Düşünce, Akıl ve Bilgi Üzerine
“Aklın gücüne hiçbir engel karşı koyamaz” demiş Roma İmparatoru ve aynı zamanda bir filozof olan Marcus Aurelius. Albert Einstein “insan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye erişemez” derken, Çinli yazar ve dil bilimci Lin Yutang’ın “akıllı adam hem kitapları hem de doğrudan doğruya hayatı okur” deyişi aklın, düşünmenin ve bilgilenmenin kısa anlatım örnekleri olarak aklıma ilk anda geliveren güzel ve özlü sözler.
“Aklın gücüne hiçbir engel karşı koyamaz” demiş Roma İmparatoru ve aynı zamanda bir filozof olan Marcus Aurelius. Albert Einstein “insan aklın sınırlarını zorlamadıkça hiçbir şeye erişemez” derken, Çinli yazar ve dil bilimci Lin Yutang’ın “akıllı adam hem kitapları hem de doğrudan doğruya hayatı okur” deyişi aklın, düşünmenin ve bilgilenmenin kısa anlatım örnekleri olarak aklıma ilk anda geliveren güzel ve özlü sözler.
Akıl ve düşünmek deyince, Sokrates’in “Ben bilmediğimi bildiğim için, diğer insanlardan daha akıllıyım” dediğini de bir kenara yazmakta yarar var sanıyorum. İnsana bahşedilmiş olan bazı bedensel güçler ve dinamikler hayatımızı şekillendirir. Zaman zaman da yönlendirir. Bunlar temel değerler ve kavramlardır. Aktif olarak işleri yoluna koymamızı sağlarlar. Yaşamımızda ön planda oldukları sürece bizi huzura, doğruya, esenliğe, daha duyarlı olmaya ulaştırarak insanlığın düzeyine ve kültürüne katkı sağlamımıza yol açarlar.
Bu güçlerin ilk ikisi, Akıl ile düşünmek ve Bilgi ile anlamaktır. Aklıma bu satırları yazarken gelen bir örnekle bu durumu sanırım daha iyi anlatırım. Yaşlı bir teyze sıkışık trafikte, ışık olmayan bir noktadan karşıya geçmeye çalışıyor. Durumu zor, trafiği de zorluyor. Aklımızı hemen onun durumuna yöneltelim. Empati yapalım. Ya ışıklara kadar yürümek ya da taşıtları işaretle durdurarak onu karşıya geçirme bilgisini kullanırız, en azından benim aklıma ilk gelen bu.
Kristof Kolomb sayısız bilgiyi inceleyip dünyanın yuvarlaklığına inanmış ve işe koyulmuş, aklını kullanarak inanılmazı başarmıştır. Pek çok ödüller kazanmış bir kitap ya da filmin bilgisini aklımızda değerlendirip, düşünüp o filmi görmeye, kitabı okumaya karar vermez miyiz?
“Akıl” denen şey, insana sunulmuş en değerli hazine, manevi bir kuvvettir. Düşünme, bilme, öğrenme, davranış belirleme, denetleme, yargılama ve ayırt etme gücünün kaynağıdır. İyi ile kötüyü, güzel ile çirkini ancak aklımızı kullanarak ayırt edebiliriz. Akıl bize, doğru ve mantıklı, vicdana uygun hareketler sergilememizde rehberlik eder. Yalanla-gerçeği, doğruyla-yanlışı ayırabilme ve görüş yürütme yetisini kazandırır. İnsan, aklı ile çevresini ve tüm doğayı yaşanabilir hale getirerek bir kültür dünyası oluşturmuştur. Bu anlamda insan, bilen, bulan, ilim yapan, inanan, sanat yaratan, öğrenen ve öğreten, dil sahibi ve kültür birikimlerini kuşaktan kuşağa aktaran bir varlıktır.
Bu güç, birikimini akıldan alır. Gücü bilgi de saklar. Her yeni bilgi aklın çalışmasında, olayların anlam kazanmasında kullanılır. Doğru kullanıldığında da olumlu sonuçlar kaçınılmazdır. Akıl durağan ve statik değildir, düşünme; tecrübe ve antrenmanla gelişir. Ancak, tecrübelerimizi doğru değerlendirip doğru antrenmanlar yapıp sonuçlar almalıyız.
Bu noktada devreye düşünce girer. Düşünce aklın el feneri, doğru yolun göstericisidir. Düşünce de ayrı bir güç ve enerji vardır. Düşünsel gücünü kullanamayan bir insan, aklını doğru kullanıp yönlendiremez. Düşünce elektrik akımı gibidir bence. Yaşamımızdaki ve Evrendeki bilimsel gerçekleri buldurur bize bıkmadan usanmadan. Düşünme, akıl ve mantık kurallarına uygun yapılmalıdır.
Mantık ise felsefenin içinde bir terimdir. Biz insanlara soru sormanın erdemini gösterir. Doğru düşünmenin ilkelerini inceleyen bir disiplindir de diyebiliriz biz buna. Doğru düşünme biçimini ele alır. Düşünmek, aklı çalıştırmak, olaylardan doğru sonuçlar çıkarmak, bilinmeyenleri bulmaktır. İnsanlığın barışa ve huzura erişmesi için bilinmeyenleri bulmak gerek!
İnsan aklı; sorgulayarak, düşünerek, sonuç elde ederek ve bunları bir mantık düzeni içinde yaparak gelişir. Aslında düşünce, bir başka ifade ile, akıl ve mantıkla olur. Düşünürken, akıl ve mantık el ele ve uyum içinde olduğunda doğru sonuçlar ortaya çıkar. Düşünmek aklımızı çalıştırmaktır. Akıl çalıştıkça, devamlı geliştikçe elde edilen yeni bilgilerle “Anlama” olayı ya da farkındalığı da gelişir. Derinlik kazanılır. Düşünürken, kulağımıza gelen olumsuz fısıltıları yenmeyi öğrenmek zaman alır. Bunu başarmak insanı daha huzurlu, dingin ve mutlu kılar! Bize dedikoduyu, yalanı, kıskanmayı, kınamayı fısıldayan o sesin kendisidir.
Düşünmek bizi yeni gerçeklere ulaştırır. Bugüne kadar insanlık için yararlı bilgileri ve sonuçlarını yalnızca düşünenler, çalışanlar, alın teri dökenler buldular. Newton, Edison gibi, ünlü matematikçimiz Cahit Arf gibi. Doktorların sultanı İbn-i Sina veya Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk gibi.
Tüm bu isimler ve daha niceleri, insanın temel hedeflerinden en anlamlısı olan bilginin ve düşüncenin zirvesine çıkmak için bir ömür boyu düşündüler, çalıştılar ve insanlık bu isimleri hiçbir zaman unutmayacaktır, milliyeti ne olursa olsun.
Dileğim odur ki, genç kuşaklarımızdan da ülkemiz ve insanlık adına saygın düşünürler çıkacak ve saygıyla anılacaklardır. Onun için milletçe, "akılla düşünmeli bilgiyle anlamalıyız!"
Saygı dolu sevgiyle.