Site İçi Arama

analiz-ve-raporlar

Rusya-Ukrayna Savaşı Nasıl Başladı?

19 Şubat günü de İngiltere Savunma Bakanlığı, Rusya'nın iki aşamalı olası Ukrayna'yı işgal planını yayımladı. Yapılan açıklamada, Rusya’nın uyarıda bulunmadan bir işgal gerçekleştirebileceği belirtildi.

İngilizler Rus İşgal Planını Açık Etmişlerdir:

19 Şubat günü de İngiltere Savunma Bakanlığı, Rusya'nın iki aşamalı olası Ukrayna'yı işgal planını yayımladı. Yapılan açıklamada, Rusya’nın uyarıda bulunmadan bir işgal gerçekleştirebileceği belirtildi.

Bu plana göre, harekatın birinci aşamasında Rus birlikleri, Belarus'tan iki ayrı noktadan başkent Kiev'e hareket edecek ve bu birliklere, Ukrayna'nın kuzeydoğusunda Rusya topraklarında konuşlu askerler de destek verecekti. Doğudaki birlikler ise iki ayrı noktadan ayrılıkçı bölgeleri geçerek içlere doğru ilerleyecekti. Kırım'da konuşlu Rus askerlerinin de destek vereceği harekatta hedef, Dnipro kentini ele geçirmek olacaktı. Harekatın ikinci aşamasında ise Dnipro'dan Vinnitsya’ya ve Kırım'dan Odesa'ya ilerlenecekti.

Ruslar Ukrayna’yı İşgal Etme Planlarının Olmadığını Söylüyor:

Planın yayınlanmasının ardından Batı ülkeleri Rusya'yı olası bir işgale karşı uyarırken, Moskova Ukrayna'yı işgal etme planları olmadığı iddiasında ısrar etti. Güvenlik garantileri isteyen Rusya, Ukrayna'nın NATO'ya alınmamasını talep etti. Fakat çoğu ittifak üyesi ülke, açık kapı politikasının devam edeceğini belirtti.

Rusya’nın işgal niyeti olmadığı açıklaması yapmasına rağmen meydana gelen gelişmeler artık savaşın çok yakın olduğunu gösteriyordu. Örneğin Rusya resmi enformasyon internet portalında, Putin’in yayımladığı kararnameye göre yedek durumundaki Rusya vatandaşlarının askeri eğitime alınmaları için çağrı yapıldı.

Putin’in Halkına Hitaben Yaptığı 21 Şubat Konuşması:

Putin’in yaptığı açıklamalar da artık savaşın başlamasının an meselesi olduğunun işaretlerini veriyordu. Putin, 21 Şubat’taki halka sesleniş konuşmasında Donbas bölgesinin tarihsel olarak Rusya toprağı olduğunu savundu. 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle birlikte ülkesinin soyulduğunu söyleyen Putin, kukla bir hükümet tarafından yönetildiğini iddia ettiği Ukrayna'yı Amerikan kolonisi olmakla suçladı ve 2014 yılında Rusya yanlısı liderin devrildiği protestoları darbe olarak tanımladı.

Ukrayna'nın gerçek bir ulus olmadığını da ileri süren Putin, Ukraynalı yetkilileri, yolsuzluk ve ırkçılıkla suçladı. Putin ayrıca, Kiev'in nükleer silah elde etme amacında olduğunu, bunu yapabilmek için ellerinde Sovyet döneminden miras bilgi bulunduğunu ve Ukrayna yönetiminin çatışma çıkmasını istediğini iddia etti. Rus lider, "Ukrayna'nın NATO’ya kabulü, Rusya'ya güvenlik tehdididir." dedi.

Putin, diplomatik görüşmelerde üç ana kriteri masaya koyduklarını söyledi ve bunları; “NATO'nun genişlemesinin durması, Rusya sınırında silah konuşlandırılmaması, askeri altyapının 1997 seviyesine çekilmesi" olarak sıraladı.

Kremlin Donbas’ın Bağımsızlığını Tanıdı:

Bu açıklamanın ardından da Donbas’taki ayrılıkçı bölgeleri tanıma kararını içeren bir kararnameyi kameralar önünde imzaladı.

Bu tanıma kararına Ukrayna’dan hemen yanıt geldi. Ukrayna Devlet Başkanı, “Ukrayna’nın uluslararası sınırı, Rusya’nın Donetsk ve Luhansk yönetimini tanımasına bakılmaksızın aynı kalacak” açıklamasında bulundu. Batı ülkeleri de art arda açıklamalar yaptılar. ABD, Putin'in hamlesini kınadı ve Biden ayrılıkçı bölgelerde Amerikalıların yeni yatırım ve ticaret yapmasını yasaklayan bir kararnameyi imzaladı.

İngiltere başbakanı ise Rusya'nın tanıma eylemini, uluslararası hukukun yok sayılarak Ukrayna'nın bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün ihlal edilmesi olarak niteledi. Dışişleri Bakanı da ülkesinin Rusya'ya yönelik yeni yaptırımları duyuracağını söyledi. Öte yandan AB, Ukrayna ile dayanışma mesajı paylaşarak, "birlik halinde, kararlılıkla tepki verme" taahhüdü verdi.

Artık ok yaydan çıkmıştı. Bunu fark eden Almanya, o zamana kadar oldukça ihtiyatlı açıklamalar yaparken bu tutumunu değiştirdi. Rusya Dışişleri Bakanlığı, 22 Şubat’ta RF ile DHC ve LHC arasında diplomatik ilişkilerin kurulması konusunda bir anlaşma yapıldığını açıklayınca Almanya, “Nord Stream 2 Sertifikasyon Süreci”ni askıya aldığını duyurdu.

Bu sırada Ukrayna, savaşa engel olmak için son manevralarını yapıyordu. Zelenski, “Devletimizin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik bir saldırı görüyoruz. Rusya’yı, bu sorunları diyalog yoluyla çözmeye, müzakere masasına oturmaya çağırıyoruz. Görüşmeye hazırız.” açıklamasında bulundu. Rusya Federasyon Konseyi, Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri ile dostluk ve iş birliği anlaşmalarını onaylayınca da Ukrayna Yüksek Şurası, Rusya’yı Donetsk ve Luhansk yönetimlerinin tanınmasını geri çekmeye çağıran bir bildiriyi kabul etti.

Rusların Vazgeçmeye Niyeti Yok:

Fakat bu çabaların bir işe yaramayacağı, Rusya’nın hazırladığı istila planını yürürlüğe koyduğu ve Rus ordusunun harekatın başlayacağı “S” saatini beklediği anlaşılıyordu. Nitekim ayrılıkçı ‘Donetsk Halk Cumhuriyeti’ başkanı Denis Puşilin, “Kendi gücümüze güveniyoruz. Elbette bir noktada yardım için Rusya’ya başvurmak zorunda kalabiliriz. Fakat bunu, Rusya, Luhansk Halk Cumhuriyeti ve Donetsk Halk Cumhuriyeti arasındaki iş birliği ve karşılıklı yardımlaşma anlaşmasında belirtilen koşullarda yapabileceğiz. Sınır belirleme sorunu, daha sonra hallolacak.” açıklamasında bulundu.

Putin de “Rusya, eski Sovyet ülkelerinin egemenliğini hep desteklemiştir, Ukrayna ile ilgili durum, bu ülkeye dışarıdan yapılan etki nedeniyle bir istisna. Ukrayna toprakları, üçüncü ülkeler tarafından Rusya için tehdit oluşturmak adına kullanılıyor.” açıklamasında bulundu. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı ise, “Moskova, yaptırımlardan ve hiçbir şeyden korkmuyor. Kiev, eylemleriyle Minsk anlaşmalarını ayaklar altına aldı. Biz, her zaman Kiev’le diyaloğa hazırız.” dedi.

Bakan yardımcısının bundan sonraki açıklamaları, kararlarından vazgeçmeleri için son anda karşı tarafın atacağı bir adıma şans verebileceklerini ima eder gibiydi. Bu açıklamaya göre; Rusya’nın henüz Donbas’a asker gönderme planı yoktu.  Ama, bir tehdit varsa, o zaman elbette onaylanan anlaşma uyarınca askeri yardım sağlanacaktı. Sözcü’nün; Donetsk ve Luhansk yönetimlerinin sınırlarının belirlenmesi konusunun kararlaştırılacağını açıklaması, Rusya’nın Kırım’ın ilhakını tartışmaya bile ihtiyaç duymadığını ancak Donbas’taki ayrılıkçı yönetimler tanınırsa o zaman bunların sınırlarının nereden geçeceğini görüşebileceklerini ima eder gibiydi.

Ukrayna, Rus Ordusuna Karşı Direnmeye Karar Veriyor:

Bundan sonra taraflardan yeni açıklamalar gelmeye devam etti. Ukrayna, Rus dayatmasını kabul etmek şöyle dursun Rusya’ya açıkça meydan okuyan bazı hamleler yaptı. Örneğin Ukrayna Milletvekili Oleksiy Goncharenko, Parlamento’ya Rusya ile diplomatik ilişkilerin sonlandırılmasına ilişkin bir karar taslağı sundu.

Buna karşılık Putin, “Ukrayna yönetimi, alenen Minsk Anlaşması’nı uygulamayacaklarını açıkladı. Rusya, Donbas halkına yönelik soykırıma daha fazla müsamaha gösteremez. Minsk Anlaşması aslında Rusya, DHC ve LHC’yi tanımadan çok önce Ukrayna tarafından öldürüldü. Avrupa, Kiev’i Minsk Anlaşması’nı uygulamaya zorlamakta başarısız oldu. Bu yüzden DHC ve LHC’yi tanımaktan başka çaremiz kalmadı. Bu sorunun en iyi çözümü, Kiev yönetiminin NATO’ya katılmaktan vazgeçmesi ve tarafsızlığa uyması olur. Kırım’da kimse silah zoruyla Rusya’yla birleşmekten yana oy kullanmadı. Batı bu karara saygı duymalı. Ukrayna, ilişkileri normalleştirmek için Kırım ve Sivastopol’de yaşayan insanların Rusya’ya katılma kararını tanımalı. Ukrayna’nın taktiksel nükleer silahlar elde etmesi Rusya için stratejik tehdit. Her şey, sahada gelişen somut duruma bağlı” dedi.

Rus Saldırganlığına Karşı ABD’nin Tutumu:

Bu sırada, savaşın asıl sebeplerinden ve asıl taraflarından biri olmasına rağmen ABD, hala Rusya’yı muhtemel eylemlerinden kaçınmaya zorlayacak kesin açıklamalar yapmıyor, bunun yerine ekonomik yaptırımlarla yetineceklerini ifade ederek Rusya’yı cesaretlendiriyordu.

Örneğin Biden, “Rusya, bu işgalde daha da ileri giderse biz de yaptırımlara gideriz. Rusya artık ne Avrupa’da ne de ABD’de ticaret yapamayacak. Baltık bölgesindeki ortaklarımız Estonya, Letonya ve Litvanya’ya destek için Avrupa’da konuşlu daha çok asker ve ekipmanın harekete geçirilmesini onayladım. Şunu açıkça söyleyeyim, bunlar tamamıyla savunmaya yönelik adımlar. Rusya ile çatışma niyetimiz yok. Rusya’nın bir sonraki adımı ne olursa olsun birlikle ve kararlılıkla karşılık vermeye hazırız” dedi.

Ukrayna, Rusları Yıpratma Savaşına Hazırlanıyor:

Bu sırada Batı tarafından Ukrayna’ya silah sevkiyatı hızlandı. Özellikle çok sayıda omuzdan atılan uçaksavar ve tanksavar silahları gönderiliyordu. Bu durum, Batı’nın muhtemel bir Rusya-Ukrayna savaşını bir yıpratma savaşına dönüştürmeyi planladığını gösteriyordu.

2014 yılından beri ABD ve İngiltere ordusunun Ukrayna ordusunu savaşa hazırladığı ve muhtemelen Rus ordusu gibi güçlü bir ordu karşısında klasik hatlara bağlı savunmanın bir işe yaramayacağını Ukrayna ordusuna da kabul ettirdiği muhakkaktır. Bu sebeple Ukrayna ordusunun, sivil halktan gönüllülerin de katılımıyla kırsalda gayri nizami harp taktik ve tekniklerine, meskûn mahallerde ise şehirleri direnek noktası şeklinde savunmaya göre bir savunma planı hazırladığı anlaşılıyordu.

Ukrayna’ya yapılan silah yardımlarındaki hızlı artış, Rusya’yı oldukça rahatsız etti.  Rusya Dışişleri Bakanı, “Tüm sorunların barışçıl yollarla çözülmesini savunmaya devam ediyoruz. Bu bağlamda, Kiev’e silah pompalamaya yönelik eylemlerden ve Kiev rejiminin Donetsk ve Lugansk sınırında devam eden çatışmalardan endişe duymamamız imkânsız.” açıklamasında bulundu. Kremlin Sözcüsü Peskov ise “Rus güçlerinin DHC ve LHC’ye gönderilmesi kararı, durumun nasıl gelişeceği ile ilişkili olarak, bu cumhuriyetlerin liderlerinin istekleri doğrultusunda alınacak” dedi.

Ukrayna Seferberlik Çağrısı Yapıyor:

Bunun üzerine Zelenski, ülkedeki yedek askeri personele seferberlik çağrısı yaptı. NATO ise çatışmaların NATO ülkelerine sıçrama riskine karşı tedbirler almaya başladı. NATO Genel Sekreteri, “Daha fazla Rus askerinin Donbas’ta Donetsk ve Luhansk’ın bazı bölümlerine girdiğini gördük. Avrupa’nın güvenliği için en tehlikeli andayız. Son haftalarda müttefikler, İttifak’ın doğu kısmına binlerce asker yerleştirdi. Yüksek alarmda 100’den fazla jetimiz var. Kuzeyden Akdeniz’e kadar 120’den fazla Müttefik gemisi var. İttifak’ı saldırganlardan korumak için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz.” dedi.

Birleşmiş Milletler’in Nihayet Sesi Duyuluyor:

23 Şubat’ta bu sefer de BM çaresizce son bir girişimde bulundu. BM Genel Sekreteri, “Bu kritik zamanda acil ateşkes çağrısında bulunuyorum. Derhal gerilimin düşürülmesine ihtiyacımız var. Diyaloğa ve müzakerelere geri dönülmesinin tam zamanı. Birleşmiş Milletler ve tüm uluslararası sistem şu anda bir sınava tabi tutuluyor ve bu sınavı geçmeliyiz” açıklamasında bulundu.

Fakat bunun hiçbir işe yaramayacağı ortadaydı. Bu sebeple taraflar açıkça savaş durumuna geçmeye başladılar. Ukrayna Güvenlik ve Savunma Konseyi, Donetsk ve Luhansk bölgeleri hariç ülke genelinde 30 günlük olağanüstü hâl ilan etme kararı aldığını duyurdu. Dışişleri Bakanlığı da Rusya’daki vatandaşlarına ülkeyi terk etme çağrısı yaptı.  

Bu sırada DHC Başkanı, Ukrayna ordusunun Donbass topraklarını terk etmesini talep etti. Bunun ardından Donetsk ve Luhansk yönetimleri, Ukrayna’ndan gelen saldırganlığı püskürtmek için Rusya’dan yardım talebinde bulundular. Bunun üzerine Rus ordusu, Ukrayna topraklarına taarruz etmek için sınıra doğru yanaşmaya başladı.

Rus ordusu 23-24 Şubat gecesi sınırı geçerek Ukrayna topraklarına girdi. Karadan yapılan bu taarruzla eş güdümlü olarak Rus hava kuvvetleri ve topçu/füze birlikleri Ukrayna’nın askeri ve ekonomik altyapısına karşı saldırıya geçtiler.

(Devam Edecek)

Dr. Mehmet ÇANLI
Dr. Mehmet ÇANLI
Tüm Makaleler

  • 18.04.2022
  • Süre : 6 dk
  • 1676 kez okundu

Google Ads