Fırıldak Olmadan Yaşamak Neden En Doğru Hayat Tarzıdır?
Fırıldak gibi dönen kimse, kendi çıkarı için her şekle, her kalıba girmekten geri durmaz. Birisi hakkında, “Bırak onu, fırıldak gibi insan, onun neyine güveneceksin?” deseler, fırıldak denen kişi de bunu duysa, yine de kolay kolay fırıldaklık yapmadan duramaz. Çünkü bu fırıldaklık fonksiyonu, onun için yapa yapa karakteri haline gelmiştir.
Fırıldak olmak ve bunu bir ‘karaktersizlik’ olarak içine sindirerek yaşamayı başarabilmek, günümüz insan sosyolojisinde gerçekten irdelenmeye değer bir başlıktır. İnsanlar için mecaz anlamda kullanılan bu söz, sürekli sözünü değiştiren ve sözünden dönen kişi manasında kullanılır. Fırıldak gibi dönen kimse, kendi çıkarı için her şekle, her kalıba girmekten geri durmaz. Birisi hakkında, “Bırak onu, fırıldak gibi insan, onun neyine güveneceksin?” deseler, fırıldak denen kişi de bunu duysa, yine de kolay kolay fırıldaklık yapmadan duramaz. Çünkü bu fırıldaklık fonksiyonu, onun için yapa yapa karakteri haline gelmiştir.
Yaşam felsefesine, hayatın anlamına dair düşüncelerimi daha önceki birkaç yazımda sizlerle paylaşmıştım. Yaşamın anlamı, hayatın ya da varlığın önemine ve yapısına dair felsefi bir sorudur. Hayatın anlamı nedir? Hayat nedir? Yaşamak nedir? Yaşam ne hakkındadır? Hayatın amacı nedir? Varlığın sebebi nedir? gibi sorularla benzer ve iç içedir. Hayatın anlamı nedir sorusu, felsefi, bilimsel ve dinsel araştırmalara konu olmuş ve çok sayıda farklı bakış açılarıyla ele alınmıştır. Varlık, toplum, psikoloji, mutluluk, ahlak, özgürlük ve diğer konular dahilinde felsefi ve dini açıklamalar yoğunlukla yapılmış, aynı adla birçok kitap yazılmıştır.
Örneğin, Eflatun’a göre "iyi idea" gerçektir. Yani hayatın anlamı ve asıl amacı, bilginin en yüksek şekline insanların ulaşmasıdır. Aristo ise hayatın asıl amacını insanın " iyi olmak" hedefine ulaşması, bunun için çaba sarf etmesi şeklinde açıklar.
Bilimsel çalışmalar genelde evrenin doğumu ve oluşumu üzerinde yoğunlaşır. Bilim daha çok hayatın nasılı üzerinde durur. Felsefi düşünceler materyalist ya da mistik olabilirken, dini düşünceler genellikle Mistik-Metafizik eksende seyreder.
Yaşamı anlamlı kılmak ve dolayısıyla anlamlı bir amaçla doldurmak gerekir. İnsanın temel motivasyonu yaptıklarına anlam katmak, anlam aramaktır. Anlam, insan acı içindeyken bile bulunabilir. İnsanı güdüleyen şey yaşamını anlamlı kılma çabası değil midir zaten. Oysaki herkes için geçerli evrensel bir anlam yoktur. Çünkü her birey için yaşamın anlamı farklıdır. Nihai anlamda yaşam sorunlara doğru çözümler bulmak ve her birey için kesintisiz olarak koyduğu görevleri yerine getirme sorumluluğu üstlenmek anlamına gelir. Bu görevler ve bu nedenle yaşamın anlamı insandan insana ve an be an değişiklik gösterebilmektedir. Yalnızca tek bir insan için anlam taşıyan bir sözcük aslında anlamsız olur. Her insan önemli biri olmayı amaç edinir bu dünyada. Ancak kendi önemlerinin başkalarının yaşamlarına yaptıkları katkılarda yattığını anlamazlarsa, sürekli olarak aynı yanlışı tekrarlayıp dururlar. Atalarımızı var eden, onları anlamlı kılan şey bugünkü hayata yaptıkları katkılardır.
Bağlam ne olursa olsun, gerçeği her zaman savunmak ve talep etmek için cesaretiniz yoksa dürüstlük anlamsızdır. Dürüst bir kalbe sahip olan herkes, adaletsizliği, şantajı, yarı-gerçekleri ya da yalanları desteklemez. Bu dürüstlük diğerlerinden de beklenir. Öte yandan, hepimiz biliyoruz ki, bu tür bir kişisel bütünlüğü savunmak ve yaymak hiç de kolay bir şey değildir.
Etrafınızda kamuflajlı sahtekârlığın hüküm sürdüğü birçok senaryo cereyan ediyor olabilir. Sürekli olarak ikiyüzlülüğe karşı kendinizi savunmak zorunda kaldığınız anlar olabilir. Biz, biz olalım yaşamda menfaat uğruna kişiliğimizden ve insanlığımızdan asla ve asla ödün vermeyelim. Her şeyden evvel, vatan sevdasını kendi menfaatlerimizin üstünde tutalım. Makam, mevki, para kazanma uğruna kendi gözümüzde ve içinde bulunduğumuz toplum içinde değerimizi kaybetmeyelim.
Makam, mevki düşkünlüğü sinsi bir hastalıktır. Olgun, kendini bilen bir insandan beklenen, makamı yükseldikçe gönlünün alçalmasıdır. Karakteri, onuru, saygıyı makamda zannedenler, makam elinden alınınca, attan düşmüşe benzerler, her şeylerini kaybederler. Bosch reklamında çok güzel ifade edildiği üzere, onurumuzu kaybedeceğimize, bütün mal varlığımızı kaybetmeye razı olmalıyız.
Bir siyasetçimizin dediği bu cümle sanki bütün bu yazdıklarımın özeti gibidir. "Bir saniyesine bile hâkim olamadığımız, hükmedemediğimiz bir hayat için, bir dünya için bu kadar fırıldak olmanın anlamı ve gereği yok". Düz, düzgün insanlar olarak yaşayacağız, dik duracağız, dosdoğru yoldan gideceğiz. Yoldan çıkmayacağız. Hepsi bu! Doğru yolda ilerlemek yürek işidir. Kılavuzumuz daima yüreğimiz ve aklımız olmalıdır.
Sevgi ve Saygıyla!