Site İçi Arama

kultur-sanat

Bugün Ne Giymeli?

Evet, insan hayatında giysi ve takılar önemli. Uzunu, kısası, darı, bolu, artık moda nasılsa, günün havasına, ortamına bağlı olarak hepimiz bir şekilde giyiniyoruz. Hepimiz kendimizce bir şekilde modayı takip ediyoruz.

Kadınlar Modayı İyi Takip Ediyor

Yaz geldi, Moskova her zaman olduğu gibi şenlendi. Etraf kısa eteklerle dolaşan, şortlarla dolaşan bir sürü güzel kız, bir sürü güzel hanımla doldu. Her erkek gibi tabii ki benim de hoşuma gidiyor bu durum.

Kışın nedense güzel hanımlar çok göze batmıyorlar. Aslında uzun süredir kendimce eleştiriyorum bu durumu, artık popülasyon eskisi gibi değil buralarda, bilmiyorum, belki de bana öyle geliyor artık. Yıllar önce sanki insanlar daha bir güzeldi, ne yöne baksan bir güzel hanım göze çarpardı. Ama durum gerçekten değişti. Son zamanlarda artık burada da kendine, dış görünümüne çok dikkat etmeyen insanlar çoğaldı. Bunda sanırım kötü beslenmenin epey etkisi var. Rus hanımlar genellikle öğle vaktine kadar bir şey yemezdi, yediğinde de az yerlerdi. Ama şimdi bakıyorum da restoranlarda herkes koca koca tabakları bitirebiliyorlar. Bir de fastfood sanırım sorun, Avrupa'dan fastfood kültürü gelince obezite buralarda da baş göstermeye başladı. Yine de yazın sıcak havası insanlarda bir etki yapıyor, özellikle kendine güvenenler açılıp saçılıyor.

Bu değişimde modanın da çok etkisi var. Artık sağına soluna, bacaklarına kollarına bir sürü dövme yaptırmış insan görür oldum yollarda. Gerçi dövmeler çoğunda gerçek dövme değil gibi geliyor bana. Daha çok çıkartma boyalarla yapılmış birtakım dövmeler sanki. Yıkayınca çıkan cinsten. Kimi resmen kalemle çizmiş bir şeyler kollarına bacaklarına.

Tırnaklarda da yeni moda (artık eskidi gerçi) her tırnak ayrı bir renk, en azından bir ikisi farklı renk. Üzerlerinde de birtakım motifler, ama yine eskiden olduğu gibi up uzun. Hepsinin de elinde bir cep telefonu, nasıl yazıyorlar o uzun tırnaklarla hiç anlamıyorum doğrusu.

Giysiler de yırtık pırtık. Epey bir süredir moda bu yırtık pırtık gezmek, ama son zamanlarda cidden abarttılar, artık yırtık yerler resmen sarkıyor giysilerden, her bir yerleri açıkta resmen. Yırtık yerin nerede olduğu çok önemli değil bence, ama insanın acıyası geliyor, sanki sokak arasında hırpalamışlar da salmışlar gibi giyiniyor birçoğu. Bu modada yaşın da önemi yok, önceden çoğunlukla gençler bu tarz giysiler giyerdi, tamam derdim, heyheyli zamanları, gönlünce ne istiyorsa giyinsin. Şimdi orta yaşın üstünde bile böyle giyinenlere rastlıyorum. Bence insanlar çıldırmış.

Tak, Takıştır ama Bu Dövmeler Neyin Nesidir?

Bir de şu takılar, hepsinin orasına burasına taktıkları zincirler, halkalar, piersing deniyor sanırım. Kimi kaşını delmiş, geçirmiş halkayı, ya da iğneyi, kimi dilini delmiş, bir şeyler takmış, açtığında dilinin ucu parlıyor. Eskiden olurdu, sokak aralarında darbukayla ayı oynatırlardı, burnunda halka olurdu ayının. Şimdilerde burnuna halka takan mı ararsın, kulak memesine kocaman bir delik delip halka geçiren mi ararsın, yok yok. Kulaklara birden çok küpe takmak doğal bir şey oldu zaten. Kim bilir insanlar nerelerine daha neler takıyorlardır. Bence gerçekten herkes çıldırmış.

Önceden bir de burnunun üzerine küçücük bir hızma yapıştırırlardı, şimdi bu parlak taş yapıştırma modası kolye yerine boyunlarda da başladı. Aslında güzel de duruyor. İlginç yani. Belki yakında yine halhala dönerler, sürekli yeni bir şeyler yapıyorlar, saçlarını renk renk boyuyorlar mesela, ama bana çoğu yapılan şey bir tekrar gibi geliyor.

Bu dediklerim eleştiri olarak algılanmasın, sadece durum tespiti diyelim. Birazcık da eleştiri var tabii içinde. Benim esas eleştirim yapılanların bazılarına, aşırı yırtık pırtık, kenarından kumaş sarkan giysilere mesela, kulak memelerine kocaman delerek geçirilen halkalara, yine burna takılan halkalara, bir de aşırı yapılmış dövmelere. Gerisi bence yakıştırana güzel de görünüyor.

Evet, insan hayatında giysi ve takılar önemli. Uzunu, kısası, darı, bolu, artık moda nasılsa, günün havasına, ortamına bağlı olarak hepimiz bir şekilde giyiniyoruz. Hepimiz kendimizce bir şekilde modayı takip ediyoruz.

Doğadaki Hayvanların Giyinme Derdi Yok

İnsanlardan başka doğada giyinen bir varlık da yok gerçekten. Doğa bazı canlılara doğal giysi vermiş, birçoğunun postu var, kaplumbağalar, salyangozlar gibi canlıların sert korunakları da var, ama onlar daha çok fonksiyonel olarak oluşmuş. Bizzat insanlar gibi kendine bir şeyler yakıştırıp da giyinen bir canlı ben bilmiyorum. Arada internette giydirilmiş finolar, maymunlar falan görüyorum, komiğime gidiyor, ama kendi kendine giyineni yok. Birçok canlı doğal olarak hava şartlarından korunmak için tüylü ya da kıllarla kaplı, sularda balıklar mesela pullarla kaplı, ama bu dediklerim doğada fonksiyonel olarak gelişmiş. 

Tabii bir de rengarenk, dişilerden farklı olarak albenisi olan erkekler var, tavus kuşunun renkli kuyruğu gibi, aslanın erkeğinin yelesi gibi, geyiklerin boynuzları gibi, lepistes balığının renkli kuyruğu gibi, doğanın kendini dişisine beğendirmek için dönüştürdüğü, güzelleştirdiği canlıların erkekleri var. Biz insanlarda da erkekler hanımlara nazaran daha tüylü, ama ben bu durumun erkeklerin hanımlara beğendirilmesi için doğa tarafından geliştirildiğini düşünmüyorum. 

Çiçekler dünyasında da doğada rengarenk, her türlü kokuda çiçekler oluşmuş, hepsi yaşam döngüsü kurulabilsin diye olmuş, arıları çiçeğe cezbetmek için, polenlerin bir çiçekten diğerine ulaştırılabilmesi için, çeşitlilik artsın diye, tüm bunlar doğanın bulduğu çözümler. Moda değil yani, doğal yaşam döngüsü.

İnsanlar İçin Giyinme İhtiyacı Nereden Çıkmış Olabilir?

Biz de diğer canlılar gibi anamızdan çıplak doğduğumuza göre ne olmuş da giyinme ihtiyacı duymuşuz? Niye başka canlılar bu ihtiyacı duymamış da biz duymuşuz? Nedir bizim diğerlerinden farkımız? 

Şimdi bu sorulara hemen “ama biz insanız, bu dünya insanlar için yaratıldı ve diğer tüm canlılar insan için varlar” diye cevap vermeyin. Ben kutsal kitaplarda yazanlardan bahsetmiyorum. O kısmı inanç meselesi. 

Sonuçta biz de doğadaki tüm canlılar gibi zaman içerisinde gelişiyoruz, yüzyıllar öncesinin alışkanlıkları, bilgisi ile bugünün medeniyet seviyesi aynı değil her halde. Üstelik geçmişimize ait birçok bulgu var, araştırdıkça ve bulguları incelediğimizde bu dediğim tarihi gelişmenin kanıtları da yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Yani benim merak ettiğim gerçekte ne olmuş?

Tabii bu bulgular arasında giysiler konusunda çok fazla bir bilgi yok. Çünkü insanoğlunun kendine giysi olarak kullanmaya başladığı hayvan postları ya da bitki yaprakları zamanın acımasız yok etme gücüne karşı koyamamış, zamanla çürüyüp yok olmuş. 

Yapılan arkeolojik kazılarda en eski bulgular 30 bin yıl öncesine ait, bu yıllar taş devrine kadar uzanıyor. Gürcistan'da bir mağarada boyalı keten lifleri bulmuşlar, "Dzudzuana" mağarası. Bu bulgulardan boyalı olduklarından o çağlarda artık giysilerin süslenme amacıyla da kullanılmaya başlandığı düşünülüyor. 

Ancak giyinmenin çok daha eski dönemlerde başladığı kesin. Gerçi bugün bile dünyanın bazı balta girmemiş ormanlarının derinliklerinde yaşayan bazı vahşi kabilelerde çıplak olan insan topluluklarına rastlanıyor, yani giyinmek bir zorunluluk değil aslında. Bu kabilelerden sadece bazılarında, o da utanma duygusunun gelişmiş olmasından sanırım, genital bölgelerini kapatıyorlar. Ama çoğu tamamen çıplak. 

Yine de Afrika'dan göç yolculuğuna başlayan insanoğlu, kuzeye, soğuk iklimli yerlere kadar dağıldıkça ortama uyum sağlamak için giyinmeyi, yani soğuk havadan korunmayı akıl etmiş anlaşılan.  

Zaman içinde, sebebi nedir bilinmez, tüylerinden de kurtuldukça doğa şartlarına uyum sağlayabilmek için, bir anlamda kimi yerde soğuktan, kimi yerde de aşırı sıcaktan korunmak için giyinmeye başlamış olmalı. 

O zamanın insanları artık kesici aletleri de keşfettiklerinden, yakaladıkları hayvanların postlarından kendilerine koruyucu giysiler ayarlamış olabilirler. Hayvan tüylerinin soğukta donmadığını fark etmişler muhtemelen. Giymek için hayvan postlarından en uygununun ise ayı sansarı postu olduğu düşünülüyor. 

Sıcak yerlerde de güneşin etkisinden korunmak için bitkilerden faydalanmışlar muhtemelen. Ama dediğim gibi bu giysiler de zaman içinde yok olduğu için insanoğlu tam olarak ne zaman giyinmeye başlamış bilinmiyor. Sadece mağaralarda bulunan birtakım resimlerde giysiler görünüyor, bu resimlerin kimisi kırmızı toprak boyasından yapılmış, neredeyse 200 bin yıl öncesine ait. Dolayısıyla o zamanlarda insanların vücutlarını da bu boyayla boyamaya başladıkları düşünülüyor. Eğer o zamanlar giysileri varsa, belki de giysilerini de boyamaya o zamanlarda başlamışlardır. 

Giyinme Gereksinimine Yönelik Bilim Adamları Ne Diyor?

Bilim insanları başka bir konu üzerine araştırma yaparken insanoğlunun ne zaman giyinmeye başlamış olabileceğine dair de bir yorum üretmişler aslında. 

2011 yılında günümüzün asalaklarından bitler üzerinde yapılan genetik araştırmalar sonucunda yaklaşık 170 bin yıl önce bitlerin saç biti ve giysi biti diye ikiye ayrıldıkları keşfedilmiş. Bu tarihlerin büyük ihtimal insanoğlunun giyinmeye başladığı tarihler olduğu düşünülüyor. Bu şüphesiz bir yaklaşım. Ama gerek boyaların kullanılmaya başlanması gerekse giysilerin kullanılmaya başlanması ardından da modayı oluşturmuş anlaşılan. 

Giysilerin bilinmeyen tarihte tahmini gelişimi böyle. Yani çok bir bilgi yok, ama bilinen tarihte giysiler üzerine çok şey yazılabilir. 

Bana ilginç gelen bir konu var mesela, bugün erkek bebekler daha çok uçuk mavi tonda giysiler, kız bebekler ise uçuk pembe renk giysilerle giydiriliyor. Bir zamanlar tam tersiymiş, nedense zaman içinde yer değiştirmiş.

Bir başka konu İskoçların etekleri, komik geliyor ama biraz düşününce niye etek hanımlara özel olsun? Niye moda bu yönde gelişmiş? Araştırmak lazım diye düşünüyorum. 

Sonuçta Roma'da Sezar zamanlarında üstlerine bir çarşaf sarıp öyle geziyorlarmış. O zamanın modası öyleymiş.

Arabistan'da bugün de öyle değil mi? O sıcakta kapkara çarşafla gezecek halleri yok herhalde. Onlar da beyaz çarşaf benzeri bir şeyler sarıp geziyorlar. Serbest bir şeyler giymeleri çok normal. Onca sıcakta, onca güneşten ancak açık renk bir şeyler giyerek korunabilirsin. Hem başını da örtmen lazım, çok aşırı sıcak var ister hanım ol ister erkek, illaki örteceksin başını. Yoksa anında beynin pişer. Hava şartlarına uyum sağlamak genlerimize işlemiş.

Bir zamanlar bir iş gezisi için Dubai'ye gitmiştim, otelin kapısından dışarıya iki dakika başını uzatamıyorsun, o derece sıcak. İçeride klimalar çalıştığı için rahattı ama o sıcakta dışarıda çalışanlar da vardı, Filipinli işçilerdi sanırım, akıl alır gibi değil.

Kıyafet Üzerinden Simgesel Kazanımlar Olur mu?

Son zamanlarda iktidar yanlılarının ağzında bir konudur gidiyor, kazanımlar diyorlar. Kazanımlar ne demek? Ben hiç anlamıyorum. Koruyucu melek olduğunu düşünüyor kimileri sanırım.

Evet, geçmişte bazı hatalar yapıldı, bu hataların çoğu da darbe yıllarında yapıldı. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında "Kamuda Kılık Kıyafet Yönetmeliği" adı altında bir yönetmelik düzenlenmiş. Öncesinde de bu konuda birtakım yasaklar vardı. Başörtüsü yasağı! Üniversiteler ve kamu kuruluşlarında başörtülü olarak çalışılması bir zamanlar yasaktı. Şimdi değil. Bu mudur yani sorun veya kazanım denilen?

Benim rahmetli anneciğimin de başı örtülüydü. Beş vakit namazındaydı. 

Dediğim gibi, zamanında hatalar yapılmış, ama artık o yapılanların hata olduğu anlaşıldı. Hatanın en büyüğü Mustafa Kemal Atatürk'ün yolundan sapılmasıdır. Atatürk modern bir Türkiye hayal etmiş, bu amaçla şapka kanunu da çıkarmış, ama bu kanun erkeklere hitap eden bir kanun. Kadınların kılık kıyafeti üzerine sağlığında hiçbir önerisi veya yazılı bir kanun teklifi dahi yok. Hatta bence şapka kanunu bile bir hata, o da bence hata yapmış. Kendi modern giyimi ile topluma örnek olması bence fazlasıyla yeterli olurdu. Bu tür konuların kanuna, yönetmeliklere, genelgelere bağlanması bence gereksiz.

Kamusal alan için kıyafet standartları ise mutlaka olacak, ama özellikle öğretmenlik, memurluk gibi sivil alanlarda bu konu zamanında daha serbest kurallarla düzenlenebilirmiş. Sivil olmayan alanlarda ise bir askerin kıyafeti, bir itfaiye erinin kıyafeti, bir hemşirenin kıyafeti dini hassasiyetler gözetilerek düzenlenmeli. 

Moda Giyim Tarzına Hep Çözüm Sunuyor

Aslında bence bu konularda moda her şeye çözüm. Bırakalım modacılar düşünsün. Hatta kamusal alandaki kıyafetler bile yönetmeliklere yazılmadan önce bence modanın süzgecinden geçmeli. Belki de her sene bu konularda da moda yarışmaları yapılmalı. Ortak beğeniye göre bandocular da her sene kıyafet değiştirebilmeli, garsonlar da, hosteslerde. 

Dediğim gibi moda her şeye çözüm. Bugün tesettürlü hanımlar için moda yok mu zannediyorsunuz? Âlâsı var, hem de bence modacılar çok güzel kıyafetler düşünüyorlar. Böyle de olmalı, herkese uygun, kim ne istiyorsa onu giymeli, her istenilenin giyilebileceği bir serbestlik ortamı olmalı. 

Her şey dediysem tabii bu konuda benim de birtakım sınırlarım var, sınırlarım "giymeli" sözcüğünde gizli zaten. Artık atalarımızdan genlerimize işlemiş, bu saatten sonra değişmez. 

Tabii ki giyelim, giyinelim, takalım, takıştıralım, ama yeter ki güzel giyinelim.

Moskova'dan sevgi ve saygılar.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 04.08.2022
  • Süre : 6 dk
  • 1385 kez okundu

Google Ads