Güney Kore Nasıl Başardı? (3)
Güney Kore’nin kalkınmasının mimarı sayılan, askeri bir darbeyle iktidarı ele geçiren ve sonrasında otoriter bir yönetimle ülkesinin kalkınma ‘savaşına’ liderlik eden Park, ülkesini yaklaşık 20 yıl idare ettikten sonra, bir suikast sonucu öldürülmüştür.
Güney Kore’nin kalkınmasının mimarı sayılan, askeri bir darbeyle iktidarı ele geçiren ve sonrasında otoriter bir yönetimle ülkesinin kalkınma ‘savaşına’ liderlik eden Park, ülkesini yaklaşık 20 yıl idare ettikten sonra, bir suikast sonucu öldürülmüştür. Kendisinden sonra iktidara gelenler, 2014 yılında başkan olan kızı dahil, kendisinin kalkınma hamlelerini başarıyla devam ettirmişler ve günümüzün büyük ölçüde kalkınmış Güney Kore’si ortaya çıkmıştır.
Park’ın öldürülmesi sonrasında kısa süreliğine başkanlık görevini üstlenen Chou Kyu-hah, politik, ekonomik ve sosyolojik olarak istikrarsız bir dönemde ülkeyi yönetmiştir.
Chun Doo-hwan Dönemi (1980-87)
Başkanlığı, 17 Mayıs 1980’de General Chun Doo Hwan devralmıştır. Park dönemi Genelkurmay Başkanlarından General Chun Doo-hwan, şiddet olaylarının önüne geçmek, işçi hareketlerini kontrol altına almak gerekçeleriyle sert bir yönetim sergilemeyi tercih etmiştir. Üniversiteleri kapatmış, tüm siyasi hareketleri yasaklamıştır. Hükümet, Başkent Seul’ün 170 mil güneyindeki Kwangju şehrindeki gösterileri kanlı bir şekilde bastırmış, binlerce göstericiyi tutuklamıştır. Chun Doo-hwan yönetimi, geç de olsa ülke genelinde kontrolü sağlayabilmiştir. Bununla birlikte, değişen toplum yapısı, dış ticarete açık endüstriyel yapının varlığı ve zorlaşan kentsel yaşamın ekonomik koşulları gibi yeni faktörler, ülkenin askeri rejimle yönetilemeyeceğini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Chun, sadece askeriyeyi arkasına alarak devlet başkanı olamayacağını, siyasi ve ekonomik hayatı yönetemeyeceğini kısa sürede anlamıştır.
Bu kapsamda, meşruiyetini halktan almak için tek aday olarak seçimlere gitmiş ve 27 Ağustos 1980 tarihinde devlet başkanı olarak seçilmeyi başarmıştır. Chun, geçmiş uygulamalardan kaynaklı yozlaşmaya son veren yeni bir toplumsal hareket başlatmıştır. Park döneminde yolsuzluğa bulaşan Park’ın yakın akrabalarını ve 567 eski meclis üyesini çeşitli cezalara çarptırmıştır. Chun, yabancı ülkelerde yetişmiş ekonomistleri, Güney Kore Kalkınma Enstitüsü gibi önemli kurumların başına getirmiş, hatta bazılarını kabinesine almıştır. “Temiz yönetim”, “devlet bürokrasisi ile şirket yönetimleri arasında gizli ve etik dışı yolsuzluğa dayalı ilişkileri sonlandırma” ilkelerini iktisadi politik hayata kazandırmıştır. Bu maksatla, ekonomi alanında yapısal reformlara imza atmıştır. Hükümet, kayırmacılığa varabilecek yüksek korumacı uygulamalara son vermiş, sadece verimlilik ve yenilikçiliği öne çıkaran şaböllere mali destek vermeye devam etmiştir.
Chun, “kalkınma” modelinden “istikrar” modeline geçiş yapmıştır. Chun, Beşinci kalkınma planını (1982-86) devreye sokmuştur. Ekonomide istikrarın sağlanmasına ve enflasyonun düşürülmesine öncelik vermiştir. Dünya pazarlarında yoğun talep gören teknolojik ürünlerin üretimine ağırlık verilmiştir. Pazar dinamiklerini ve rekabet koşullarını göz önüne alan bir endüstri ve ticaret politikası uygulanmıştır. Elektronik (televizyon, videokaset kayıt cihazları, yarı iletkenlerin kullanıldığı ürünler) alanında atılım yapılmıştır. Teknokratlara karar alma mekanizmasında daha fazla söz söyleme hakkı tanınmış, kurumsallık öne çıkarılmıştır. Ülkede daha kurumsal bir iktisadi politik yapının tesis edilmesi, sanayileşme ve kalkınma stratejilerinin devletin kurumsal yapısıyla uyumlu olarak geliştirilmesi amaçlanmıştır. 1980’lerin sonlarına doğru yurt içi gayri safi hasılada %10’ları aşan büyümeler tekrar yakalanmıştır.
Roh Tae-woo Dönemi (1988-1993)
Ekonomik büyümenin, Soğuk Savaş’ın son yıllarında demokratikleşme ve insan haklarını vurgulayan genel küresel trend ile birleşmesi, temsili hükümet kurmaya kararlı bir orta sınıfın doğmasına yol açmıştır. Bunun neticesinde 1980’lerin sonunda Güney Kore artık liberal demokrasi olmaya çok yakın bir ülke haline gelmiştir.
Halkına yeni özgürlükler tanıyan, çalışma koşullarını iyileştiren Roh döneminde ülke genelinde yatırımlar, sermaye yoğun ağır sanayiyle birlikte istihdamı artıran ve tüketim mallarını bollaştıran hafif sanayi alanına kaydırılmıştır. Sanayinin ihtiyaç duyduğu beşerî sermayenin gelişimine katkı sağlayacak adımlar atılmıştır. Ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğini desteklemek adına, yurt içi hasılanın %2,4’üne karşılık gelen büyüklükte bir kaynak AR-GE için ayrılmış, daha sonra bu oran 1991’de %3’e çıkarılmıştır. Kendi ayakları üzerinde durmaya başlayan Samsung, Hyundai, Daewoo, Lucky-Goldstar (LG), Sunkyong gibi büyük şaböllerin yanında, daha önceleri üretim teşviki alamayan küçük ölçekli firmalar yeni teşviklerle desteklenmiştir. Roh, iki Almanya’yı birleştiren “Ostpolitik” benzeri bir adım olarak “Nordpolitik” geliştirmiştir. Bunun neticesinde 1990’da ilk defa Güney ve Kuzey Kore arasında başbakan seviyesinde Seul’de ikili görüşmeler yapılmıştır. Bazı alanlarda atılan olumlu adımlara rağmen, Nordpolitik arzu edilen sonucu doğurmamıştır.
Kim Young-sam Dönemi (1993-1998)
1993 yılında devlet başkanlığına seçilen Kim Young-sam, Yedinci Kalkınma Planı (92-96) çerçevesinde, yüksek teknoloji alanlarına (mikro elektronik, yeni ürünler, hassas kimyasallar, biomühendislik, optik, havacılık ve uzay) yatırım yapılmasına öncülük etmiştir. 1997-98 yıllarında maruz kalınan Asya Finans Krizi, kısa-dönemli borç döngüsüne bağımlı hale gelen şirketleri ve ülke ekonomisini sarsmıştır. Kriz, GSYH’da 1998 yılında %7’lik düşüşe neden olmuştur. Krizi aşmak ve 120,8 milyar $’a ulaşan dış borcun kısa vadeli bölümünü ödemek için, IMF’den 57 milyar $ borç alınmıştır. Bazı şaböller yeniden yapılandırılmış, yabancı yatırımları teşvik için gümrük duvarları aşağıya çekilmiştir.
Finansal kaynak ihtiyacının karşılanması zorunluluğu, Kim Young Sam yönetiminin yabancı yatırımcılara kapılarını açmasına neden olmuştur. Böylece milyarlarca dolar yabancı portföy yatırımları ekonominin bir parçası haline gelmiştir. ABD’li şirketler, düşen hisse senedi piyasasından istifade ederek, önde gelen şaböllerin hisselerini satın almıştır. Kriz sonrasında borsada işlem gören hisselerin değerinin yaklaşık %40’ına ve bankacılık sektörünün de üçte birine yabancılar sahip olmuştur.
Kim Dae-jung Dönemi (1999-2003)
IMF’den alınan 57 milyar $’lık borç ödenmiş, tekrar büyüme trendi yakalanmıştır. Şaböller, sektörel gruplar altında toplanmış, sektörel bazda sübvansiyonlar verilerek, sektörel kalkınma amaçlanmıştır. Kuzey Kore’yle ilişkileri geliştirmek için “Sunshine” politikası doğrultusunda öncü adımlar atan Jung, bu açılımıyla 2000’de Nobel Barış Ödülünü almış ancak Kuzey Kore’ye yönelik sert politika taraflısı ABD ile gerginlik yaşamıştır.
Roh Moo-hyun Dönemi (2004-2008)
Roh da “güneş politikasını” izlemeye devam etmiş; ülkesinin Kuzeydoğu Asya’da Çin, ABD ve Japonya arasında “dengeleyici” bir rol oynaması gerektiğini savunmuştur. Roh, Irak’a 3 000 civarında Güney Kore askerinin gönderilmesine onay vermiş, ABD-Güney Kore ilişkisine özel bir önem verdiğini de göstermiştir. İki ülke arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının (KORUS FTA) imzalanmasına da öncülük etmiştir.
Lee Myung-bak (2008-2013)
Lee, “Küresel Kore” sloganıyla, ülkesinin liderliğini genişletme politikası izlemiştir. Bu kapsamda, G-20 Seul Zirvesi, 2012 Nükleer Güvenlik Zirvesi gibi uluslararası önemli zirveleri ev sahipliği yapılmıştır.
Park Geun-hye Dönemi (2014-2016)
Park’ın kızı Park Geun-hye, seçimleri kazanarak, ülke tarihindeki ilk kadın Başkan olmuştur. Park, Kuzey Kore’nin nükleer testlerini önleyici bir politika izlemiş, ABD dâhil büyük güçlerin desteğini arkasına almıştır. Öte yandan Ulusal Meclis; yolsuzluk, rüşvet alma (Samsung firmasından 38 milyon $ dâhil), hükümet sırlarını sızdırma ve nüfuzunu kötüye kullanma suçlamasıyla Mart 2017’de Park’ı görevinden azletmiştir. 9 Aralık 2016 - 10 Mart 2017 tarihleri arasında, Başbakan Hwang Kyo-ahn, Park Geun-hye’nin görev süresini doldurmak için Geçici Cumhurbaşkanı olarak görev yapmıştır.
Moon Jae-in Dönemi (2017-)
2017 Mayıs ayında gerçekleştirilen erken seçimi, insan hakları avukatı olarak ünlenen Moon Jae-in kazanmıştır. Moon, ücretleri ve hükümet harcamalarını artırarak, piyasalara canlılık getirmiştir. Moon yönetimi şaböllerin ekonomik hayattaki baskın rolünü devam ettiren bir iktisat politikası izlemektedir. Bu arada, Kuzey ve Güney arasındaki ilişkiler, Kuzey Kore ile ABD arasında Şubat 2019'da yapılan ve anlaşma sağlanamayan zirveden bu yana soğumuştur. 2021 yaz aylarından itibaren tekrar rutine dönülmüştür.
Ülkede 9 Mart 2022 tarihinde başkanlık seçimleri yapılacaktır.
Sonuç
Güney Kore, 1960’dan günümüze izlediği kalkınma ve sanayileşme faaliyetleri neticesinde, nüfus (demografik kapasite), GSYH (ekonomik kapasite) ve savunma harcamaları (askeri kapasite) parametrelerine göre dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girmiştir (Wiśniewski ve Hensarling, 2015: s.134-135).
Kalkınma perspektifine göre, bir ülkenin temel kaynaklara (doğal kaynaklar, fiziksel kaynaklar, vasıfsız işgücü, sermaye vb.) sahip olması önemli olmakla birlikte, kalkınma için öncelikle gelişmiş kaynaklara (modern sayısal veri iletişim altyapısı, yüksek eğitimli işgücü, yüksek teknoloji vb.) sahip olunması arzu edilir.
Kısıtlı temel kaynaklara sahip olan Güney Kore; kalkınmada ekonomik milliyetçilik esaslı, çoğunlukla ihracata dayalı sanayileşme stratejisiyle (dışa dönük, dış pazarlar ile bütünleşme) birlikte, devletin planlama ve müdahalesine göre işletilen büyük itiş kalkınma modelini esas alan bir iktisadi politika izlemiş ve oldukça kısa bir süre içerisinde ekonomi alanında büyümesini gerçekleştirmiş, gelişmiş kaynaklarıyla dünyanın kalkınmış ülkeleri arasına girebilmeyi büyük ölçüde başarmıştır.