Dünya Dönüyor, Sen Ne Dersen De
Aslında fark etmesek de gerçekten evrende durduğumuz yerde durmuyoruz. Çok büyük bir hızla sürekli hareket halindeyiz. Belki de işin sırrı buradadır, belki yaşam enerjimiz bundan kaynaklanıyordur.
Dünya Dönüyor:
Bir zamanlar evren dünyanın etrafında dönüyor zannediyormuşuz, ama sonunda insanoğlu anlamış, aslında dünya dönüyor. Biraz zor olmuş ama geç olsun da güç olmasın derler, sanırım artık bu gerçeği bilmeyen kalmamıştır.
Şarkısı bile var, "dünya dönüyor, sen ne dersen de hayat geçiyor fark etmesen de". Nilüfer bir zamanlar ne güzel söylemiş şarkıyı.
Arada dünyanın düz olduğuna inananların kaldığına dair haberler okuyorum, ama asparagas haberler muhtemelen. İnanasım gelmiyor, belki de şaka olsun diye öyle inandıklarını söylüyorlardır. Kim bilir, bu çağda çok zor. İnanç meselesi deyip geçeyim, daha fazla yorum yapmayayım.
Dünyanın Dönüşüyle Alakalı Bazı Teknik Bilgiler:
Dünyanın döndüğüne eminiz de dönüş hızı ne kadar hızlıdır, bilen var mı?
Dünya üzerinde yerimizi belirlemek için enlem ve boylam ya da diğer isimleri ile paralel ve meridyenlerden faydalanıyoruz.
Paraleller ya da enlemleri tıpkı bir karpuzu yatayda yuvarlak dilimlere ayırmak gibi, meridyen ya da boylamları ise dikine bildiğimiz karpuz dilimleri gibi kesmek şeklinde hayal edebilirsiniz.
Karpuz henüz mevsimi gelmediği için bu günlerde çok pahalı, marketlerde dilimleyerek satıyorlarmış. Her iki türlü de kesilmişi var marketlerde, bilmeyenler bir markete gidip baksın lütfen. İnternette bir sürü geyiği dönüyor. Bence henüz erken, mevsimini beklemek lazım sanırım. Ucuzlayacaktır, ümidimi yitirmedim henüz, hepimizin karpuz yemeye hakkı var.
Konumuza dönecek olursak,
Evet, diyelim ki İstanbul'da oturuyoruz. Dünya döndüğüne göre bizde beraberinde dönüyoruz demektir. Hızımızı hesaplamak için mesafe ve zaman bilgilerine ihtiyaç var.
İstanbul bildiğimiz gibi kuzey yarıkürede, bulunduğu paralel 41°01' kuzey diye geçiyor. Dünyanın ekvator üzerinde çevresi yuvarlak hesap 40.000 km. desek İstanbul'un bulunduğu paralelin daire çapını hesaplamak çok zor değil, ekvator çevresini üzerinde bulunduğumuz paralelin açısının kosinüsü ile çarpıyoruz.
Atatürk onca matematik terimi türetmiş, şu trigonometri için terim yok nedense. Siz devam edin demiş türetmeye, ama anlayan kim, halen daha Türkçe bilim dili olabilir mi diye tartışanlar var, gerekli terimi türetirsen bal gibi de bilim dili olur. Ama önden koşacaksın, önce sen bul ki bir şeyler, adını da sen koy.
Yine konudan saptık, bazen kendimi tutamıyorum, sinirleniyorum.
Evet, devam edecek olursak 41'inci paralelin çevresi bu durumda 30.000 km gibi ediyor. Bir gün 24 saat olduğuna göre, yani dünya kendi ekseni etrafında 24 saatte bir döndüğüne göre bu bilgiler yeterli. Yani oturduğumuz yerde dünyanın ekseni etrafında dünya ile birlikte nasıl bir hız ile dönüyoruz hesaplamak mümkün. Aslında gerçek hızımızı hesaplamak o kadar kolay değil, ama biz basit hesap yapalım. Hesabı basitleştirmek için hız hesabında dünyanın güneş etrafında dönüşünün etkisini katmayalım. Güneş sisteminin Samanyolu galaksimiz etrafında dönüşünü de katmayalım. Hatta Samanyolu galaksimiz de evrenin merkezi etrafında belli bir hızda ilerliyor, onu da katmayalım. Daha da ötesi var aslında, evrenimiz de belki bilemediğimiz bir şeylerin etrafında ilerliyordur ya da dönüyordur, böyle bir bilgiye sahip olamadığımız için zaten hesaba katmamız mümkün değil. Yani hesabımız sadece oturduğumuz yerdeki dönüş hızımız.
İstanbul’un Dönme Hızı Ne Kadar?
Sonuçta yuvarlak hesap dönüş hızımız 1250 km/saat çıkıyor. Şaşırdınız mı? Bana şaşırtıcı geliyor. Bence epey hızlı dönüyoruz, bir anlamda epey hızlı yaşıyoruz yani.
Ekvatorda bir yerlerde oturuyor olsaydık 1667 km/saat hızla dönüyor olacaktık. Daha hızlı.
Ben bir ara Kuzey Buz Denizi'ne yakın Norilsk diye bir şehirde çalışmıştım. Orası 69'uncu paraleldeydi. Hesaplarsak 600 km/saat ediyor, İstanbul'da oturanlar daha şanslı, İstanbul'da hayat daha hızlı akıyor demek ki. Hız daha uzun ömür demek demiştim, "hızlı yaşa, çok yaşa!" Dünkü yazımda yazmıştım, uzay-zaman konusu. Gerçi bu konu tartışılır demiştim, çünkü zamanın akış hızını normalde hissetmiyoruz.
Bir garip durum da tam kutuplarda. Kutupta ayakta dikilsek kendi etrafımızda bir tur dönmemiz 24 saatimizi alacak, ne kadar yavaş geldi şimdi değil mi? Gerçi çok soğuk oralar. Değil bir gün boyunca, 10 dakika ayakta durulmaz.
Yaz kış, fark etmiyor, dondurucu bir soğuk var. Tabii bu şimdilik böyle. Biz insanlar atmosfere bu kadar karbondioksit salmaya devam edersek belki de ısınacak, eriyecek bütün buzullar., Kutuplar da bir gün ısınırsa bu dünyada yaşanmaz artık. Allah sonumuzu hayır etsin, insanlık olarak ne zaman bu bilince ulaşacağız kim bilir. Çocuklarımıza, torunlarımıza yaşanmaz bir dünya bırakmak için son gaz elimizden geleni yapıyoruz. Bu işin sonu iyi bitmeyecek bence.
Evet bir de Moskova'ya bakalım, Moskova 55°45', hesaplarsak yaklaşık 950 km/saat ediyor. Sanırım İstanbul'a taşınsam iyi olacak, İstanbul daha hızlı. Ama bu aralar hayat burada daha sakin, bu yönünden bakarsak Moskova'da kalmak daha mantıklı gibi göründü birden. Hem fiyatlar da İstanbul kadar yüksek değil. Bir süre daha buralarda kalayım ben en iyisi.
Güneye İndikçe Dönme Hızı Artıyor:
Hatta biraz daha hız yapalım diyeniniz varsa daha güneye, Bodrum'a, Fethiye'ye, Kaş'a ya da Kalkan'a gitmeli. Oralarda hız daha da fazla. Fethiye'de koordinat bilgilerine baktım. 36°38′25" diye yazıyor. Bizim hesapla 32.500 km'lik bir daire üzerinde dönüyor, yani güney sahillerimizde oturanlar 1350 km/saat gibi bir hızla yaşıyorlar. Şimdi anladım hayat oralarda niye bu kadar güzel diye, sadece güneş, deniz, kum, plaj, hava değil mesele, hayat da hızlı akıyor demek ki.
Bu hızı algılayabilmek sanırım bir çoğumuz için o kadar da zor değil. Yine de biraz karşılaştırma yapalım isterseniz. Dönüş hızı epey büyük bir hız aslında. Otomobil ile otobanda yasak ya, hadi diyelim saatte 120 km hız yapsak bile İstanbul'da oturanlar için 10 kat daha düşük bir hız olurdu.
Ses hızı 1224 km/saat. Düşünsenize, İstanbul'dakiler aslında ses hızından biraz daha hızlı hareket halindeler, hem de oturdukları yerde. Süpersonik uçakla uçmak gibi, zavallı Concorde, gerçi varisi yoldaymış, yine süper bir hız ile Avrupa -Amerika uçuşları başlayacak demek ki yakında.
Büyük yolcu uçakları saatte 900-950 km hız yapıyorlar. Kalkışta hızları saatte 200-250 km. Karşılaştırınca ne kadar yavaş değil mi?
Hız, Referans Hızlarla Daha Farklı Algılanabilir:
Biraz daha iyi algılayabilmek için gelin İstanbul için dönüş hızımızı "m/sn" birimine çevirelim. 1250 km/saat = 347 m/sn eder. Usain Bolt 2009 yılında 100 metreyi 9.58 saniyede koşmuştu. Saniyede 10.44 metre eder. 33 kat daha yavaş. Eh, epey yavaşmış, o artık yapamaz ama, en azından onun rekorunu kırmak isteyen heveslilerin daha çok çalışması gerek.
Bir voleybol topunun hız rekoru 134 km/saat. Trefl Gdańsk oyuncusu Bartosz Filipiak, 2019/20 Erkekler Polonya Kupası çeyrek finalleri sırasında attığı serviste bu hıza ulaşmış ve dünya rekoruna ortak olmuş. Daha önce bu rekor 2018 FIVB Voleybol Milletler Ligi’nde attığı servis ile İvani Zaytsev’e aitmiş. Hanımlarda Eczacıbaşı'ndan Tiana Boskovic 110.3 km/saat hızla hanımlar rekorunun sahibi. Bu hızlar bile bizim dönüş hızımız yanında çok düşük kalıyor, siz düşünün artık.
Sonuç:
Şakası bir yana, aslında fark etmesek de gerçekten evrende durduğumuz yerde durmuyoruz. Çok büyük bir hızla sürekli hareket halindeyiz. Belki de işin sırrı buradadır, belki yaşam enerjimiz bundan kaynaklanıyordur.
Oh ne güzel işte, bir şey yapmaya gerek yok, durduğumuz yerde durmuyormuşuz diye rehavete kapılmayın sakın.
Daha yapacak çok iş var. Hadi kalkın yerinizden, kıpırdanın biraz, az zamanda çok büyük işler yaptık, ama henüz hepsine muvaffak olamadık. Daha yolumuz uzun, daha büyük işler yapmak mecburiyetindeyiz ve azimli olmalıyız. Daha fazla vakit kaybetmeden milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkarmalıyız. Hem boş duranı Allah bile sevmezmiş.
Moskova'dan sevgi ve saygılar