İnandığımız Şeylerin Peşinden Gidiyoruz
O zaman anlamıştım aslında bilen biliyor diye. Her işi bilenine teslim edeceksin aslında. O zaman sorun olmaz hiçbir şey.
Göçmen Kuşları, Yaban Kazları:
Geçenlerde çok yukarılardan geçen bir göçmen kuş sürüsü gördüm gökyüzünde. Sağlı sollu kanatlara düzgün bir şekilde dağılmışlar, önde bir önderleri var, şöyle bir sağıma soluma baktım, anladım, kuzeye uçuyorlardı. Çok yüksekteydiler, ama çıplak gözle renkleri ve büyük boyutlu oldukları belli oluyordu, muhtemelen yaban kazları diye düşündüm. İnternetten baktım sonra, gerçekten gördüğüm dizilimde uçuyormuş yaban kazları. İlginç geldi, Moskova semalarında ilk defa görüyordum, buralar göç yolu anlaşılan, daha önce fark etmemişim nedense, belki de hiç dikkat etmedim önceki yıllarda.
Yıllar önce hanımla bir gün pazarda kaz satan birine rastlamıştık, 12-15 adet kaz getirmişti birisi, görüntüsü de öyle ahım şahım değildi, geçtim gittim ben, sonra bir döndüm arkama, hanım yok yanımda, baktım kazların yanında, teker teker seçiyor, kenara koyuyor. Gittim yanına, dedim ne yapıyorsun, yolak olmuş tüyleri hepsinin, öyle alelade, hafiften tütsülenmiş ardından, hiç albenisi yoktu. Gidelim dedim, boş ver şimdi kazı… Hanım hiç duymuyordu beni, tek tek inceliyor, kenara ayırıyordu beğendiklerini. Sinirlendim aslında biraz cevap alamayınca, sonra döndü kaç paramız var dedi, ben yine gidelim diyorum, açtım cüzdanımı baktım bu arada, dedim şu kadar var yanımda. Hemen pazarlık yaptı satıcıyla, tanesini kaçtan anlaştı hatırlamıyorum, ama sanırım 12 tanesini aldık o gün, biraz daha paramız olsaydı yanımızda hepsini alacaktı aslında, kalan az bir parayla da bir iki alışveriş daha yapıp döndük eve.
Aylarca buzlukta kaldı o kazlar, her hafta bir tanesini çıkartıp yedik, öyle lezzetlisini bunca yıl geçti, halen daha bulamadık bir daha.
Yaşanmışlıklar Önemli Tecrübelerdir Yolumuzu Bizlere Gösterir:
Çoğunlukla görünüşüne göre değerlendiriyoruz birçok şeyi, albenisi yoksa dönüp gidiyoruz.
Sordum yıllar sonra hanıma bir gün, nasıl diye, nasıl anladın o kazların aslında çok lezzetli olduğunu.
Çocukluğunda onlar da beslermiş, anlıyormuş dolayısıyla. Satıcının köyden geldiğini, profesyonel satıcı olmadığını hemen anlamış bir iki laflayınca, kazların tüylerinin öyle güzel yolunmamış olmasından da çiftlik kazı olmadığını, köy ortamında yetiştiğini anlamış hem mevsimden hem de boyutlarından maksimum bir yaşında olduklarını tahmin etmiş.
O zaman anlamıştım aslında bilen biliyor diye.
Her işi bilenine teslim edeceksin aslında. O zaman sorun olmaz hiçbir şey.
Şimdi pazarlarda öyle köyden getirip bir şeyler satanına pek rastlamıyoruz buralarda. Hepsi tezgahçı, meslek edinmişler pazarcılığı. Her şey çiftlikte, seralarda yetiştiriliyor, suni gübreyle, türlü türlü katkıyla, hep aynı pazarcı, her şeyde o aynı suni tat. Tadı tuzu kalmadı hiçbir şeyin.
Köyden bir şeyler istiyorsan artık internetten sipariş edeceksin, herkes bir yolunu bulmuş, teknoloji kullanıyor köylüsü de olsa, kapına kadar getiriyorlar, zaman değişti, uyum sağlıyoruz mecburen bizde. O da pazardaki fiyatın oldukça üstünde. Her zaman her şey için sipariş veremiyoruz, pahalı geliyor. Arada o eski lezzetleri arıyor insan.
Göçmen Kuşların Hatırlattıkları:
Evet, göçmen kuşlardan sohbet nerelere geldi. Onlar da sanki inandıklarının peşinden gidiyorlar diyecektim aslında, havalar ısınınca onca yola kanat açıp taze besin kaynaklarının olduğuna inandıkları kuzeyin sulak bölgelerine uçuyorlar.
Oralarda üreyecekler. Kalan az bir doğal ortamda hayat döngülerini sürdürecekler.
Doğdukları topraklara uçuyorlar işte. Akıllarından neler geçiyor öğrenmenin bir yolu olsa keşke, muhtemelen onlar da bir şeyler düşünüyorlar bizler kadar olmasa da. Korkuyorlar, seviniyorlar, canları acıyor başlarına bir şey gelince, yoruluyorlar, dinleniyorlar, uyuyorlar, gülüyorlar herhalde bazen, duyguları da vardır herhalde. Belki de seviyorlar, âşık oluyorlar hepimiz gibi.
Küçükken bir hikâye okumuştum göçmen kuşlarla ilgili, hayal meyal hatırlıyorum. Bir bilinç yüklemişti yazar kuşlara, sanırım o da kazlardan bahsediyordu.
Biz insanlara dönecek olursak, biz bambaşka bir dünya kurduk, doğanın döngüsüne karşı çıkıyoruz. Dünyayı da sahiplendik biraz daha fazla düşünme kabiliyetimiz olduğundan dolayı diğer canlılardan. Diğer canlıların da kendimizin de sonunu getireceğiz böyle giderse.
Bir Gelecek Hayalim Vardı:
Bir GELECEK HAYALİM vardı, hayal tabii ki, yine aklıma geldi.
Şöyle bir dünya düşünün demiştim,
"Yaşamak için çalışmak zorunda değilsiniz. Herkes gönlünce ne yapmak istiyorsa yapıyor. Nereye gitmek istiyorsa gidiyor, neyle gitmek istiyorsa gidiyor, ne istiyorsa yiyor, içiyor. Her şey ücretsiz!
Tabii canı isteyen çalışıyor, ne bileyim, kendince bir şeyler üretiyor, yeni dizaynlar yapıyor, ekiyor biçiyor, sanatla uğraşıyor, okuyor, film izliyor, dizi seyrediyor, istiyorsa şarkı söylüyor, şarkı dinliyor, konsere gidiyor, parka gidiyor, havuz başına gidiyor, şezlongda güneşleniyor, futbol maçına gidiyor, basketbol, voleybol maçına gidiyor. Yeni yeni oyunlar bulunmuş, isterse oyuncuları robot olan takımları seyrediyor, metaverse lensini takıyor, robot oyunculardan biri oluyor, oyunlara katılıyor, belki de canı çekenler takım kurmuşlar, kendi aralarında oynuyorlar, robotlara karşı oynuyorlar, onları seyrediyor.
Her şey ücretsiz, üretimi fabrikalarda otomatik makinalar yapıyor, besinler seralarda robotlarca yetiştiriliyor, her köşede hizmetçi robotlar var, ne istiyorsan yapıyorlar, enerji sorunu çözülmüş, her yer güneş paneli, rüzgâr türbini, belki de başka bir enerji kaynağı bulunmuş, sonuçta enerji sorunu yok.
Canın çekiyor, yol üstünde herhangi bir restorana giriyorsun, ne istiyorsan yiyorsun, içiyorsun, mesela yeni bir içecek çıkmış, tasarımını ünlü bir sanatçı yapmış, belki de ünlü yapay zekanın düşündüğü bir içecek içiyorsun, hoşuna gidiyor, yapay zekanın reklam sayfasına girip takdirini belirtiyorsun, seviniyor, para falan ödemeden çıkıyorsun. Geride bıraktığın çöp robot çalışanlarca temizleniyor, otomatik çöp öğütme ve değerlendirme merkezine yollanıyor.
Bir taksi çeviriyorsun, tabii ki şoförsüz, istediğin yere gidiyorsun, ücretsiz.
Sağlığın sürekli kontrol altında, bir sorun çıkarsa otomatik olarak hastaneye götürülüyorsun, robot doktorlar ameliyat ediyorlar, robot hemşireler bakımını yapıyor, ücretsiz.
Uzak bir yere gideceksen, belki hızlı tren tercih ediyorsundur, makinist yok, belki de uçakla, pilotsuz, gemiyle, kaptansız, ücret yok.
Yani sadece yaşıyorsun, gönlünce!
“Böyle bir yaşam kurabilsek nasıl bir hayat olurdu acaba?" demiştim.
Elektrik Faturasını Ödemeyen Kılıçdaroğlu Gündem Oldu:
Haberlerde izliyorum, üç ay önce söylemişti, ödemeyeceğim demişti elektrik faturasını, merak ediyordum aslında, nasıl olacak netice diye. Sonunda kestiler elektriğini Kılıçdaroğlu'nun.
Şimdi yapılıyor yorumlar ardı ardına. Kimi diyor hata yapıyor, kimi destekliyor, iktidar sessiz bir telaşa içinde, iktidar yanlıları doğal olarak yerden yere vuruyorlar kendisini, ucu nerelere kadar uzanacak bilemiyorum ben de.
Enerji insanlık hakkı diyor Kılıçdaroğlu açıklamasında, hava gibi, su gibi diyor, sosyal devlet. Benim gelecek hayalimin bir basit anlatımı aslında. Benim hayalim de sosyal devlet aslında, biraz fazlaca abartılı o kadar. Gerçi benimki sadece hayal. Sanırım hiçbir zaman gerçek olamayacak.
Sene 2022 oldu, ne kadar uzağız benim gelecek hayalimden, içimi üzüntü kaplıyor inanın.
Hele bir de muhalefetin liderinin elektriğini kesiyorlar, dünya çapında skandal aslında, iktidar tarafı güya kimse kanundan üstün değildir demek istiyor. Ama ne olursa olsun fena faka bastılar. Bazen bazı şeyler her türlü yarar sağlar, engel olamazsınız. Bu da öyle şeylerden. Kessen bir türlü, kesmesen başka türlü, her halükârda Kılıçdaroğlu'na yarıyor.
4 milyon hanenin elektriği kesilmiş borcundan dolayı. Resmi bilgi, doğru yani. Hepsi aynı anda değil tabii ki, ödenmeyince, ya da ödenemeyince kesilmiştir, sonra ödeyince tekrar açılmıştır, an itibariyle kaç hanenin elektriği kesik, bu bilgiyi kimse söylemiyor. Hükümet biliyordur aslında, ama artık pek de önemi yok.
O karanlıkta eşiyle verdiği fotoğraf artık hafızalara kazındı.
İnandıklarının Peşinde Gidiyor:
Kılıçdaroğlu da kendine göre inandığı şeylerin peşinden gidiyor. Sakin sakin hemen her konuya değiniyor bir süredir. Biraz yavaştan alıyor, ama bence sağlam adımlarla ilerliyor.
Arada çok hatası da oluyor, bazen saflığı tutuyor, aslında onu da kandırıyorlar birçok şeyle, ama çok kıvrak bir yapısı olmadığı için manevra kabiliyeti yetmiyor, çok gol yiyor dolayısıyla.
Pasif kalıyor diye çok eleştiri alıyor. Karşısında hiçbir şeyden çekinmeyen, gücün mutlak sahibi olduğunu düşünen bir kitle var. Hani kıvrak zekalılar da. Yetmiyor tabii ki muhalefetin hamleleri. Hemen gündemden düşürülüyor bir şekilde yapılanlar, bu ortamda yapılabilenler.
Yine de herkes gibi inandıklarının peşinden gidiyor Kılıçdaroğlu şimdilik, takdir topluyor bence toplumun belli bir kesiminden. Yetecek mi bunca emek, zaman gösterecek. Çok bir süre kalmadı, malum.
Konu bireysel hayatlarımız da olsa siyaset de olsa, aslında vazgeçmemek lazım hayallerden diyerek bitireyim.
İnandıklarımızın peşinden gitmeliyiz her zaman!