Kaderi mi? Şansı mı? Su Buhar Olurken Ne Yaşıyor?
Sebebini hiç düşündünüz mü? Niye düzensiz, bir kaos gibi kaynar su? Nedir gazın yanışından veya ısıtıcıların ısı verişinden farkı, niye bir düzen içinde kaynamaz da fokur fokur kaynar?
Hiç kaynayan suya baktığınız oldu mu?
Mutlaka olmuştur, en azından herkes hayatında bir kez olsun yumurta kaynatmıştır herhalde, ya da çayın altı kaynadı mı diye demliği kaldırıp bir bakmıştır diye düşünüyorum.
Durun, daha güzeli var, elektrikli çaydanlık, kettle diyoruz nedense. Elektrik biraz pahalı olduğu için artık son günlerde belki eski kıymeti yok bir çoğumuz için, belki de bir çoğunuz bir kenara kaldırmıştır çoktan, ama çoğu son zamanlarda camdan oluyor artık, eskisi gibi plastik olanlardan alan kalmış mıdır bilmiyorum, camdan olanlar daha sağlıklı olduğu için çoğumuz cam çaydanlıkları tercih ediyoruz diye düşünüyorum satın alırken. Suyu kaynarken direk görüyorsun içinde. Bence en azından bu elektrikli çaydanlıklarda görmüşsünüzdür suyun nasıl kaynadığını.
Hiçbirini yapmadıysanız tencerede bir makarna suyu da mı kaynatmadınız?
Kısacası su kaynarken nasıl kaynar bilirsiniz. Fokurdar!
Dipten çıkan kabarcıklar yüzeye çıktıkça, fokur fokur ses yapar, kaynayan su buhar olur.
Dikkat ettiyseniz, ocağın altındaki ateş aslında düzenli yanar veya elektrikli demliğin ısıtıcıları da ısıyı düzenli bir şekilde verir.
Ama suyun içinde adeta bir kaos vardır, çıkan hava kabarcıkları düzensizdir. Fokur fokur kaynar.
Tamam belki kendince bir düzeni vardır da diyebiliriz, ama ne demek istediğimi anladınız sanırım. Öyle altında yanan gazın ateşi gibi, ya da elektrikli ısıtıcıların verdiği ısının sabitliği gibi değildir suyun kaynaması.
Sebebini hiç düşündünüz mü?
Niye düzensiz, bir kaos gibi kaynar su?
Nedir gazın yanışından veya ısıtıcıların ısı verişinden farkı, niye bir düzen içinde kaynamaz da fokur fokur kaynar?
Aslında bir yerde ateş yaksak, ateş de suyun kaynaması gibi düzensiz bir şekilde yanar, yani dalgalanarak, kaos şeklinde. Sobada ya da şöminede yanan bir odundan çıkan alev de dalgalanarak sağa sola savrulur.
Bu arada ben çok severim ateşi seyretmesini. Bir zamanlar bir arkadaşım bakmıştı, sanırım doğum tarihinden bakıyorlar, sen ateşsin demişti. Bilirsiniz belki, insanları dörde ayırıyorlar, kimi toprak, kimi su, kimi rüzgâr, kimi de ateş oluyor. İşte ben ateşmişim. Bu mudur sebebi bilmiyorum, ama küçüklüğümden beri severim ateşi seyretmesini.
Neyse, ama ateşin dalgalı yanışı anlaşılır bir durum sanırım. Sonuçta odunun şekline şemailine göre, yanan yeri ile henüz ateş değmemiş yerlerinin ısı farkından dolayı, içinden çıkan gazların çıkış yönleri farklı olur ve bu yüzden alevi farklı farklı yönlere savrulur, yani ateş için bu anlaşılır bir durum.
Ama suyun altından gelen ısı sabit sonuçta, su molekülleri de yapı itibariyle birbiriyle aynı, yani kabın içinde düzenli bir dağılıma sahip.
Su niye kaynarken bir düzen içinde kaynamaz? Aslında anlaşılır gibi değil doğrusu.
Fokur fokur! Nedir sebebi bu düzensizliğin?
Evet, buna cevap vermeden önce suyun düzenden karmaşaya geçişte bir adım olduğunu söylemeliyim. Dünyada hayatın canlandığı yerdir sular. Canlıların su içinde oluştuğu ve dünyaya yayıldığı düşünülüyor. Hatta yunuslar gibi bazıları karasal yaşamı sevmemiş ve geriye sulara dönmüşler. Hayat okyanus diplerinde çıkan lavların suyu fokur fokur kaynattığı yerlerde vuku buldu deniyor. Yani yine bir karmaşa içinde hayat canlanmış suyun içinde, bir kaos ortamında.
Bu kısa bilgiden sonra şimdi gelin suyun bu kaotik kaymasına bir cevap bulmaya çalışalım.
Isınan bir su içerisinde suyun fiziki durumunun sıvı halden gaz haline geçtiği sıcaklıkta bir hava kabarcığı oluşur. Su buharı kabarcığı.
Bu kabarcığın yüzeye çıkması esnasında diğer su moleküllerini iteklemesi sebebiyle su içerisinde bir hareketlenme başlar. Zaten ısınan su da yüzeye doğru hareket etmeye başlar. Su kaynamaya başlamadan önce bir hareketlilik vardır zaten su içerisinde.
Öncelikle ısının su moleküllerine transfer edildiği hazne tabanında, ısıyı ilk bünyesine alan moleküller artık fiziksel olarak gaz haline geçtikleri anda genişleyip kabarcık haline dönüşünce, henüz o kadar ısı transferi almamış molekülleri itekleyerek kendisine yüzeye çıkmak için bir yol açmaya çalışırlar, yani artık o moleküller diğer su molekülleri ile yer değiştire değiştire yüzeye çıkarken bazı moleküller de ısı kaynağına daha yakın hale geldikleri için ısı transferi açısından daha avantajlı konuma geçerler.
Aslında yüzeye doğru yola çıkan her kabarcık su içerisinde bir kargaşa yaratmaya aday su buharı kabarcığıdır.
Şimdi bu aşamada zerre büyüklüğündeki kabarcıkların yüzeye çıkarken karşılarına çıkan diğer kabarcıklarla birleştiğini görürüz, yani kimi kabarcıklar daha da büyür, kimileri daha küçük kalır. Çünkü yolları üzerinde karşılaştıkları küçük kabarcıklar da ya bir diğer kabarcığa katılacaktır ya da araya giren henüz gaz haline dönüşememiş su molekülleri tarafından itilerek birleşmeleri engellenecektir.
Bu dönüşümler rastgele olduğu için ve suyun içindeki her bir molekülün enerji seviyesi bir diğerinden farklı olduğu için moleküller üzerinde oluşan kuvvetlerin çeşitliliği sebebiyle düzenli ortam artık yavaş yavaş bir kaos ortamına dönüşür. Rastgele hareketler, artık hangisi hangi yöne doğru itilmişse, hangisi hangi kuvvet etkisinde kalmışsa. Su içerisinde kaotik bir ortam oluşur.
Biz bu fiziki değişimi fokurdayarak kaynayan su olarak izleriz. Aslında su içerisinde hummalı bir enerji alışverişi ve farklı yönlere doğru su moleküllerinin hareketleri mevcuttur.
İşte bu aşamada aklıma bir soru daha takılıyor.
Tamam, bir sürü enerji transferi ve farklı yönde hareket, bunu anladım. Ama yine de bu işlemler bir düzen içinde olamaz mıydı? Niye kaotik bir ortam oluşuyor?
Cevap düzen olamazdı! Çünkü ısınarak yerini terk eden bir su molekülünün yerine ancak bir başkası geçebiliyor. İkinci bir molekül de aynı yere sığmıyor. Üzerindeki kuvvetler yüzünden aynı yere, yani ısı transferinin maksimumda olabileceği o tabandaki bir önceki su molekülü tarafından boşaltılan noktaya ulaşan iki molekülden sadece biri o boş yere yerleşebilir, o da bir an için, diğeri mecburen başka bir yere savrulacak ve başka moleküller ile çarpışarak adeta buhar olmak için savaşacak.
O noktaya bir an için yerleşen molekül ise gerekli ısı transferi gerçekleştiğinde artık başka bir fiziki durumda, yani buhar kabarcığı olarak yüzeye doğru bir önceki gibi kendine yol açacak.
İşte o bir anlık yer kapma mücadelesi kaosun kaynağıdır. Ya sen ya diğeri! Koltuk bir tane! Aynı kuvvet ve şartlarda da olsan sadece biri o boşluğu dolduruyor. Belki aralarında zar atıyorlardır.
Gerçi Einstein bile inanmamış kuantum dünyasına, tanrı zar atmaz demiş, ama yanılmış. Bazı şeylere mecburen zar atılarak karar verilebiliyor.
Yani doğanın kuralları kaosun sebebi bir anlamda. Düzensizliğin sebebi. Kaosun sebebi yer kapma mücadelesi.
Bizim için de öyle değil midir?
Herkese eşit şartlarda bir imkân sunarsın, ama sadece birileri o imkana ulaşır. Artık neyse avantajları, belki de gerçekten bir kura çekimi ile karar verilmek zorunda kalınır.
Şans deriz. Şansı vardır belki, ona çıkmıştır kura çekiminde o imkânı kullanma şansı.
Doğanın kanunudur şans!
Ama kader değildir bu, şans ya da şanssızlıktır. Bazen böyledir.
İşte kabullenilmesi gereken budur, şans ya da şanssızlık. Kader planı değildir kabullenilmesi gereken.
İşler bu raddeye geldiğinde, yani iş şansa kaldığında yapacak bir şey yoktur.
Ama o aşamaya kadar yapılması gereken çok şey vardır!
Eğer bir öğrenciysen iyi hazırlanacaksın hayata. Derslerine iyi çalışacaksın. Eğer bir yetişkin, bir anne, bir aile babasıysan yılmayacaksın, mücadeleye devam edeceksin hayatta. Eğer genç bir hanımsan hemen razı olmayacaksın, kötü kader demeyeceksin. Eğer genç bir delikanlıysan vazgeçmeyeceksin hemen.
Eğer bir yetkiliysen işini iyi yapacaksın, planlı ve akıllıca yapman gerekenleri yapacaksın, alman gereken bir önlem varsa zamanında alacaksın.
Bu işin fıtratı böyle, kader yolculuğu, ne yapalım demeyeceksin ölenlerin ardından. Hata yaptıysan hesabını da vereceksin!
Tamam, o son raddede, artık yapabileceğin bir şey kalmadığında, yani artık kâinatın kaos kuralları geçerli olduğunda ne yapalım, buraya kadarmış diyebilirsin belki.
Ama unutma, şans her zaman yüzüne de gülebilir.
Kaybetsen de mücadeleye devam et, bir sonraki sefere belki senin sıran gelmiş olabilir. Sonuçta yeterince ısı altında haznede kalan su birikintisi olmaz, hepsi buhar olur uçar!
Bugün de aklımdan bunlar geçiyordu nedense.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla.