İnsan, Anlaşılması En Zor Olan Varlıktır
İnsan kendisine anlam arayan, anlam yüklemekle bir ömür kendini meşgul eden, hatta kendisini dünyanın merkezi olarak gören tek canlı varlıktır.
Bazıları için paranın dışında yaşamanın hiçbir anlamı yoktur! Başkalarına verdiği şimdiki zaman acılarını hissetmeyen birinin gelecek zaman acılarını da kimse dindirmeyecektir. Parası çok diye hayatta kalmaz insan!
Yeniden başlayabilmek için kaybetmek gerekir bazen. O yüzden dalı kırılmayanların masalı da olmaz. Ama namuslu insanların gözünden bir kere düştüyse; ayakta kalamaz insan!
Bu arada karanlık adamlara aydın diye bakmayı bırakın artık lütfen. Bu renk körlüğü ülkenin çok şeyini alıp götürüyor.
Her zaman söylerim, namuslu bir insanın milyon dolarları pek olmaz! İstisnalar kaideyi bozabilir tabii ki.
Gökte size ait yıldızı aramayın, yorar insanı, öyle bir şey yok çünkü. Ama yine de yorulun kendi hedeflerinize ulaşmak, inandığınız şeyleri gerçekleştirmek için.
Yürümek isteyenler için dağda bile yol açılır. Onurlu biçimde yürümek hevesiniz varsa eğer!
Elbette insanlar koyun değildir. Ama adalete, haksızlığa hatta çocuk tacizlerine bile neden kolayca boyun eğilir?
Bizler telgrafın tellerine konan kuşları arıyoruz hala, biraz da Yeşilçam filmlerinde zerre kadar adaletten sapmayan hâkim amcaları. Yere düşeni kaldıran silahların değil çocukların saflarını tutan mahalle delikanlılarını. Bizler infaz emri yağdıran günümüz televizyon dizilerindeki katillere inat, Sadri Alışık ruhunu arıyoruz hala. Tartılarda da sınavlarda da hile olmayan zamanları özlüyoruz. Elle yazılmış mektuplarımızı, bayramlarda gönderdiğimiz kartpostalları…
Parayı bulma metotlarını değil saklambaç oynarken kaybettiğimiz arkadaşlarımızı arıyoruz.
Gençliğimde Pink Floyd dinlerdim. En çok da “the wall…” şarkısını. Bütün duvarları yıkardık. Belki de yıktığımızı sanıyorduk. Ama dinlerken çok mutluyduk, bizdik, dar dünyamız her şeydi.
Şimdi Münir Nurettin dinliyorum. “Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç!”
Gerçekten geç mi? Hiç de değil! Hâlâ çok şeyler yapmaya hevesim, ideallerim var, hedeflerim, beklentilerim var. Her şeyden önce bu ülke insanının, insanca yaşadığını görmeye, adalet, kardeşlik, eşitlik gibi değerlerin bu ülkede hayat bulacağını göreceğime olan inancımı koruyorum, bunun için kendi payıma düşeni yapmaya çalışıyorum. Gerçekten bunlar için vakit çok geç değil. Bir ve beraber olursak, saygı ve sevgiyi kendimize rehber edinirsek, bir de çok çalışmayı ortak karakterimiz haline getirirsek, adamcılık, kayırmacılık, hemşericilik, adaletsizlik, haksızlık, umutsuzluk vb. kalır mı bu ülkede?
Saygı dolu sevgiyle kalın.