Trafikte Temel Değerler ve Türk İnsanının Trafik Psikolojisi
İnsanların her ortamda, özellikle de trafikte birbirine olan saygısı, yardımlaşması, sabrı, sorumluluk alma duygusu, empati yapma kabiliyeti ve hoşgörüsü toplumda trafik düzeninin sağlanması açısından trafik kuralları kadar önemli değerlerdir.
“Bir toplumun medeniyet seviyesini ölçmek istiyorsanız, kadınların nasıl muamele gördüğüne bakınız” diyor Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
Elbette Atatürk’ün sözünün üzerine söz söylemek haddimize değil. Ben sadece içinde yaşadığımız boş vermişlik ve kural tanımamazlık nedeniyle küçük bir eklenti yapmak niyetindeyim.
Medeni toplumlar ile henüz medeniyeti hazmedememiş toplumların trafik düzenine baktığımızda aralarındaki bariz farkı görmememiz mümkün değil. Toplumlarda yerleşmiş trafik kültürü ve evrensel temel değerlerin uygulanması ya da uygulanmaması o toplumun huzur ve güvenini de doğrudan etkiler. İnsanların her ortamda, özellikle de trafikte birbirine olan saygısı, yardımlaşması, sabrı, sorumluluk alma duygusu, empati yapma kabiliyeti ve hoşgörüsü toplumda trafik düzeninin sağlanması açısından trafik kuralları kadar önemli değerlerdir. Kaldı ki, bu temel değerlerden yoksun olan insanların trafik kurallarına da uyması beklenemez.
Ülkemizde her yıl yüzlerce trafik kazası yaşanır ve binlerce insanımız yaşamını yitirir. Bunların yanında, milli servete verilen zararlar ve mahkemelerin bu olaylara hatırı sayılır bir zaman harcaması da işin başka bir boyutu. Kaybolan canlarımızla birlikte yok olan milyarlarca liralık milli servetimiz de ekonomimize önemli bir yük bindirmektedir.
2021 yılı içinde 217.735 adet insan kaynaklı kaza meydana gelmiştir (2022 yılı kaza durum raporu henüz yayınlanmadı). Bunlardan 92.586 adedi, uykusuzluk, yorgunluk, aşırı hız ve alkol kaynaklı kazalardır.102783 adedi ise sürücülerin saygısız ve kuralsız araç kullanımından meydana gelmiştir.3941 adedi araç içindeki yolcuların, başta emniyet kemeri takmamak olmak üzere araç içerisinde gayri nizami hareket etmelerinden, 18.398 adedi ise yaya ihlallerinden meydana gelmiştir. Bu istatistiki bilgilere yolun yapısından meydana gelen kazalar dâhil edilmemiştir. İnsanların, yorgun, uykusuz ve alkollü olarak direksiyon başına geçmiş olması ve her ne durumda olursa olsun aşırı hız yapması, araç hızını yol, hava ve trafiğin gerektirdiği şartlara uydurmaması sürücülerin insan hayatını önemsemediği anlamına gelir. Hele bu işi meslek olarak yaptığı halde temel değerlerden yoksun olanlar ve trafik kurallarına uymayanlar, mesleğine saygı duymayan, insanlıktan nasibini almamış katil ruhlu yaratıklardır. Yolcularımızın araç içinde gayri ciddi davranışları ve yayaların ihlalinden meydana gelen kazaların sayısı da azımsanmayacak sayıdadır.
Bir insanı silah ile öldürmek ile kullandığı aracı bir silah olarak kullanıp insanların canına ve malına kastetmek arasında ne fark olabilir ki? Bir kamyon kullanırken “nasıl olsa bana bir şey olmaz” diyerek trafikte seyreden küçük araçları yok saymak, onları sıkıştırmak, onların kaza yapmasına sebep olmak canice bir bencillikten başka bir şey olmasa gerek. Hele motosikletçilere karşı davranışlarımız, onları yok saymamız, haklarını gasp etmemiz aynı bencilliğin bir ürünüdür. Tabii ki motosikletçilerimizin büyük bir çoğunluğunun da kendisini normal bir kara taşıtı olarak görmeyip, trafiğin içinde kendisine ayrılan şeridi izlemeyerek aralardan geçmeye çalışması, araçları sağlamaya çalışması, kendi hayatını hiçe sayıp kask takmaması, koruyucu ekipmanları kullanmaması kabul edilir bir davranış şekli değildir.
Şehir içi trafiğinde yaşanan en önemli sorunlardan biri sürücülerin sinyal vermeden şerit değiştirmesi veya dönüş yapmasıdır. Oysa sinyal trafiği düzenleyen en önemli trafik kurallarından birisidir. Bazı sürücüler sinyal vermiş olsa bile sinyalin sadece bir ikaz işareti olduğunu bilmeden hareket etmektedir. Sinyal veren bir sürücünün hareketine başlamadan önce hem karşı yönü, hem de geçeceği şeridi ve döneceği yolu kontrol etmesi, trafik müsaitse gerekli hareketi yapması gerekmektedir. Bunun yanında şerit değiştirmek veya dönüş yapmak için sinyal veren bir sürücüye imkânı olduğu halde kolaylık sağlamamak da bencillik ve saygısızlıktan başka bir şey değildir. Sürücülerin bu durumda empati yapması gerekir. Dönüş yapacaksınız, sinyalinizi verdiniz, dönüş yapacağınız yer için de başka çıkışınız yok. Arkanızdaki araçlar size yol vermek yerine hızını daha da artırarak sizin dönüşünüze engel olur ve siz bu çıkışı kaçırırsanız ne düşünürsünüz? Tabelada “Köprüden önce son çıkış” diyor ve siz bu çıkışı saygısız ve bencil sürücüler yüzünden kaçırıyorsunuz. Geçmiş olsun.
Kuralları tanımamak, kırmızı ışıkta geçmek, dönüşlerde döneceği şeride yanaşmadan ortadan, hem de sinyal vermeden dönmek, hız limitlerine uymamak, araçta cep telefonu ile ilgilenmek, kırmızıda beklerken sarı ışık yanar yanmaz öndeki araca korna çalmak, yayalara geçişlerde öncelik tanımamak, ambulansa yol vermemek, park yerinden kuralına uygun olarak çıkmaya çalışan bir araca sabır göstermemek, kavşakların içine park etmek, dönüşleri kapatacak şekilde park yapmak, dönüş ve şerit değiştirmeden önce sinyal vermemek, aşırı hız yapmak ve buna benzer trafik güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde hiçbir kurala uymayarak araç kullanmak sanırım normal bir insan davranışı değildir. Belli ki ruh halimizde ve trafik kültürümüzde ciddi sorunlar var.
Araç sürücüsü olmak için ehliyet alırken belli belgeler isteniyor. En az ilkokul mezunu olan, terör ve uyuşturucu suçuna bulaşmamış ve tek hekimden sürücü olur raporunu alan herkes ehliyet alabiliyor. Bunların en önemlisi, alınan sağlık raporları. Bilindiği gibi sağlık raporu alabilmek için tek hekimin oluru yeterli. Bunun yanında göz, kulak vb. konularda bir rahatsızlığı olan son olarak uzman bir hekim tarafından da görülüyor ve ikinci Grup sürücü olur raporu alarak sürücü kurslarına kayıt yaptırabiliyor. Oysa psikiyatri konusunda resmi kaydı olan adaylar dışında hiçbir adayın psikolojik durumu dikkate alınmıyor. Psikolojik bozukluğu olan insanların ehliyetlerini almasından sonra aracını bir silah gibi kullanmaya devam etmesi beklenen bir durumdur. Nasıl ki bir silah ruhsatı alırken en az altı doktordan rapor alıyor ve bunu sağlık kuruluna onaylatıyorsak en az bir silah kadar tehlike arz eden ve insan hayatı ile doğrudan ilgili bir aracı kullanmak için de psikoteknik raporu dahil olmak üzere en az, psikiyatri, ortopedi, göz ve kulak gibi ana dallardan sağlamlık raporu alınması gerekmez mi?
Bunun yanında doğru bir trafik kültürünün oluşmasının temelleri aileden başlar. Bunu eğitimle destekler ve huzur ve güven içerisinde hayatımızı sürdürürüz. Trafik cezalarının caydırıcılığı bir yere kadar etkili olabilir ama kontrolün olmadığı her yerde içimizdeki trafik canavarının uyanması mümkündür. Konu huzurlu ve güvenli bir trafik ortamı yaratarak insanın malını ve canını güvence altına almak ise bu işin eğitim ayağına da daha çok önem vermek gerekiyor. Ana sınıflarından başlamak üzere öğrenimin her kademesinde trafik güvenliği ve temel değerler konusu, diğer bir deyişle trafik adabı konusu etkin olarak işlenmeli ve durum toplumun her kesimine aktarılacak şekilde yaygınlaştırılmalıdır.
Son olarak; ehliyet almak ne kadar zorlaştırılırsa trafik güvenliği de o kadar artırılmış olur. Sürücü kurslarından alınan 16 saatlik uygulama dersi bir adayın trafiğe çıkması için asla yeterli değildir. Bu eğitimlerin elbette bir alt sınırı olmalıdır ancak trafiğe çıkacak yeterliliğe ulaşmayan bir adayın ehliyet sınavına alınması abesle iştigaldir. Ama ne olursa olsun, akıl sağlığı yerinde olmayan, trafik adabını bilmeyen, saygı, sevgi, sabır, sorumluluk alma, yardımlaşma, hoşgörü ve empati duygularından yoksun, bencil, psikolojisi bozuk bir insanın araç kullanması toplumun sürekli tehlike içinde olmasını engelleyemez. İşte medeniyet burada devreye giriyor. İyi eğitilmiş medeni toplumlar bu konuyu çözdüğüne göre bizim de çözmemiz için hiç bir engel yok.
Ben Atamızın medeniyet ile ilgili yazımın başında aktardığım vecizesine burada küçük bir ekleme yapmak istiyorum.
“Bir toplumun medeniyet seviyesini ölçmek istiyorsanız, kadınların nasıl muamele gördüğüne, trafik adabına ve trafik kurallarına ne kadar uyulduğuna bakınız.”
Kazasız, belasız ve güvenli sürüşler dilerim.