Site İçi Arama

dinfelsefe

Abbasilerde Tarihçi, Hocası ve Talebesi ile bir yandaş tarihçilik örneği

Zamanımızda da devletlerin desteklediği yazarlar bulunmaktadır. Yassıada mahkemeleri ve Wiki leaks sızıntılarında hangi yazarlara ne kadar ödeme yapıldıkları ortaya çıkmıştı. Bu gerçekten hareketle, çeşitli medya ortamlarında paylaşılan veya yayınlanan yazı ve haberlerin aslı araştırılmalı, mutlaka çapraz okuma yapılmalıdır.

Abbasiler, Hz. Peygamberin amcası Abbas’ın soyundan gelen bir hanedan olup 750 yılında Emevîleri, başta Ali evlatları ve tüm gayri memnun topluluklar ile yaptıkları koalisyon ile devirerek başa geçmişlerdi. İdareyi ele geçirdikten sonra, başta Ebu Müslim sonra tüm Ali evladı Şiiler diskalifiye edildiler.

İlim çok tabii ki destek olmadan doğmaz, büyümez ve gelişemez. Ancak, devlet veya özel sermayenin desteklediği ilim, desteklendiği kurum lehine çalışmak zorunda olduğu gibi onun yaptığı hataları, yanlışları göz ardı edebilir, aleyhine çalışma da yapamaz.

İslam tarihçiliği, Abbasîler devrinde Taberi hariç, Halifelerin desteği ile doğup büyüyüp gelişmiştir. Dolayısıyla Halifelerin siyasi planları aleyhine yazmaları mümkün olmadığı gibi, onların planlarına uygun tarih yazmışlardır.

Bu yazıda tipik olarak İslam tarihçilerinin en önde gelenleri İbn Sa’d, hocası Vâkıdî ile talebesi Belâzûri den birkaç örnek vereceğiz.

Vâkıdî 

Hicrî 130 (Miladî 747) yılında Medine’de mevâlî bir aile içinde doğdu. Vâkıdî gençlik yıllarında Medine’de buğday ticaretiyle uğraştı. Eli çok açık olduğundan hep malî sıkıntı içerisinde ve ağır borç altında yaşadı. 100.000 dirhem sermayesini tüketerek iflâs etti. Halife Hârûn Reşîd’in veziri Yahyâ el-Bermekî’nin himayesinde Harun Reşide hac ziyaretinde rehberlik yaptı. İbn Sa‘d, Tabakad’da İdam edilene kadar da vezirin gece sohbetlerine çağrıldığını, gecelik 500 dinar aldığını nakleder. Vâkıdî, Vezir Yahyâ ile Abbâsî halifelerinden aldığı yardımların 600.000 dirheme ulaşmasına karşılık bu paraların bir yıl süreyle kendisinde kalmayıp harcadığından zekât vermediğini söylemiştir. İki hizmetçisine gece gündüz istinsah ettirdiği 600 sandık dolusu kitap bırakmıştır. Vâkıdî, muhaddisler tarafından meçhul râvilerden münker hadisler aldığı iddia edilerek ağır ithamlara maruz kalmış ve eleştirilmiştir. Ahmed b. Hanbel, “isnatları topluyor ve bazı konularda ihtilâfa düşen bir zümreden tek bir siyakla tek bir metin getiriyor” demiştir. Yine Ahmed b. Hanbel’in, “Vâkıdî yalancının biri, hadisleri kalbediyor, Zührî’nin hadisini Ma‘mer’in hadisine ekliyor” şeklindeki ifadesi de cerh ve tadil âlimlerinin çoğunluğu tarafından tasdik edilmiş, onun rivayet ettiği hadisler reddedilmiştir. İmam Şafi, İmam Ahmed b. Hanbel, İmam Buhari, Ebû Davud, Tirmizî, Nesâi naklettiği hadislerin güvenilir olmadığını belirtmişler, İmam Zehebi “güvenilmezliği hakkında icmâ hasıl olmuştur” demiştir.

Megazi de Bedir savaşını anlatırken Peygamberimizin amcası Hz. Abbas’ın sanki Bedir savaşında Peygamberimize karşı savaşmamış, esir düşmemiş, fidye ile serbest bırakılmamış gibi hiç adını anmaması çok ilginçtir.

Uhud savaşı öncesi Abbas’ın Hz. Peygamber’e gizlice bir mektup yollayarak Kureyş’in üzerine geldiğini, asker sayısı, binit ve silahlarıyla ayrıntılı haber verdiğini rivayet eder.

Megazi III. cildinde Veda hutbesini “Biliniz ki, Cahiliye dönemine ait bütün faizler kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk faiz de Abbas b. Abdulmuttalib’in faizidir. Cahiliye çağındaki bütün kan davaları kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davanız da, İyâs b. Rebî’a b. El-Hâris’in kan davasıdır” şeklinde aktarmıştır. Abbas’ın para ticareti yaptığını gizlemiştir.

Kitâbü’l-Meġāzî hariç Kitâbü’t-Târîḫ ve diğer eserleri günümüze ulaşmamıştır.

İbn Sa’d        

İbn Sa’d hicrî 230, milâdi 845 yılında vefat etmiştir. Dedesi Abbasi ailesinin azatlısı idi. Tâbiin (sahabileri görenler) ve onların talebelerinden Arap dili ve edebiyatı, hadis ve tarih okudu. Vâkıdî’nin kâtipliğini yaptı ve yakın bir dostluk kurup ölümüne kadar (207/823) yanından hiç ayrılmadı.

Abbâsî Halifesi Me’mûn, 218 (833) yılında İbn Sa‘d başta olmak üzere şehrin ileri gelen yedi fakih ve muhaddisini halku’l-Kur’ân konusunda sorguya çekti. İbn Sa‘d dahil âlimlerin hepsi Kur’an’ın mahluk olduğunu kabul ettiler ve serbest bırakıldılar. Ahmed b. Hanbel, Me’mûn’un istediği cevabı vermeyerek işkenceye maruz kaldı.

İbn Sa‘d h.230’da (m. 845) Bağdat’ta vefat etti 230 yılından sonra ölen bazı kimselerin biyografilerinin eṭ-Ṭabaḳāt’ta yer alması öğrencileri tarafından eklemeler yapıldığını göstermektedir.

Hocası Vâkıdî gibi yapmayıp, Hazreti Peygamberin amcası Abbas’ın savaşa katıldığını, ama müşriklerin zorlamasıyla katıldığını, zayıf, güçsüz bir sahabi tarafından değil bir melek tarafından esir alındığını, zincirlerinin peygamberimiz tarafından çözdürüldüğünü anlatır. 

Hz. Ömer’in Ebû Süfyân ve Muaviye’yi zaman zaman azarladığını, Abbas’a daima hürmet gösterdiğini, yağmur duasına çıkıldığında Abbas’ı vesile kıldığını, çatısının oluğunu tamir etmesi için omuzlarında taşıdığını rivayet eder. “Ömer b. el-Hattâb Mekke’ye geldi ve set üzerinde dikildi. Mekke halkı ona, “Ebû Süfyân sel yatağına taş koyarak bize yasakladı.” diyerek şikâyet ettiler. Bunun üzerine Ömer, “Ebû Süfyân’ı bana çağırın!” dedi. Ebû Süfyân yanına geldiğinde, Ömer ona, “Bizzat sen, bu taşları tek tek başka yere taşıyıncaya kadar buradan ayrılmayacağım!” dedi. Ebû Süfyân bizzat kendisi o taşları başka yere aktarmaya başladı. Bu durumu gören Ömer, “Mekke’nin merkezinde Ömer’i Ebû Süfyân’a amir yapan ve onu emrine itaatli kılan Allah’a hamdolsun!” diyerek şükretti.” Tabakat, VI, 16

Abbasi siyaseti gereği, Muaviye’nin içki ve put ticareti yaptığı şeklinde başka kaynaklarla desteklenmeyen zayıf rivayetleri nakleder.

Yine Abbasi siyaseti gereği, Hz. Hasan’ı karalamak için Daha önce evlenip, sonra boşadığı ve başkası ile evlenen Hz. Ebubekir’in torunu Hafsa ile birkaç defa görüştüğü, başka kaynaklarla desteklenmeyen zayıf bir rivayet nakleder. Bu rivayet, aşağıda kaynaklarda verilen bir doktora tezinde, rivayeti aktaran Suhaym b. Hafs el-Ensari ile İsa b. Hârûn e Muzenî isimli şahısların cerh tadil listelerinde olmadığı ispatlanarak çürütülmüştür. Nitekim Tabakat’ta Suhaym’dan bununla birlikte iki rivayet, İsa‘dan ise sadece bu rivayet bulunmaktadır. 

Belâzüri   

Doğum tarihi bilinmemektedir. Ölümü hicrî 279, milâdî 892 dir. Şiir ve hicivdeki ustalığı ile Halife Mutez, Mustain ve Mütevekkil’in yakın çevresinde bulundu ve ihsanlarına nâil oldu. Mütevekkilin on yıl kadar nedimliğini yaptı. İbn-i Sa’d’ın talebesi olup, günümüze ulaşan Ensâb’ul eşrâf ve Fütuh’ul buldan diye iki eseri bulunmaktadır.

Ensab’ul eşrâf da Bedir savaşını anlatırken Vâkıdî gibi Abbas’tan hiç söz etmemektedir. “Kureyş’den esir Edilenler” başlığında ise: “Âkil b. Ebû Talib: Onu Ubeyd b. Evs ez-Zaferî esir aldı. Ubeyd, onun amcası Abbas’ı da esir almıştı. Daha sonra ikisi de fidyeyle serbest kaldılar” şeklinde sanki sıradan bir isim gibi yazmıştır (I. Cild, s.356). 

Ensab’da Muaviye’nin cehennemlik olduğu, minberde görüldüğünde boynunun vurulması gerektiği, öldüğü zaman İslâm dini üzere ölmeyeceğine dair Hz. Peygambere ait olduğunu iddia eden uydurma rivayetleri aktarmıştır.

Muaviye’nin içi ve heykel ticareti yaptığına dair başka kaynaklarda bulunmayan rivayetleri de aktarmakta olup, hocası İbn-i Sa’d’ın yazdığı, Hz. Hasan’ın eski eşi Hafsa ile birkaç kere görüştüğü şeklindeki uydurma rivayeti, ravilerini yazmadan aynen aktarmakta hiç çekinmemiştir. 

Yine Ensab’da: “Ali’nin, Abbâs’ın elini ve ayağını öptüğünü ve “Ey amca, benden razı ol!” dediğini gördüm” şeklinde Hz. Ali’nin amcasına hürmetine dair yine siyasi bir rivayet de bulunmaktadır. Böylece o zamanın şiîlerinin de Abbasi halifesine biat etmeleri dayatılmaktadır. 

Zamanımızda da devletlerin desteklediği yazarlar bulunmaktadır. Yassıada mahkemeleri ve Wiki leaks sızıntılarında hangi yazarlara ne kadar ödeme yapıldıkları ortaya çıkmıştı. Bu gerçekten hareketle, çeşitli medya ortamlarında paylaşılan veya yayınlanan yazı ve haberlerin aslı araştırılmalı, mutlaka çapraz okuma yapılmalıdır.

Kaynaklar: 

Ebû Abdullah Muhammed b.Ömer el- VÂkıdî, Hz. Peygamber’in Savaşları (Kitâbu’l Megâzî), Ter. Musa K. Yılmaz, İlk Harf Yay. İstanbul, 2013.

İbn Sa’d, Kitabu’t-Tabakât’il- Kebîr, Editör, Adnan Demircan, Siyer yay. İstanbul, 2014.

Belâzurî, Ensâbü’l Eşrâf, Editör, Adnan Demircan, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, İstanbul, 2020.

Muhammed bin Sa’d bin Menia ez-Zahri, et- Tabakat el- Kebir’in Nakıs Silsilesi, Doktora Tezi, Şeriat ve İslami İlimler Fakültesi, Mekke, Taif.

Dr. Haluk ÖZALP
Dr. Haluk ÖZALP
Tüm Makaleler

  • 20.06.2023
  • Süre : 6 dk
  • 1647 kez okundu

Google Ads