İyiye, Güzele Giden Yollar, Bizden Sabırlı Olmayı İster
Bazı kavramların anlamlarını iyi bildiğinizde ve özümsediğinizde, hayatın kapısını açan ve hayatı farklı bir şekilde yaşamanızı rehber olan birer anahtar vazifesini görür.
Sabır Nedir?
Hayatımız meşakkatli, zor ve sarp yamaçlarla doludur. Doğal engeller, beklenmedik olaylar, çeşitli güçlükler ve bazı insanlar, yaşadığımız sürece bizi ziyadesiyle yorar ve yıpratırlar. Sabır, erişebileceğimize inandığımız bir hedefe varmak için, usulünce çalışıp çabalamak, geçirilmesi gereken süreyi telaşsız ve sükunetle beklemektir. Baştan çıkartıcı etkilere karşı direnebilmek, zorluk ve sıkıntılara, şikâyet etmeden katlanabilmektir. Kısacası sabır, acılara ve zorluklara dayanma, tahammül etme gücüdür. Manevi bir terbiyedir.
Sabır İçin Temel Prensipler:
Yakınlarımızın can kaybı, mal kaybı, ölüm, hastalık korkusu, savaş, açlık tehlikesi, ticari yatırımların zararı gibi, maddi ve manevi sıkıntılar, acılar insanın olgunlaşması adına birer imtihandır. Sabır, bu imtihandan başarıyla geçmesinin adıdır. Sabır gücünü elde etmek için birinci adım, sonuca ulaşma inancı ve azmini gösterebilmektir. Çünkü ancak inanarak sabredenler sonuca ulaşır. İkinci adım, çalışmaları usulüne uygun yapabilmektir. Üçüncü adım, her konuda sonuca ulaşmak için, belli bir sürenin geçmesi gerektiğini bilerek, o süreci çalışarak yaşamaktır. Acele işe şeytan karışır, atasözünü de hatırlayarak biliriz ki telaş, acele ve düşüncesiz davranış, insanı Sabır gücünden uzaklaştırır. Dördüncü adım da baştan çıkarıcı etkilere karşı direnebilmektir. Vesvese verenin aşıladığı kuşku, korku, umutsuzluk, çaresizlik, cesaretsizlik gibi yıkıcı etkilere karşı durabilmektir. Sabır, tembelce beklemek asla değildir.
Belirttiğim bu prensipleri uygularken, unutulmamalıdır ki sabır, başımıza gelenlere kuru kuruya katlanmak, durgun ve hareketsiz kalarak, pasif bir bekleyiş hiç değildir. Haksız yere mahkumiyete, tecavüze, haysiyet kırıcı saldırılara ve davranışlara katlanmak değildir. Bunlara karşı tiksinti duymak ve kederlenmek, doğrudur ama yeterli değildir. Bunlarla mücadele etmek gerekir. Yani eylemde bulunmak elzemdir.
Sabır ve İrade Gücü İlişkisi:
İşte, bu mücadele süresince gösterilecek irade gücü sabırdır. İnsanın kendi iradesiyle üstesinden gelebileceği davranışları karşısında göstereceği durgunluk ve razı olma hali de sabır değil, acizlik ve tembelliktir. Bu kavramları birbirinden ayırmak gerekir.
Sabırsızlık, acele ederek, bir anda, çok şeyi istemektir. Bu da her hedefe varmak için, belli bir zamanın gerektiğini bilmemektir. O nedenle, sonuca bir an önce varmak isteyenler, aslında yarı yolda kalırlar ve işin sonundaki hayrı göremezler. Bütün direnmelerde, dayanmalarda, katlanıp sabretmelerde, ortak payda her şeyin Tanrıdan geldiği ve hayrımıza olduğu bilincidir. Tanrının kimseye taşıyamayacağı yükü vermediği gerçeği vardır. Ancak sabrederek, sondaki hayrı görebiliriz.
Dini Açıdan Sabır veya Sabır Göstermek Kavramı:
Dinler tarihine baktığımızda, sabrın bütün peygamberlerin ortak özelliği olduğunu görürüz. Her biri, pek çok sıkıntılara uğramış, çeşitli eziyetlere maruz kalmış, yurtlarından çıkarılıp sürülmüş, zindanlara atılmış ama daima sabretmişlerdir. Bu nedenle de İslam dini başta olmak üzere, Hristiyanlık, Yahudilik ve Budizm gibi büyük dinlerde, sabır aranan ve istenen bir niteliktir. Her Müslümana düşen görev de kurtuluşun sabırda olduğunu düşünmek ve sabırlı olmaktır.
Olayları Kanıksamak Sabra Engeldir:
Bir başka gerçek ise, insan sabrı kolay beceremez. Çünkü doğasında, yaradılışında, çabuk bıkma özelliği vardır. Aynı olayların, değişiklik göstermeden sürüp gitmesini kanıksar. Heyecanı solar, hevesi söner. Ancak, doğru sabrı becerirse hem kendini değiştirerek yükselir hem de olaylardaki değişimi fark eder. Bulduğunu da emekle ve çabayla güzelleştirir, yeniler ve Yunus Emre’nin, Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası sözünün sırrına erer. Sürekli ve inançla bir işi yürütmek, arzulara hâkim olmak kolay değildir.
Hiddeti dizginlemek, dışarıdan gelen saldırı ve engellemelere direnmek de kolay değildir. Bu nedenlerle, her şey gibi sabır da öğrenilebilir, öğrenilmelidir de. Bu öğretide, sabırlı ve bilgili insanların katkısı çok yararlı olabilir. Sonucunda insan, iyi ve doğru olanı yapmaya, kötü ve zararlı olandan sakınmaya alışarak, dayanma gücünü arttırarak, sabırlı olanlara özenerek, günün birinde sabır kudretini kuşanabilir. Sabır ile de birçok bilgi ve beceriyi de kazanabilir.
Sonuç:
Sabır, kelime olarak tek gibi görünse de dilimizde taşıdığı özelliklere göre ayrı tanımlamaları da içinde barındırır. Sözgelimi, dünya nimetlerinin azı ile yetinmek bir sabır gerektirir ve kanaat olur. Güçlüklere katlanma şeklinde gösterilen sabra tahammül diyoruz. Süreklilik gösterdiğinde de sebat adını alır ve insana üstünlük kazandırır. Sabır, ruhun melekesi olan güzel bir huydur. Yaşamda olgunlaşmanın, dünya imtihanında başarılı olmanın yolu Sabır ile aşılır. Hayırlı iş işleyenlerin, usanma duymadan, sabırla hayra devam etmeleri, kendilerini manen yüceltir. İbadette de sabır gerekir ki, devamlılığı sağlanabilsin.
Dünyamızın gidişatına bakıyorum ve tüm insanlığa sabırlar diliyorum.
Bu yazıda geçen bazı terim ve ifadeler, insanı kılcal damarlarına kadar etkileyen ve hayata bakış açısındaki değerleri yeniden sorgulamasını sağlayan şeylerdir. Hayatta hepimizin yaşarken bu sorgulamaları yaparız. Çevremizdeki olan biteni sorgularız. En önemlisi kendi hayat akışımızı, olaylar ve olgular karşısındaki sergilediğimiz tavır, tutum ve davranışlarımızı sorgularız. Benim sorgulamalarımdan esinlenerek yazdığım bu yazı, hayatın gerçeğinin kaleme alınmış halidir. Bazı kavramların anlamlarını iyi bildiğinizde ve özümsediğinizde, hayatın kapısını açan ve hayatı farklı bir şekilde yaşamanızı rehber olan birer anahtar vazifesini görür. Onun için ben buna kelimelerin sihirli gücünde sörf yapma diyorum. Bu türden yazdığım yazılar birer sosyolojik gerçeklik olup, felsefi yazım türünde kaleme alınmaya gayret gösterilmiştir.
Sevgi ve güzelliklerle kalın.