Medyanın Milli Kültürümüz Üzerine Etkileri Nelerdir?
Kültürel bütünlük, siyasi ve ekonomik bütünlüğün tesis edilebilmesinin ön şartlarından biridir. Kültürel değerler üzerine medya vasıtasıyla yöneltilen saldırılar hemen hemen her ülkede görülmektedir. İletişim; kültürler için her zaman her devirde çok önemli olmuştur. İletişim ve ulaştırma vasıtaları toplumların kan taşıyan damarları gibidir.
Türkiye; tarihi geçmişi ve jeopolitik konumu nedeniyle dünya güç odaklarının siyasal, kültürel ve sosyo-ekonomik çıkar çatışmalarının merkezinde yer alan en önemli ülkelerden biridir. Bu durum bugüne kadar hep böyleydi, bundan sonra da böyle devam edeceği gözüküyor. Bu yönüyle Türkiye, sürekli iç ve dış tehditlere maruz kalmıştır, kalıyor ve kalmaya da devam edecektir.
Böyle önemli bir noktada bulunan ülkemizin siyasi ve ekonomik olarak güçlü olabilmesi için üç faktörün önemli olduğu tarafımızdan bilinmelidir! Bunlar siyasi, ekonomik ve kültürel faktörlerdir. Bu faktörlerden birinin eksik olması, ülkemizin üniter bütünlüğüne ve istikrarlı gelişimine engel teşkil edebilecek öğeleri içinde barındırmaktadır.
Kültürel bütünlük, siyasi ve ekonomik bütünlüğün tesis edilebilmesinin ön şartlarından biridir. Kültürel değerler üzerine medya vasıtasıyla yöneltilen saldırılar hemen hemen her ülkede görülmektedir. İletişim; kültürler için her zaman her devirde çok önemli olmuştur. İletişim ve ulaştırma vasıtaları toplumların kan taşıyan damarları gibidir. Çağımızdaki en büyük değişimler, özellikle iletişim alanında yaşanmaktadır! Teknolojideki gelişmeler her şeyden önce iletişim alanında kendini göstermekte ve toplumda varlığını hissettirmektedir.
Medya, kültürün ulusal ve uluslararası düzeyde bireylere ulaştırılması noktasında önemli bir görev üslenmektedir. Diğer taraftan medya (yazılı basın, radyo, televizyon, internet vb.), özellikle toplumsal hayatta bireylerin çeşitli sosyal ihtiyaçlarını gidermek için sık sık başvurdukları önemli bir kaynaktır. Bireyler bu kaynağı bilgi edinme, eğlenme, haber alma maksadıyla kullanırken, medya da topluma ve dolayısıyla bireylere karşı sorumluluklarını, doğru ve tarafsız olarak bilgilendirme, eğitim, eğlendirme ve sosyalleştirme gibi fonksiyonları yerine getirerek yapar.
Burada kısaca belirtmek istediğim konu, medyanın bunu nasıl yaptığı ve toplum dinamiklerini nasıl etkilediğidir. Benim fikrim ne yazık ki müspet değil menfidir! Bunu örneklerle anlatırsam, sizlere daha iyi bir bilgi vereceğimin kanısındayım.
İnsanlar medya organlarını ne için seyreder, dinler ve okur? Doğru tarafsız haber almayı, ülke de gerçekten neler olduğunu bilmeyi ister. Sizler de benim gibi sade ve tarafsız bir vatandaş olarak, medyadan bu yöndeki beklentime “Evet” dediğinizi biliyorum. Gerçekte öyle olması lazım değil midir? Ama öyle değil! En basit örneği, çarşı-pazarda yaşanan enflasyonla, hükümetin medya üzerinden ilettiği resmi enflasyon nedense aynı değil. Dış politikadaki gerçekler ile medyanın bizlere anlattıkları da maalesef aynı değil. Tarihi dizilerdeki karakterler ve anlatılanlar ile kütüphane ve tarih kitaplarında yazılanlar da, siz de biliyorsunuz, aynı değil. Gerçek sağlık uygulamaları ile medya kanallarından bizlere aktarılan pembe tablo ise hiç de aynı değil.
O zaman bu medya böyle ise doğru habere nasıl ulaşacağız? Aklımızı kullanarak. Aklın yolunu takip edeceğiz. Düşüneceğiz. Aklımızı bilgi ile yoğurup mükemmele doğru koşmanın erdemini yaşayacağız. Aklını kiraya verenlere şüphesiz benim bir lafım olamaz. Zaten bunu anlamak için çok da akıllı olmaya gerek yok. Sokak, pazar, sohbetler her şeyi söylüyor! Bunun içinde biraz farkındalık biraz da akıl hepimize yeter. Doğru bilgi veren medyaya kavuşmak umuduyla, saygı dolu sevgiyle kalın.