Yüksek Dolaylı Vergiler Dar Gelirli Vatandaşlarımızın Hayatını Zorlaştırmaktadır
Stratejik Araştırmalar ve Analiz Merkezi (STRASAM) olarak strateji, siyaset, savunma, ekonomi, tarih, hukuk, uluslararası ilişkiler vb. alanlarda yazılar, araştırma ve analizler yayımlıyoruz. Tarafsız ve bağımsız bir düşünce kuruluşuyuz. Öncelikli amacımız Türk kamuoyunu aydınlatmak, geleceğe yönelik projeksiyonlar üretmek, alan bazlı çözüm önerileri geliştirmektir.
Yüksek Dolaylı Vergiler Dar Gelirli Vatandaşlarımızın Hayatını Zorlaştırmaktadır
Günümüzde Türk vatandaşlarının devletten en önemli taleplerinden biri, adil vergi sistemidir.
Vatandaş, devletin ana unsurudur. Devletin sağladığı savunma, eğitim, sağlık ve güvenlik benzeri tüm hizmetlerin kaynağını, vatandaşın devlete ödediği vergiler oluşturur. Çağdaş vatandaşlık bilinci, vergi verme sorumluğunu içerir. Kendi mülkünde ve ülkesinde özgür bir yaşam sürmek isteyen her vatandaşımız, yurttaşlık görevlerinin bir parçası olarak vergisini ödeme sorumluluğunu taşımalıdır.
Doğrudan Vergiler, Türk Vergi Sisteminin Temeli Olmalıdır.
Devlet gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarıyla, doğrudan vergileri toplamaktadır. Doğrudan vergilendirme uygulamasında, gelir seviyesine göre vatandaşlar vergilerini vermektedir. Doğrudan vergisini ödeyen mükellefler; kazancının bir kısmını devlete verdiğinden, kendi parasının devlet tarafından nerelere harcandığına dair duyarlı bir duruş sergiler. Ayrıca, bu mükellefler; kamu hizmetinin topluma yüklediği maliyetin de daha fazla farkında olur. Bu bilinçle, kamu hizmetlerinin israfa kaçmadan yerine getirilmesini talep eder, sorgular ve aktif takipçisi olur.
Türk Vatandaşları Ödediği Dolaylı Vergileri, Vergi Olarak Algılamamaktadır
Ülkemizde çeşitli mal ve hizmetlerin fiyatına devlet tarafından yansıtılan ve gelir seviyesine bakılmaksızın herkesten eşit olarak alınan dolaylı vergiler (katma değer, özel tüketim, özel iletişim, resim ve harçlar) vatandaşın günlük hayatındaki harcamalarını artırmaktadır. Örneğin akaryakıttan alınan ÖTV, akaryakıt fiyatını yükseltmekte, vatandaşın ulaşım maliyetini artırdığı gibi mal ve hizmetlere dayalı maliyet enflasyonuna da neden olmaktadır.
Ödemiş olduğu yüksek dolaylı vergilere rağmen, bunu malın etiket fiyatının bir parçası olarak gören vatandaşlarımız, vergi ödediğinin bilincinde olamadığı gibi kamu gücüne hesap sorabilme cesaretini de gösterememektedir.
Yüksek Dolaylı Vergi Oranları, Vergi Adaletini Bozmaktadır
Türkiye’de dolaylı vergiler nedeniyle orta ve düşük gelirli vatandaşlar yüksek gelirli vatandaşlara oranla fiilen daha ağır vergi yüküne katlanmak durumundadır.
Örneğin, 2010-2017 yılları arasında Avrupa Birliği ülkelerinde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı ortalaması %34,7 iken Türkiye’de %60-70 aralığındadır. Bunun anlamı, vergi gelirlerinin üçte ikisi fakir olsun zengin olsun her vatandaş tarafından eşit olarak ödenmekte ve böylece aslında ülkenin çok büyük bir kesimini temsil eden dar ve orta gelirli vatandaşlar, gelirlerine oranla çok büyük vergiler ödemek zorunda kalmaktadırlar. Yüksek gelirli kesim ise bu gelirlerine oranla çok az vergi ödemektedir.
Türkiye’de dolaylı vergi oranlarının yüksek tutulmasının ana sebebi, devletin doğrudan vergileri toplamakta zorlanmasıdır. Doğrudan vergi vermemek için vergiden kaçınma davranışı gösteren vergi mükelleflerine devletin mevcut vergi toplama politikası da kapı aralamaktadır. Hükümetler, vergi mükellefiyle uğraşmak yerine herkesten vergi almayı öngören dolaylı vergilerden gelecek gelirle devlet çarkını döndürmeyi esas almaktadır. Bu durumdan yüksek gelirli vatandaş da devlet de memnun görünmektedir. Ancak vatandaş bunun bedelini hayat pahalılığı ile ödemektedir.
Hatta, ironik bir şekilde, dolaylı vergiler düşük gelirli vatandaşların omuzuna yüklenmektedir. Örneğin, herhangi bir şirket adına kayıtlı yat ve tekneler sıfır ÖTV verirken, tarım ve taşımacılıkla geçinenlere sıfır ÖTV ayrıcalığı tanınmıyor.
Kayıt dışı ekonomi, vatandaşı ezen dolaylı vergi sistemini yaşatmaktadır
Türkiye’de %25-30 civarındaki kayıt dışı bir ekonominin varlığı, 34 OECD ülke ekonomisi arasında ülkemizi maalesef birinci sıraya yerleştirmiştir. Ayrıca ülkemizdeki kayıt dışı çalışanların oranı %32 civarındadır. Kayıt dışılığı tetikleyen yüksek iş ve prim ödemelerinin etkisi de yadsınamaz. Oysaki Türkiye; sadece kayıt dışı ekonomisini minimize ederek ve tüm çalışanlarını kayıt altına alarak, devletin gelirlerini %25-30 oranında artırma potansiyeline sahiptir.
Yüksek dolaylı vergileri üstlenmek zorunda kalan halkın alım gücü, mevcut yüksek enflasyonist ortamda giderek azalmaktadır. Dar gelirli hane halkının satın alma gücünün düştüğü günümüz şartlarında, halka yüklenen maliyetin hafifletilmesi gerektiğini değerlendiriyoruz.
Vergi sisteminin topyekûn bir reformla basitleştirilmesini, doğrudan vergi oranlarının ödenebilir kılınmasını ve yaygınlaştırılmasını, dolaylı vergilerin AB standartlarına indirilmesini, kayıt dışı ekonominin minimize edilmesini, ülkemizde vergi sisteminde adalet ve dengeli bir ekonomik çark için öncelikli bir zorunluluk olarak görüyoruz.
STRASAM Yönetim Kurulu adına
Dr.Hüseyin FAZLA
STRASAM Başkanı