Site İçi Arama

analiz-ve-raporlar

Titan Faciası, Basınç ve Teknoloji Üzerine Düşünceler

OceanGate Expeditions'ın denizaltısı Titan, 18 Haziran Pazar günü, batık RMS Titanic'in kalıntılarını keşfetmek için planlanan yolculuğunda su altına daldıktan sadece iki saat sonra içindeki 5 kişiyle beraber ortadan kaybolmuştu. Titan adlı araç yaklaşık 7 metre uzunluğunda tasarlanmış ve imal edilmiş küçük bir denizaltıydı.

Derinlerde Basınç Sorunu

OceanGate Expeditions'ın denizaltısı Titan, 18 Haziran Pazar günü, batık RMS Titanic'in kalıntılarını keşfetmek için planlanan yolculuğunda su altına daldıktan sadece iki saat sonra içindeki 5 kişiyle beraber ortadan kayboldu.

Titan adlı araç yaklaşık 7 metre uzunluğunda tasarlanmış ve imal edilmiş küçük bir denizaltıdır. 

NY Times gazetesi de kazanın hemen sonrasında 96 saatlik oksijen kapasitesi nedeniyle denizaltıyla irtibatın kesilmesinin hemen ardından arama çalışmaları başlatıldığını yazdı. Arama Kurtarma ekipleri tarafından Titan'ın parçalarına perşembe günü ulaşıldı.

Arama kurtarma ekipleri içinde bulunan ABD'li yetkililer, Titanik enkazına 488 metre mesafede Titan'ın bazı parçalarını bulduklarını ve içindeki beş kişinin de yaşamını yitirdiğini açıkladı.

1912 yılında batan ve 1997 yılında James Cameron’ın yönettiği Titanic filmiyle yıllar sonra akıllara kazınan Titanik’in batığını görmek için dalış gerçekleştiren OceanGate Expeditions isimli şirketin Titan isimli aracı, okyanusun derinlerinde patlamış ve araçta bulunan 5 kişinin de yaşamını yitirdiği anlaşılmıştır, denildi.

Konu ile ilgili olarak denizaltı uzmanı olan Paul Hankin ise enkazın 5 parçaya ayrılmasının olayın ne kadar feci olduğunun göstergesi olduğunu söyledi. Hankin, "Aşağıda ne olduğunu tam olarak belirlemek için elimizden gelenin en iyisini yapacağız." dedi. 

Yukarıdaki medya haberlerinde bahsedilen veya benzeri kazaları tam olarak anlayabilmek için nesnelerin etrafındaki basınç olayı nedir konusunu tam olarak açıklamak gerekir. 

Bir nesne okyanusta ne kadar derine inerse etrafındaki suyun ağırlığı nedeniyle cisme yaptığı basınç da o kadar artar. Bu konu özellikle dalgıçlar için çok önemli bir konudur. Dalgıç kıyafetleri ile bile olsa belirli bir derinliğin altına inemezler. 

Bu durum atmosfer yani gökyüzü için de tam tersi olarak gerçekleşir, ne kadar yukarı çıkar veya yükselirseniz etrafınızdaki hava basıncı da o kadar azalır. 

3.800 metre derinlikteki batık enkazı olan Titanik ve etrafındaki her şey, yüzeydekinden 390 kat daha fazla basınca maruz kalır.

Stockholm Üniversitesi Dayanıklılık Merkezi'nde okyanus araştırmacısı olan Robert Blasiak, "Bu bir araba lastiğindeki basıncın yaklaşık 200 katı. Bu yüzden kalın çeperli bir dalgıç gemi gerekir." demektedir.

Titan'ın karbon fiber ve titanyum gövdesi ile Titan denizaltı aracı maksimum 4.000 metre derinliğe inecek şekilde tasarlanmıştır.

Denize daldıkça her 10 metre derinlikte bir basınç yani 1 Atmosfer artar. 

Titanik gemisi okyanusta 3800 metre derinliktedir. 

3800/10 = 380 Atmosfer basınç demektir.  + 10 Atmosfer de dünya etrafındaki havanın basıncı 380 Atmosfer basınca eklenmiş ve toplamda 390 Atmosfer basınç diye söylenmiştir. 

Bu basıncın ne olduğunu araba lastiğimizin içindeki hava basıncı ile karşılaştıralım ki neden bahsettiğimiz daha kolay anlaşılsın. 

Bir araba lastiğinin içindeki basınç genelde 32 - 35 PSI arasında değişir.

1 atmosfer basınç ise 14,50 PSI (pressure square inç) basınca eşdeğerdir. 

Bu basıncı 14,50 ile çarparsak Titanic batığını bulunduğu okyanus tabanındaki basıncı bulabiliriz. 390 • 14,504 = 5656 PSI bulunur.

5656 PSI basınç Arabanızın lastiğinizdeki 32 psi’lık hava basıncının 176 katı bir basınçtır. 

F16 uçağının hidrolik sistemini çalıştıran hidrolik motor ve pompaların basıncı ise 3000 psi’dır. Bu basıncı uçak içinde hareketli parçalara iletmek için çelik hidrolik boruları kullanılır. 

F16 hidrolik sisteminde kullanılan basıncın yaklaşık iki katından bahsediyoruz. 

Bir başka benzetmeyle evdeki düdüklü tencerenizden örnek verelim. Bir düdüklü tenceredeki basınç 0,7 bar veya 1 bardır. 

Yukarıda da yazdığım gibi batmış olan Titanik gemisinin bulunduğu 3800 metre derinliğindeki basınç 380 bardır. Yani düdüklü tencerenin içindeki basıncın 380 katı fazla bir basınç varlığından söz ediyoruz. 

Siz de böyle bir derinliğe herhangi bir nesne ile indiğinizde düdüklü tencerede basınç üretmek için gereken sıcaklığı da yok sayarsak bu düdüklü tencere içindeki bir metal kutunun içinde bulunan kola kutusu gibi çok ama çok büyük bir basınçla karşı karşıyasınız demektir. 

Sistemlerdeki en ufak bir hata sonucu ölüm, bırakın saniyeyi salise bile sürmez. 

Tabiri caizse üzerinize dağ devrilmiş gibi olur. 

Bir başka deyişle yumruk büyüklüğünde olan yaklaşık 300 gramlık bir insan kalbi bu basınç altında bir bezelye tanesi gibi olur. 

Kemiklerinizin içinde boşluk varsa onlar bile paramparça olur. 

Batmış olan Titanik gemisini ziyarete giden Titan adlı denizaltı aracı işte okyanusun 3800 metre derinliğinde yukarıda bahsettiğimiz düdüklü tencere içindeki bir teneke kutu gibidir. İçindeki insanlar da bu kutunun içindeki insanlardır.  

Askeri denizaltılarda yaşayan denizciler bile bu denizaltıların çoğunun teknik özellikleri sebebiyle en fazla 1000 metreye inebilirler.  Bu derinlik de en iyi ve en güvenilir denizaltılar için geçerlidir. 

Denizaltı gibi bir araç olan ama turistik amaçlar için kullanılan Titan’da denizaltılar gibi batarya ve elektrik ile çalışmaktadır. 

Titan adlı denizaltı aracında bir eksiklik veya arıza durumunda yedek batarya ve jeneratör sistemi veya başka bir güç kaynağı var mıdır? Şu an için bu konu bilinmemektedir. 

Yapılan haberlerden ve medyadaki yazılardan Titan turistik denizaltısının daha dalışın 1,45 saatinde iletişimin kesilmesiyle içeri doğru çöktüğü ve battığı düşünülmektedir. 

Diğer insansız denizaltı ve arama kurtarma araçlarıyla yapılan incelemeler sonucunda kayıp aracın birkaç parçasının batık Titanik gemisinin 488 metre yakınında olduğu tespit edilmiş durumdadır. 

Titan’ın karbon fiber ve titanyum gövdesi ve yapılan açıklamalardan bu aracın maksimum 4.000 metre derinliğe inecek şekilde tasarlandığı anlaşılmaktadır. 

Bu bilgilere göre de Titan aracının dayanma limitlerine çok yakın bir okyanus derinliğe inilmiştir. İçeride biri hapşırsa bile her şey bir anda değişebilir. 

Hâlbuki böyle bir cihazın en az okyanuslarda 7-8 bin metre derinliğe inecek şekilde basınca dayanıklı olarak tasarlanmış ve üretilmiş olması gerekirdi. Testleri de bu şekilde yapılmalıydı. 

Titanik’in haklarına sahip şirket olan RMS Titanic Inc'in kıdemli danışmanlarından Dr. David Gallo da Titan'la dalıştan 1 saat 45 dakika sonra iletişimin kaybedilmesine bir iç patlamanın daha doğrusu bir içeri çöküşün neden olduğunu söylemektedir.

Titan adlı deniz aracının okyanus tabanında bulunduğu söylenen bazı enkaz parçalarından bu aracın en ufak bir çatlak veya hatada veya içerdeki veya dışardaki basınç değişimleri nedeniyle 1 salise içinde parçalanmış olduğu anlaşılmaktadır. 

Buradaki söz konusu parçalanma etrafa dağılma olarak değil de nesnelerin içeri çökmesi şeklindedir. Yani bir anda her şey içeriye vakumlanmıştır. 

CNN'nin konuştuğu uzmanlara göre turistik denizaltı üzerinde bu kadar büyük bir basınç varken, iç patlama milisaniyeden daha kısa bir sürede gerçekleşmiştir. Eski bir deniz subayı olan ve Florida Uluslararası Üniversitesi'nde profesörlük yapan Aileen Marty CNN'e verdiği demeçte saatte 1.500 mil hızla yıkıcı bir iç patlama meydana geldiğini söylüyor. Marty, insan beyninin bunu fark edemeyeceğini; içeridekiler bir sorun olduğunu fark edene kadar her şeyin yok olmuş olacağını söylüyor ve " "Ölmek üzere olduklarının farkında bile olmayacakları bir şekilde öldüler. " diyor. Yani, Titan'dakiler çok ani iç patlamayla öldüklerinde hiçbir sorunun farkına varamamıştı.

Kısacası içindeki insanlar ölümü hissetmemişlerdir bile. 

İnsan fizyolojisi de karada deniz seviyesi şartlarına göre gelişmiştir. Bu nedenlerle teknoloji geliştirirken uçak veya denizaltı yaparken, mühendislik incelemeleri de bu normal değerlere göre yapılır. 

Bu basınç değişimi veya uçağın gövdesinde oluşacak en küçük bir olay havada uçan bir yolcu uçağında olursa da bu sefer tüm yolcular ani basınç değişikliği (basınç azalması) nedeniyle bir anda bayılırdı. Bu konuda filmlerde görüldüğü gibi yüksek basınçtan düşük basınca doğru her şey çekilirdi. Yani havada her şey dışarı doğru çekilirdi. 

Bu konuya Yunanistan’da yaşanmış olan bir uçak kazası örnek olarak gösterilebilir. Helios Havayolları'nın 522 sefer sayılı uçuşu Larnaka'dan Prag şehrine planlanan, 14 Ağustos 2005'te düşen ve uçaktaki 121 yolcu ve mürettebatın tamamının ölümüyle sonuçlanan, Atina'da mola verilmesi planlanan tarifeli bir yolcu uçuşuydu. Uçağın kabin basıncındaki ani düşüşten dolayı, tüm mürettebat ve yolcular ani basınç değişikliği nedeniyle bayılarak etkisiz hâle gelmiştir. Uçak, yakıtı bitene kadar otomatik pilotta seyretmiş ve Yunanistan, Grammatiko yakınlarında da dağa çarparak düşmüştür.

Bu şekilde yaşanmış çok fazla uçak ve havacılık kazaları mevcuttur. 

Uçaklarda özellikle savaş uçaklarında kabin içindeki ani basınç değişimleri savaş pilotlarında ani bayılmalara sebep olabilir. Bu durum da uçağın kontrolsüz kalması anlamına gelir. 

Konu uzay ve uzay gemilerinde de aynı şekildedir. 

İç basınç uzay gemilerinde yüksek uzayda ise sıfırdır. 

Bu nedenle en küçük bir kaza anında uzay gemisinin içindeki her şey dışarı doğru çekilir. 

Günümüzde kullandığımız teknolojilerin biz insanlar için birçok faydası bulunmaktadır. 

Ama insan yaşamı ve fizyolojisi için bu teknolojik araç ve cihazlara bazı teknik ilaveler yapılarak insanların bu araçlarla taşınması veya bu araçlarda görev yapması sağlanır. 

Sıcaklık, Basınç, yerçekimi ve seyrüsefer bu teknolojilerin temelini oluşturur. 

Mars veya Ay yüzeyinde koloni kurmak da bu konularla doğrudan ilgilidir. 

İnsan yaşamı için teknoloji geliştirirken bu konulara dikkat edilerek uçak, gemi, denizaltı, Uzay gemisi veya roket üretilir. 

Sonuç olarak; bilim ve teknoloji olmadan insan her ortamda yaşayamaz.

Araştırmacı Yazar Müjdat  YUMAK
Araştırmacı Yazar Müjdat YUMAK
Tüm Makaleler

  • 27.06.2023
  • Süre : 5 dk
  • 2550 kez okundu

Google Ads