Büyüme mi? Kalkınma mı?
Türkiye dünyadaki diğer ülkeler arasında ekonomik büyüklük açısından 2021 yılı sonu itibariyle 21. sıraya gerilemiş. 2022 yılı sonunda ise 22. sıraya düşmüş olacak diye haberler okuyorum. Bu bilgiler IMF tahminlerine dayanıyor. Nasıl hesaplıyorlar bilmiyorum, ama değerlendirme GSYH (Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla) değeri üzerinden dolar bazında yapılmış.
Hadi gelin biraz büyüyelim.
Büyümek kavram olarak sözlüğe baktığımızda birkaç farklı anlam içeriyor. İlk anlamı herhangi bir şeyin boyutlarının irileşmesi, boyutların artması. Diğer bir anlamı yetişmek, yani zaman içerisinde yaş almak, çocukluğun bitmesi. Bir diğeri de insanlar için yaşa bağlı olarak vücudumuzun irileşmesi. Sayıca artmaya da büyümek diyoruz. Ülkenin toprak kazanarak genişlemesi de büyümek olarak adlandırılıyor. Bir de önem ve değer kazanmak da büyümek olarak adlandırılıyor.
Ancak gelin biz ekonomik olarak ülkenin büyümesini inceleyelim bugün.
Türkiye dünyadaki diğer ülkeler arasında ekonomik büyüklük açısından 2021 yılı sonu itibariyle 21. sıraya gerilemiş. 2022 yılı sonunda ise 22. sıraya düşmüş olacak diye haberler okuyorum. Bu bilgiler IMF tahminlerine dayanıyor. Nasıl hesaplıyorlar bilmiyorum, ama değerlendirme GSYH (Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla) değeri üzerinden dolar bazında yapılmış. 2021 yılında hesaplanan GSYH'miz 796 milyar dolarmış. Dolar kuru sürekli değiştiğine göre bence kesin değeri hesaplamak o kadar da kolay değil. En azından ihracat ve turizmden elde ettiğimiz dolar gelirleri kur farklarından etkilenmese de euro/dolar kuru da oynak, dolar/TL kuru da oynak. Yurtiçi Hasıla hesaplarına hem Euro bazında gelirler katılıyor hem de büyük oranda yurtiçindeki Türk Lirası gelirler bu hesabı etkiliyor. Türk Lirasının dolar karşısında aşırı değer kaybı IMF'nin 12 Ekim 2021 tarihli raporundaki bu iyimser tahmini 2022 sonu için olumsuz yönde mutlaka etkileyecektir. O yüzden benim doğru değeri hesaplayabilecekleri konusunda ciddi tereddütlerim var.
Bu çekincemi baştan belirttikten sonra biraz daha derinlemesine konuyu incelemeye başlayalım isterseniz.
Evet, devletimizin açıkladığı raporlara göre sürekli büyüyoruz. En son TÜİK tarafından açıklanan rapora göre GSYH 2022 yılı ilk çeyreğinde (Ocak - Mart dönemi) 2021 yılı ilk çeyreğine nazaran %7.3 oranında büyümüş. Tabii bu büyüme oranı Türk lirası bazında.
2021 yılı ilk çeyreğinde gerçekte dolar bazında GSMH 188 milyar 65 milyon iken, 2022 yılı aynı döneminde, yani 2022 yılı ilk çeyreğinde ise GSYH 179 milyar 800 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. Yani oranlarsak 179800/188065=%95.6 eder. Bu demek oluyor ki, dolar bazında aslında %4.40 küçülmüşüz.
Biraz sayılara boğulduk, ama bu ne demek şimdi bu, hani büyümüştük?
İşte kırmızıya pembe demek bu oluyor. Pembe renkler ile süslenmiş bilgiler insanlara kontrol altındaki basın vasıtasıyla sunuluyor ve "BÜYÜDÜK!" diye her yerde bangır bangır haber yapılıyor. Herkes de inanıyor!
Hadi hakkaniyetli olalım, bir de 2020 yılı ilk çeyreğindeki dolar bazındaki GSMH değerlerine bakalım. 2020 yılı ilk çeyreğinde bu değer 176 milyar 591 milyon dolarmış. Yani 2021 yılında ilk çeyrekte bir önceki yıla oranla %6.50 oranında gerçekten büyümüşüz.
2019 yılı ilk çeyreğine baktığımızda da 172 milyar 414 milyon dolarmış. Yani 2020 yılı ilk çeyreğinde de bir önceki yıla oranla %2.42 oranında büyümüşüz.
Ama aynı döneme ait 2018 yılı değeri 208 milyar 954 milyon dolarmış. Yani 2019 yılında ise ilk çeyrekte bir önceki yıla nazaran %17.5 küçülmüşüz. Bu küçülmeyi COVID salgını yüzünden sanmayın. COVID salgını ilk vakası Türkiye'de 2020 martında görüldü. 2020 ilk çeyreğinde salgın başlamış olsa da biz büyümüşüz zaten. Bu aşırı küçülme ise bir önceki yıla ait! Fark etmez, ben takılmıyorum. Sebebi ne olursa olsun 2019 yılı ilk çeyreğinde aşırı derecede küçülmüşüz.
Demek istediğim karşılaştırma yaparken elma ile armudu karıştırmamak gerekiyor. Dünya sıralaması dolar bazında yapılıyor. Demek ki bizim de büyüme oranlarımızı dolar bazında yapmamız esas olmalı. Türk Lirası oranları ile büyüdük diye çalgı çengi eşliğinde halay çekmek kimseye yaramıyor. Anca yaparsa reyis yapar diyen fanatik taraftarın boşa sevinmesine yarar belki. Bunlar politikacıların ayak oyunları sadece. Halkı kandırma çabaları. Peki kanan var mı? Var tabii ki. Ama dediğim gibi aslında insanlar kandırılıyor ve er geç bir gün kandırıldığının farkına varırlar diye ümit ediyorum.
Dikkat ettiyseniz ben bu karşılaştırmayı birinci çeyrekler bazında yaptım. Gerçekte olup biteni görelim istedim. Ama bu yazıdaki amacım GSMH karşılaştırması değil.
Her yıl GSMH değerlerimiz dolar bazında artıyor olsa da, yani ülke olarak büyüyor olsak da çok bir önemi yok aslında.
Öncelikle bu toplam gelirin ülke içinde düzgün ve adaletli bir şekilde dağılmış olması daha önemli. Birilerinin çok büyük geliri olması, birilerinin de açlık seviyesinde düşük gelirli olması hem yaşanan insanlık dramları açısından kötü bir durum, hem de ülke huzuru açısından kötü. Büyümeden vatandaşların da pay alması esas olmalı. Gelir adaleti ve yaşam standardı esas olmalı.
Ayrıca siz ülke olarak ne kadar büyüyor olursanız olun, diğer devletler eğer sizden daha hızlı büyüyorlarsa, o zaman sıralamada siz her halükârda geride kalırsınız.
Zaten büyümenin de gerçekte refah açısından çok büyük bir etkisi yok, çünkü borçla büyümek mümkün. Harcayarak büyümek mümkün. Hatta yap yık, bir daha aynısını yap, yine büyüyorsun. Büyüme hesapları çok ilginç hesaplar. Yap bozla yerinde sayıyor olsan da kâğıt üzerinde büyümüş olarak görünebilirsin. Aslında bu büyüme hesaplarında bahsi geçen büyümenin başta yazdığım büyümenin sözlük anlamları ile uzaktan yakından ilgisi yok. Hele bir de elma armut karışımı anlamsız bazlarda hesaplanan oranların hiçbir önemi yok.
Büyümek balonu şişirmek için bağlandığınız hava kompresörünün bağlı olduğu elektrik sayacı gibi. İster balonu şişir ister söndür, elektrik sayacı sürekli artıyor. Büyüdük mü diye elektrik saatine değil, balona bakmak lazım. Şişiyorsa balon şişiyordur. Saatteki harcanan elektrik miktarı büyüdüğümüzün kanıtı olamaz.
Kalkınmak ise başka bir kavram. Büyüyor olmak kalkınıyor olduğumuz anlamına gelmiyor. Kalkınmak demek refah demek. Gelir adaleti demek.
Hepimizin teknolojinin nimetlerinden faydalanmak hakkımız. Kalkındığımız zaman hem teknolojinin nimetlerinden faydalanabiliriz hem de huzur içinde bir yaşam sürebiliriz. Ama huzur demek kafamızın da rahat olması demek.
Bir sürü borcum olsa ben mesela huzur içinde olamam. Demek ki borç alıp büyümek bir işe yaramıyor, yine de huzur vermiyor.
Ama kalkınmış olsak, belli bir gelir seviyesine ulaşmış olacağız ve yarınlarımıza güvenle bakabileceğiz. İşte o zaman yastığa başımızı koyduğumuzda rahat bir uyku çekebiliriz.
Bu bir yarış, insanlığın gelmiş olduğu çağdaş seviye bizim ülkemiz için de olması gerekli seviye. Hatta bizim çağdaş seviyeyi belirliyor olmamız, en azından katkılar sağlamamız gönüllerimizden geçen.
Ama iktidardakiler nedense kalkınmak yerine büyümenin daha önemli olduğu görüşündeler. Borçla harçla büyüyelim de ne olursa olsun derdindeler. Becerebilseler bir şey demeyeceğim, ama onu da ellerine yüzlerine bulaştırmış durumdalar. Yalan yanlış bilgilerle halkın gözünü boyamak aslında olanları gizleyemiyor.
Çok vaktinizi almak istemiyorum. Büyümek iyi bir şey, ama büyürken önemli olan kalkınmanın da dikkate alınması. Kalkınma ise daha farklı yatırımlar gerektiriyor.
Geleceğimizi planlamamız ve plana uygun olarak ilerlemeniz gerekli. Bu ilerlemenin de halka refah sağlamasına dikkat etmemiz gerekli.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılar