İyi ve Kötü Felsefesi
İyi ve kötü kavramları; din, etik ve felsefe açısından değerlendirilirken kullanılan ölçüt ahlaktır. İyi kavramı, ahlak bakımından olumlu bir anlam taşırken, olumsuz bir çağrışım uyandıran nesne, istek ve davranışlar bütünü de kötü olarak tanımlanır.
Turnusol Kâğıdı:
Bugün ismini açıklamayacağım bir "alıntı" yazıyı düşünsel gücünün derinliklerine inandığım çok sevdiğim bir arkadaşıma gönderdim. Asıl amacım yalan yanlış yazılan bir makalenin içinden çıkarılacak sonuçların neler olabileceğini öğrenmekti, sonuçta doğru bir, yanlışlar ise türlü türlüydü. Bu makaleye verilen yanıt, onun düşünsel gücünün doğru veya yanlışı ayırt edebilme yetisi olacaktı. O zor olanı seçti ve her satırından yanlış içinden doğruları çıkarıp bana geri dönüş yaptı.
İşte bizler de okuduğumuz, gördüğümüz, dinlediğimiz, seyrettiğimiz her şeyin doğru olanlarını almalı ve hayatımızın içine katmalıyız. Tabii bu durum kiminle hangi yolda, kol kola yürüdüğünüzle de biraz alakalı dersek yanlış bir laf etmiş olmayız kanaatindeyim. Bugün sizlere, kendi penceremdim, iyi ile kötünün ne olduğunu anlatmak istiyorum.
İyi ve kötü kavramları; din, etik ve felsefe açısından değerlendirilirken kullanılan ölçüt ahlaktır. İyi kavramı, ahlak bakımından olumlu bir anlam taşırken, olumsuz bir çağrışım uyandıran nesne, istek ve davranışlar bütünü de kötü olarak tanımlanır.
İyi neyi ifade eder, iyi olan nedir?
İyi; insanın yapması gereken davranışlardır. Ahlakça değerli olandır. Biliyorsunuz, ahlak dediğimiz şey felsefenin en temel kavramıdır. İyi genel olarak insana, çevresine, topluma ve insanlığa yararlı olan şeyleri ifade etmek için kullanılır. İyi, ahlaki olanın olumlu özelliğini gösteren kavramdır. İyi, herhangi bir amaca ulaştıran, bir amaç için uygun ve başarılı olan, insanın kendisini tam anlamıyla gerçekleştirmesine yardım eden, diğer insanlar için de yararlı olandır. Bir başka deyişle, belli insan gereksinmesini karşılayan, insan çıkar ve dileklerine uygun düşen, kişiye, topluma, bir sınıfa ya da başka bir kümeye yararlar sağlayan şeylere, iyilik olarak görülür.
‘İyi’ algısı veya anlayışı, toplumdan topluma değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin, bugün neredeyse tüm toplumlarda yaygın olarak ‘kötü’ olarak bilinen bir çocuğun hırsızlık yapması hadisesi, eski Yunan toplumunda iyi gözle bakılan bir davranıştı. İlginç ama gerçek.
İnsanların içinde yaşadıkları toplumla bağını güçlendiren en önemli kavramların başında iyi, iyilik gelir. İyilik, bir toplumun gelişmişlik seviyesi katma değer katar. Toplumsal yaşamın akışı içinde meydana gelebilecek kavgaların, çekişmelerin, istenmeyen durumların önüne geçilmesi açısından iyilikler sigorta işlevi görür. İyilik yapmanın yaygın olduğu toplumlarda, bireyler arasındaki ilişkileri yumuşatır, bozuk ilişkileri onarıcı bir fonksiyon üstlenir.
İyilik hiçbir maddi karşılık beklemeden yapılan yardım demektir. İyilik yapmak bizleri mutlu eder. Kendimizi iyi hissetmemizi sağlar. Bunun yanında iyilik yapılan kişi de sevinmiş olur. İyilik yapmak insanın vicdanını rahatlatır. Mutlu hissettirir. İyilik yapan bireyler, çevrelerince iyi insanlar olarak kabul görür ve daha çok sevilirler. İhtiyaç halinde daha kolay sosyal destek bulabilirler.
İnsan iyilik yapınca mutluluk duyar, bunun kanaatimce nedenleri şunlardır: Başkalarına bir şeyler vermek sosyal ilişkileri artırdığı gibi, yaşamın amacına dair daha olumlu düşünmeyi, bir farklılık yaratmış olmayı, her sabah yataktan yenilenmiş olarak kalkabilmeyi benzeri olumlu duyguları iyilik yapanlara yaşatmasıdır.
İyilik yapmak için mutlaka iyi insan aramak gerekmez. Bazen kötü yolda olan bir insana yapılan bir iyilik onu doğru yola sevk edebilir. Dolayısıyla, kişiyi kötülükten alıkoymak da bir iyiliktir. İyi olanı yaptığı iyilikler nedeniyle takdir etmek de bir iyiliktir. O kişiye moral verir, daha iyi davranmasını sağlar.
Kötü neyi ifade eder, kötü olan nedir?
Kötü, iyinin anti-tezidir dersek yeridir. İyi için ne yazdıysam, aslında tersi şeyleri de kötülük için yazmamız, yeterli olacaktır. Kısaca kötülükten de bahsedecek olursak, öncelikle kötülük dediğimiz şeyin bir yakıştırmadan ibaret olduğunu bilelim. Ancak evrensel- genel geçer kötü tanımı da yapılagelmiştir. Kötü; bir iradî karar doğrultusunda yapılan, ahlaki kurallara ve iyiye aykırı görülen; mutluluğa, iyiliğe, güzelliğe ulaşmayı engelleyen şeydir, bu türden davranışlardır. Olumsuz çağrışım yapar.
Kötülük genellikle bencillik, cahillik, çıkarcılık ve ihmalkarlık gibi şeylerle ilişkilendirilir. Genel ve kısa bir tanım yapmak gerekirse, etrafındakilere maddi ve manevi manada zarar vermektir.
Kötülüğün kaynağı, fikirden yoksunluktur. Düşünmeden hareket eden bir insan, yaptığı bir eylemin başkasına zarar verebileceğini de düşünmez. Gariptir ki böyleleri, yaptığı eylemin neden olduğu ‘kötülük’ için kendinde bir sorumluluk da hissetmez. Kötülüğün kaynağı; fikirsizliktir, düşüncesizliktir.
Kötülük yapan kimseler, ihtiyaç halinde kolay kolay çevrelerindeki insanlardan sosyal destek bulamazlar. Genellikle öfkeli, saldırgan ya da bencil bireyler olurlar, iyi insanlara göre yalnızlık duygularını daha çok yaşarlar, diğer insanlar tarafından daha az tercih edilirler ve daha zor yardım bulurlar.
Felsefi açıdan iyi ve kötü ne demektir?
İyi kavramı çoğunlukla olası eylemler arasında bir seçim yapılması durumunda tercih edilmesi gereken davranışı ifade eder. İyilik genellikle kötülüğün (şerrin) tersi olarak kabul edilir ve ahlak, etik, din ve felsefe konuları tarafından incelenir ve ayrı şekillerde tanımlanır.
Maniheist kültürler ile İbrahimi dinler kötü kavramını iyinin karşıtı olarak görmekte ve kötülüğün yok edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Kötülük, bu yönüyle bir problem olarak kabul edilir ve toplumların kötülükten temizlenmesi, topluma iyiliğin hâkim olması arzu edilir. Bu yönde büyükler, anne-babalar, alimler çocuklarına telkinde bulunur, bulunması beklenir. Eğitim sistemleri iyi insan yetiştirmek üzere kurgulanır.
Kötülük problemi özünde Tanrıyı mutlak iyi ve mutlak güçlü bir Zat olarak kabul eden teizme aittir. Felsefe tarihinde kötülük problemini ilk kez Augustinus ele almıştır. Kendisi, var olan her şeyin Tanrı tarafından yaratıldığına inanmakla beraber, Tanrı'nın kötülüğü yarattığına inanmamaktadır. Ona göre kötülük bir 'şey' değil, bir 'şey'in eksikliği veya noksanlığıdır. Augustinus'a göre insan akıl ve özgür istenç sahibi bir varlıktır. Ahlaksal kötülük bu yetilerin veriliş amaçlarına uygun kullanılmamaları nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
İyinin ve kötünün ölçütü, ahlak felsefesinin temel sorularından birisidir. Ahlak felsefesinde yapılması uygun görülen, önerilen davranışa iyi; yapılması yasaklanmış, ahlakın uygun görmediği eylemlere ise kötü denir. Ahlak ölçütleri; iyi, kötü, vicdan, ahlak yasası, kural, etik, irade ve ahlaki eylemdir. Bu kavramların tamamı soyut olduğu için her filozof tarafından farklı yorumlanmıştır
Ahlâk öncelikle davranışları iyi ve kötü ayırmaya çalışmaktır. Her ne kadar toplumun çoğunluğunca olumlu olarak karşılanan davranışlara iyi diğerlerine de kötü dense de iyi-kötü yer zaman ve kişilerin, toplumların bakış açısına göre değişebilmektedir. Kaldı ki insan davranışlarının iyi-kötü değerlendirmesinin yapılması da tek başına yeterli olamamaktadır. Bir davranışın ahlâkın konusu içine girebilmesi için bireyin farklı davranışlardan birini seçme özgürlüğünün olması gerekmektedir. Bu seçme özgürlüğüdür ki bir davranışı ahlâkın konusu içine almaktadır. Seçme özgürlüğünün ve istencinin olmadığı bir davranış için bireyi iyi-kötü diye nitelemek doğru olmayacaktır. Tıpkı hayvanların davranışlarının iyi-kötü diye nitelendirilemeyeceği gibi. İnsan davranışlarına bu açıdan bakıldığında; iyi-kötü daha da belirgin hale gelmektedir.
İnsanın ahlaki eylemlerinde öncelikle özgür olması gerekir. Özgürlük, irade ile “iyi” ve “kötü” davranışlardan birisini seçme gücüdür. İnsanın davranışlarını etkileyen nedenler olsa da kişi kendi ahlaki değerlerini kendisi oluşturur. Bu ahlaki değer oluşturmadaki özgürlüğü belirlemedeki en etkin neden insanın kişiliğidir. Örnek verecek olursak hızsız bir ailede doğan bir çocuk kendi ahlaki değerlerini kendi belirleyip hırsızlık yapmayı reddedebilir.
İyi onu seçme olanağı bulunan bireyden beklenilen davranıştır. Kötü ise kaçınılması gereken eylemlerdir. Ne var ki iyi-kötü toplumdan topluma, çağdan çağa ve hatta bireyden bireye değişen bir kavramdır.
İyilerin çoğaldığı, kötülerin mümkünse hiç olmadığı bir toplumda yaşamak dileklerimle, yazımı, kendi yazdığım bir şiirimle kapatmak isterim:
İyilik ve Kötülük Bir Kardeş
İnsanlar yaratılmış kısım, kısımdır,
Kimi iyidir, iyilik yapar öyle anılır,
Kimi kötü, kötülük yapar öyle anılır,
Öyle veya böyle hayat yaşanır.
İyilik yapan her zaman sevilir,
Kendisine saygı ile davranılır,
Her zaman iyi bir insan diye anılır.
İyiliklerle dostluklar artırılır.
Kötülük yapanlar her zaman kınanır,
Kendisine kötü gözle bakılır,
Çevresinde kötü biri diye anılır,
Kötü olanlar hep düşman kazanır.
İyi veya kötü hepimiz insanız,
Bu dünyada birlikte yaşarız,
Dostluktan yanayız düşmandan uzağız
Birlikte bu hayatı yaşayacağız.
Hepimiz iyilikler içinde olalım,
Kötülüklerden uzaklaşanlardan olalım,
Sevip, sevilip saygı bulalım,
Bu hayatı mutluluk içinde yaşayalım.
Dilerim iyiler ve iyilik hep var olsun,
Kötülük ve düşmanlıktan uzak olalım,
Mutlu ve mesut yaşamda kendimize bakalım,
Yaşamdan hepimiz haz alalım...