Simit, Ekmek ve Soğan ile «Sağlıklı» Beslenme olur mu?
Sanıyorum gelir düzeyinin beslenme ve sağlık üzerine etkilerini kimse yadsıyamaz.
Sanıyorum gelir düzeyinin beslenme ve sağlık üzerine etkilerini kimse yadsıyamaz.
Sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemi, ilkokuldan itibaren bize anlatılan ve önemini kavradığımız bir konu. Sağlıklı beslenme dendiğinde aklımıza sadece kalori bakımından günlük ihtiyacımızı karşılayacak besin gelmemesi gerekir. Sağlıklı beslenme hem temel hem de ek besin maddelerin tüketilmesini, tükettiğimiz besinleri bize iyi hissettirmesini ve de bize günlük yaşamda ihtiyacımız olan enerjiyi vermesi beklenir. Tabi ki bunları yaparken hayatın diğer alanında harcamamız gereken paradan çalmaması, kısaca bütçemizin büyük bir kısmını oluşturmaması beklenir. Sağlıklı beslenme sadece «x diyeti» şeklinde havalı terimler ile ifade edilen egzotik yiyecekler elbette değildir. Kendi kültür ve damak tadımıza uygun gıdaları «günlük ihtiyacımızı» karşılayacak kadar alabilmektir.
Sağlıklı beslenme sadece günlük işlerin yapılması açısından önemli değildir, ayrıca yıllar içinde ortaya çıkan birçok sinsi hastalık için de risk faktörüdür. Örneğin toplumda çok sık karşılaşılan diyabet, hipertansiyon, koroner arter hastalığı, obezite, kolesterol yüksekliği, kolon ve mide kanseri gibi bazı kanser tipleri, kemik erimesi beslenme ile yakın ilişkili hastalıklardır. Bu hastalıklar ile karşılaşan hastaların da doktorlarından ilk duydukları cümle «Yediklerinize dikkat edin.» olmaktadır. Ancak gelir düzeyi nedeniyle bu tavsiyeye ne kadar uyulduğu tartışmalıdır. Özellikle «soğan ekmek yemenin faydaları» hakkında yazıların ya da simit yemeyi öğütleyenlerin bu durum hakkında fikri olmadığı açıktır. Özellikle bir diyabet hastasına soğan ekmek ya da simit yemeyi öğütlemek vicdansızlıktır.
Dünya çapında farkında olunan ekonomik düzey, beslenme ve sağlık arasındaki ilişki bir-çok kez değerlendirilmiştir. Amerika’da 2019 yılında yapılan «Nutrition quality of food purchases varies by household income: the SHoPPER study» daha düşük gelir düzeyi olanları incelemiştir. Bu inceleme sonucunda bahsedilen bireylerinde daha obez olduğu, daha az meyve ve sebze tükettiği, daha fazla işlenmiş gıda tükettiği ortaya çıkmıştır. Bu da eğer gelir düşerse insanların daha fazla enerji içeren gıdalara yöneldiği hipotezini doğrulamıştır. Ülkemizde sürekli bahsi geçen «evine ekmek dahi götürememek»ten kasıt da budur. «Görece» ucuz fiyatı ve yüksek kalori içermesi nedeniyle ekmek ne yazık ki ülkemizin temel besin maddesidir. Oysa; 250 gr ağırlığındaki 1 somun ekmeğin kalori değeri ortalama olarak 665 kcal'dir. 250 gr 1 somon ekmeğin içeriğinde 8.25 gr yağ, 19.1 gr protein ve 126.55 gr karbonhidrat bulunur ve görüldüğü üzere hiçbir şekilde dengeli bir besin değildir. Bu kadar yüksek miktarda karbonhidrat alan bir kişinin diyabet açısından artmış risk grubunda olduğunu tartışmaya gerek yoktur. Ayrıca günlük ortalama kalori ihtiyacının kabaca %30’unu sadece tek bir maddeden almaya çalışılmaktadır. Daha ilginci ise simit tarafında karşımıza çıkmaktadır. Tüketilen 1 susamlı simit 100 gramdır. Bu da 488 kalori (kcal) değerindedir. 1 tane yumuşak simit kalori değeri ise 488 kaloridir. Büyük boy bir adet yumuşak simidin içerisinde 4.45 gr yağ, 12 gr protein ve 98 gr karbonhidrat bulunur. Sofraların kralı soğan cephesine gelecek olursak; 1 adet küçük kuru soğan 30,00 kaloridir. Kuru soğan içeriğinde 7,01 karbonhidrat, 0,83 protein, 0,08 yağ bulunmaktadır. Kısaca dar gelirli bir insan sabah bir simit, öğlen bir ekmek ve akşam bir ekmek yese ve kendisini şımartarak akşam bir tane de ekmek yanına soğan kırsa, toplam aldığı kalori 1848 civarında olup görece yeterli olacak iken beslenme açısından karbonhidrat dışında hiçbir şey yememiş olacaktır. Günde sadece «10 tl» ile alacağı bu besin ne yazık ki kendisine, açlıktan midesinin kendisini sindirmesi dışında da bir fayda vermemiş olacaktır. Aylık yaklaşık 300 TL tutan bu beslenme düzeni 4 kişilik bir aile için 1200 TL olacaktır.
Kısaca ekonomik sorunlar oldukça ortaya atılan «simit, kuru soğan, ekmek» edebiyatı ne yazık ki günümüzde geçerli değildir. Bu şekilde tek tip beslenme ancak birkaç günlük kurtuluş reçetesi olabilir. Hiç kimse kendi vatandaşının bilerek ve isteyerek dengesiz beslenme-sini öneremez.