Rus Hava Kuvvetlerine Ne Oldu Böyle?
Ruslar, düşmanın elindeki tek hava aracının bile çok şey yapabileceğini göz ardı etmişlerdir. Nitekim, Ukrayna’ya ait iki taarruz helikopteri, Ukrayna sınırına göre 30 kilometre mesafede bulunan Rus şehri Belgorod’taki yakıt depolarını, ikmal merkezini 1 Nisan 2022 tarihinde vurabilmiştir. ‘Nisan 1’ şakası gibi bir durum yaşanmıştır!
Rus Hava Kuvvetleri: Dünyanın İkinci Büyük Gücü
Dünyanın ikinci en büyük Hava Kuvvetleri olarak bildiğimiz Rus Hava Kuvvetleri, bugünlerde Ukrayna semalarında kayboldular. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ilk günleri haricinde, Rus Hava Kuvvetlerinin böylesine önemli bir savaşta neredeyse esamesi bile okunmamıştır. Sanki buharlaşıp yok oldular.
Günümüz dünyasında modern bir Hava Kuvvetinden beklenen vazife genel hatlarıyla şöyledir: Nokta vuruş hassasiyetinde gerçekleştirilen havadan yere taarruzlarla düşman cephe hattının yarılmasına ve kara birliklerinin önünün açılmasına destek olmak, derinlikteki düşman topraklarındaki stratejik ve lojistik tesisleri yerle bir etmek veya etkisiz hale getirmek, bunun neticesinde düşman satıh (kara, deniz ve diğerleri) birliklerinin toplanmasının/yeniden konuşlanmasının önüne geçmek, nihayetinde düşman hava kuvvetlerinin etkili müdahalesine maruz kalmadan ordunun mümkün olan en az kayıpla düşman topraklarını ele geçirmesi için 7/24, her hava ve koşulda düşman toprakları üzerinde hava hakimiyetini ve/veya hava üstünlüğünü tesis etmek, buna yönelik devamlı taarruzlarla düşmanı harp edemez hale getirmektir.
Belgorod’a Ukrayna Hava Kuvvetlerinin Saldırısı:
İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında tüm dünya orduları için, ellerindeki imkanlar ve yetenekler dahilinde, klasik bir uygulama haline gelen Hava Kuvvetlerini Müşterek Harekâtta Kullanma Konseptini/Kültürünü, Ruslar nedense devre dışı bırakmışlardır. Düşmanın elindeki tek hava aracının bile çok şey yapabileceğini göz ardı etmişlerdir. Nitekim, Ukrayna’ya ait iki taarruz helikopteri, Ukrayna sınırına göre 30 kilometre mesafede bulunan Rus şehri Belgorod’taki yakıt depolarını, ikmal merkezini 1 Nisan 2022 tarihinde vurabilmiştir. ‘Nisan 1’ şakası gibi bir durum yaşanmıştır!
Herhangi bir savaşta, düşmanın savaşma azim ve iradesini kırmak, kararlılığını yok etmek için öncelikle Hava Kuvvetlerinin kullanılması gerekir. Düşmanı felç etmek, savaşamaz hale getirmek için pahalı ancak en etkili silah şüphesiz Hava Kuvvetleridir. Yakında Uzay Kuvvetlerinin, bu manada Hava Kuvvetlerinin yerini alacağı bir döneme giriyoruz. Ya da Hava-Uzay Kuvvetlerini birlikte bir bütün olarak savaşlarda göreceğiz.
Rusya-Ukrayna Savaşı Öncesindeki Rus Hava Kuvvetleri:
Savaştan önce, Rusların markalaştığı tek alan olan Rus savunma sanayiinde, Amerikalıları bile geçen birtakım gelişmelere şahit olduk. Bu kapsamda, 16 Kasım 2021 tarihinde Ruslar, kendilerine ait uzayda yörüngesinde seyreden ancak faal olmayan bir uyduyu füzeyle vurmuşlar ve uzayda öncü bir güç seviyesine eriştiklerini kanıtlamışlardır. Bunun öncesinde, aynı yılın Temmuz ayında Moskova’da gerçekleştirilen MAKS 2021 Hava Gösterileri Fuarında, bizzat Putin, beşinci nesil olduğu iddia edilen Su-75 ‘Checkmate’ savaş uçağını tanıtmıştır. Bu uçağın F-35’ten çok daha iyi olacağını ve çok ucuza (birim fiyatı 25-30 milyon $) satılacağını beyan etmiştir. Bu arada F-22 ayarında olduğu söylenen Su-57 uçağının da bitmek üzere olduğunu söylemiştir. Ülkesinin silah alanındaki üretimine bizzat liderlik eden Putin, 2007 yılında, Rusya’nın “hipersonik hızda uçacak, hem irtifa hem de yön açısından yörüngesini değiştirebilecek tamamen farklı türde stratejik silah sistemlerini” geliştirdiğini ifade etmiştir. Nitekim, 2015 yılı Şubat ayında Orenburg Oblastı’nda bulunan Dombarovski Hava Üssü’nden fırlatılan Avangard ismi verilen hipersonik füze, 11.200 kilometre hıza ulaşabildiğini kanıtlamış ve Kura Füze Test Sahasındaki hedefini başarıyla vurmuştur.
Rusların bu başarılarına bakıldığında, 24 Şubat öncesinde Rus Hava Kuvvetlerinin, Amerikan Hava Gücünü bile alt edebileceğini iddia edenler olmuştur.
Rus ve Ukrayna Hava Kuvvetleri Güç Karşılaştırması:
Açık kaynaklara göre, savaş öncesinde Rus Hava Kuvvetlerinin sahip olduğu uçak ve helikopter sayısı 3.829 iken Ukrayna’nınki 175 kadardı. Bu sayılara iki ülkenin envanterlerinde bulunan İnsansız Hava Araçları (İHA) dahil edilmemiştir. Rusların elindeki uçak, taarruz helikopteri ve diğer hava araçlarına bakıldığında, Ukraynalıların en az yirmi katı büyüklüğünde bir Hava Kuvvetine Rusya’nın sahip olduğu görülmektedir. Daha da önemlisi, Rusların elindeki gelişmiş hava savunma sanayisinin bir benzerine Ukrayna sahip değildir.
Sadece rakamlar yönüyle bakıldığında, böylesine asimetrik bir farkın olduğu bir savaşta, normal şartlarda Ukrayna Hava Kuvvetlerinin uçak ve helikopterlerini havaya kaldırması söz konusu bile olamazdı. Ancak, kıyas götürmeyecek büyüklükteki asimetrik farka inat, savaş farklı bir şekilde cereyan etmektedir.
Rus Hava Kuvvetleri Savaşta Ne Yapmıştır?
Bu kadar çok sayıda uçak ve helikoptere envanterinde yer veren Rus Hava Kuvvetleri, savaşın ilk günlerinde klasik hava savaşının gereklerine göre hareket etmiş ancak nedense ‘sınırlı’ bir hava harekâtı icra etmekle yetinmiş veya buna mecbur kalmıştır. Spekülasyonlar haricinde bu hareket tarzının nedeni şimdilik bilinemiyor.
Rusya, savaşın ilk gününde az sayıda (100 civarı) balistik füze ve seyir füzesi kullanarak Ukrayna genelindeki meydanlara (yumuşak tesislere), radarlara, sabit hava savunma tesislerine, kritik lojistik merkezlere vb. taarruzlarını gerçekleştirmiştir. Savaşın ilk günlerindeki bu tür havadan yere taarruzların neticesinde, Ukrayna’daki sabit hava radarlarının çoğunluğu (toplam 13 adet) ve sabit hava savunma sistemlerinin bir kısmı etkisiz hale getirilmiştir. Şu ana kadar Rusların bu savaşta kullandığı balistik ve seyir füzesi sayısının 1.200 civarında olduğu bilgisi mevcuttur.
Rus savaş uçakları mukabil hava harekâtı neredeyse hiç yapmamıştır. Savaş uçakları yerine füzelere bu görev havale edilmiştir. Rus Hava Gücünü durdurabilecek büyüklükte karşı hava gücü olmadığından, mukabil hava harekâtını füze atışlarıyla gerçekleştirmek belki de yeterli görülmüştür. Bu arada TV kulesi ve Kuzey Kırım kanal bendi dahil bazı stratejik hedefler imha edilmiştir.
Rus Hava Kuvvetleri Ukrayna’yı bombalamaya, yaklaşık 150.000 askerle başlatılan kara harekâtıyla birlikte başlamış, öncesinde ‘cepheyi yumuşatma’ taarruzları gerçekleştirilmemiştir. Karşıda bir Ukrayna cephesinin bulunmaması ve savaşın şehirlerde geçeceğinin değerlendirilmiş olması, kara harekâtının icrasında Hava Kuvvetlerinin desteğine olan ihtiyacı asgari seviyeye indirmiştir. Bununla birlikte, Rusya, çoğunlukla Su-25 uçaklarıyla yakın hava desteği, tecrit, konvoy koruması vb. görevleri icra etmiştir.
Ukrayna’nın elindeki mobil savunma sistemlerinin (S-300, BUK M-1 vb.) konuş yerlerini tespit etmekte Ruslar sıkıntı yaşamıştır. Bu nedenle Ukrayna’ya gerçekleştirilen taarruzların, çok alçak irtifadan (mümkün olduğunca 300 feet ve altında) ve çoğunlukla gece şartlarında yapılmasına muhtemelen karar verilmiştir. Bu nedenle çok sayıda uçak ve helikopterini kaybeden Rusların, neden yüksek irtifa taarruzlarını tercih etmediği ise bir soru işareti olarak uzmanların dikkatini çekmiştir.
Ukrayna Hava Kuvvetlerinin radar ve sabit füze savunma sistemleri vurulmuş, mobil/hareketli sistemler devre dışı bırakılamamıştır. Hedef belirleme podlarını ve anti radyasyon füzelerini (Rus envanterindeki KH-3 füzelerini) kullanmak suretiyle, mobil füze savunma sistemlerini baskı altında tutma (Savunma Baskısı-SEAD) görevlerine çok az önem verilmesi, Ruslara pahalıya mal olmuştur.
Rusya; savaş başladıktan dört gün sonra, 28 Şubat 2022 tarihinde, Ukrayna’da ‘hava üstünlüğünü kazandığını’ ilan etmiştir. Bununla birlikte, Rusya'nın neden maksimalist hedeflerle ve büyük maliyetlerle başlattığı böylesine büyük bir askerî harekâtta, savaş uçaklarının büyük çoğunluğunu ihtiyatta tutmaya devam etmesi, Rus Hava Kuvvetlerinin dış dünyaya ‘zayıf’ bir görüntü vermesine neden olmuştur.
Ukrayna Ordusu Kısıtlı Hava Savunma Savaşı İcra Etmiştir:
Ukrayna Hava Kuvvetleri; Rus Kara Kuvvetleri unsurlarına karşı taciz etmeye yönelik sınırlı saldırılar gerçekleştirmiştir. Bunun dışında az sayıdaki Ukrayna savaş uçakları kullanılmamış ve olası Rus saldırılarından savaş uçaklarını koruyabilmek için, Kiev batısındaki askerî meydanlarda uçaklar intikal ettirilmiştir.
Elde mevcut 15-16 Mi-8 genel maksat/taarruz helikopterleriyle Rus kara birliklerine karşı bazı saldırılar icra edilmiştir. Doğal olarak cılız taarruzlar yeterli gelmemiştir. Rusya içlerine yapılan saldırılar ile belirli ölçüde ‘varlık’ gösterilmiştir.
Başta Bayraktar TB2 olmak üzere, İHA’larla taarruzlar (özellikle konvoylara) yapılmış ve propaganda maksatlı İHA görüntüleri medya tarafından bol miktarda kullanılmıştır. 3 adet TB2’nin düşürülmesine rağmen, Ukraynalılar ellerinde mevcut 15-31 adet TB2’yi etkin bir şekilde kullanmaya ve Rus tankları ile zırhlı araçlarını devre dışı bırakmaya devam etmişlerdir.
Ağırlıklı olarak S-300, BUK M-1, S-125 benzeri mobil hava savunma sistemleri, uçaksavarlar ve omuzdan atılan (MANPADS tipi) Stinger, Strela-2 benzeri füzelerle Rus savaş uçaklarının ve taarruz helikopterlerinin Ukrayna içinde gerçekleştirdikleri havadan yere taarruzlar engellenmeye çalışılmıştır. Batı ülkeleri tarafından Ukrayna ordusuna neredeyse limitsiz sayıda MANPADS sevkiyatı yapılmıştır. Lojistik yönden sıkıntı çekmediği omuzdan atılan MANPADS’lerin kullanımına Ukrayna ordusu öncelik vermiş ve çok sayıda Rus uçağı bu silahların kullanımı neticesinde düşürülmüştür. İHA saldırı görüntülerine benzer şekilde, Rus uçak ve helikopterlerinin düşüş veya vuruluş anlarına ait görüntüler, özellikle Batı medyasında Ruslara karşı propaganda maksatlı kullanılmıştır.
Açık kaynak bilgilerine göre, Ukrayna Hava Kuvvetleri, radar desteği için Amerikan ve İngiliz AWACS’larından dolaylı destek almış ve Rus hava akınları için Batı istihbarat kanallarından yararlanmıştır.
Rus Hava Kuvvetlerinin Görülen Eksiklikleri:
Ruslar, Ukrayna hava meydanlarını kapatmaya yönelik taarruzlar icra etmemişlerdir. Bu nedenle askeri meydanlarını kullanmaya devam eden Ukrayna, çok az da olsa, havada uçak bulundurabilmiş, İHA ve taarruz helikopterlerini kullanmaya devam edebilmiştir.
İHA’ları önleyebilecek ilave tedbirler yeterince alınmamıştır. Bununla birlikte elektronik karıştırmalar ile belirli ölçüde Ukrayna’nın İHA kullanımı sınırlandırılmıştır.
Hassas güdümlü mühimmat (precision-guided munitions-PGM) kullanımından bir bakıma sarfınazar edilmiştir. Bazı kaynaklara göre Rus Hava Kuvvetlerinin elinde sınırlı sayıda PGM bulunmaktadır. Bir teoriye göre de Ruslar olası büyük bir savaş çıkması durumunda kullanmak üzere, ellerindeki PGM’leri ihtiyat olarak depolarda tutma yönünde politik-stratejik seviyede bir karar almışlardır. Ruslar daha büyük bir savaşın çıkmasından çekindikleri için ellerindeki bu mühimmatı şimdilik Ukrayna gibi nispeten ‘kolay bir hedef’ için harcamak istememişlerdir. Bununla birlikte bu teori kendi içinde soru işaretleri taşımaktadır. Zira Rus Hava Kuvvetleri Suriye’de sadece Su-34 savaş uçakları tarafından az sayıda PGM atılmış, ağırlıklı olarak genel maksat bombaları ile havadan yere taarruzlar icra edilmiştir.
Ukrayna’da da Suriye’deki durum geçerli olmuştur. Klasik mühimmat kullanımı ile şehirlerdeki bazı hedeflere ‘taciz’ ve ‘yıpratma’ atışlarına daha fazla ağırlık verilmiştir. Eski yöntemlerle ve klasik mühimmatla hava savaşını icra etmek, belki de harbin genel hedefleri doğrultusunda, Ruslar açısından yeterli görülmüştür.
Rus Hava Kuvvetleri, bombardıman görevleri için modern görev bilgisayarlarına ve aviyoniklere sahip olan Su-35S (80 adet) ve Su-30SM(2) (110 adet) savaş uçaklarını neredeyse bu savaşta hiç kullanmamıştır. Bu uçaklarla, klasik mühimmat dahi kullanılmış olsaydı, mevcut duruma göre daha yüksek başarılara Rus Hava Kuvvetlerinin imza atması söz konusu olabilirdi. Ancak bu tercih edilmemiştir.
Günümüz av-bombardıman görevlerinin artık değişmez bir kiti olarak taşınmakta olan hedefleme podları (Targeting Pod-TGP), Rus savaş uçaklarında neredeyse hiç kullanılmamıştır. Oysaki, modern harplerde modern silahlar ve TGP benzeri destek sistemleri artık bir zorunluluk haline gelmiştir.
Dost düşman tanıma (Idendification Friend and Foe-IFF) kullanımında sıkıntılar olduğu anlaşılmaktadır. Rusların, kendi unsurlarının ateşi (kardeş katli-fratricide) nedeniyle düşürülen uçak ve helikopterleri olmuştur. Bu durumun, Rus füze savunma sistemlerinin Rus Hava Kuvvetlerinin komutası altında görev yapmamasından kaynaklandığı iddia edilmektedir. Harp prensiplerinden ‘emir ve komuta birliği’, harekât planlamalarında yapılacak hataları anında giderebilecek bir komuta-kontrol mekanizması işletilememektedir. Kuvvetler arasında iş birliği, hatasız işleyen bir muhabere ve koordinasyon mekanizması ile bu konuya yönelik barış döneminde gerekli tatbikatlarla personelin eğitim seviyesinin yükseltilmesi genel bir askeri gerekliliktir. Bu savaş göstermiştir ki Ruslar, kendi birlikleri aralarındaki koordinasyon ve muhabere problemlerini henüz tam manasıyla çözememişlerdir.
Ruslar, literatürdeki ismiyle, kompleks veya karmaşık paket kol taarruzlarını bu savaş içerisinde gerçekleştirmemişlerdir. Dolayısıyla, filmlerde bile görmeye alışkın olduğumuz modern hava harp uygulamaları Ukrayna harekât sahasına yansıtılmamıştır. Rus harekât planlamacıları, genellikle tek uçak veya ikili kollar halinde Ukrayna’daki hedeflere taarruzlarını gerçekleştirmeyi muhtemelen yeterli görmüşlerdir.
Rus savaş pilotlarında genel bir eğitim eksikliği olduğu, profesyonel savaş pilotu görüntüsünden uzak bir ‘tipoloji’ sergilendiği, pilotların yetersiz hedef istihbarat bilgileriyle hedeflerini vurmak için görevlendirildiği, ağ merkezli harekât uygulamalarına ve data-link kullanımı benzeri anlık veri transferlerine hava taarruzları esnasında yer verilmediği, 30-40 yıl önceki hava savaşı usulleriyle uçan bir Rus Hava Kuvvetleri görüntüsünün ekranlara yansıdığı gözlemlenmiştir. Bu arada, Rus savaş pilotlarının özellikle hassas mühimmat kullanımında yönelik eğitim eksikliklerinin olduğuna dair yorumlar da sıklıkla yapılır olmuştur. Bu olumsuz algının bir kısmının kaynağı Ukrayna ve Batı propagandası olsa da, gerçeklik payının yüksek olduğu anlaşılmaktadır.
NATO ülkeleri savaş pilotları ortalama yıllık 180-240 saat fiili görev uçuşu yapmaktadır. İlave olarak simülatörlerde benzetilmiş savaş ortamlarında paket kol taarruzları dahil harbe yönelik senaryolu eğitimler yapmaktadırlar. Öte yandan Rus pilotları yıllık 80-120 saat uçuş gerçekleştirmektedirler. Yeteri kadar eğitim uçuşu yapmayan pilotların savaşta sıkıntı yaşaması normaldir. Nitekim, Ukrayna savaşına katılan Rus pilotların uçuş tecrübesi ve eğitim eksikliği zafiyetleri, doğal olarak sahaya da yansımıştır.
Ruslar, Kinzhal (KH-47M2) ismini verdikleri hipersonik füzelerle gerçekleştirdikleri az sayıdaki taarruzu propaganda maksatlı kullanmak istemişlerdir. Rus stoklarında 10 civarı hipersonik füze bulunduğu ve henüz seri üretime geçecek kadar Kinzhal füzelerinin olgunluk seviyesine ulaşmadığı iddia edilmektedir. Kaldı ki, hipersonik füzelerin kullanımını gerektirecek bir Ukrayna hava savunma sistemi bulunmamaktadır. Ruslar, sinek şaplağı yerine tabancayla sinek avlayabileceklerini göstermek istemişlerdir. Normal seyir veya balistik füzelerle vurulabilecek hedeflere hipersonik füze kullanımı, sadece ilerde Rus savunma sanayii ürünlerine ‘savaşta denenmiş’ etiketini yapıştırmaktan öte bir anlam ifade etmediği değerlendirilmektedir.
Rus Hava Kuvvetleri Neden Ortada Gözükmüyor:
Gelinen noktada, Ukrayna semalarında Rus Hava Kuvvetleri adeta ortadan kaybolmuştur. Rus envanterinde yaklaşık 190 civarında bulunan Su-25 (A-10 muadili) yakın hava desteği uçakları dahil artık görünmez olmuştur. ‘Görünmezlik’ yeteneğine sahip uçaklar zaten hiç kullanılmamıştır! Uzun menzilli modern Su-34 savaş uçakları, nadiren de olsa gece harekâtı yapmaya devam etmişlerdir. Ancak bu uçaklar bile küçük paket taarruzlarını gerçekleştirmişler ve Ukrayna hava sahasında uzun süre kalmamaya özen göstermişlerdir. Yaşanan uçak kayıpları, hava saldırılarının yapılabilirliğini Ruslar açısından zorlaştırmıştır.
Rus Hava Kuvvetlerinin durumunu analiz edebilmek için cevaplanması gereken çok sayıda soru bulunmaktadır. Bu sorulardan bazıları şunlar olabilir:
Putin’in Hava Kuvvetleri sorti üretemiyor mu? Uçakların bakımlarında bir sorun mu var? Teknik kademeler savaşın hızına, temposuna ayak uyduramıyor mu? Yedek parça sorunu mu var? Çıkan arızaların giderilmesi çok mu uzun sürüyor? Ukraynalıların elindeki Rus yapımı S-300’lerden mi çekiniliyor? Ruslar, kendi üretimleri olan bir füze savunma sistemini alt edecek kritik bilgileri kullanmıyorlar mı yoksa zaten böyle bir bilgi ellerinde yok mu? Ruslar, çok sayıda uçak ve helikopter kaybettikten sonra, 28 şubatta iddia ettiklerinin aksine hava üstünlüğünü artık kazanamayacaklarına mı kanaat getirdiler? Rus Genelkurmayının muhtemelen daha fazla uçak kaybına tahammülü kalmamış olabilir mi?
Teknik Sorunlar Gerçekten Büyük mü?
Rusya’nın, harekât sahasında ortaya çıkabilecek teknik problemleri anında çözebilecek teknik altyapıya sahip bir ülke olması beklenir. Zira, Rus Hava Kuvvetleri, oldukça büyük sayılabilecek bir lojistik altyapıya ve bakım-idame yeteneğine sahiptir. Rusya, kendi uçaklarını tasarlayıp üretebilen, harekât bağımsızlığı yönüyle dışarıya bağımlı olmayan nadir ülkelerden birisidir. Kaldı ki, Ukrayna hava sahasına taarruzlarda kullanılan uçakların bakım ve idamesinde bir sorun varsa, Rusya’nın diğer bölgelerinden personel ve yedek parça kaydırması yapılmak suretiyle, bu sorun kolaylıkla çözülebilirdi. Bu klasik yönteme başvurulmadığına göre, sorunun bu olmadığına dair spekülasyonlar anlamlı bulunmaktadır. Uluslararası medyada yapılan yorumlara bakıldığında, Rusların gerçekte sahip oldukları uçak ve helikopterlerin ancak %50’sinin savaş öncesinde faal olduğu, savaşta ise bu oranın çok daha aşağılara düştüğü iddia edilmektedir. Durum gerçekten böyleyse, teknik problemlerle boğuşan Rus Hava Kuvvetlerinin savaşma kapasitesinin beklenenin çok altında gerçekleşiyor olması şaşırtıcı gelmemektedir.
Rus Cephe ve Derin Harekât Konseptleri:
Ruslar, havacılığa erken dönemde dahil olan milletler arasında yer almaktadırlar. 1887 yılından itibaren Rus ordusu balonları savaşlarda kullanmaya başlamıştır. Daha o yıllarda, balonlar, gözetleme ve hatta bombalama görevlerinde kullanılmıştır. Çar II. Nicholas döneminde, 1912 yılında Rus Hava Kuvvetleri kurulmuştur. Birinci Dünya Savaşında Ruslar, o dönem için muazzam büyüklükte bir Hava Kuvveti ile savaşa katılmıştır. Kendine özgün bir Hava Kuvvetleri yaratacak kadar öncü bir teknolojinin sahibi olan Ruslar, dünya askeri havacılığına sayısız uçak ve helikopter tipini/modelini kazandırmışlardır.
Rus Ordusu, cephe harbi ihtiyaçlarına göre ve gerektiğinde derin harekât yapacak şekilde teşkilatlandırılmıştır. Kara harekâtına tabi olan, ordunun yakın ihtiyaçlarını karşılamak üzere görev yapan, Ordu Komutanlarına bağlı bir havacılık kültürüne sahip olan Ruslar, müstakil bir Hava Kuvvetleri kültürüne nedense uzak duran bir anlayış geliştirmişlerdir. Çoğu silahlı kuvvetlerin özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra terk ettiği bu uygulamadan Ruslar vazgeçmemişlerdir. Belki de bunun ana nedeni, Rusların ‘karasal’ bir savaşma kültürüne sahip olmalarıdır.
Düşmanla yakın temas halindeki Rus Kuvvetlerini korumak, yakın hava desteği isteklerini karşılamak, düşmanın cephe sevkiyatlarına engel olmak benzeri görevlere ağırlık veren bir kullanma konsepti, günümüzde de Rus Hava Kuvvetleri için geçerlidir. Buradaki ana fikir, düşman cephesinin Rus kuvvetleri karşısında tutunabilmesinin önüne geçmek, cepheye devamlı ve sistematik hava taarruzları gerçekleştirmek suretiyle, Ordunun önünü açmak üzerine kurgulanmıştır. Bu tür bir harekatta ağırlıklı olarak Rus Hava Kuvvetleri alçak irtifadan uçmayı, görerek taarruzlarını icra etmeyi tercih etmek zorunda kalmaktadır. Haliyle düşman savunma silah ve sistemlerinin etkisi oranında Rus Hava Kuvvetleri de uçak ve taarruz helikopteri kayıplarına maruz kalmakta, bu tür kayıplar özellikle cephe harekâtları esnasında yaşanmaktadır.
Rus Hava Kuvvetleri, diğer modern orduların hava kuvvetlerine benzer şekilde, derin harekât icra ediyor ancak bir farkla, kara harekâtına tabi olan bir derin harekât yapılması yöntemi tercih ediliyor. Mukabil hava harekâtı (havacının havacıyla veya mavinin maviyle savaşı) yapılmıyor. Daha ziyade, kara harekatının önünü açmak için Hava Kuvvetleri kullanılıyor. Bu tür bir hava savaşı, özellikle NATO uygulamalarına göre muazzam bir felsefi farklılığı ve doktrinsel ayrılığı beraberinde getiriyor.
Burada Batı konseptlerine göre ortaya çıkan fark, kara harekâtına engel olacak düşman derinliğindeki hedeflerin vurulmasıdır. Kara harekâtından bağımsız bir düşünceyle hareket etmekten ziyade cepheye, düşmanın uzak mesafelerden birlik kaydırmasının önüne geçilmesi ve düşman kara kuvvetlerini destekleyebileceği düşünülen derinlikteki düşman unsurlarının vurulması amaçlanmaktadır. Tüm kuvvetlerin dahil olduğu müşterek harekâtın, kara harekâtının etrafında şekillenmesine öncelik verilmektedir. Bu maksatla, düşman radarları, meydanları, muhabere sistemleri, köprüleri, enerji altyapısı, komuta kontrol merkezleri, askeri karargahları hedef olarak seçilirken, kara harekâtının icra edilmesine engel olan düşman hedeflerinin öncelikle vurulması için tüm hava gayreti bu hedeflere kanalize edilmektedir. Böylece düşman cephesinin arkasındaki kara birliklerinin hareket edemez hale getirilmesi ve lojistik destek hatlarının kesilmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede, düşman lojistik akışını bozmak için bir limana seyir füzeleri ile saldırmak veya silah depolarını Tupolev Tu-160M (Blackjack) benzeri stratejik bombardıman uçakları ile bombardımana tabi tutmak, Ruslar açısından derin harekâtın bir parçası olarak görülmektedir.
Öte yandan Ruslar, bu savaşta Hava Kuvvetlerini, Cephe ve/veya Derin Harekât gerekliliklerine göre de kullanmıyorlar. Hatta Hava Kuvvetlerini neredeyse hiç kullanmıyorlar.
Ukraynalıların Direnişi:
Sivil-asker tüm Ukraynalılar, ciddi bir direniş sergilemeye devam ediyorlar. Mobilize olmuş Ukrayna Ordusunun küçük birlikler halinde Rus düzenli ordusunu yıpratacak saldırılar düzenlemesine, vur-kaç taktikleri ile konvoylara saldırmasına, Rus tanklarını ve zırhlı birliklerini anti-tank silahları ile durdurmasına, İHA’lar ile havadan zırhlı birliklerini az ama öz denebilecek şekilde nokta noktaya atışlar ile savaşamaz duruma getirmesine ve sahada tamamen mobil ve hareketli sistemlere dayalı bir hava savunma harbinin icra edilmesine şahitlik ediyoruz.
Şüphesiz, Ukrayna Hava Savunması, binlerle ifade edilen Rus uçak ve helikopterlerinin hepsini durdurabilecek kadar güçlü ve yeterli değildir. 13 radarı Ruslar tarafından savaşın ilk günlerinde vurulan Ukrayna Ordusu; ağırlıklı olarak mobil/hareketli savunma sistemlerine ve bu sistemlerin bir parçası olan hedef arama ve takip radarlarının yeteneklerine bağımlı hale gelmiştir.
Ukraynalıların, entegre bir hava savunma sistemini sürdürebilmesi oldukça zorlaşmış durumdadır. Hava radarları arasında yan söylem (bilgi alışverişi) yapılması, veri hatlarından anlık iz bilgisi paylaşımının gerçekleştirilmesi vb. klasik hava savunma harbinin gereklerinden Ukraynalılar artık yoksundurlar. Bu ortamda, Rus meydanlarını gözetleyen gözetleme elemanlarından gelecek bilgiler ile belki Amerikan erken ihbar ve ikaz uçakları (AWACS) veya stratejik İHA’ları (Global Hawk vb.) tarafından aktarılan istihbarı bilgiler ile belirli ölçüde Rus savaş uçaklarının yapacağı taarruzların istikameti, irtifaı, uçak sayısı vb. bilgiler önceden elde edilebilir. Bu bilgilerin de Ukraynalılar için mevcut şartlarda beka ve güçlü bir direniş sergilemek için hayati derecede önemli olduğu değerlendirilmektedir.
Yine, Ukrayna taarruz helikopterlerinin Rus şehri Belgorod’taki yakıt depolarını vurabildiğinin Ruslara ve tüm dünyaya ispat edilmesi, Ukrayna direnişinde moral ve motivasyonunu artırıcı bir rol oynamıştır.
Sonuç:
Ruslar, Ukrayna’nın derinliklerine kadar girmiş durumdayken, çok geniş bir cepheye de yayılmak zorunda kalmışlardır. Yarım ay şekilde Kırım, Donbas, Karkiv ve Kiev eksenleri birleştirildiğinde yaklaşık 2.000 kilometre uzunluğundaki bir hat halinde Ukrayna’yı sarmaya başlayan Rus Ordusunun, bu büyüklükte bir harekâtı 150.000 askerle gerçekleştirmesi imkân dahilinde görülmemiştir. Hele ki, Rus Ordusunun hava desteği olmadan ilerleyebilmesi de, karşıda çok az sayıda savaş uçağının, İHA’nın ve taarruz helikopterinin varlığına rağmen, mümkün olamamıştır.
Bugüne kadar Ruslar, 1.200 kadar seyir füzesiyle neredeyse tüm Ukrayna’yı hedef alan taarruzlar gerçekleştirmişlerdir. Çok büyük bir ülke olan Ukrayna’yı baskı altında tutabilmek için bu kadar az sayıda seyir füzesinin yeterli gelemeyeceğini her hâlükârda Ruslar da bilmektedirler. Ruslar ellerindeki stratejik bombardıman uçakları ile yüksek irtifadan yapacakları taarruzlarla, Ukrayna’da yıkıma neden olabilecek kadar etkin bir hava harekâtını icra edebilecekken, bu yöntem bilinçli olarak tercih edilmemiş olabilir. Savaşın en başında, aslında Ruslar açısından vurulması gereken çoğu askeri hedefin vurulmuş olması da savaş uçaklarını kullanmamak için bir gerekçe olarak gösterilebilir. Nitekim Ukrayna sabit radarları, askeri meydanlardaki önemli hangarlar (dünyanın en büyük ulaştırma uçağı olan AN-225 de hangardayken vurulmuştur), açıktaki uçaklar, silah depoları, lojistik tesisler vurulmuştur. Ruslar, elinde az sayıda savaş uçağı bulunan Ukrayna Hava Kuvvetlerini tamamen durdurmak için askeri meydanların pistlerini ve taksi yollarını devre dışı bırakacak sistematik taarruzlar icra etmeyi muhtemelen gerekli görmemişlerdir. Harcanacak gayretin buna değmeyeceğini hesaplamış olabilirler. “Kara üstünlüğüne” sahip olan Rus ordusu, karşılarında düzenli bir ordu bulunmadığından ilave olarak “hava üstünlüğüne” sahip olma ihtiyacını hissetmemiş olabilir.
Zaten Ukraynalılar da savaş uçaklarını neredeyse hiç kullanma gereği duymamışlardır. Ukrayna Hava Kuvvetleri, elde mevcut az sayıdaki savaş uçağını ülkenin batıdaki meydanlarında ihtiyat olarak tutmayı tercih etmiştir. Bununla birlikte, Ukrayna Ordusu İHA’larını ve taarruz helikopterlerini kullanmaya devam etmiştir.
Mevcut şartlarda, Rusların çoğunlukla seyir füzelerini kullanması ve yüksek irtifadan olabildiğince Ukrayna hava savunma sistemlerinin etkin menzilinin dışından havadan yere taarruzlarını gerçekleştirmesi, mümkün olduğunca uçak ve helikopter kaybı vermeden Ukrayna direnişini kıracak noktalar üzerinde hava taarruzlarını yoğunlaştırması, muhtemelen uygulanabilecek en emniyetli hava harekât yöntemi olarak görülmektedir.
Bu yöntem; hem Rus Hava Kuvvetlerinin itibarını kurtarabilir hem de eğer iddia edildiği üzere, eğer bir Rusya-NATO harbi çıkarsa, Rus savaş uçaklarının ihtiyatta tutulmasını ve bekalarının sağlanmasını garanti edebilir.
Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan tüm ülkelerin Hava Kuvvetleri için alınacak en büyük ders ise, savunma baskısı (Suppression of Enemy Air Defences-SEAD) görevlerine ağırlık vermeyen, harekât planlamasında savunma baskısı yapmayan tarafın kaybetmeye mahkûm olacağıdır.