Site İçi Arama

analiz-ve-raporlar

Terör örgütleri ile mücadele nasıl yapılmalıdır?

Terörle mücadele, kendine has özellikleri sebebiyle klasik harp de dahil bütün silahlı mücadelelerden farklıdır.

Terörle mücadele, kendine has özellikleri sebebiyle klasik harp de dahil bütün silahlı mücadelelerden farklıdır. Bu mücadelenin en önemli özelliği, çok boyutlu (sosyal, siyasi, kültürel, ekonomik, askeri vb.) ve kompleks bir yapıda olmasıdır. Terörle mücadelede, klasik harpteki gibi sınırları belirlenmiş muharebe sahaları yoktur. Belirli bir coğrafi bölgede karşı karşıya gelen ordular da bulunmamaktadır. Askeri alan ile sivil alan iç içe girmiştir. Yani mücadele, hayatın her alanına yayılmıştır.

Bu durum terör örgütlerinin ağırlık merkezinin[1] çok fazla dağınık olduğu anlamına gelmektedir. Ağırlık merkezinin dağılmış olması ise mücadelede kısa süre içinde başarı kazanılmasını neredeyse imkânsız hale getirmektedir. Çünkü ağırlık merkezi dağınık olunca, elde edilen başarılar ne kadar büyük olursa olsun, örgütün tamamen ortadan kaldırılması mümkün olamamaktadır.

Buna rağmen devletler, terörle mücadelede genellikle silahlı mücadeleye ağırlık vermektedirler. Çünkü en kolayı silahlı mücadeledir. Daha doğrusu, karar vericiler en kolay yolun silahlı mücadele olduğunu zannetmektedirler. Ama bu anlayış yanlıştır. Çünkü terör örgütlerinin silahlı unsurları ile mücadele de oldukça zordur. Bunun tarihte yüzlerce örneği vardır. Örneğin Haşhaşin hareketinin silahlı unsurları dönemin en önemli süper gücü konumundaki Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun tüm çabalarına rağmen ayakta kalmış ve bu imparatorluk yıkıldıktan sonra uzun süre varlığını sürdürmeyi başarmıştır.

Günümüzde de silahlı güçleri zayıflatılmış olmasına rağmen tamamen ortadan kaldırılamayan (OKK, İŞID, El Kaide, Taliban gibi) birçok terör örgütü bulunmaktadır. Çünkü, terör örgütleri hayatın her alanına yayıldıkları gibi bu örgütlerin silahlı unsurları da oldukça geniş bir coğrafyaya yayılarak faaliyet gösterirler. Mücadele ettikleri devletlerin güçlü güvenlik kuvvetlerine karşı varlıklarını korumanın tek yolu bu olduğundan silahlı unsurların ağırlık merkezini dağıtarak hareket etmek terör örgütlerinin uyguladıkları stratejinin en temel özelliklerinden biridir.

Bu strateji gereğince terör örgütleri, mücadelede stratejik denge sağlanıp kurtarılmış bölgeler oluşturuluncaya kadar silahlı unsurlarını herhangi bir noktada yoğun olarak toplamazlar. Terör örgütlerinin silahlı unsurları, Clausewitz’in “Harp Üzerine” isimli kitabının “Halkın Silahlandırılması” bölümündeki önerilerine uygun olarak, sis gibi davranırlar. [2]  Hiçbir yerde uzun bir süre kalmazlar. Sis gibi, ısı artınca yani güvenlik güçlerinin baskısı altında kalınca hemen dağılırlar. Fakat ihtiyaca göre gerekli olan yerde ve zamanda yeniden yoğunlaşırlar. Adeta somut bir varlık gibi değil sanal bir varlık gibi davranırlar.

Bu durum, terör örgütlerinin silahlı gücünün tek bir darbede yok edilmesini imkânsız hale getirir. Bu sebeple, terör örgütlerinin silahlı unsurlarının etkisiz hale getirilmesi için birçok askerî harekât icra edilmesi gerekir. Bu harekatların hepsinin başarılı olamayacağı da dikkate alındığında terörle mücadele, doğası gereği uzun süreli bir mücadele olmak zorundadır. Mücadelede sürenin uzaması ise genellikle terör örgütlerine avantaj sağlar. Çünkü, uzun süreli bir mücadele sayesinde terör örgütlerinin yarattığı sorun kangren haline gelir.

Kangren, vücut ile kangrenli bölgeyi birbirine bağlayan damarların tıkanması sebebiyle sorunlu bölgeye vücuttan kan akışının azalması, yani gerekli olan oksijen ve besinlerin yeterince gelmemesi anlamına gelir. Bu durum uzun süre devam ederse, vücutla bağları giderek daha da zayıflayan organ ölür ve kesilip ayrılması gerekir. Organ kaybına uğramamak için kangren mutlaka tedavi edilmelidir. Kangren tedavisi ise öncelikle nedenin tedavi edilmesi şeklinde uygulanır.

Bunlar kan şekeri düzeyinin ayarlanması, normal kan lipid seviyeleri ve vücut ağırlığına ulaşılması, enfeksiyon varsa tedavisinin yapılması gibi uygulamaları içerir. Sigara ve alkol tüketimi yasaklanır. Kan basıncı yüksekse, tedavisi yapılır. Nedene yönelik bu tedavilerin yanında ölü dokular da cerrahi olarak çıkarılır.[3]

Terörle mücadele de bu mantıkla yapılmalıdır. Mücadelede öncelikle nedenlerin ortadan kaldırılmasına ağırlık verilmelidir. Kangrende olduğu gibi, nedenlerin önemli bir kısmı sadece bölgedeki sorunlardan değil tüm ülkeyi ilgilendiren sorunlardan kaynaklanmaktadır. Bu sebeple öncelikle ülkenin güçlendirilmesi ve bölge ile ülke geneli arasındaki bağların[4] güçlendirilmesi gerekmektedir. Ancak silahlı mücadele de asla bırakılmamalı ve ihmal edilmemelidir. Nedenleri ortadan kaldırmaya yönelik mücadelenin yanında kangren vakalarında ölü dokunun cerrahi olarak çıkarılmasında olduğu gibi terör örgütlerinin silahlı unsurları da askeri güç kullanılarak yok edilmelidir.  

Hal böyle olunca, terörle mücadelede doğru stratejilere dayanan çok kapsamlı planlar yapılması ve bu planların zamana ve koşullara göre sürekli olarak yenilenmesi gerekmektedir. Bu yapılırken yaratıcı fikirler bulunmalı ve yeni konseptler geliştirilmelidir. Mücadelenin boyutu da terör örgütlerinin varlıklarını sürdürmesini engellemek için gerekli olan her alanı kapsamalıdır. Dolayısıyla, silahlı mücadele kadar silahsız mücadele yöntemlerine ve dolaylı tutum uygulamalarına da önem verilmesi gerekir. Bunlar yapılırken tarihi tecrübelerden de yararlanılmalıdır.

Dipnotlar

[1] Ağırlık merkezi; kuvvetlerin özelliğinin, kabiliyetinin, hareket serbestisinin, fiziki gücünün ve savaşma azminin dayandığı ve güç aldığı özellikler, kabiliyetler ve bölgelerdir. Hasara uğraması veya imha edilmesi halinde başarısızlığa yol açacak, muharebe gücünün dengesini bozacak ve kuvveti zayıflığa sokacak; kuvvet, coğrafi bölge, kaynak veya psikolojik unsurlar ağırlık merkezidir. (2003-2005 yılları arasında eğitim gördüğüm Kara Harp Akademisi Ders Notlarımdan alınmıştır.)

[2] Geniş bilgi için bkz. Carl von Clausewitz, Harp Üzerine, Çev. H. Fahri Çeliker, Gnkur. Basımevi, Ankara, 1991, s. 449.

[3] https://www.medicalpark.com.tr/kangren-nedir-belirtileri-ve-tedavisi-nelerdir/hg-1905

[4] Burada ekonomik, sosyal, kültürel vb. her türlü bağın güçlendirilmesi kastedilmektedir. Bunun yanında coğrafyayı birleştiren bağlar olan ulaşım imkanları ve yolların da bu mantıkla düzenlenmesi gerekir.  

Dr. Mehmet ÇANLI
Dr. Mehmet ÇANLI
Tüm Makaleler

  • 20.10.2021
  • Süre : 3 dk
  • 1422 kez okundu

Google Ads