Site İçi Arama

analiz-ve-raporlar

Putin ve Zelenski: Bir komedyen ile bir istihbaratçının karşılaştırması

Sosyal medyadaki paylaşımlara bakınca, toplum olarak bölünecek yeni bir alan daha bulduk gibi görünüyor. Kimi Putinci, kimi Zelenskici olmuş, kendi tuttuğu kişiyi övme telaşında. Zelenskiciler, Putin’in diktatörlüğünden, emperyalistliğinden veya katilliğinden bahsederken Putinciler, Zelenski ve Putin'i karşılaştırarak birinin komedyen bir aktör, diğerinin istihbarat kökenli profesyonel bir yönetici olduğuna vurgu yapıp, Putin'in yönetici olarak daha yetkin olduğunu iddia ediyor.

Birincilerin iddialarına hiç girmeyeceğim, ama aktör olduğu için Zelenski’nin aşağılanmaya çalışılmasının tutarlı bir dayanağı olmadığı kanaatindeyim. Çünkü geçmişte aktörlük yaparken politikaya atılan ve çok başarılı olan birçok devlet adamı var. Örneğin 1981-1989 yılları arasındaki ABD başkanı Ronald Reagan, bir aktördü. Üstelik kovboy filmleri çeviren çok da meşhur olmayan biriydi.

Aynı dönemdeki Sovyetler Birliği başkanları ise ya istihbarat örgütü veya komünist parti kökenli profesyonel yöneticilerdi. Buna rağmen Reagan, uyguladığı politikalarla Sovyetler Birliği’nin tükenmesine, tıkanmasına ve yıkılmasına sebep oldu.

Reagan'a göre çok daha başarılı bir aktör olan Zelenski de Putin'in ve rejiminin yıkılmasına sebep olursa şaşırmam. Adam, sadece Reagan'dan daha başarılı bir aktör değil, aynı zamanda kimsenin beklemediği kadar da iyi bir performans gösteriyor. Bu sebeple, kesin hükümlü yorumlar yapıp komedyen diye adamı aşağılamamak lazım.

Bence Putin ve Zelenski’yi eski mesleklerine göre değil, savaşın başlamasından bugüne kadar sergiledikleri liderlik ve yöneticilik özelliklerine göre değerlendirmek daha doğru olur. Bu sebeple, savaş başladığından beri basın organlarına yansıyan haberlerden Putin ve Zelenski'nin liderlik özelliklerini anlamaya ve karşılaştırmaya çalışıyorum.

Gördüğüm kadarıyla Putin, ülkenin dizginlerini elinde tutan otoriter ve biraz da askeri özellikler taşıyan bir liderlik sergiliyor. Son ve tek karar mercii kendisi. Bakanları, karargâh subayları gibi. Putin'in bildirdiği ana fikir çerçevesinde ve bu fikre uygun olarak çalışıp teklifte bulunuyorlar. Önerileri, Putin'in ana fikri ile uyumlu değilse, en son istihbarat teşkilatı başkanının televizyon kameraları karşısında maruz kaldığı gibi fırça yiyorlar. Yani karar ve hal tarzları üzerinde büyük bir etkileri yok.

Putin, onların fikirlerini alıyormuş gibi yapıp aslında kendisinin en başta aldığı kararları teyit ettirdikten sonra hepsine emirlerini ve oynayacakları rolleri veriyor. Onlar da buna göre görevlerini yapıp basın karşısında rol kesiyorlar. Bu sebeple Rusya'da, kamera karşısına çıkıp konuşanlar çoğunlukla bakanlar oluyor. Putin ise otoriter liderliğin de gereği olarak çok sık kendini göstermiyor. Sadece çok önemli konularda açıklamalar yapıyor. Bu açıklamalar da askeri birliklerde komutanların konuşmaları gibi; kararlı, kesin ve buyurucu oluyor.

Ukrayna'da ise durum tam tersi. Anladığım kadarıyla bürokratlar, detaylı şekilde çalışıp bakanlarla birlikte uygulanacak politikaları, stratejileri ve taktikleri belirliyor. Muhtemelen kararlar ana hatları ile belirlenince Zelenski'ye sunulup fikri alınıyor. Aktör olduğundan, yani devlet yönetimi ile ilgili konularda pek fazla bilgisi olmadığı için küçük bazı düzeltmeler dışında bu kararlara fazla müdahale etmediğini söylemek mümkün.

Kararlar netleşip Zelenski'ye onaylatılınca herkes işine bakıyor. Uygulanan politikaların, strateji ve taktiklerin kamuoyuna yansıtılması için rol kesme işi de Zelenski'ye veriliyor. Bu sebeple Ukraynalı bakanlar nadiren kameraların karşısına çıkarken Zelenski her gün kameralar karşısında açıklama yapıyor. Aktör olduğundan ve kameralara alışık olduğundan, iyi de rol kesiyor.

Bu değerlendirmeler çerçevesinde Putin ve Zelenski'nin liderliğini ve kararlarını karşılaştıracak olursak; Rusya'da kararların tek kişinin düşünceleri çerçevesinde alındığı, Ukrayna'da ise sürecin daha demokratik ve daha kolektif işlediği, kararların alınması üzerinde profesyonellerin değerlendirmelerinin daha etkili olduğu söylenebilir.

Otoriter ve tek kişinin karar aldığı sistemlerin avantajı, kararların hızla alınıp hızla uygulanabilmesidir. Bu sistemin zafiyeti ise bir kişinin karar alırken hata yapma olasılığının daha yüksek olması ve alınan kararların liderden korkulduğu kadar icra edilmesi, yani sahiplenilmemesi sebebiyle inançla icra edilmemesidir.

Demokratik liderliğin avantajı, kararların alt yapısının aşağıdan yukarıya doğru profesyonellerin ve alt kadroların katılımıyla oluşması, liderin koordinatör ve onay makamı olarak görev yapması sebebiyle daha doğru kararlar alınabilmesidir. Ayrıca kolektif alınan kararlar, herkes tarafından benimsendiğinden inançla ve sonuna kadar uygulanabilmektedir. Bu sistemin en önemli zafiyeti ise karar alma sürecinin biraz uzun zaman almasıdır. Bu sebeple, ani kararlar almak gereken kriz anlarında sorunlar yaşanabilmektedir.

Görüldüğü gibi iki lider oldukça farklı özellikler gösterse de bugüne kadar sergiledikleri performans açısından kesin bir karşılaştırma yapmak ve hangisinin daha iyi olduğu konusunda bir şey söylemek zor. Savaş, hızlı kararlar alınması ve bu kararların kararlılıkla uygulanmasını gerektiren yüksek seviyedeki kriz anlarının bolca yaşandığı bir eylemdir. Bu yönüyle Putin’in otoriter liderliğinin daha işe yarar olduğu söylenebilir. Ancak günümüz savaşları eskinin klasik savaşlarından oldukça farklı.

Savaşta, birliklerin hedefler doğrultusunda sevk ve idaresi kadar propaganda, siber savaş, psikolojik savaş vb. birçok farklı unsur da etkin şekilde kullanılıyor. Askerler kadar siviller, gönüllüler, direniş örgütleri de savaşın unsurları haline geliyor. Yani savaşlar konvansiyonel olmaktan çıkarak hibrit hale gelmiş durumda. Ukrayna savaşında da bunu görmek mümkün.

Bu açıdan bakıldığında, Zelenski’nin liderlik tarzının daha işlevsel olduğunu söylemek mümkün. Nitekim Zelenski, neredeyse tüm dünyayı etkilemeyi ve Rusya’yı daha önce örneği görülmeyen ağır ambargolarla karşı karşıya bırakarak yalnızlaştırmayı başardı. Bununla birlikte onun gösterdiği liderliğin savaşın sonucu üzerinde belirleyici olduğunu söylemek de şimdilik mümkün değil.

Çünkü savaş, kaç muharebe kazandığınla veya kaç alanda başarılı olduğunla değerlendirilebilecek bir eylem değildir. Savaşta başarı, sonuçta kimin milli hedefine ulaştığıyla değerlendirilir. Örneğin Millî Mücadele’de, Yunanlılar bize karşı daha fazla muharebeden zaferle çıkmıştır. Ama savaşın sonunda Büyük Yunanistan hayali suya düştüğü gibi Yunanistan neredeyse tüm ordusunu kaybetmiş ve iç karışıklıklarla karşı karşıya kalmıştır. Bu sebeple kimin daha iyi bir lider ve yönetici olduğuna karar verebilmek, için savaşın sonucunu beklemek gerekmektedir.

Dr. Mehmet ÇANLI
Dr. Mehmet ÇANLI
Tüm Makaleler

  • 07.03.2022
  • Süre : 5 dk
  • 1583 kez okundu

Google Ads