nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgedir.

[3] Bu Alayın piyade alayı olması muhtemeldir.

Prof. Dr. Mehmet ÇANLI
Prof. Dr. Mehmet ÇANLI
Tüm Makaleler

  • 17.10.2021
  • Süre : 6 dk
  • 1574 kez okundu

Google Ads