Site İçi Arama

savunma

Ankara-Londra Savunma Alanındaki Yakın İşbirliği, Berlin’e Rağmen, Typhoon’ların Türkiye’ye Satışının Önünü Açabilir mi?

Ortadoğu’daki varlığını, güç ve prestijini korumak için Türkiye’nin jeopolitik konumuna ve tarihi bağlantılarına dayanmak isteyen İngiltere, bu manada İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı’nın kesin lideri konumuna yükselen hegemon ABD kültüründen farklı olarak, Türkiye ile özel ilişki içerisinde kalmaya her zaman özen gösterme eğiliminde olan bir ülkedir.

İngiltere ile Türkiye Arasındaki Tarihi Sorunlar Aşılabilir mi?

Geçmişten günümüze bir dönem güneş batmayan toprakların varisi, şimdilerin küçük ada devleti İngiltere’nin bilhassa Doğu ülkelerindeki varlığı, nüfuzu; temas kurdukları milletlerin, halkların İngiliz gücüne ve itibarına (prestijine) inanmalarına bağlı görülür. Birinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye’nin başlıca düşmanı olan İngiltere, silahlarının gölgesinde tuttuğu Türk Milletini, Ortadoğu ve Balkan halklarının ekseriyetinin eliyle Anadolu’da boğmaya azmetmiştir. Buna rağmen İngiliz güneşinin de batabileceğine inanan Anadolu Türklüğü; Mustafa Kemal liderliğinde Samsun’dan başlattıkları Türk İstiklâl Mücadelesinin sonunda arkalarında İngilizlerin bulunduğu Yunan Ordusunu 9 Eylül 1922’de İzmir’de denize dökerek, adeta dolaylı bir şekilde dört yıl önce ezici bir yenilgiye uğradığı İngilizlere karşı da çok kısa bir süre sonra Türk zaferini kazanmıştır. Böylece Lozan’dan bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkan Türkiye, Falih Rıfkı Atay’ın deyişiyle, Müslümanlık âleminde Allah korkusunun neredeyse yerine geçen İngiliz korkusunu silip attı. İngiliz prejtijini Müslüman aleminde yerle bir etti.

Yeni Cumhuriyet, Lozan barışıyla birlikte başka vasıtalarla devam eden, bilgece oynanan uluslararası bir savaş arenasının içinde kendini bulmuştu. İngiltere; Lozan sonrası dönemde de Türkiye’nin kendi eksenine girmesini istemiş ama bunun artık o kadar kolay olamayacağını tarihin akışı kendisine göstermişti. Yine de iki ülke birbirlerini belirli bir mesafede tutarak zamanla NATO çatısı altında görüldüğü üzere müttefiklik boyutuna kadar ilişkilerini ilerletme becerisi göstermişlerdir. Öte yandan, Ortadoğu’daki varlığını, güç ve prestijini korumak için Türkiye’nin jeopolitik konumuna ve tarihi bağlantılarına dayanmak isteyen İngiltere, bu manada İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı’nın kesin lideri konumuna yükselen hegemon ABD kültüründen farklı olarak, Türkiye ile özel ilişki içerisinde kalmaya her zaman özen gösterdiğini değerlendiriyorum.

Brexit Sonrası Ankara-Londra Hattı Trafiği Artış Gösterdi

Ankara ile Londra arasında köklü tarihi ilişkilere dayanan ilişkiler son dönemde yeni bir ivme kazandı. Bunun nedeni Türkiye açısından ABD ve AB ile yaşanan sorunlar iken, İngiltere açısından ise AB üyeliğinden ayrıldıktan sonra izlemeye başladığı bağımsız ve küresel dış ve güvenlik politikasıdır. Bu kapsamda, Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılması sonrasında İngiltere’nin ülkenin dünyanın geri kalanıyla etkileşim biçimi de değişmeye başlamıştır. AB kapısında 60 yıldır bekletilen Türkiye ile eşit düzleme gelen İngiltere; birçok yönden Türkiye ile ikili ilişkilerini derinleştirilmek için bu ortak noktayı adeta bir çıpa, bir katalizör olarak kullanmaya başladığına inanıyorum. Londra-Ankara hattında gelişen bu yeni durum, her iki başkent tarafından da ikili ilişkiler alanında, ticaret, ekonomi, savunma başta olmak üzere birçok başlıkta yeni adımların atılması fırsatını doğurdu, doğuruyor. 

Nitekim, Erdoğan'ın 28 Mayıs’ta yeniden seçilmesinin ardından, 10 numaranın yeni sakini Başbakan Rishi Sunak’ın "ticareti büyütmekten NATO müttefiki olarak güvenlik tehditleriyle mücadele etmeye kadar, iki ülke arasındaki güçlü işbirliğini sürdürmeyi dört gözle beklediğini ifade etmesi önemliydi. Brexit sonrası Avrupa dışında ticari ortaklarının sayısını artırmak İngiltere; 1 Ocak 2021 tarihinde iki ülke arasında imzalanan serbest ticaret antlaşması üzerinden ilerlemeye çalışıyor. Genel olarak Türkiye; İngiltere için bir pazar olmanın yanı sıra, Doğu Avrupa ve Orta Doğu'da bu ülkenin Kafkaslar ve Türkistan coğrafyası dahil diğer dinamik pazarlara da bir giriş noktası olarak hizmet ediyor. İki ülke arasındaki ticaretin yeni düzenlemelerle 2023 yılında, bir önceki yıla göre %20 artış sağlaması, ticari ilişkilerin gelişiminde doğru adımların atıldığını bize gösteriyor. Yakın dönemde hizmetler, veri ve dijital sektörlere yönelik yeni düzenlemeler gelebilir, ekonomi bağlamındaki işbirliği gittikçe derinleşebilir inancındayım.

Savunma Yetenekleri ve Savunma Sanayisinde İşbirliği Olabilir mi?

S-400 ve F-35 krizi yaşanırken, hatta bugünlerde bile ABD’nin 40 uçaklık F-16 Viper paketine yönelik Türkiye karşı blokajı devam ederken, Türkiye’nin savunma alanında diğer ülkelerle ilişkilerinde çeşitliliğe gitmesi ihtiyacı bulunuyordu. Bu yönüyle Brexit sonrası değişen İngiliz politikalarında, savunma bacağı Türkiye açısından fazlasıyla öne çıkıyor. Batı’nın 2019 yılında açık ve/veya örtülü bir şekilde Ankara’ya karşı başlattığı ‘savunma yaptırımlarını’, silah ihracatına yönelik kısıtlamalarını kaldırma yönüyle 2021 yılında, Ukrayna-Rusya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte, ilk kaldıran ülke İngiltere olmuştu. Bu durum Londra-Ankara ikili ilişkilerinin derinleşmesine katkıda bulunma fırsatı doğurdu. Tüm dünyayı etkileyen bu savaşın çıkması, her iki ülke de; NATO'yu Müttefikleri için kolektif savunmanın temeli ve Avrupa-Atlantik güvenliği için temel forum olarak gördüklerini birbirlerine teyit etme gereğini duydular. Öyle ki, iki ülke ortak askerî eğitim ve tatbikatların yanı sıra, savunma alanında kapasite geliştirme ve bir yönüyle teknoloji paylaşımı yoluna gitmeye başladılar. Son yıllarda İngiliz ve Türk yetkililer arasında savunma sanayisine yönelik çeşitli anlaşmalar yapıldı. 

Türkiye-İngiltere ilişkilerinde belirli bir seviyeye ulaşmış siyasi ve ekonomik ilişkilerin ötesinde, güvenlik ve savunma sanayisi alanındaki ilişkilerin gelecekte daha da önem kazanması, gelişmesi, daha üst seviyelere çıkması bekleniyor. Örneğin bu yıl İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı'nda (IDEF) gerçekleştirilen bakanlar düzeyindeki görüşmelerin ardından İngiltere ve Türkiye arasındaki savunma ilişkileri güçlenmeye devam edeceği sinyali verildi. Savunma Tedarik Bakanı James Cartlidge, IDEF'te Türkiye Savunma Bakan Yardımcısı Celal Sami Tüfekci ve Savunma Sanayii Başkanı Profesör Doktor Haluk Görgün ile bir araya geldi. Savunma meslektaşları arasında ihracat fırsatları görüşüldü. Görüşmelerde ekipman, ihracat ve ortak alanlarda daha fazla işbirliği fırsatları da dahil olmak üzere bir dizi konu ele alındı. Türkiye’nin prestij projesi, beşinci nesil savaş uçağı TF-23 Kaan’ın geliştirilmesi ve üretimine yönelik İngiliz ve Türk mühendisler, iki ülke arasında imzalanan sözleşmeler kapsamında birlikte çalışmaya devam ediyorlar. Savunma sektöründe her iki ülkenin varlıkları ve yetenekleri birbirlerini tamamlayıcı nitelikte görülüyor. Yakın vadede, 2011'de imzalanan Askeri İşbirliği Anlaşması'nın yeniden gözden geçirilerek değişen güvenlik ortamına cevap verebilecek ilave işbirliği yollarıyla güçlendirilmesi bekleniyor.

ABD’den Tedarik Edilemeyen F-16V’ler Yerine EF-2000’ler Satın Alınabilir mi?

Biden yönetimi, Vilnius’ta ’40 uçaklık F-16V savaş uçakları ve modernizasyon kitleri’ tedarik paketine onay verebileceğini gündeme taşımıştı. Ama henüz net bir gelişme ufukta gözükmüyor. Daha geçen gün Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konudan duyduğu rahatsızlığı, İsveç’in NATO’ya üyelik sürecine ilişkin bir soru esnasında dile getirdi. İsveç için Amerikalı muhataplarından F-16 konusunda verdikleri sözü yerine getirmelerini beklediğini söyledi.

Bilindiği üzere, Türkiye'nin caydırıcılık için ihtiyaç duyduğu en büyük yetenek eksikliği, gelişmiş savaş uçaklarına ihtiyacının karşılanmasından geçiyor. Dünyanın en büyük üçüncü filosu olan ancak artık eski sınıfına giren 230 civarındaki F-16 uçağını, 2007 yılındaki filo büyüklüğüne, yani en azından 270 adet F-16 sayısına ulaşabilmek için Türkiye’nin ABD’den 40 adet F-16’yı tedarik etmesi gerekiyor. F-16V paketinin alternatifi olarak da yine 40 uçaklık Eurofighter Typhoon alımı öne çıkıyor. EF-2000, öncü çok rollü yetenekler sunmasının yanı sıra, çok kısa bir süre içinde farklı operasyonel görevleri tek bir görevde birleştirebilen yüksek performanslı bir rol değiştirme (swing) fırsatı da veren bir silah platformu olarak biliniyor. Türkiye bu uçağa ilgisini Hava Kuvvetleri Komutanı seviyesinde bu uçakta uçmak suretiyle göstermiştir. İngiltere de isteklilik sergiliyor. Burada ne pürüz var bilemiyorum ancak Typhoon demek tek başına Londra demek değil diye biliyorum. Zira bugünlerde İngiltere, Suudi Arabistan’a 5 milyar sterlin değerinde Eurofighter Typhoon satışını gerçekleştirmeyi hedefliyorken, bu satış potansiyelini Typhoon programı ortaklarından Almanya, “insan hakları” gerekçesiyle 48 uçağın satışını engellemeye devam ediyor. Berlin Riyad’a bu engellemeyi, 2007 yılındaki 72 adet Typhoon savaş uçağının satışına rağmen yapabiliyor. Dolayısıyla İngiltere ile Türkiye olası bir Typhoon antlaşması için el sıkışsa bile, Almanya faktörünü göz ardı etmek mümkün gözükmüyor.

Bir başka işbirliği alanı da İngiltere merkezli yürütülen altıncı nesil savaş uçağı projesi Tempest’e Türkiye’nin de dahil edilmesi, bir paydaş olarak bu projede yer alması olabilir. Bu arada TF-23 Kaan için İngilizlerin, Türk Savunma Sanayisi Başkanlığının ve TUSAŞ’ın beklentilerinin çok altında bir destek veriyor oldukları kimsenin saklısı değil. Ancak, Tempest konusu bundan ayrı tutularak yeni bir başlangıç yapılması söz konusu olabilir. 

Sonuç

Hem İngiltere hem Türkiye çok yönlü, çok boyutlu ve çok taraflı ilişkiler içinde olmaya yelken açmış iki ülkedir. Brexit sonrası değişen ve farklılaşan İngiliz siyaseti, Türkiye açısından da yeni fırsatlar sunma potansiyeline sahiptir. İki ülkenin; birbirlerini sınırlamadan, tarihin dehlizlerinde yaşanan sıkıntılı sorunlarına takılmadan, kendi ilerleme eksenlerini tamamlayacak şekilde belirlenen/belirlenecek ortak alanlarda işbirliğine açık bir tavır sergiliyor olmalarını önemli buluyorum. Ankara ve Londra aynı yörüngede ilerlemeye devam ettikleri ölçüde, kazan-kazan ilişkisi tesis edilebilir. Bu yönde başkentler arasında karşılıklı ortak bir irade oluştuğunu gözlemliyorum.

Türkiye’nin Orta Doğu ve Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerine yönelik gerektiğinde güç kullanımına kadar varan dinamik siyaseti, buralarda iki ülkenin birbiriyle rekabet eden güvenlik kaygılarını da zaman zaman gün yüzüne çıkarıyor olsa da, belirli ölçüde stratejik beklentileri ve güvenlik kaygıları birbirine yakın olan iki ülke arasındaki savunma yeteneklerine ve savunma sanayisi alanındaki işbirliğine öncelik verilmesini değerli buluyorum. Zira yaklaşım her iki ülkenin de ortak menfaatinedir. İki ülkenin önünde bunu başarmak için geniş bir manevra alanı mevcuttur. Ortaya çıkan manevra fırsatları zamanında görülmeli ve bilgece kullanılmalıdır düşüncesindeyim. Bu yönüyle 40 uçaklık Typhoon paketini realize etmek, her iki ülkenin ortak çıkarına olacaktır. Bu yönde atılacak bir adım, Ankara’nın Doğu ve Batı arasında yalpaladığı, kendi çizgisini çizmek için arayış içinde bulunduğu bu dönemde Londra’yı Türkiye’ye daha da yakınlaştıracaktır.

Kaynakça

GovUK, “UK and Turkey continue to strengthen ties at Defence industry fair”, 26 July 2023, https://www.gov.uk/government/news/uk-and-turkey-continue-to-strengthen-ties-at-defence-industry-fair#:~:text=The%20UK-Turkey%20relationship%20is,addressing%20our%20shared%20security%20challenges.

Ilayda Nijhar, “What’s behind the strengthening UK-Turkey partnership?”, The Atlantic Council, 28 September 2023, https://www.atlanticcouncil.org/blogs/turkeysource/whats-behind-the-strengthening-uk-turkey-partnership/

Ahmet Üzümcü and Fatih Ceylan, “Recommendations for enhancing defence and security cooperation between the United Kingdom and Turkey”, ELN, 5 March 2023, https://www.europeanleadershipnetwork.org/commentary/recommendations-for-enhancing-defence-and-security-cooperation-between-the-united-kingdom-and-turkey/

SavunmasanayiST.com haber merkezi, “Londra’nın 5 milyar sterlinlik Typhoon satışına Alman engeli”, 27 Eylül 2023, https://www.savunmasanayist.com/londranin-5-milyar-sterlinlik-typhoon-satisina-alman-engeli/

Ebru Boyar, "Türk-İngiliz İlişkilerinde Prestij Faktörü (1923-1938)", Belleten Türk Tarih Kurumu, Aralık 2014, Cilt 78, Sayı 283, s.1157-1194,  https://belleten.gov.tr/tam-metin/223/tur

Dr. Hüseyin Fazla
Dr. Hüseyin Fazla
Tüm Makaleler

  • 29.09.2023
  • Süre : 4 dk
  • 1938 kez okundu

Google Ads