Kiralık Sosyal Konut Bir Çözüm Olabilir mi?
Belediyelerde üç değil beş kat izni verin, ben de size ne istiyorsanız yapayım düzeni ile imar artışı da sağlanabilir. Bu ne istiyorsanız her zaman yolsuzluk ya da rüşvet ağı olmak zorunda değil. Belli büyüklükte bir müteahhit ise ilişki içinde olunan, haydi şu okulu da sen yap bile denebilir.
İnşaat sektörü, aslında mevcut iktidarın da tercihiyle bir rant sektörü olmuş durumda.
Evet, biraz paranız var diyelim. Hatta paranız olmasa da olur. Yeter ki üzerine çok katlı olabilecek bir bina dikilebilecek bir arsanız olsun. Eğer bu arsa talep görebilecek bir konumdaysa zengin oldunuz demektir.
Belki dedeniz zamanında çevirmiştir o araziyi ve bir gecekondu yapmıştır. Belki de siz zamanında buralar ileride çok gelişir diyerek elinizdeki üç kuruş ile bir arsa almışsınızdır.
Nasıl sizin olduğunun önemi yok. Sadece bu iktidar değil, geçmiş iktidarlar da seçimler zamanında gecekondulara ruhsat dağıtarak oy toplamışlardı.
Eğer bir şekilde şehir o yöne doğru genişlemişse siz artık zengin bir insansınız.
Yapacağınız tek şey bir müteahhit bulmak ve onunla iyi bir anlaşma yapmak.
Ben üç daire ve iki de dükkân isterim. Eğer beş katlı bir bina yaparsa müteahhit ve her katta ikişer daire hesabıyla, zemin katta da diyelim ki altı dükkân yeri yapacak olsa, beş daire ve dört dükkân ile müteahhit yapacağı binanın maliyetini fazlasıyla çıkarır, üstüne de dünyanın parasını kazanır.
Siz de üç daireden birinde oturur, dükkanlardan birine oyalanacak bir yer açar, geri kalan iki daire ve bir de dükkânın kirasıyla gül gibi geçinirsiniz. Ne enflasyon ne ekonomik kriz, hiç bir şeyden de korkmazsınız.
İktidar kim olsun? Reyis reyis!
İşte budur bu işin kerameti.
Yapılan bina kötü yapılmıştır, depreme dayanıklı değildir falan demiyorum. Her şeyin düzgün olduğu bir bina yaptı diyelim müteahhit. Projesine ve bina kalitesine dikkat ederek de yeterince para kazanabilirsiniz.
Peki bu sistem doğru mu?
Şanslı birtakım insanlar için oldukça doğru!
Devlet için de doğru, çünkü vergisini harcını da alıyor, ekonomik olarak büyüyen bir ekonominiz oluyor. Binanın yapımı esnasında çalışan işçiler ile istihdam açısından da oldukça avantajlı. Ayrıca inşaat deyince mobilya sektöründen tutun her türlü ev eşyası ve her türlü inşaat malzemesi üretimi açısından da ekonomiye oldukça çok faydası var.
Üstelik inşaattan kaynaklanan rantı siyasetin finansmanı olarak da kullanman mümkün. Gerekiyorsa belli yöntemlerle müteahhitlere eğer bu piyasada iş imkânı istiyorsan şuraya şu kadar yardım yapacaksın diyebilirsin. Kanunen yardım adı altında bu komisyonlar toplandığı için sorun olmaz.
Belediyelerde üç değil beş kat izni verin, ben de size ne istiyorsanız yapayım düzeni ile imar artışı da sağlanabilir. Bu ne istiyorsanız her zaman yolsuzluk ya da rüşvet ağı olmak zorunda değil. Belli büyüklükte bir müteahhit ise ilişki içinde olunan, haydi şu okulu da sen yap bile denebilir.
Kamu yararına bir çok yatırım yapan müteahhit yok mu sanıyorsunuz?
Kısacası bu işler böyle yürüyor. Düzen böyle!
Bu arada o arsa sahibinin eline fazladan geçen dükkân ve daireler mi?
İşte o dairelerin kiraları bugün belki de 20 bin lira oldu. Belki de daha fazla.
Daha geçen haziranda yazdığım yazı dizisinde iki oda bir salon daire kiraları için 2200 lirada karar kılmıştım. Tabii bu Türkiye ortalamasıydı, şu anda ortalama kaça fırlamıştır inanın bilmiyorum. Emlak işleri ile ilgilenen arkadaşlar daha iyi bilirler ama şu anda ortalamanın 6000 liranın altında olduğunu sanmıyorum. Belki de çok daha yukarıdadır.
Devlet kanunen yapılan inşaatların düzgün yapılmasından sorumlu. Yirmi küsür evrak ile bir konut yaptığınızda kontrol yükümlülüğü devletin sorumluluğunda.
Ancak konu konut kiraları olduğunda fiyatlar serbest piyasada belirleniyor. Artık kim kaça verebilirse, kim ne kadar insaf sahibiyse.
Avrupa Birliği istatistik ofisi verilerine göre Türkiye'de kirada oturan vatandaşların oranı 2020 yılı verilerine göre %42'ymiş. Avrupa'da dördüncü sıradaymışız.
Bu oran şu anda hangi seviyededir bilmiyorum. Pek düştüğünü sanmıyorum. Hatta gelinen ekonomik sorunlar sebebiyle halkın yoksullaştığı da bir gerçek. Yani tersine oran artmış da olabilir.
Peki devletin bu konuda yapabileceği bir şeyler yok mu acaba?
Kanun çıkartsın, kiraları yükseltmek yasak olsun!
Bu çözüm olabilir mi?
Kira fiyatları biraz arz talep işi, ancak çoğunlukla da kirada oturmak bir evin yoksa mecburiyet.
Aç açıkta kalacak halde değil ya insanlar. Bir şekilde yediğinden içtiğinden kısıyor, ne bileyim, kombiyi açmıyor, karanlıkta oturuyor, çoluğunun çocuğunun rızkından kısıyor, ama o daireyi kiralıyor.
Zaten devletin %25 olacak dediği kira artırımına kim uydu ki? Ya sözleşmede öyle gösterip gerisini açıktan aldı ev sahipleri, ya baştan tahliye taahhütnamesi aldılar kiracıdan, ya da kiracı illa da kanuni artırımı yaparım diye direttiyse, bir şekilde kiracıyı daireyi boşaltmaya zorladılar.
Almanya'dan oğlum gelecek, çık!
Kendi dairesini ateşe veren bile oldu. Delik delip müziği sonuna kadar açarak delikten kiracıyı rahatsız eden bile oldu.
Mahkemeler halen daha kiracı ev sahibi sürtüşmesi üzerine davalarla uğraşıp duruyorlar. Bu davalar her zaman vardı, ama son zamanlarda çok daha fazla olduğu söyleniyor.
Benim düşünceme göre devlet bu işi bir şekilde regüle etmek zorunda.
Bunun yollarından biri ise sosyal kiralık konutlar!
Sanırım Kanada'da uygulanan bir yöntem. Şehir içinde etraftaki diğer konutlardan hiç bir dış görünüş farkı olmayan devlete ait konutlar var Kanada'da.
Bir anlamda lojman da diyebilirsiniz. Lojman belli bir meslek grubuna tahsis edilmiş konutlardır. Çoğu zaman ayrı bir çevre duvarı ile diğer konutlardan ayrılır.
Kanada'da ise lojman mantığı ile ayrılmış konutlar değil sosyal konutlar. Lüks semtlerde bile lüks sosyal konutlar olabiliyor.
Bu konutların sahibi devlet ve her isteyen kiralayabiliyor.
Konutların kira bedelleri ise doğal olarak devlet inisiyatifinde olduğu için piyasadaki konut kira bedelleri için de bir dengeleme aracı oluyorlar.
Alın size çözüm!
Türkiye'deki kirada oturanların oranı halen daha %42 ise, bunun dörtte biri kadar bile devletin elinde kiralık sosyal konut olsa, kiraların bu derece vahşi kapitalizm şartlarında artışı mümkün olmayacaktır.
Bu oran ise ülke çapında 2 milyon konut demek. Onar daireli binalar olsa 200 bin bina!
Çok mu?
Ülke çapında serpiştirilmiş şekilde olduğunu düşünecek olursak o kadar da çok sayılmaz. En küçük şehirde 150-200 bina devlete ait sosyal konut olarak yapılsa yeter de artar bile.
Tabii İstanbul gibi bir metropol için bu sayı 32 bin bina demek.
Zaten deprem açısından İstanbul'da kentsel dönüşüm öncelikli sorunumuz değil mi?
Ben olsam yaparım 32 bin bina İstanbul'da, her biri beş katlı ve onar daireli, derim evi sorunlu olan vatandaşlara buyurun, ucuz bir kira ile eğer istiyorsanız buralarda oturun. Bu arada da evinizi kentsel dönüşüm şartlarında onarın ya da yıkıp yeniden yaptırın. Olası şartları daha önce yazmıştım zaten, o yüzden tekrar kentsel dönüşüm şartlarına girmeyeceğim.
Hem bakın inşaat ekonomisi ise yine inşaat ekonomisi, büyümeyse yine büyüme.
Nasıl fikir?
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla