dinfelsefe

Kurban Bayramımız Kutlu Olsun

Nereden çıkmış bu kurban işi? Aslında bir şeyleri kurban olarak tanrılara sunmak insanlık tarihinden kalma bir alışkanlık. İnsanoğlu eski zamanlarda tanrıların gazabına uğramamak için onlara bir şeyleri kurban olarak takdim ederse muhtemel gazaptan kurtulacağını zannetmiş. Şimşek çakınca şimşek tanrısı ondan bir şey istiyor zannetmiş. Bir şeyleri kurban ederse şimşek tanrısını kandıracağını zannetmiş.

Bayram geldi hoş geldi!

 

Ne bayramıydı bu?

Kurban keseceğiz ya, işte o bayram.

***

Sahi niye kurban kesiyoruz biz?

Bilen var mı?

***

Her şeyden önce dinen farz! Öyle değil mi?

Eğer siz de böyle biliyorsanız emin misiniz diye sorarım.

Kurban sünnet veya vacip bir ibadet olmasın?

Evet, İslam'ın 5 şartı içerisinde olmasa da bence farz!

Sanırım genel görüş bu şekilde.

Ama bakın çoğunluğun düşündüğü bu bilgi yanlış bilinen bir bilgi.

Kurban kesmek farz bir ibadet değildir!

Farz ibadetler Allah'ın kullarından yapmasını gerekli gördüğü ibadetlerdir. Yani Allah'ın emir ve sözleri olan Kur'an'da yazılı olan şeyler farzdır.

Farz olan birçok ibadet vardır. Ama bunların arasında kurban kesmek yoktur.

Kurban kesmek kimi mezheplere göre sünnet, kimi mezheplere göre ise vacip bir ibadettir.

Sünnet ne demek?

Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in Müslümanlara koyduğu kurallar ve gösterdiği yol, kendisinin bizzat örnek olduğu davranışlar, öğütleri, sözleri. Bunlara sünnet diyoruz.

Tabii bir de erkek çocukların oldukları malum sünnet vardır.

Vacip ise Kur’an’da bulunsa bile kesin olarak yapılması belirtilmemiş ya da emredilmemiş olan ve ekseriyetle Müslümanlarca yapılması zorunlu kabul edilen ibadetlerdir.

İşte kurban kesmek de hem peygamberimiz Hazreti Muhammed'in yerine getirdiği bir ibadet olarak sünnet olan bir ibadettir.

Hem de Müslümanlar arasında imkânınız varsa yapılması zorunlu kabul edilen vacip bir ibadettir.

İslam'da önemli olan İslam'ın beş şartını yerine getirmektir.

Neydi o beş şart?

Kelime-i şehadet, namaz, zekât, oruç ve hacca gitmek.

Bunları yapınca tamam mı peki?

İslam'ın beş şartını yerine getirince Allah katında bir Müslüman olarak kabul ediliyor muyuz?

Orasını ben bilemem, kimin Müslüman, kimin olmadığını ancak Allah bilir.

Kurallara göre sadece kelime-i şehadet ile de Müslüman olursun.

Ancak tam bir Müslüman olman için sanırım beş şartı da yerine getirmekte fayda var.

Peki tüm bu şartları yerine getirmek için kişinin kalben bu şartları kabul etmesi gerekiyor mu?

Tabii ki!

Hatta asıl önemli olan ne yapıyorsan kalben kabul edilerek yapmak. Görünüşte yapıyor görünmenin hiçbir önemi yok.

Namaz ibadeti mesela, ibadetin her türlüsü için geçerli bu dediğim aslında, ama zorunlu olduğunu düşündüğün için yapıyorsan hiçbir anlamı yoktur. Allah'ın senin namazına ihtiyacı yoktur.

Sırf namaz kılıyorsun diye cennette yer tuttuğunu sanıyorsan büyük yanılgı içindesin demektir.

Namaz yanında yerine getirmen gereken başka birçok şey var.

Her şeyden önce de kalbin temiz olacak, aklın fitne fesada çalışmayacak.

Kısacası iyi bir insan olacaksın! Kul hakkı yemeyeceksin.

Bu işin şakası yok!

Hatta kimseye göstermene de gerek yok namaz kıldığını.

Sessizce bir köşede kendi başına kılmak belki de çok daha hayırlıdır. Böylesi çok daha makbule geçer.

Sen kendin için Müslümansın, başkaları seni Müslüman olarak bilsinler diye değil! Allah istiyor diye de değil.

İnsanlara bakın ben Müslümanım diye göstermek için namaz kılıyorsan, hatta acele işin varken çabucak aradan çıkarayım şu namazı diye duaları da üstünkörü okuyup, acele acele namaz kılıyorsan, yaptığın bu ibadetin hiçbir anlamı yoktur.

Bu yaptığına ibadet bile denmez.

Tersine günaha giriyorsun demektir.

Böyle kılacaksan hiç kılma daha iyi.

***

Peki kurban demiştik, nereden çıkmış bu kurban işi?

Aslında bir şeyleri kurban olarak tanrılara sunmak insanlık tarihinden kalma bir alışkanlık.

İnsanoğlu eski zamanlarda tanrıların gazabına uğramamak için onlara bir şeyleri kurban olarak takdim ederse muhtemel gazaptan kurtulacağını zannetmiş.

Şimşek çakınca şimşek tanrısı ondan bir şey istiyor zannetmiş. Bir şeyleri kurban ederse şimşek tanrısını kandıracağını zannetmiş.

Bugün bile Allah'ı kandırabileceğini düşünenler yok değil.

Allah ile insanları kandıranlar da yok değil.

Hatta insanoğlu kıt aklıyla bu uğurda sadece koç gibi hayvanları değil, eski zamanlarda hemcinslerini bile kurban etmiş.

***

Çocukken okuduğum çocuk romanlarından birinde ıssız bir adaya düşen romanın kahramanlarının yakındaki bir başka adadan kanolarla gelen yerli kabilelerin o adada tanrıları olarak kabul ettikleri büyük bir kayanın önünde kurban ettikleri yine kendi hemcinslerini gördüklerinde içine düştükleri dehşeti okuduğumda, ben de gerçekten dehşete düşmüştüm. Böyle bir şeyin olabileceğini ilk defa okuyordum.

Sanırım "iki yıl okul tatili" idi okuduğum bu roman. İlkokul kaçıncı sınıftaydım şimdi hatırlamıyorum.

Sonradan birçok filmde de benzer sahneler gördüm tabii ki, siz de seyretmişsinizdir böyle filmler.

***

Bizim inanışımıza göre Kurban Bayramının kaynağı ise İbrahim peygamberin hikayesidir.

İbrahim peygamber bir oğul sahibi olmak için Allah'a yalvarır ve çocuk belli bir yaşa geldiğinde oğlunu kurban etmesi şartı ile bir evlat sahibi olur.

Bir başka rivayete göre de Hazreti İbrahim üç gün üst üste rüya görür ve rüyasında Allah'ın oğlunu kurban etmesi gerektiğini söylediğini görür.

Günü geldiğinde, ya da üçüncü defa gördüğü aynı rüya üzerine oğlunu Allah uğruna kurban etmeye karar veren İbrahim peygamber keskin bıçağı oğlunun boynuna vurduğunda bıçağın çocuğun boynunu kesmediğini görür, Allah'ın onun kendisine olan inancının gerçek olduğunu anladığı için kurban olarak kesmesi için gökten bir koç indirmesi ile bugün tüm Müslüman aleminin bayramı olan Kurban Bayramı doğmuş olur.

Tabii bu olayın Yahudilikten önceki tarihlerde geçmiş olması ve bugün Yahudilerin bile bu ritüelden vaz geçmiş olmalarına rağmen neden kurbanın sadece Müslümanlar arasında kutlanan bir bayram olduğu da ilginç gelir bana.

Üstelik "koç" gibi aşırı yünlü bir hayvanın o Arabistan'ın sıcak çöllerinde normalde yaşayamayacağını da düşündükçe, "neden koç?" diye de hep düşünürüm.

Bunda İbrahim peygamberin aynı zamanda bir koyun çobanı olmasının bir rolü var mıdır bilmiyorum.

Hemen deve de kurban ediliyor demeyin, ben olayın çıkışından bahsediyorum.

Şahsen ben bu bayramın sadece Müslümanlar arasında kabul görmesinin gerçekten çok ilginç olduğunu düşünüyorum.

***

Tabii bir de kurban sözcüğünün etimolojik olarak İbranice bir sözcük olması da çok kafa karıştırıcı bir durum.

Büyük ihtimal Araplar bu adeti Yahudilerden almışlar.

Yahudiler eski zamanlarda "korbanot" (armağanlar) adıyla Kudüs tapınağında Tanrıya güvercin, tahıl veya öğün şeklinde yemek, şarap veya buhur (tütsü) sunarak bu ibadeti yerine getiriyorlarmış.

Ancak tapınağın yıkılmasından sonra bu alışkanlık da büyük oranda unutulmuş.

Koç kesmek ise okuduğum kadarıyla uygulanan bir ritüel değilmiş. Belki çok eski zamanlarda Yahudiler arasında da uygulanıyordur.

Hıristiyanlıkta zaten böyle bir uygulama hiç yok.

Benim sadece Müslümanlar içindeki kutlanan bu bayramın sahabeler zamanından kalma, ya da Müslümanlık öncesi cahiliye döneminde Arap kabileler arasında putlara sunulan adak şeklinde eski bir alışkanlık olduğuna dair bir kuşku var nedense.

İbrahim peygamberin koç hikayesinin ise bu alışkanlıktan insanları o günlerin şartlarında hemen vaz geçirmek o kadar kolay olmadığı için tekrar gündeme getirildiğini düşünüyorum.

Kur'an'da benzer uygulamalar vardır, Kur'an'da içki bile kademeli olarak yasaklanmıştır.

Kurban konusu da putlara sunulan adakların daha doğru bir amaca yönlendirilmesi amacıyla gündeme gelmiş olabilir.

Gerçi kurban etinin yenmesi de ayrı bir muamma, çünkü eğer eski dönemlerde tanrılara bir kurban veriyorsanız, o kurban her şeyi ile tanrılara aittir.

O yüzden tanrılara adanan kurbanlar eski zamanlarda yakılarak kokusu ile tanrılar memnun edilmeye çalışılırmış.

Bugün ise kurban dediğimizde eti aile, akraba ve fakirler arasında üç eşit parçaya bölünüyor. Yani eski dönem alışkanlıklarından farklı bir uygulama yapılıyor.

***

Evet, kaynağı ve sebebi, hatta uygulamada farklılıkları da olsa, yani ne olursa olsun, kurban sonuçta bizler için bir ibadet olarak çok önemlidir ve aynı zamanda bir bayram olarak kutlanır.

Sonuçta Müslümanlar arasında Müslümanlığın başından beri bir bayram olarak kutlanmaya devam ediliyor.

Kimileri fakir insanların hiç olmazsa yılda bir kere et yemeleri açısından bu bayramın çok büyük faydası olduğunu düşünüyor.

Ayrıca dağlarda koyun çobanlığı yapanlar için de Kurban Bayramı gerçekten önemli bir bayram.

Tüm yıl beslediği kurbanlık koçları pazara getiren koyun sürüsü sahipleri, normalden biraz daha pahalıya da sattıkları kurbanlıkları ile belki de tüm yıl ihtiyaçları olan kazancın büyük kısmını Kurban Bayramı’nda toparlamış oluyorlar.

Yani bu işin bir de ekonomisi var.

Eh, düne kadar Türk Hava Kurumu da gelirinin büyük kısmını kurban derilerinden elde ediyordu. Bugün gerçi bu işi çeşitli tarikatlar ve Kur'an kursları devralmış olsa da, bu da bir ekonomi.

Yani faydaları çok yönlü.

Komşuluk ilişkilerine bile faydası var, kimin ihtiyacı var, etrafta kim fakir, kim düşkün, gözünüz onların üzerinde oluyor, bayramın onlara da büyük faydası oluyor.

Hısım akraba ilişkileri bile bu bayramda daha da sıkılaşıyor. Sonuçta kestiğiniz kurbanın üçte birini de akrabalara dağıtmakla yükümlüsünüz.

Bu anlamda dargınlıklar da bayramda gideriliyor.

Ailenin büyükleri bu bayramda ziyaret ediliyor, elleri öpülüyor, halleri hatırları soruluyor.

Aile için bile kesilen kurbandan aileye düşen üçte bir pay ile bir bayram havası oluyor.

Ev içinde kurbanın telaşesi bile aileye bir canlılık getiriyor.

Çocukların bayram sevinçleri de ayrı bir yönü bayramın.

Tabii bir de kavurma var.

Ben bile bir zamanlar Ceyhan'da bir arkadaşım ile evin çatısı da yaptığımız o kavurmanın tadını hiç unutmam.

Taze et ile yapılan kavurmanın tadı bir başka olur.

Kısacası kurban sadece bir ibadet değildir, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın bir göstergesidir.

Yani tatil fırsatı da değildir.

Bodrum'a kaçma fırsatı hiç değildir.

Ancak devletimiz bile bir süredir bayram tatilini 9 güne çıkartarak ekonominin çarklarının dönmesini daha öncelikli hedef haline getiriyor.

Ne kadar yazık değil mi?

***

Ancak son bir konu olarak Hac ibadetinde kesilen kurbana da bir söz etmesem içim rahat etmeyecek.

İşte o milyonlarca kesilen kurban etlerinin, kesim sonrasında olduğu gibi çölde açılan bir çukura atılmasına benim büyük itirazım var.

İşte kurbanın en hayırlısı budur denmesine rağmen ben buna inanmıyorum.

Bence bu tamamen bir vahşet ve maalesef çok büyük bir israf!

***

Tabii bir de öyle yol kenarlarında, derme çatma yerlerde kesilen kurbanlara da benim itirazım var.

Bu işi yapıyorsanız doğru dürüst yapın. Kurbanınızı uzmanına kestirin, devlet tarafından, ya da belediyelerce tahsis edilmiş, sıhhi yerlerde kurbanınızı kestirin.

Derisini de ülkemizin halen daha güzide bir kuruluşu olan Türk Hava Kurumuna bağışlayın. Öyle her önüne gelene kurban derisi vermeyin.

Bayram ziyareti kısa olurmuş, yazı biraz uzadı gerçi, ama sürçü lisan ettiysem affoluna.

Hepimizin Kurban Bayramı kutlu olsun, bir yandan da hayırlara vesile olsun.

Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 28.06.2023
  • Süre : 6 dk
  • 101 kez okundu

Google Ads