Site İçi Arama

savunma

Stealth (Düşük Görünürlük) Teknolojisi, Tehdit ve Tehdide-Karşı Tedbirler Nelerdir?

Gizlilik programlarını çevreleyen büyük gizlilik, yalnızca belirli bir gizlilik (stealth) teknolojisini korumak için değil, belirli bir sistemde kullanılmış olan tekniklerin seçimini ve karışımını korumak için tasarlanmıştır. Bir platformu radara "görünmez-invinsible" kılmak için çeşitli teknolojiler birleştirilebilir. Bu teknolojiler arasında pürüzsüz bir yüzey, "uçan kanat- flying wing” tasarımı, radar emici malzemeler (RAM-Radar Absorbent Materials), uçak gövdesine gizlenmiş motorlar ve elektronik karşı tedbirler (ECM-Electronic Countermeasures) yer alır. Bu özelliklerin her biri, düşman hava savunma sistemlerini kandırma ve/veya köreltme girişimine katkıda bulunur.

Gizlilik ve/veya düşük görünürlük, çağdaş silah sistemlerinde ve özellikle de hava araçlarında sihirli kelime haline geldi. Görünmezlik üzerine yapılan çağdaş çalışmaların kökleri, kamuflaj boya şemaları yoluyla askeri uçakların görünürlüğünü azaltmaya yönelik uzun süredir devam eden çabalara dayanmaktadır. Bununla birlikte, elektronik sensörler, diğer uçakları takip etmenin birincil yolu olarak pilotların gözlerinin yerini aldığından, daha karmaşık savunma araçlarına ihtiyaç duyulmuştur.

Çoğu zaman, basitçe; uçağı radara karşı görünmez kılmak için özel malzemelerin kullanılması olarak düşünülen gizlilik, aslında bir saldırgan sistemin sensörlerinin bir uçağı (veya savaş gemileri gibi diğer platformları) tespit etme, takip etme ve saldırma yeteneğini azaltan karmaşık bir tasarım felsefesidir. Bu süreçte çeşitli sensörler kullanılacağından, gizli (stealth) bir hava, deniz, kara aracının tasarımı, farklı teknikler arasında dikkatli dengeler gerektirir.

Gizlilik programlarını çevreleyen büyük gizlilik, yalnızca belirli bir gizlilik (stealth) teknolojisini korumak için değil, belirli bir sistemde kullanılmış olan tekniklerin seçimini ve karışımını korumak için tasarlanmıştır. Bir platformu radara "görünmez-invinsible" kılmak için çeşitli teknolojiler birleştirilebilir.

Bu teknolojiler arasında pürüzsüz bir yüzey, "uçan kanat- flying wing” tasarımı, radar emici malzemeler (RAM-Radar Absorbent Materials), uçak gövdesine gizlenmiş motorlar ve elektronik karşı tedbirler (ECM-Electronic Countermeasures) yer alır. Bu özelliklerin her biri, düşman hava savunma sistemlerini kandırma ve/veya köreltme girişimine katkıda bulunur.

Uçağın düşük radar kesiti (RCS- Radar Cross Section), yer tabanlı ve hava tabanlı radarların uçağı tespit edebileceği menzili azaltır. Radar Emici Malzeme (RAM-Radar Absorbent Material), bir radar sinyalinin çoğunu emer ve uçağın kanat şeklindeki ve yuvarlak tasarımı, kalan gücün çoğunu radar kaynağından uzağa yönlendirir. Motorlar, ısı izini azaltmak ve jet motorunun kompresör kanatlarını radar algılamasından gizlemek için uçağın üstüne yerleştirilen hava alığı (hava girişi) ve egzoz kanalları ile gövdeye gömülüdür.

Elektronik Karşı Tedbirler ECM (Electronic Countermeasures); karıştırma ve hayalet (ghost) görüntüleme yoluyla radar operatörünün kafasını karıştırmak için son çare girişimidir. Özellikle Sovyet tarzı hava savunma sistemlerinin yüzde 70'i radar algılama ve takip modlarını kullandığı için; gizlilik teknolojisinin faydaları doğası gereği açıktır.  Bununla birlikte, sınırlamalarla ilgili, hava savunma tespit ve takibinin diğer Kızılötesi (IR- Infrared), elektro-optik (EO- Electro-Optical) ve görsel unsurlarının da eğer bir hava aracı gerçekten "gizli-stealth" olacaksa, atlatılması gerekir.

Sınırlamalar:

Mükemmel gizli (stealth) tasarım yoktur, bunun yerine her görev gereksinimi uygun bir teknik karışımı gerektirdiğinden; mümkün olduğunca optimum (olabilecek en iyi) tasarımı yapmak gerekecektir. Gizliliğin (stealth) uygulanması cezasız da değildir. Kullanılan gizlilik sağlayıcı malzemelerin bir kısmı özel ve maliyetli bakım gerektirmektedir. Bir uçağın manevra kabiliyeti, gizli (stealth) tasarım özelliklerinin uygulanmasıyla sınırlandırılabilir, azaltılabilir, hatta uçak neredeyse hantallaşabilir. 

F-117A'da olduğu gibi, B-2'nin düşük gözlemlenebilir özellikleri yapısal ve bakım faaliyetlerinin sık sık yapılmasını gerektirdiğinden, her B-2 bombardıman uçağının kendi kapalı bakım tesisi olacaktır.

Gizlilik, yalnızca tasarımdan tavizler gerektirmez, aynı zamanda operasyonel tavizler de getirir. Hedefleri bulmak için kullanılan sensörler, hayalet (stealth) uçaklar için özel bir sorun teşkil eder. Konvansiyonel uçaklar tarafından kullanılan büyük radarlar, gizli (stealth) bir uçağın konumunu açıkça tehlikeye atacaktır. Havadan havaya muharebe, kızılötesi izlemenin yanı sıra düşman uçakları tarafından yayınların pasif olarak algılanmasına dayanacaktır. Bununla birlikte, bu tekniklerin diğer gizli uçaklara karşı marjinal etkinliği vardır ve bu da Gelişmiş Taktik Savaş Uçağına gizliliğin sınırlı uygulanmasını açıklar.

Yerdeki hedeflere saldıran uçaklar da benzer bir sorunla karşı karşıyadır. FLIR-İleriye Bakan Kızılötesi Sistemler (FLIR-Forward-Looking Infrared) genel konumu bilinen hedeflere hassas bir şekilde nişan almak için kullanılabilir, ancak geniş bir alanda hedefleri aramak için pek uygun değildir. Uçakta potansiyel hedefleri taramak için bir radar kullanılması ise konumunu tehlikeye atabilir. Hedeflerin yerini tespit etmek için hayalet (stealth) uçaklar, havadaki bir lazer radarına güvenebilir, ancak böyle bir sensörün kötü hava koşullarında ancak sınırlı bir faydası olacaktır. Daha umut verici bir yaklaşım, keşif uydularından doğrudan iletilen verileri kullanmak olacaktır.

Evet; gizlilik tekniklerinin kullanımının sınırları vardır. Bir uçağın radar kesiti, görüntülendiği açıya bağlı olduğundan, bir uçağın önden veya arkadan bakıldığında, yandan veya yukarıdan bakıldığında olduğundan çok daha küçük bir RCS'si (Radar Cross Section-Radar Kesiti) olacaktır. Genel olarak gizli uçaklar, ön RCS'lerini en aza indirecek şekilde tasarlanmıştır. Ancak bir uçağın yüzeyini, RCS'yi tüm yönlerde eşit olarak azaltmak için konturlamak mümkün değildir ve ön RCS'deki azalmalar, yukarıdan daha büyük bir RCS'ye yol açabilir. Bu nedenle, görünmez bir uçağın yer tabanlı bir radara veya aynı irtifada başka bir uçağa doğru uçarken izlenmesi zor olabilirken, yüksek irtifa hava radarı veya uzay tabanlı bir radarın onu takip etmesi daha kolay olacaktır.

Ses dalgaları gibi, radar dalgaları da bazı şeylerden diğerlerinden daha iyi yansır. Daha küçük bir RCS ile, radarlar, gizli (stealth) olmayan bir uçaktan çok daha yakın olana kadar gizli (stealth) bir uçağı tespit edemez.

172 ft kanat açıklığı ile B-2 Spirit, F-16'dan yaklaşık 6 kat daha büyüktür, ancak daha küçük bir radar kesitine (RCS) sahiptir.

Görünmezlik (Stealth) Teknolojisine Karşı Tedbirler:

Pasif (Bi-Statik) Radarlar:

Pasif radar ayrıca pasif tutarlı konum, pasif gizli radar ve pasif bi-statik radar olarak da bilinir.

Görünmez (stealth) hava araçlarının bir başka sınırlaması, bi-statik radarlar tarafından tespit edilme konusundaki savunmasızlıklarıdır. 

Görünmez (stealth) bir uçağın konturu, monostatic bir radar sinyalinin doğrudan radar vericisinin yönüne geri yansımasını önleyecek şekilde tasarlanmıştır. Ancak bi-statik bir radarın vericisi ve alıcısı ayrı yerlerdedir, aslında tek bir verici, geniş bir alana dağılmış radar alıcıları tarafından kullanılabilir. Bu, bu alıcılardan en az birinin yansıyan bir sinyali alma olasılığını büyük ölçüde artırır. Radar vericisi uzay tabanlıysa ve bu nedenle hava aracını en büyük radar kesitinin yönü olan yukarıdan görüyorsa, gizli hava taşıtlarının bi-statik radar tarafından tespit edilmesi olasılığı daha da artacaktır.

Pasif radar tespit, yer tespiti ve takip fonksiyonlarını yerine getirebileceği gibi, hedef tespiti de yapabilmektedir.

Temel görünmezlik teknikleri, bi-statik geometriden ve gizliliğe karşı dalga biçimlerinin kullanımından yararlanan pasif radar sistemlerine karşı eskisinden daha az etkili olacaktır.

IRST Sistemleri:

Birkaç analist, F-22 gibi hayalet (stealth) uçakların Kızılötesi Arama ve İzleme Sistemleri (IRST-Infrared Search and Track Systems) tarafından tespit edilmeye karşı savunmasız olacağını iddia ediyor. Bir uçağın yüzeyinin doğal ısınması, bu tür sistemler için onu görünür kılar. Uçak ne kadar hızlı uçarsa, o kadar ısınır ve böylece kızılötesi araçlarla tespit edilmesi o kadar kolay olur. Bir uzman, "bir uçak çevresinden yalnızca bir santigrat derece saparsa, onu askerî açıdan faydalı menzillerde tespit edebileceksiniz" diyor. 

Aslında, hem Rus MiG-29 hem de Su-27 IRST cihazları taşıyor, bu da Rusların bunu uzun süredir potansiyel bir gizlilik (stealth) karşıtı sistem olarak gördüklerini ve stealth’ın IRST sistemlere karşı zayıflığını havada avantaja dönüştürmeyi hedeflediklerini gösteriyor.

Sonuç olarak ne pasif radar ne de gizlilik teknolojisi sihir değildir. Gerçek şu ki, en iyi büyü kitabına sahip taraf, en iyi büyüye değil, geleceğin hava savaşlarını kazanmadaki en yüksek şansa sahiptir.

Ladar (Lazer Radar):

Görünmez uçaklar, art arda kullanılan çoklu sensörlere karşı daha da savunmasızdır. Hedefi izlemek için bir IRST (Infrared Search and Track Systems) ve hedefi boyamak için bir Ladar (lazer radar) veya dar ışın, yüksek güçlü bir radar kullanılarak üstün veriler sağlanır.

Gizliliğin (stealth) en temel potansiyel sınırlaması, görsel algılamaya karşı savunmasız olmasıdır. F-22, örneğin F-15'ten yüzde 25-30 ve F-18'den yüzde 40 daha büyük olduğundan, 10 mil mertebesindeki menzillerden görsel olarak tespit edilmesi çok daha kolay olacaktır. Görünmezlik özelliklerinin çeşitli tipteki güdümlü havadan havaya füzelerin etkinliğini büyük ölçüde azaltacağı düşünüldüğünde, avcı uçakları hava çatışmaları (dog fight-it dalaşı) muhtemelen görsel menzil alanına geri dönecektir. Bu bağlamda, it dalaşında hantal kalabilecek bir F-22 belirgin bir dezavantaja sahip olacaktır.

Stealth’in Geleceği ne olacak?

Sonuç olarak, ne pasif radar, ne IRST, ne ladar ne de gizlilik (stealth) teknolojileri sihir değildir, bilinen ve uygulanan teknolojilerdir. Gerçek şu ki, en iyi büyü kitabına sahip taraf, en iyi büyüye sahip olan taraf değil, geleceğin hava savaşlarını kazanma şansı en yüksek olan taraftır.

Stealth özellikli hava platformlarını F-117A ile ABD gündeme soktu, B-2, F-22, F-35 ve B-21 ile devam etti. Hatta bu özellik 5’inci nesil jet savaş uçaklarının belirleyici özelliği oldu. 6’ıncı nesil jet savaş uçakları da stealth özelliğe sahip olacaklar (detaylı bilgi için bknz Ref.-1).

ABD’yi J-20 ve J-31 ile Çin ve Su-57 ile de Rusya izliyor.

Kendi 5. nesil jet savaş uçaklarını tasarlayıp, imaline başlayan; KAI KF-21 Boramae ile G.Kore ve TF-23 KAAN ile Türkiye de stealth özelliğine sahip olacaktır. Bu durumda stealth’i tespit eden sistemlerin henüz stealth özelliğin hava harbine kattığı olağanüstü “kuvvet çarpanı-force multiplier” etkisini ortadan kaldıramadığını görüyoruz.

Ne stealth ne de karşı-tedbir teknolojilerindeki gelişmeler duracaktır. Eğer bir tehdit geliştiriliyorsa, o tehdide karşı tedbirler de geliştirilecektir.

Kaynakça:

1. Jet Savaş Uçağı Gelişimi/Jet Savaş Uçağı Nesilleri

https://strasam.org/savunma/havacilik-ve-uzay-sanayii/jet-savas-ucagi-gelisimi-jet-savas-ucagi-nesilleri-1197

Araştırmacı Yazar Raif BİLGİN
Araştırmacı Yazar Raif BİLGİN
Tüm Makaleler

  • 06.06.2023
  • Süre : 6 dk
  • 3799 kez okundu

Google Ads