Fas Gezi Notları 4. Mavili Şehir Şafşavan, Tetuan ve Tanca
Ver elini Şafşavan (Chefchaouen) diğer bir adıyla Mavi Şehir. Yol boyu yeşillik, zeytin ağaçları, ekili tarlalar geçerek Fas’ın kuzeybatısında konumlanmış küçücük bir şehire ulaştık. Buradaki maviyi niye çok sevdiğim daha iyi anladım.
Gezimizin 4.günü, 31 Ocak 2023 sabah, kahvaltı sonrasında kadim şehrin kalesine çıktık. Aygün Akyol kardeşim dediği üzere kısa bir video çekimi yaptık, buranın Osmanlı tarihi açısından da önemini vurgulayan. Zaten bu bilgileri size girişte vermiştim.
Ver elini Şafşavan (Chefchaouen) diğer bir adıyla Mavi Şehir. Yol boyu yeşillik, zeytin ağaçları, ekili tarlalar geçerek Fas’ın kuzeybatısında konumlanmış küçücük bir şehire ulaştık. Buradaki maviyi niye çok sevdiğim daha iyi anladım. Hemen simitçiden iki tane aldım, bozuk para arıyordum yanımdaki genç kız, para uzattı, o arada buldum ben de. Zaten Fes’de fırın önünden geçerken mis gibi kokan ekmeklerinden aldığım için millet alışkın, gezinin ortalarında bu bir nevi alışkanlık oldu, arkadaşlarda alıp ikram ettiler.
Kudüs-Amman gezimiz sırasında da Meryem, rehberimize söylemişti, yol kenarında mevye satanların birinde durmamızı, burada da aynı geleneği tekrarladı. Arabayı mandalinin harika kokusu sardı, birer de muz, atıştırmalık; zaten herkes yanındakinden ikram ediyor, öğle yemeği yemiyoruz güya, ama yemişten daha fazlası oluyor. Mevye ikramını her seferinde bir grup üstelenerek devam etti yol boyu. Hatta şoförümüz Abdülkebir bey, ”Finduk nerede? diye Malik beye sorunca, Meryem, fındık dağıtan kardeş, şoförümüze ikram edelim, diğer ikramların bazılarını yemedi deyince hemen yetiştirdi İzmir grubumuz. Şöför de Malik Bey de şaşırdı, yahu oteli öğrenmeye çalışıyoruz deyince bir kahkaha koptu, araba içinde. Bunun üzerine Meryem, Lübnan gezimiz sırasında bir akşam yemeğinde masaya aksesuar niyetine konulan yeşillikleri nasıl yediğimizi anlattı, velhasıl güzel insanlarla yoldaş olmaya devam ediyoruz, şükür.
Bu bana rahmetli Dr. Emin Acar hocamın hatırası, su atlamış ekmek önemli derdi, akşamüzeri dergah/muayene olarak kullandığı yerlere meczuplar gelir, ekmek alır götürürdü. Ekmek önemli, hele sıcak ekmek daha önemli, çocukluğumdan beri aldığım ekmeğin uçlarını yerim, buna alıştı Meryem; ama özellikle misafirliklerde yemekten sonra kuru ekmek yememe alışamadı, ayıp oluyor diye. Şafşavan çarsına girdik, mavi evlerin arasında millet fotoğraflar çektirdik
Biz meydana çıktık, asırlık ağacın gölgesinde sekilendik biraz.
Sonra tekrar yol, akşamüzeri modern bir Avrupa şehri olan Tetuan geldik, herkes bir türlü söylediği için ben buraya bütün söylenişlerini yazayım. Berberice: ⵜⵉⵟⵟⴰⵡⵉⵏ Tiṭṭawin, "gözler" ve mecazi anlamda "su gözü" anlamına geliyormuş. Fas'ın Akdeniz'deki iki önemli limanı arasında yer alan şehrin adının Arapça yazılımı تطوان, İspanyolca: Tetuan, Fransızca: Tétouan. Siz de Tatvan diye okuyabilirsiniz. İstiklal caddesi gibi bir sokaktan Muhammed V meydanına geldik.
İlk bölümlerde gördüğünüz kraliyet arması sarayın hemen karşısındaki iki apartmanın iki yüzüne işlenmiş. İspanyolca konuşan bir kanalın açık olduğu bir lokantada akşam yemeği, ben güvecin kardeşi olan tacin’i tercih ettim. Gece yarısına doğru Tanca' ulaştık. Bir Nefes Felsefe seri yazısının 19. Burada okumak ayrı bir dinginlik verdi işin doğrusu. İbn Tufeyl, İbn Rüşd, İbn Haldun ve İbn haldun’un yaşadığı yerler buralar çünkü.
Fas Gezi-Yorum Ön Notlar 5: Kartacalılar’dan Bu Yana Ticaret Odağı; Tanca
Afrika'nın Avrupa'ya bakan penceresi olan Tanca (Tangier طنجة),Fas'ın kuzeyinde, Kuzeybatı Afrika'da, Cebelitarık kıyısında. “Afrika ile Avrupa’nın kenetlendiği ülke sıfatını buradan dolayı kazanıyor. Güneyi Afrika, Kuzeyi Avrupa; çünkü bir kuşum uçumu yani 14 km öbür taraf Avrupa, İspanya kıyıları. Yıllar öncesinde de oradan bu tarafa bakmış ve inşallah gitmek naşi olur diye dua etmiştik. Sürekli feribotlar çalışıyor iki kıta arasında. Akdeniz ve Atlas okyanusu kesiştiği noktaya çıktığımız için gayet rahat görülüyor.
Bir deniz kulesi var, adı Cap Spartel. Bölgenin de adı zaten. Romalılar tarafından Ampelusium ("üzümlerin pelerini") olarak bilinen bu verimli bölge, kayalık sahilin üstünde yer alıyor. Gölgeli, ağaçlarla kaplı güzel bir yolun etrafı lüks villalarla dolu, Avrupa’nın ve İslam dünyasının zenginlerinin evleriymiş buralar.
Gibraltar yani Cebeli Tarık boğazını gösteren ve aynı adı taşıyan Deniz Feneri Melik III. Muhammed tarafından 1864 yılında yaptırmış. 200 Dirhemin bir yüzünde burası var.
Tanca, İngiltere, Fransa, İspanya ve İtalya’nın paylaşamadığı bir bölge. Şehir; ekonomik politik çatışmaların merkezi olmuş, Kartacalılar, Romalılardan bu yana. Burası uluslararası özerk ticaret alanı olarak görülüyormuş bir nevi Hong Kong gibi. Geçmiş zamanlarda stratejik konumu ve liman oluşu nedeniyle uyuşturucu, kaçakçılık ve casusluk trafiğinin kavşağı denilebilecek bir yermiş. Şimdi caz festivali ve kültürel etkinliklerle meşhurmuş.
İbn Batuta’yı Ziyaret
Sonra şehir merkezine daha doğrusu Kasaba, old madina yani Eskişehir ve ibn Battuta ağaya Evliya Çelebi emmimin selamını ilettik. https://www.youtube.com/watch?v=PlUvbUa9BeM&ab_channel=MevlutUyanik
Yani anlamadığım nokta rehberin ısrarla götürmemek istemesi, orada bir şey yok diye, yahu sana ne kardeşim, biz gitmek ve selam vermek istiyoruz demedik tabiki doğrudan.
Sonrasında çarşısını gezdik, güzel bir kafe de mola verdik, dinlendik biraz.
Afiyet olsun anlamında “bi’l-afiye” deyince Malik kardeş, aman hocam burada “Ye’tike’l-afiye” de deme, tam tersi anlam yüklüyorlar, “bissıhha” demeniz yeterli dedi.
Malik ve Ahmed beylerle birlikte fotoğraf çektirdik, rehberimizin ve benim göbek öne çıktı tabiki. Yahu bak senin takipçinin dedim. Sonraki günlerde eşi Saida hanıma da söyledim, koca turda iki göbüşlü var diye, derslerde de kendimden “bay göbüşlü” diye bahsederim deyince, burada zayıf insanlar pek tercih edilmez özellikle erkeklerde deyince, yok yahu teselli için söylüyorsunuz dedim. Yok gerçekten öyle, zayıf insan kalbi de zayıf olur gibi bir şey söyledi ama tam hatırlayamadım. Neyse yeni dönemde bu anektodu anlatacağım gençlere deyince gerçekten mi dedi, bende evet, gerçekten dedim.
Tekrar arabaya bindik ve 600 km Tanca Marakeş yolculuğu. Öyle uzun değilmiş yahu, müzik sohbet ve fıkralarla bitiveriyormuş. Ekip de birbirine kaynaşınca yolculuk bir başka şenleniyor işin doğrusu. Tabii manzaranın güzelliği, otoban ve dinlenme tesisleri ile tam bir Avrupa ülkesi gibi olmasının da etkisi büyük bu yolculukta