Site İçi Arama

ekonomi

Hayal Dünyamız

Gelecekte her bir aracın bir yapay zekâ sahibi olacağı kesin. Bu açıdan bakarsak gelecekte insan eliyle yapılmış araçların bir bilinç sahibi olmaları mümkün mü acaba? Biz insanlar üstünlüğü ele geçirmek için savaşlar yapıyoruz, birbirimizi öldürmekten çekinmiyoruz. Bazen çok acımasız bile olabiliyoruz. İçimize ekilmiş onca iyilik tohumuna rağmen, bazen çok vahşi de olabiliyoruz.

Bugün hayal kuruyoruz, hayallerimizde gelecek teknolojileri var.

Ben düşünceyle bir şeyin yerini değiştirebilmek isterdim mesela, avucumu açıyorum ve masadaki bardak elime doğru kayarak avcumun içine yerleşiyor. Bu tarz şeyler, öyle vurdum kırdım tarzı şeyler değil bahsettiğim, basit faydalı hareketlerin beyin gücüyle yapılabilmesi.

Aslında bir takım benzer uygulamalar gördüm. Özellikle bir uzvunu bir şekilde kaybetmiş hastalar üzerinde yapılan çalışmalar var. Ama bu çalışmalar öyle beyin gücüyle yapılan şeyler değil, daha çok sinirler üzerinden özel algılayıcılarla yapay uzvun düşünce ile çalıştırılması üzerine. Bence çok değerli çalışmalar.

Başka ne olabilir?

Aklıma bir şey daha geldi, hayatımız mobil telefon oldu, her şeyimizi mobil telefonlarla yapıyoruz artık diyebilirim. Ama özellikle yazın, markete falan giderken telefonu nereme koyacağım bilemiyorum, bir adı da cep telefonu, ama cebimde de rahat edemiyorum. Elimde tuttuğum zaman ise markete giderken iyi de, dönüşte market alışverişini taşırken dert oluyor, o yüzden çoğunlukla yazları market için evden çıktığımızda telefonu evde bırakıyorum. Buna bir çözüm bulunabilse keşke. Bir aralar kola bileklik gibi takılabilen, eğilip bükülebilen modeller çıkacak diye reklamını görmüştüm, hatta katlanıyordu galiba, istendiğinde de kolundan çıkarılıp düzeltince normal cep telefonu olarak kullanabiliyordun. Nedense henüz çıkmadı, ya da çıktıysa bir şeyler ters gitti belki de, akıbetini bilmiyorum. Saat gibi olanlar, kolda taşınanlar var zaten diyebilirsiniz, ama onlardan bahsetmiyorum, onların ekranları çok küçük oluyor, bana göre değil. Ben bu normal mobil telefonlarda bile bir şeyler yazarken parmaklarım kalın geldiği için zaman zaman yanlış bir sözcük yazabiliyorum. Telefonun otomatik sözcük düzeltme modu da bambaşka bir sözcüğe çeviriveriyor o sözcüğü, o an fark etmezsem, bambaşka bir sözcük yazmış oluyorum.

Telefonlarla ilgili bir şey daha geldi aklıma, şu anki telefonlarla sadece ses ve görüntü değil, tat ve koku da iletebilmek ve alabilmek isterdim mesela. Ne bileyim, nasıl olabilir, dil altı bluetooth tat kapsülü olsa mesela, tatları hissetsek. Buruna yerleşen bluetooth koku kapsülü de kokular için olabilir belki de, olamaz mı? Belki de çip yerleştirirler deri altına bir yerlere, sinirlerle bağlantı kurarak doğrudan tat ve koku merkezine ulaşır, dil altı, burun içi kapsül tarzı şeylerle uğraşmayız. 

Üç boyutlu görüntü üzerinde epey çalışılan bir konu, hatta şimdi bile var teknolojik örnekleri, üç boyutlu görüntü gözlükleri var, daha çok oyun oynarken kullanıyor çocuklar. Üç boyutlu görüntü veren gözlükler gelecekte epey popüler olacak muhtemelen. Ama belki de ileride artık lens şekline dönüşürler. Bugünkü boyutları anlamsız büyük geliyor bana.

Başka neler olabilir gelecekte? 

Küçükken en sevdiğim çizgi filmdi jetgiller, en çok da katlanıp çanta haline gelen uçan arabaydı hoşuma giden. Şimdilerde scooter yaptılar, onlar da katlanıyor, ama bir çanta boyutunda küçülmüyorlar. 

Zaten bir sorun oldu bu konu, kiralık olanları kaldırımlara bırakıp gidiyorlar, kaldırımda sürenler sağından solundan vızır vızır geçiyor, yürürken ne yapacağını şaşırıyorsun. Yoldan gitseler bu sefer de arabalar çarpıyor. Kısacası bisiklet yolları gibi özel scooter yolları yapmaktan başka çare yok.  

Bir de saç modelini çabucak değiştirebilen bir sistem vardı sanki jetgillerde. O sistem de hoştu, kafanın üstüne bir şey geçiyor, saç modelini seçiyorsun, kalkıyor ve o model saçın oluyor. Tabii bulutların üstündeki evler de ilginçti. O günlerde gelecek için hayaller kurma alışkanlığı çizgi film olarak çocuklara aşılanıyordu. Bugün de benzerleri yapılmalı. Şimdiki çizgi filmlerde çocuklara başka şeyler aşılamaya çalışıyorlar. Bizimkiler büyüdüler artık, o yüzden bilmiyorum şimdilerde neler gösteriyorlar. En son yıllar önce bir arkadaşımın yeni çocuğu olmuştu, bir göz atmıştım ne seviyor, yeni çocuklara neler gösteriyoruz diye, tam olarak hatırlamıyorum, ama bana saçma sapan gelmişti. 

Gerçi şimdiki çocukları anlamamız da mümkün değil, bambaşka bir dünya içine doğdular. Kendi evlatlarımızla bile kuşak farkını hissediyoruzdur, şimdinin çizgi film seyreden çocukları büyüdüklerinde nasıl olacaklar, onları anlamak kolay olmayacak, iletişim kurmak bile kolay olmayacak sanırım. 

Konumuzdan saptık biraz, ama bu konu da önemli, araştırmak lazım, konunun uzmanları mutlaka birtakım çalışmalar yapıyorlardır bu konularda. Belki bir gün biraz inceleyip üzerine bir şeyler yazarım.

Bilim kurgu sonuçta bir film sektörü olsa da bazen ilginç öngörüler olabiliyor filmlerde. Daha önce yazmıştım, Tom Cruise'un 2002 yılında başrolde oynadığı Minority Report, Azınlık Raporu filminde bugün kullandığımız birçok teknolojinin benzerleri daha o günlerde, filmde bilimkurgu olarak düşünülmüştü.

Biraz da arabalar konusunda gerçeğe yakın hayaller kuralım.

Sanırım gelecekte artık kendi arabamıza ihtiyaç olmayacak. Büyük ihtimal ile bugünkü taksiler benzeri istediğimizde kapımızda olacak araçlar olacak. 

Gerçi zenginler yine de kendilerine ait araçları olsun isterler her halde. Çok zengin olmasa da kendi aracının olmasını isteyenler de olabilir. En azından araçlar şoförsüz olacağı için aracı kendimizin sürmesine gerek kalmayacak diyelim. Bu durumda ehliyet derdi de kalkacak demektir. Gerçi araba sürmek zevklidir, ben severim, özellikle de uzun yol seyahatlerini. 

Ama evde bir yerlerde araba bulundurmak çok masraflı, özellikle de bu günlerde. Büyük ihtimal gelecekte birçokları için buna gerek kalmayacak ve kendi kendine giden araçlar olacak yollarda. Tabii o zaman yol denen şey kalırsa, bugünden dronlarla her şeyi yapmaya başladık, sanırım uçan arabalarımız olacak gelecekte. Bu dediğim görünen gelecek. Ama biz hayal kuruyoruz, biraz daha fantastik bir şeyler olmalı öyleyse. 

Gelecekte her bir aracın bir yapay zekâ sahibi olacağı kesin. Bu açıdan bakarsak gelecekte insan eliyle yapılmış araçların bir bilinç sahibi olmaları mümkün mü acaba? Biz insanlar üstünlüğü ele geçirmek için savaşlar yapıyoruz, birbirimizi öldürmekten çekinmiyoruz. Bazen çok acımasız bile olabiliyoruz. İçimize ekilmiş onca iyilik tohumuna rağmen, bazen çok vahşi de olabiliyoruz. İleride makinaların da böyle duyguları gelişebilir mi acaba? Ürktüm şimdi. Daha güzel hayaller kurmalıyım. Gelecek mükemmel olmalı, kötü şeyler geleceğe göre değil, geleceğe yakışmıyor.

Biyoloji konusunda çok ilginç gelişmeler var. Bilim insanları yapay fotosentez yapabilen bir sistem üzerine çalışıyorlar. Doğada bitkiler güneş enerjisinin sadece %1'ini depolayabiliyorlar. Milyonlarca yıllık doğal evrim ancak bu kadarını yapabilmiş. Netice olarak bitkilerin gelişimi belli bir süre alıyor. Yapılan çalışmalarla 18 kat daha hızlı büyüyebilen bitkiler geliştirmişler. Henüz araştırma aşamasında da olsa, gelecekte çok daha hızlı büyüyebilen bitkiler olabilecek demek ki. Bu aynı zamanda doğaya oksijen salımının da hızlanması demek. Eğer kontrol altında tutulabilirse bu proses, hava kirliliğine de bir çözüm olabilir. Evet, gelecekte bu günlerin büyük sorunu, karbondioksit salınımı dolayısıyla oluşan global ısınmaya belki bir çare bulunabilir. Daha temiz bir hava solumak gerçekten ne güzel olurdu. Ama bu sefer de kontrolü elden kaçırırsak oksijen fazlası yüzünden başka sorunlar yaşanabilir gibi geldi bana. En iyisi doğayı kendi haline bırakmak aslında. Doğa kendi kendini yenilemesini daha iyi biliyor.

Atom altı parçacıklar ile ilgili bir sürü deney yapılıyor. Şimdilik nedir ne değildir bunun incelemesi sürüyor. Biz insanoğlu laboratuvarlarda doğal halde bulunmayan bir sürü element oluşturabildik. Periyodik cetvelde listelenmiş 118 elementten sadece 94 tanesi doğada bulunuyor, 24 element laboratuvar ortamında bilim insanları tarafından üretilip gözlemlenmiş. 

Gelecekte atomaltı parçacıklarla da kim bilir neler yapacaklar. Şimdiden bir sürü yeni malzeme üretilmiş durumda. İnşaat işlerinden benim bildiğim cephe boyaları var mesela, su ve toz tutmayan boyalar. Böyle kumaşlar da ürettiler. Çamurlu suya basıyorsun, ayakkabıda en ufak bir izi kalmıyor. Isı geçirmeyen camlar var. Bu ve benzeri kim bilir neler yapıyorlar. Malzeme apayrı bir araştırma dalı dışarıda. Bizde de var mıdır böyle şeyler üzerinde çalışan bilmiyorum. Üniversitede malzeme laboratuvarlarımız vardı, kömür cürufunu inşaatta kullanabilir miyiz acaba diye araştırdıklarını hatırlıyorum. Bunca sene geçti, böyle bir malzeme piyasaya çıkmadığına göre yapamadılar demek ki. Yine de malzeme konusu önemli, vazgeçmemek lazım.

İşte böyle çalışmalarla gelecekte ben neyi üretebilsinler isterdim acaba? Masallardaki gibi görünmez pelerin? Belki. 

Doğaya uyumlu evler yapılmasını isterdim ama. Dışarıdan bakıldığında fark edilmeyen evler, şimdilerde de var böyle dizaynlar, ama yaygınlaşsın, daha güzelini ve daha fonksiyonel olanını yapabilsinler isterdim. 

Aslında hayat çok kısa, herkesin gönlünce yaşaması, hırslarından sıyrılmış olması, sakin bir yaşam sürmesi sanırım en çok istediğim. Bunu nasıl sağlarız acaba? Gen mühendisliği üzerine bir film izlemiştim, adını unuttum şimdi, eski bir film. Çocuk sahibi olmak isteyen eşler önden ne gibi özellikler istiyorlarsa seçiyorlardı, ona göre genlerde düzeltme yapıyorlardı. Gen mühendisliği de epey ilerleyecek anlaşılan gelecekte. Ne kadar etik bilemedim şimdi, ama belki ileride gerçekten bazı kalıtsal hastalıklardan arındırılmış yeni nesiller üretilebilir. Belki genlerden kötü duyguları da temizleyebildikleri nesiller çoğalabilir.

Bir haber izledim bugün, bir iş yerinde özel bir cins yavru köpekler besliyorlarmış, birileri kameralar olduğunu bilmeden girip köpek yavrularını çalmışlar. Üstelik planlayarak, önceden bir de ortamı keşfe çıkmışlar. Bu nasıl bir duygudur hiç anlamam, yani hırsızlık. İzni olmadan birinin bir şeyini alacaksınız, yani çalacaksınız. Ne hissediyor acaba hırsızlar çalarken? Ben evde çocuklar benden habersiz bir şeyimi alsalar bile çok kızarım. O yüzden küçükten alıştılar, izin isterler. Kendim de onların bir şeyine ihtiyacım olsa haber verir öyle alırım. Hadi bizimkisi gibi olmayan aileler de var diyelim, kardeşler arasında birbirinin elbisesini, ayakkabısını giymek mesela, masum denebilecek ilişkiler, siz de normal karşılıyor olabilirsiniz, ama o kötü duygu buralara kadar uzanıyor aslında. Üstelik kesin bir şeyi alınan kişiye büyük zarar verdiğini bilerek alıyor, yani çalıyor. Gerçekten çok ilginç bir duygu, genetik muhtemelen. Gelecekte bu ve benzeri duygular genlerden temizlenebilir mi acaba?

Evet, daha bir sürü bilmediğimiz gelişme olacak gelecekte. Ne kadarına hazırız acaba? Sadece iyi yönde değil, bazıları da beklenmedik şekilde zararlı olabilir. İyi bir şey yapayım derken, mesela besin sorununu çözüyoruz, 18 kat daha hızlı büyüyen bitkiler geliştirdik derken üç gözlü, beş kulaklı ucubelere de dönüştürebilirler bizi.

Bir zamanlar Doğu Karadeniz'de Çernobil felaketi sonrasında çayda radyasyon yok diye canlı yayında çay içen bakan hatırlıyorum. Hindistan'da da nehir suyu temiz diye geçenlerde bir bakan nehirden su içmiş. Bir hafta sonra da hastaneye kaldırmışlar. Bizim bakana bir şey olmuş muydu hatırlamıyorum, ama Çernobil etkileri ile yıllar sonra Karadeniz kıyılarında özürlü hayvanlar doğduğuna dair haberler olmuştu.

Gelecek bazen hayal dünyamızın yönlendirmesi ile, bazen tesadüfen bulunan bir şeylerle, ama çoğunlukla ciddi ciddi bilimsel çalışmalar ile değişecek, gelişecek. Buna hazırlıklı olmamız lazım, bizler göremesek bile evlatlarımız, torunlarımız bu yakın gelecekte yaşayacaklar. Eğer onların da bizler gibi diğer ülkelere bağımlı olmalarını istemiyorsak en azından hayal kurmalarına izin vermeliyiz. Hayal dünyalarını geliştirebilecekleri imkanlar yaratmalıyız. Çizgi filmler ile başlayalım derim ben.

Moskova'dan sevgi ve saygılar.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 25.07.2022
  • Süre : 5 dk
  • 1402 kez okundu

Google Ads