Siber Uzay Dost Mu Düşman mı?
Siber uzay doğası gereği var olan siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler argümanlarına meydan okumaktadır. Teorik tartışmalardan ve normlardan çok daha hızlı bir şekilde gelişmekte ve günlük hayatın pratiklerini kapsamaktadır. Siber uzaydaki devlet aktörü de diğer aktörler gibi bu yeni oluşumu tanımlamaya, dinamiklerini anlamaya çalışmaktadır.
Siber Uzay Nedir?
Siber uzay, sanal ve fiziki dünyanın iç içe geçtiği yeni bir dünya olarak karşımıza çıkmaktadır. Literatürde siber uzay alan (domain), uzay (space) ya da küresel müşterek (global goods) kavramları içerisinde tanımlanmaktadır.
Siber uzay doğası gereği var olan siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler argümanlarına meydan okumaktadır. Teorik tartışmalardan ve normlardan çok daha hızlı bir şekilde gelişmekte ve günlük hayatın pratiklerini kapsamaktadır. Siber uzaydaki devlet aktörü de diğer aktörler gibi bu yeni oluşumu tanımlamaya, dinamiklerini anlamaya çalışmaktadır. Ancak en önemlisi ise siber uzayın devleti nasıl etkilediği ve bu etkilere karşı devletlerin siber uzayı düzenlemek için nasıl tepki verdiğidir.
Siber uzay ilk olarak sanal bir alternatif evren olarak değerlendirilebilir ancak bu büyük bir yanılgıdır. Siber uzay sanal bileşenler barındırmasına rağmen fiziksel katmanları olan ve fiziksel dünyayı etkileyen bir oluşumdur. Siber uzay kavramı ilk olarak William Gibson’ın bilim kurgu romanı Neuromancer’da tanımlanmıştır. Gibson’a göre “Siber uzay; her ulustan milyonlarca yasal kullanıcının, matematiksel kavramları öğrenen çocukların, her gün yaşadığı bilinç ve duygu ile birlikte giden istem dışı anlaşmalı halüsinasyondur.”(1)
1984 yılında insanların hayal gücü ile bilim kurgu romanlarında yer alan siber uzay kavramı 1950’lerde bilgisayarların gelişmesi ile gerçek dünyayı dönüştürecek büyük bir fenomene dönüşecektir. Gibson romanında siber uzayı sanal bir ortak akla benzetmiştir. Sanallık özelliğine yapılan aşırı vurgu dışında kolektif ekosistem özelliği Gibson’ın ileri görüşlülüğünün bir göstergesidir.
Siber uzayın en kapsamlı tanımlamalarından biri Kuehl tarafından yapılmıştır. “Siber uzay; bilgi çerçevesinde özel ve kendine has bir karakteri olan, bilgiyi yaratma, depolama, modifiye etme, değiştirme ve bilgi iletişim teknolojilerini kullanarak bağımsız ve çevrimiçi ağlara yaymak için elektronik ve elektromanyetik spektrum kullanımı ile şekillenmiş küresel bir alandır.”(2)
Siber uzayın en belirgin özelliği bilgi iletişim teknolojileri ile olan yakın ilişkisidir. Bu nedenle teknoloji siber uzayı şekillendirmede itici güçtür. Siber uzayda yaratılan veri ve bu verinin işlenmesi ile elde edilen bilgi ise siber uzayda yer alan aktörlere yeni güç kaynaklarının kapılarını açmaktadır.
Siber Uzayın Gelişimi
Siber uzay teknolojinin gelişmesi ile şekillenen dinamik bir yapıya sahiptir. Bu nedenle siber uzayı yorumlamak için kullanılan argümanlar ve siber uzayı düzenlemek için üretilen normlarda bu hıza yetişebilecek şekilde esnek yapıda olmalıdırlar. Siber uzay çatı kavram olarak internet, web, dark web, deep web gibi alanları içinde barındırır. Siber uzayın gelişimi ile ilgili web 1.0, 2.0, 3.0 ve 4.0 kavramları gelişimi gözlemlememiz için güzel bir örnek oluşturmaktadır.
Web 0.1, 1980’lerde internetin kullanımını yaygınlaşması ile başlayan siber uzayın ilk evrelerini tanımlamak için kullanılır. Bu dönemde floppy disklerle (disket), 56k modemler ile sınırlı olarak bağlandığımız, tek yönlü iletişimin olduğu, yalnızca gezinip içerik ve bilgi alabildiğimiz bir internetten söz edebiliriz. Bu dönemde en sık kullanılan özellik HTML tabanlı statik web sayfalarıdır.
Web 0.2, giderek daha fazla interaktif seçenek sunan, kullanıcıları da işin içine katan daha işbirlikçi bir platform sunmaktaydı. Bu dönem sosyal web olarak da tanımlanmaktadır. Statik web sitelerinden dinamik sitelere geçiş yapılmıştır. Forumlar ve blog sayfaları ile başlayan sosyal platformlar, Facebook, Twitter, YouTube, Instagram gibi sosyal medya mecralarına evrilmiştir.
Web 3.0 semantik web olarak tanımlanmaktadır. Büyük verinin ortaya çıkması, yapay zekâ algoritmalarının kullanılması ve insanlar dışında makine ve veri işleme sistemlerinin birer aktör olarak iletişime dahil olması ile tanımlanabilir. Lessig Web 2.0’ı internet dönemi web 3.0’ı ise siber uzay olarak tanımlamaktadır. Daha önce insanlar internette faaliyet gösterirken artık internet ile hayatlarını sürdürmektedir. Lessig’e göre siber uzay internetin sosyal dokusunu oluşturmaktadır.
Web 4.0 ise bulut teknolojileri ve blok zinciri ile karakterize olmaktadır. Bu dönem aynı zamanda simbiyotik web olarak da tanımlanmaktadır. Literatürde web 3.0 ile web 4.0 kimi zaman web 3.0 altında bir arada değerlendirilmektedir. Kimi yazarlar ise iki kavramı birbirinden ayırmaktadır. Web 4.0 ile siber uzayın fiziksel dünyayı etkileme özelliği artmasına rağmen fiziksel dünyaya ve düzenleyici kurumlara bağlılığı azalmıştır. Kendi içinde yarattığı ekosistem ile bağımsız bir sistem sunmaktadır. Bu aşamada Kripto anarşi manifestosu önemli bir örnek sunmaktadır.(3)
Kripto teknolojiler ile devlet gibi düzenleyici kurumlar olmadan bireylerin sosyal hayatının sürdürülebileceğini ileri sürmektedir. Siber uzay ekosistemi henüz gelişme aşamasındadır. Siber uzay ekosistemine getirilen en büyük eleştiri ise volatil olmasıdır ancak teknik olarak siber uzay ekosistemi genişledikçe daha stabil bir yapıya dönüşmesi öngörülmektedir.
Metaverse Nedir?
Metaverse ise web 3.0 ile başlayarak web 4.0’ı içine alan siber uzayın yeni formudur. Metaverse sanal gerçeklik ve değiştirilmiş gerçeklik öğelerini içinde barındırır. Fiziksel dünyayı etkileyen ve fiziksel dünyayı içine alan merkeziyetsiz otonom organizasyonlara dayanan geniş bir ekosistem sunar. Bu ekosistemin devrimsel dinamikleri ise gerçek hayatımızdaki toplumsal sözleşmelerimize meydan okumaktadır. Bu noktada aktörlerin önüne yeni bir toplumsal sözleşme ya da devletlere yeni bir Vestfelya anlaşması oluşturma mecburiyeti doğmuştur. Kırılma noktasında siber uzayın bu yeni toplumsal sözleşmelerinin daha kozmopolitan bir yapıda mı yoksa garnizon devlet ile mi sonuçlanacağına hep birlikte tanık olacağız.
Devletlerin Siber Uzay Algısı
Devletler uluslararası ilişkiler ve siyaset biliminde en çok çalışılan başat aktördür. Genellikle uluslararası politikanın temel belirleyicisidir. Uluslararası ilişkiler argümanları da genellikle devlet merkezlidir. Uluslararası ilişkilerde sistemik teoriler olmasına karşı analiz birimi olarak devlet ön plana çıkmaktadır. Eleştirel teoriler ve sosyal inşacı yaklaşım devletin yanı sıra sosyal dinamiklere ve devlet dışı aktörlerin etkilerine yer vermiştir. Benzer şekilde sistemik teoriler sistemin devlet üzerindeki etkilerini değerlendirmiştir. Ancak Neorealist teoriler dahi sistemi oluştururken devletlerin güç dağılımına göre birbirlerine karşı aldıkları pozisyonları belirleyici unsur olarak değerlendirirler.
Siber uzay sunduğu imkanlar devlet dışında aktörlerin devletler ile benzer güç kaynaklarına ulaşmasına ve siber uzay ekosistemi ile devlet gibi düzenleyici kurumlara ihtiyaç duymadan hareket etmelerine imkân sağlamaktadır.
Siber uzaydaki diğer bir aktör türü ise veri işleme teknolojilerini geliştiren şirketlerdir. Bu şirketler teknolojiye yön vererek siber uzayın şekillenmesine de yön vermektedirler. Devletlerin varlığını en çok hissettirdiği askeriye alanında dahi devletlere meydan okuyan özel şirketleri görmekteyiz. Özellikle Soğuk Savaşla birlikte devletlerin ve savaş endüstrisinin öncülüğünde gelişen teknoloji şirketleri günümüzde askeriyenin özelleşmesi ile askeriyenin teknoloji devşirdiği yapılar haline gelmiştir. Siber uzay aktörleri bu kategoriler ile sınırlı değildir.
Siber uzayın sunduğu anonomite perdesi gerçek aktörlerin kimliklerini ve motivasyonlarını gizlemektedir. Ayrıca makine makine arası bilgi akışının hacminin giderek artması ve derin öğrenme teknolojilerinin hızlı gelişim ileride yapay zekanın bir aktör olarak tanımlanmasını de gerektirebilir.
Siber uzay devlet dışı aktörlere büyük olanaklar sunmasına rağmen giderek artan veri akışı ve günlük hayatımızın giderek daha fazla siber uzaya entegre olması devletlerin veri işleme teknolojilerini kullanarak diğer aktörler üzerinde gücünü arttırmasına olanak sağlamıştır. Choucri’ye göre siber uzayın anarşik doğası gelecekte iki farklı senaryoya evrilebilir. Birinci senaryoya göre bilgi iletişim teknolojilerini kullanan devletler bireyler üzerindeki gözetimlerini arttırarak siber uzayda garnizon devlet haline gelecektir. Siber uzay devletin bir aygıtı olacaktır. İkinci senaryoda sadece devletler arasında değil tüm düzeydeki aktörler arasında Hobbesyen bir anarşi oluşacaktır.(4)
Burada Choucri siber anarşiyi Hobbes ile ilişkilendirmiştir. Ancak Kripto anarşi gibi eğilimler oluşacak anarşinin liberal kozmopolitan bir fırsat sunabileceğini de ifade etmektedir.
Günümüzde devletler siber uzayı bir operasyon alanı olarak görmektedirler. ABD ve Avrupa Birliği açık ve güvenilir bir siber uzay tasavvur etmektedir. Diğer yandan Çin ve Rusya topraksal egemenliklerini siber uzaya doğru yaymayı amaçlamaktadır. ABD ve AB siber uzayın ve giderek artan oranda siber uzaya entegre olmanın getireceği fırsatları ve güvenlik açıklarını görmektedirler. ABD Ulusal Siber Stratejisinde en çok kullanılan beş kavram siber güvenlik, güvenlik, ABD, siber ve hükümet kavramlarıdır. Buna rağmen açık ve güvenilir internetin savunuculuğu rolü üstlenilmektedir. ABD Savunma Bakanlığı siber uzayı bilgi doğası içinde bağımsız bilgi teknolojileri alt yapıları ve işlenmiş veriden oluşan, içerisinde internet telekomünikasyon ağları, bilgisayar sistemleri, gömülü işlemci ve kontrol birimlerini barındıran küresel alan olarak tanımlamaktadır.(5)
ABD raporlarında da benzer bir vurgu göze çarpmaktadır. Açık ve güvenli siber uzayın veri ekosistemini daha stabil ve sürdürülebilir hale getireceği öngörülmektedir. Aynı zamanda veri üzerinden devletlerin elde edebileceği bilgiler belirli prosedürlere bağlanarak hem devlet hem birey açısından optimal denge sağlanması hedeflenmektedir. Devletin geleneksel egemenliğinin siber uzayın özgün dokusunu bozarak verinin manipüle edilmesinin önüne geçmesi istenmeyen bir durumdur.
İlk etapta veri işleme teknolojisine sahip devletlerin veri kaynağını arttırmak için açık ve güvenilir siber uzayı savunacağı düşünülebilir. Ancak bu varsayım gerçeği yansıtmamaktadır. Çin ve Rusya bilgi iletişim teknolojilerinde oldukça ileri kabiliyetlere sahip olmalarına rağmen garnizon devlet olma yolunu tercih etmişlerdir. Aslında bu devletlerin egemenlik kavramına bakış açısı ve yönetim ideolojileri ile paralel bir tercihtir. Çin milli siber uzay yaratma yoluna girmiştir.
Sonuç
Devletlerin siber uzayı tanımlarken siber uzayın tüm dinamiklerini bütüncül bir şekilde içselleştirdiği söylenemez. Ancak günümüzde devletler oluşturdukları siber stratejiler ile kendi anladıkları perspektiften siber uzayı şekillendirmeye çalışmaktadırlar.
Siber uzay aslında devletlerden bağımsız bir küresel müşterek olarak değerlendirilmelidir. Siber uzayı diğer küresel müştereklerden ayıran nokta sınırsız olması ve insan eliyle yapılan aynı zamanda insanı ve insan ilişkilerini etkileyen bir yapıya sahip olmasıdır. Devletler bu ilişkisel yapıyı kabul etmekte zorlanmaktadır. Çünkü bu kabul beraberinde devleti de dönüştürme potansiyelini sunmaktadır.
Siber uzay ekosistemi kendi dinamikleri ile varlığını sürdürürse devletlerden diğer aktörlere doğru gücün yayılması kaçınılmazdır. Bu nedenle devletler siber uzayın nimetlerinden faydalanmaya çalışırken bir yandan da siber uzayın devletin başat aktör olma rolünü yıpratmasına karşı direnmektedir.
Dipnotlar:
(1) William Gibson, Neuromancer, Gündüz Yayınevi, İstanbul, 1984, s.77.
(2) Daniel T. Kuehl, “From Cyberspace to Cyberpower: Defining the Problem” Cyberpower and National Security, (Ed. Franklin D. Kramer, Stuart, S. Star, Larry, K. Wentz) National Defence University Press, Washington, 2009, s. 28.
(3) https://groups.csail.mit.edu/mac/classes/6.805/articles/crypto/cypherpunks/may-crypto-manifesto.html
(4) Nazli Choucri, Cyberpolitics in International Relations, The MIT Press, Cambridge, 2012, s.234.
(5) Congressional Research Service [CRS], “Defense Primer: Cyberspace Operations”, 15.12.2020, https://fas.org/sgp/crs/natsec/IF10537.pdf (15.01.2021).