Güney Kore Nasıl Başardı? (2)
Park Chung-hee Dönemi (1961-1979)
Güney Kore’de darbe sonrası iktidara gelen Park döneminden önce; Japon sömürge yönetimi döneminde yapılan altyapı yatırımları (yollar, demiryolları, limanlar, elektrik santralleri, hükümet binaları, çelik ve kimya tesisleri, hidroelektrik santralları vb.) Güney Kore’ye kalkınma hamlesi yapacak bir temel hazırlamıştı. Park’tan önceki Syngman Rhee de ülkenin altyapısının geliştirilmesine ve kurumsal yapının iyileştirilmesine gayret göstermişti. Park bu altyapı mirasını devralmıştır.
Park’ın Japon kalkınma modelinden uyarladığı Güney Kore kalkınma modelinin temel felsefesi aşağıda özetlenmiştir:
- Sıkı bir eğitim sistemiyle okuryazarlığın tüm yurtta gerçekleştirilmesi,
- Askeri ve sivil otoriteleri tek bir çatı altında toplayıp kuvvetli bir bürokratik yapı ve sıkı bir disiplinle ülkenin yönetilmesi,
- Ulusal bürokrasinin kontrolünde kapsamlı bir ekonomik program uygulanması,
- Program gerekliliklerini yerine getirecek şekilde hükümet ve iş adamları arasında yakın iş birliği ortamının tesis edilmesi,
- Temel endüstri dallarının büyük ticari şaböller vasıtasıyla geliştirilmesi.
Park, merkezi hükümetin ekonomik kalkınmada kilit rolü oynaması gerektiğine karar vermiştir. Park Yönetimi, Kuzey Kore “tehdidine” karşı koyabilmek için bir an önce kendi ulusal kaynaklarıyla kalkınmayı ve Kuzey Kore’den daha üstün bir ülke haline gelmeyi hedeflemiştir. Uygulanacak sistem, devlet kapitalizmi ile serbest teşebbüsün bir arada uyumlu çalışması prensibine göre tasarlanmıştır. Bir anlamda ekonomik kalkınmanın; özel teşebbüs bacağında yüksek teşvikler verilen birkaç şabölün liderliğinde, bazı kamu iktisadi teşebbüslerinin de desteğiyle gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır.
Park, öncelikle ABD yardımlarına bağımlı hale gelen, yardımların azaldığı yıllarda istikrarsızlıkla boğuşan bir ekonomi yerine, kendi kendine yeterli bir ekonomiye sahip olmayı hedeflemiştir. 1961 yılında Ekonomi Planlama Kurulunu oluşturulmuş ve ihracat odaklı sanayileşme programı devreye sokulmuştur. Sanayileşmek için, 1960’ların başında benimsenen ihracata dayalı (dışa dönük) kalkınma stratejisi esas alınmıştır. Park, şabölleri ekonomik büyüme için motor olarak kullanmıştır. Yabancı ortaklıklara sıcak bakmayan, milli bir kalkınma modeli geliştirmek isteyen hükümet, devletin finansal kaynaklarını şaböllerin kullanımına sunmuştur. Bu kapsamda şaböllere performans kotaları tanımlanmıştır. İhracat performansı yüksek şaböller devletten daha fazla teşvik almaya hak kazanmıştır. Sadece ihracat yapanlara ithalat yetkisi tanınmıştır. İhracat yapan şirketlerden ticaret vergileri alınmamış, gelir vergilerinin %50’sini ödemeleri yeterli görülmüştür. Değişik mekanizmalarla sürekli teşvik gören şaböller, zamanla ekonominin lokomotifi haline gelmiştir.
Beş yıllık kalkınma planları (1962-66, 67-71, 72-76, 77-81) doğrultusunda sanayileşme için gereken adımlar atılmıştır. İhracata dayalı kalkınma stratejisiyle, düşük ücretli iş gücünü kullanarak emek yoğun sanayi ürünleriyle dış pazarlarda rekabetçi fiyatlarla yer edinilmesi hedeflenmiştir. Hükümetin yönlendirici politikaları bu stratejinin başarısında kilit rol oynamıştır. Hükümetin verdiği garantiler ve kredi ödemelerindeki riskin devlet tarafından üstlenilmesi, yurt içindeki yatırımlar için gerekli yabancı sermayenin ülkeye gelmesinde önemli bir rol oynamıştır. Elektronik, gemi inşa ve otomobil sektörleri, öncelikle desteklenecek ve gümrük duvarlarıyla korunacak alanlar olarak belirlenmiştir. Neticede, bu sektörlerin ihraç yapabilecek üretim seviyesine ulaşması sağlanmıştır. Zamanla benzer bir strateji kamu müdahalesi ve yönlendirmeleriyle geliştirilmesi gereken bütün alanlarda uygulanmıştır. Hükümetin bu kilit yönlendirici rolü kalkınma ve ihracat hedeflerine ulaşılmasını kısa sürede sağlamıştır.
Ticari bankaların devletleştirilmesi sayesinde, paranın yönetimi hükümete geçmiştir. Böylece Park Yönetimi özel girişimcilere yüksek teşvikler (düşük faizli banka kredilerinde öncelik verme, ithalat imtiyazları, yabancı kaynaklardan ödünç alma imtiyazı ve vergi indirimleri) vererek ihracata dönük sanayileşme için yatırım yapmalarına ön ayak olmuştur. Kur ayarlamalarıyla, para birimi wonun değeri düşürülmüş, böylelikle ihracatın artırılmasına çalışılmıştır. Banka faizleri yüksek tutulmuş, üretim için gerekli sermayeyi artırmak maksadıyla tasarruf teşvik edilmiştir. İhraç malların üretiminde kullanılan ara mallara yönelik gümrük oranları sıfırlanmıştır. Tekstil, hazır giyim ve elektrikli makine üretimi gibi sanayi dalları, pahalı ara mallar nedeniyle durgunluk yaşarken, bu teşvikler sayesinde ihracata olumlu katkı sağlayan endüstri dalları haline getirilmiştir. Park yönetimi, ABD, Almanya ve Japonya gibi zengin ülkelerle tesis ettiği “finansal diplomasi” yoluyla yatırımlar için dış kredi imkânlarını geliştirmiştir. İhracat arttıkça, kredi bulmak kolaylaşmıştır. İmalat sektörü 1962-66 plan döneminde %15, ikinci plan (1967-71) döneminde ise %21 oranında büyüme göstermiştir. Bu dönemde başlangıçta endüstri sektörüne ağırlık verilmesi, kırsal kesimin ihmal edilmesini zorunlu kılmıştır.
Endüstrileşme arttıkça sanayide çalışan işçilerin ücretleri de artmıştır. O dönemde imalat sektöründe çalışan bir işçinin ortalama aylık ücreti, benzer bir işte çalışan Amerikalı işçisinin aldığı ücretin %11’ine ve Japon işçisinin ücretinin %14’üne karşılık geliyordu. Bu durum Güney Kore sanayi sektörlerine sağlanan muazzam bir ucuz emek kullanım fırsatı sunuyordu. Bu arada tarım kesimi çalışanlarının durumu daha da kötüydü, kısmen tarım çalışanları yoksulluğa terk edilmişti. 1960’lar için normal karşılanan bu problem, 1970’lerde ülkede iç huzurun bozulmasındaki faktörlerden biri olmuştur. Hükümet bu sorunu çözmek için birtakım önlemleri devreye sokmuş, kırsal kesimdekilerin yaşam standartlarında kısmen bir iyileşme sağlamıştır. Üçüncü kalkınma planı (1972-76) ile katma değeri yüksek, sermaye yoğun ağır sanayi dallarına ve kimya endüstrisine yatırıma ağırlık verilmiştir. Bu dönemde çelik endüstrisinin yanı sıra petrol rafine sanayinde de sıçrama yaşanmıştır. Modern gemi inşa tersanelerinin yanı sıra Güney Kore üretimi otomobiller dış pazarlarda görülmeye başlanmıştır. Dördüncü kalkınma planı (1977-81) döneminde teknoloji yoğun, kalifiye işgücüne dayalı endüstriler (makine, elektronik, gemi yapımı) öne çıkarılmaya devam edilmiştir. Park, özel teşebbüsün eksik bıraktığı alanlarda kamu iktisadi teşebbüslerini ekonomik kalkınma için devreye sokmuştur.
İmalat sanayi dâhil elektrik, iletişim ve bankacılık alanlarında iktisadi devlet teşebbüslerine öncelik veren Park Yönetimi, Elektrik Üretim Şirketi (KEPCO) ve Pohang Demir ve Çelik Şirketi (POSCO) gibi kamu şirketleriyle, özel sektöre öncülük etmiştir. Park, paranın kontrolünü devletin elinde tutmayı tercih etmiştir. Şaböllerin kendi bankalarını kurmalarını veya bankalarda hisse sahibi olmalarını resmi olarak yasaklamıştır (1990’larda bankacılık sistemi özelleştirilirken, hatta yabancılara satılırken bile şaböllerin bankacılık yapmaması kuralından taviz verilmemiştir).
Hükümet desteğini arkasına alan şaböllerin çoğunluğu, kendi alanlarında çok büyük holdingler haline gelmiştir. 1970’lerdeki petrol krizine ve dünya genelinde yaşanan durgunluğa (recession) rağmen, Güney Kore’nin kalkınma çabaları devlet ve şaböllerin ortak çabasıyla, kesintiye uğramadan devam ettirilmiştir. Park; ekonomik kalkınmanın istikrarlı bir siyasi ortamda ve muktedir bir iktidar ile gerçekleştirilebileceğine inanan bir siyasetçi olarak, ülkesinin kalkınması adına gerektiğinde öğrenci hareketlerini baskı altında tutmuş, işçilerin sesinin yükselmesine izin vermemiş, siyasi muhalefetin güçlenmesine engel olmuştur.
Bununla birlikte Park’ın kontrolünün dışında zamanla toplumsal değişim de hızlanmıştır. Artan enerji fiyatları, hayat pahalılığını artırmıştır. Artan nüfus, şehirleşme, sanayiler arasındaki dengesiz dağılım vb. faktörler ülke genelinde huzursuzluğu artırmıştır. Tarım sektörünün geri kalması, şehir-kırsal kesim arasında yaşam seviyelerindeki farklılıklar, toplumun homojen yapısını bozmuştur. Park’ın uzun yıllardır sürdürdüğü otoriter yönetim şekli, tek adama dayalı karar mekanizması, etrafındaki dar bir elit yapının ülke yönetiminde tek söz sahibi olması zamanla sorgulanır hale gelmiştir. Yetişmiş insan gücünün karar alma mekanizmalarında ve ülke geleceğine yönelik çalışmalarda kullanılmaması rahatsızlığa neden olmuş, gittikçe bozulan ve yozlaşan yönetim yapısına karşı toplumsal muhalefeti ateşleyen bir faktöre dönüşmüştür.
Bu ortamda, 26 Ekim 1979 tarihinde bir suikasta kurban giden Park’ın Güney Kore siyasi hayatı üzerine etkileri bugün de devam etmektedir. Muhafazakâr Güney Koreliler Park’ın ekonomik başarılarını öne çıkarıp, Park döneminden gururla bahsederken, ilerici demokratlar ise insan haklarını ihlal eden Park politikalarına vurgu yaparak bu dönemi kötülemektedir. Bununla birlikte, Güney Korelilerin büyük bir bölümü, özellikle yaşlı nesil, Kore Savaşı’yla birlikte yaşanan korkunç yoksulluğu yenebilmek için Park’ın siyasi hakları baskı altına alan yönetim şeklinin o dönem için gerekli olduğuna, ülkenin kalkınabilmesi için bu bedelin ödenmesi gerektiğine inanmaktadır.
Kaynaklar
Atay E. (2012). Krizden İnnovasyona: Güney Kore Örneği, DPUJSS, 32: 239-254 <http://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423876473.pdf >, s.e.t. 01.05.2017.
Nolan JE. (1986). Military Industry In Taiwan And South Korea, New York, Palgrave Macmillan, 1st Edition.
Savada AM, Shaw W. (1990). South Korea a country study, Federal Research Division, Library Of Congress, Fourth Edition, Washington D.C. (Ellington ve Ferrarini, 2017: s.45).
Kim EM. (1997). Big Business, Strong State, Collision and Conflict in South Korean Development, 1960-1990, State University of New York Press, USA.
Manyin ME. (2004). South Korea-U.S. Economic Relations: Cooperation, Friction, and Future Prospects, CRS Report for Congress Congressional Research Service The Library of Congress 101 Independence Ave SE Washington <http://www.dtic.mil/get-tr-doc/pdf?Location=U2&doc=GetTRDoc.pdf&AD=ADA461688>, s.e.t. 15.04.2017.
Minns J. (2006). The Politics of Developmentalism, Palgrave Macmillan, UK.
Moreira M. (1995). Industrialization, Trade and Market Failures, The Role of Government Intervention in Brazil and South Korea, Macmillan Press Ltd., London.