Site İçi Arama

dinfelsefe

Hayatı Sıfırlamak, Sil Baştan Başlamak

Bir hayat kurmuşsunuz işte kendinize, öyle ya da böyle bir düzeniniz var. Acısıyla tatlısıyla birçok şey yaşamışsınız bugüne kadar. Nasıl olur da her şeyi silip hayata tekrar baştan başlayabilirsiniz? Mümkün mü böyle bir şeyi yapabilmek?

Sil baştan başlayabilir misiniz hayata?

Zor galiba.

Bunca yıldır çabalıyorsunuz, hayatınızda iyi bir şeyler yapmışsınız, belki meslek hayatınızda bir seviyeye kadar gelmişsiniz.

Bir hayat kurmuşsunuz işte kendinize, öyle ya da böyle bir düzeniniz var. Acısıyla tatlısıyla birçok şey yaşamışsınız bugüne kadar.

Nasıl olur da her şeyi silip hayata tekrar baştan başlayabilirsiniz?

Mümkün mü böyle bir şeyi yapabilmek?

Oldukça zor galiba!

***

Şebnem Ferah dinliyorum şu anda.

Çok hoş bir şarkı yazmış.

Sil baştan başlamak gerek bazen diyor, hayatı sıfırlamak, sil baştan sevmek gerek bazen, her şeyi unutmak…

Çok güzel bir şarkı. Ama bir yandan da hayatı sıfırlamaktan bahsediyor!

Onunkisi bir aşk şarkısı tabii ki.

Sevgiliye bir sesleniş. Belki de yüreğinden bir haykırış onun yaptığı, belki de bir ayrılık sonrasında kendine söylüyor bu dediklerini, içindeki aşk acısını telkin etmeye çalışıyor da olabilir.

Bir şarkı olarak oldukça duygusal ve güzel bir şarkı yazmış.

Gerçek hayatta ise öyle her şeye sil baştan başlamak kolay değil bence.

Yaşadığımız hayatın bir anlamı var, çevremizde sevdiklerimiz var ve biz ne yapıyorsak bu hayata bir anlam katmak için yapıyoruz.

Sadece kendimiz için değil, sevdiklerimiz için de yaşıyoruz.

***

Bir film izledim geçenlerde.

Konu boş zamanlarında bir barda takılan gençler ve aralarındaki yakın arkadaşlık ilişkileri üzerine.

Biraz modern bir yaşam tarzları var tabii ki, hepsi birer sevgili edinmişler, kızlar, biralar, güncel dertler, eğlenceli bir yaşam bir şekilde devam ediyor onlar için.

Sonra bir akşam barda artık barın kapanma vakti geldiğinde, sadece gençler bir köşede son içkilerini içerlerken içeriye giren bir grup serseri ile bu eğlenceli hayatları tamamen değişiyor.

Serserilerin başında da feleğin çemberinden geçmiş, yaşadığı hayattan memnun olmayan, belki hayatın acımasızlığına oldukça kızgın biri, bir kabadayı.

Barmen kapalıyız dese de bu serseriler barmeni dinlemiyorlar ve bir köşede son içkilerini sessizce içen neşeli gençleri bahane ederek barmenden birer birayı zorla alıyorlar.

Ve işte bu anda olaylar başlıyor.

Serserilerin amaçları belli, arıza çıkartmak! Bir yandan aldıkları uyuşturucu hapların da etkisiyle serseriler gençlere sataşıyorlar.

Ancak bilerek devirdikleri bira bardağını tazelemesini istemeleri ile barmenin kızgınlığı.

Duruma sinirlenen gençlerin aralarından bir delikanlının arkadaşlarının itirazlarını dinlemeyerek duruma müdahalesi ve delikanlılık cesareti.

Sonra mı? Ortaya çıkan bir tabanca ve serseri grubun barmen dahil gençlere yaptıkları çeşitli işkenceler. Arada ölümler, tecavüzler, yani filmin devamı tam bir rezillik.

Bir arkadaşım günümü rezil ettin dedi bu filmi önerdiğimde!

Tabii ki gecenin sonunda bir şekilde Türk polisi duruma el koyuyor ve serseriler yüce Türk adaletinin önüne çıkartılıyorlar.

Adaletin yetmediği yerde de hapishanedeki ilahi adalet.

***

İşte serserilerin başındaki kabadayı arada gençlerle sohbetinde der ki:

“Ben niye gecenin bu saatinde geldim bu bara biliyor musunuz?

Çünkü sizin gibi biri değilim, herkesin olduğu zamanda gelsem kapıdaki koruma bir şekilde beni içeriye almayacak, bin türlü bahane ile beni geri çevirecek. Kaba saba bulacak beni.

Ama bakın siz hayatınızı yaşıyorsunuz, bir eliniz yağda, bir eliniz balda, sevgili de edinmişsiniz, gününüzü gün ediyorsunuz.

Şimdi ise ben nasıl istiyorsam öyle olacak!”

Kısacası farklı yaşam tarzları olan iki farklı toplum kesimi konu edinilmiş filmde.

Senaryo belki biraz da abartılı olmuş, en azından gerçek hayatta filmde yapılanlara cesaret edebilecek serseri de olsa böyle insanlar olabileceğini ben düşünmüyorum.

Böyle derken bugünlerde bir yandan da kimlerin kimlerin nelere cesaret ettiğini düşünüyorum Türkiye’de!

Yani yanılıyor da olabilirim.

Toplumumuzun bir kesimi gerçekten olmayacak şeylere cesaret etmedi mi sizce de?

Doktor bile dövebiliyoruz artık diyen bir hanımefendi hatırlıyorum ben sokak röportajlarında!

***

İşte filmin sonundan bir sahne daha size, o gençler artık bir araya bile gelemiyorlar kalan yaşamlarında.

Yaşananlardan sonra her birinin hayatı değişiyor, birbirlerini gördüklerinde o yaşadıkları geliyor gözlerinin önüne.

O yüzden artık eskisi gibi bir araya da gelemiyorlar.

Adeta sil baştan başlamışlar hayata, unutmak istiyorlar yaşananları.

Film deyip geçmeyin, işte bu son sahne hayatın bir gerçeği aslında.

Bazen hayatı sıfırlamak istersiniz.

***

Başa dönelim mi şimdi?

Sil baştan başlayabilir misiniz hayata?

Çoğu zaman zordur her şeyi unutmak.

Ancak bazen de zorunda kalırsınız, sil baştan başlamak gerekir hayata, hayatı sıfırlamak, her şeyi unutmak gerekir…

Film benim için etkileyiciydi.

***

Filmin ismi mi?

Olaylar barda geçiyor dedim ya, filmin ismi “Barda”. 

2007 yapımı, Serdar Akar’ın yönettiği bir film. Nejat İşler de güzel oynamış varoşlardan çıkmış serseri kabadayıyı.

Tavsiye ederim, izlemediyseniz fırsat yaratın kendinize ve izleyin mutlaka. İlginç bir konu.

Ancak kendinizi iyi hissetmeyeceksiniz film sonrasında, baştan söyleyeyim de sonradan arkadaşım gibi günümü rezil ettin demeyin.

Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 01.09.2023
  • Süre : 3 dk
  • 2088 kez okundu

Google Ads