Hayali Dünya
Aklımıza gelebilecek her şeyin kaydı devlette tutulduğu için, her şey devlet düzenine göre bir değer kazanıyor. Tabii devletleri oluşturanlar aslında biz insanlarız, dolayısıyla her şeye değer biçenler aslında biz insanlarız.
Bir Başka Dünya Mümkün mü?
Bazen başka bir dünya mümkün mü diye düşünüyorum, hayal kabiliyetim çok iyi değildir ama gelin beraber bir dünya düşleyelim. Bu hayal dünyasında mümkün olduğunca şu an içinde yaşadığımız dünyadan uzaklaşmak istiyorum.
O yüzden öncelikle çevremizi biraz değiştirelim istedim, absürt olacak ama mesela gökyüzü mavi renkte olmasın da başka bir renkte olsun. Pembeye ne dersiniz? Hayal edebildiniz mi? Pembe bir gökyüzü, ilginç olabilir belki.
Sıradaki değişikliğimiz renklerden başladığımıza göre ormanlar, çimenler, doğanın rengi olsun. Baskın renk bence mavi olsun. Mavinin tonları ormanlara yakışır herhalde. Mavi doğa ve mavi deniz olmaz, suyun rengini de değiştirelim, canlı renklerden aklıma sarı geldi nedense, sapsarı bir deniz olsa, okyanuslar, dereler, nehirler sapsarı, ama kirli gibi değil, berrak bir sarı renk, nasıl olur sizce?
Ana temalardan dağlar, taşlar kaldı, onları da şöyle canlı bir renk yapalım, eflatun mesela, leylak rengi, canlı bir renk.
Güneş yine aynı mı kalsın, sarımtırak parlak renkte mi kalsın, yoksa onu da değiştirelim mi? Hadi birazcık değişsin, rengi yeşile çalsın. Yeşil rengini bulutlara da versin, fıstık yeşili bulutlar.
Tamam herhalde, pembe bir gökyüzü, yeşile çalan bir güneş, fıstık yeşili bulutlar, sapsarı denizler, göller, nehirler, okyanuslar, mavi bir doğa ve leylak rengi dağ taş.
Bunları biraz da içinde yaşamakta olduğumuz dünya düzeninden hayallerimizde olsun sıyrılabilelim diye yazdım. Biraz da yeni bir dünya düzenini daha iyi algılayabilmek için.
Yeni Bir Dünya Hayali:
Aslında benim hayallerimdeki gelecekte paranın yeri yok, bir aralar hayalimdeki geleceği yazmıştım, ama diyelim ki o çağlara bu seferki hayal dünyamızda henüz ulaşılamamış olsun. Ancak dünya düzeni bugünden biraz farklı olsun.
Öncelikle bu hayal dünyada hanımlar en azından eşit şartlara ve haklara ulaşmış olsunlar. Hayatın her aşamasına eşit haklarla ve oranlarla hanımlar da katkıda bulunsunlar. Mesela ev hanımları olduğu gibi aynı oranda ev erkekleri de olsun. Sokakta çöp toplayan emekçi kardeşlerimiz de eşit oranda olsun, mecliste millet temsilcisi vekiller de aynı oranda olsun. Aslında en azından vekillerimizi bugün de eşit oranda seçebiliriz, çok zor değil, neden yapmıyoruz inanın anlamıyorum. Daha güzel bir dünyanın kurulmasında iyi bir ilk adım olabilir.
Günümüz dünyasında devlet birçok şeyin kaydını tutan ve üzerimize kayıtlı varlıklarımızın bizim olduğunu garanti eden bir organizasyon. Konuyu biraz açarsak, eğer üzerimize kayıtlı bir taşınmaz varsa bunun kaydı devlette ve bir başkasının bizim olan bir taşınmazda durup dururken hak iddia etmesi mümkün değil. Bu taşınmazların bir elde toplanmasına yol açıyor ve aslında birçok haksızlığın yolunu açıyor.
Aynı şekilde kapitalist dünyanın adeta tapındığı paralarımızın kayıtları da devlet garantisi altında, paramızı yastık altında tutsak bile devletimizin bastığı para olduğu için bir değeri var.
Aynı şekilde aklımıza gelebilecek her şeyin kaydı devlette tutulduğu için, her şey devlet düzenine göre bir değer kazanıyor. Tabii devletleri oluşturanlar aslında biz insanlarız, dolayısıyla her şeye değer biçenler aslında biz insanlarız.
Herkes Dilediğince Yaşasın:
İşte bizim hayal dünyamızda insanlar öyle bir bilince ulaşmış olsunlar ki, kurdukları devletlerde bu değer dağılımları biraz daha farklı yapılsın.
Mesela devlet üzerimize kayıtlı taşınmazların kaydını tutup o taşınmazın bizim olduğunu garanti edeceğine, ya da paramızın kaydını tutacağına bunları biz insanlara bırakmış olsun.
Devlet sadece temel insan haklarının sağlanmasını garanti etsin. Sadece şiddet ve haksızlıklara karşı önlemlerini alsın, doğal olarak kurallar, yani kanunlar bu şekilde çıkartılmış olsun. Yani kimin ne kadar taşınmazı olduğuna dair kanun olmasın, devlet bu işe karışamasın.
Bu durumda eğer kendi gücümüzle taşınmazımızı elimizde tutabiliyorsak sorun yok, fazlasını kimse garanti etmediği için fazlasına bizim deme şansımız olmasın. Herkes gücünün yettiğince taşınmaz sahibi olabilsin.
Kâğıt para aslında bir zamanlar bankaya teslim edilen altın ya da gümüş paraların o bankada olduğuna dair sertifikaymış. Adından belli zaten, banknot, banka notu. Başlangıçta sadece bankaların garantisindeymiş. Bu banka notları zamanla ticarette kullanılmaya başlanmış. Bankanın notunu getiren karşılığını bankadan alır. Günümüzdeki çek benzeri bir uygulama.
Kâğıt Para:
Banknotlar sonradan devlet garantisine alınmış. Devamında da hikâyeyi biliyorsunuzdur, karşılığının altın olmasından vazgeçilip, değerinin belirlenmesinde devlet itibarı esas olmuş.
Bugün Amerika Birleşik Devletleri para birimi olan her kâğıt dolarların üzerinde bunun bir banka notu olduğuna dair ibare vardır. Varsa yakınınızda kendiniz bakın, belki inanmayanınız olabilir.
İşte diyelim ki bizim hayali dünyamızda insanlar devlet parasının neticede ticareti kötü etkilediğinin farkına varmış olsunlar ve tekrar banknotların asıl kullanımına dönmüş olsunlar. Yani bir anlamda bugünkü çek düzenine geçmiş olsunlar. Yani devletlerin parası olmasın.
Zaten kâğıt paranın tarihte kullanıma ilk girişi de aynı şekilde olmuş, Çin'de hükümdarın damgası olan kâğıt ile alışveriş yapılabiliyormuş. Bizim hayali dünyamızda da gerektiğinde verdiğimiz kâğıt not alışveriş için geçerli olsun. Devlet para işlerine karışmasın.
Şimdi diyeceksiniz ki, kaos çıkar. Tarlanda domates üretmişsin, domatesi satıp sende olmayan patates alacaksın. Biri gelip sana bir kâğıdın üzerine bedelini yazıyor ve sana veriyor, bu kâğıdı sen gidip patates satana versen kabul eder mi? Absürt diyeceksiniz. Evet absürt, ama zaten hayal kuruyoruz, hayali dünyamız da yeterince absürt, devletimizin sadece bu ticaretin sağlıklı yürümesini garanti altına aldığını hayal edin. Ters bir şeyler olursa Ankara'da hakimler var, cumhuriyet savcıları var. Hukuk düzelmiş artık, işliyor diye hayal edin.
Varsın Yeni Düzende Sermaye Birikimi Olmasın:
Çok uzatmayayım. Varmaya çalıştığım yer böyle bir düzen kurulabilmiş olsa sermaye birikimi olamayacaktır. Belki daha basit bir düzen, ama en azından herkes şahsi gücü ile yapabildiği oranda bir şeylere sahip olacağı için, dolayısıyla da emeğin karşılığının dengeli değerleneceğini düşünüyorum. Benimkisi hayal zaten.
Bence günümüz dünyasında maalesef kapital sahipleri emeğin karşılığını gerektiği gibi ödemiyorlar. Bunda piyasa koşulları ana etken olsa da devleti yönetenlerin de beceriksiz olması büyük etken tabii.
Düzen bu demeyin, sen de aklını kullan ve kapital biriktir, ya da sen de yanaş devlet yönetimindekilere, senin de olsun demeyin. Benim tıynetimde yok haksız kazanç.
Zaten sırf emeğimiz ile değil hayat boyu dişimizi tırnağımıza taksak, tüm sülalemizle birlikte alın teri döksek, bugün kimilerinin biriktirdiği kapitalin yanına yaklaşamayız.
Bu durum sadece kişisel bazda değil, devletler arasında da böyle. Kimi devletler ne yaparsa yapsın yeterince refaha eremiyorlar. Bu biriken kapitallerin garantisi düzeni kuran devletlerin kendisi aslında. Düzeni böyle kurmuşlar ve karşı çıkanı yaşatmıyorlar. Ama düzen gereği paraya verilen garantinin bir karşılığı yok, sadece itibar.
Bugün herkes bir hayal dünyasında yaşıyor aslında. Günümüz finans piyasası bana şişmekte olan bir balon gibi geliyor, bir gün patlayacak ve o gün bence çok uzak bir gelecek olmayacak.
Denemesi bedava, istiyorsanız bütün diğer dünya devletleri ve biz yaşayanlar, hepimiz birlik olup ABD'ye başvuralım ve elimizdeki ABD'nin Federal Banka sertifikaları olan dolarların karşılığını isteyelim. Aynısını Avrupa'dan da isteyebiliriz. Orada da karşılığı yok. Ne Rusya’da ne Çin’de ne de güzel vatanımız Türkiye'de paranın karşılığı yok.
Bugün 52 trilyon doların piyasada dolaştığı söyleniyor. Bunun 35 trilyonu 192 devletin merkez bankaları kasasında rezerv olarak tutuluyormuş. 192 devletten biri olan ABD kasasında rezerv olarak sadece 4,18 trilyon dolar varmış. 15 trilyon ise kapital sahibi şahısların elinde, gerisi de yani 2 trilyondan biraz fazlası (2,21 trilyon) ABD içinde direk dolaşımda. Bu miktarlara dolar dışı finansal araçlar dahil değil. Sadece basılı ya da dijital ortamdaki dolar miktarı.
Küresel Finansın Büyüklüğü:
Dünyadaki finans büyüklüğü 2022 sonunda dolar bazında 100 trilyonu aşacak deniyor. Muazzam bir büyüklük.
Bir yazımda milyarın nasıl bir büyüklük olduğunu irdelemiştim. Bugünkü dünyanın finans büyüklüğü ise trilyon seviyesinde, trilyon milyarın bin katı, siz düşünün artık bugünkü piyasa için nasıl bir balondan bahis geçiyor.
Bizim merkez bankamızın kasasındaki eksi 52 milyar dolar bu miktarlar yanında ne kadar sönük kalıyor değil mi? Pardon, yanlış yorum yaptım, bizim rezervimiz eksiydi değil mi, yani devlet olarak rezervimiz yok, tersine rezerv borcumuz var. Durumumuzun vahametinin farkında olan var mı? Vardır mutlaka, ama inanın kaçımız farkında ben emin değilim.
Her millet layık olduğu şekilde yönetilir, "toute nation a le gouvernement qu'elle mérite", Churchill'e ya da Hegel'e atfedilmiş olsa da büyük ihtimal Joseph de Maistre'nin sözüdür. Bu sözde doğruluk payı vardır.
Dünyada dolaşımda olan 52 trilyon dolardan bize düşen 52 milyar dolar borç. En azından rakamlarının tutması açısından ironik olmuş.
Sonuç:
Neticede yazıdaki hayali dünya düzenini bir gün kurabilir miyiz ben bilmiyorum, ama yapabilseydik eğer bana daha adaletli bir dünya olurmuş gibi geliyor.
Yazıya başlarken gökyüzünü özellikle pembe renk seçmedim, ama yazının sonunu bağlamak için iyi bir renk olmuş.
Şu anda pembe rüyalar dünyasında yaşıyoruz zaten, belki bu bilgiler bazılarımızın pembe rüyadan uyanmasına vesile olur.
Moskova'dan sevgi ve saygılar