Deniz Yıldızı
Dünyada 1500 kadar denizyıldızı türü varmış. Tropikal bölgelerden soğuk kutup denizi sularına kadar, sığ yerlerden 6 bin metre derinliklere kadar her yerde bulunuyormuş deniz yıldızları. Omurgasız canlılardan sayılıyorlar.
Bu yıla yıldızlarla başladık, yıldızlarla devam edelim dedim.
Deniz yıldızlarını bilirsiniz, sevimli canlılardır.
Hiç rastladınız mı yazın denize gittiğinizde?
Beş kollu, genellikle kumluk yerlerde olurlar. Evde bir yerlerde kurutulmuşu olacaktı, çocukken Kefken’de de olurdu, sahilde, kumsalda sığ yerlerde yüzerken rastlardık.
Dikenli bir derisi olur, ama öyle elinize falan batmaz dikenleri, daha çok pütürlü bir yapısı var desem daha doğru olur sanırım, farklı renkleri vardır, ama daha çok da kum rengindekiler vardı bizim oralarda.
Elime alır incelerdim küçükken, nerede bunun gözleri derdim o küçük aklımla, gözlerini arardım.
Kafası da yok ki gözleri olsun. Elinde kıpır kıpır kollarını oynatır, ama beş kolu olması dışında, yani bir yıldıza benzemesi dışında pek de öyle ilginç bir şeyi yoktur.
Aslında ne kadar ilginç bir canlıdır değil mi deniz yıldızı?
Ne kadar ilginç canlılar var dünyada. Bir başlarına yaşayıp gidiyorlar işte. Dünyayı görecek gözleri bile olmuyor birçoğunun.
Işığı hisseden başka bir duyu organları var mı acaba?
Sonuçta dokununca kollarını hareket ettirdiğine göre harekete duyarlı demek ki deniz yıldızları.
Soğuğu ve sıcağı da hissediyor olmalı.
Ama ne bir gözü var, ne de kulakları. Kafası da yok ki, içinde bir beyni olsun. Beyni de yok muhtemelen.
Düşünemiyor yani. Ama yaşıyor bir şekilde.
Sevgili falan da buluyor herhalde kendine bu kör sağır haliyle, başka türlü üremesi mümkün mü?
Fıkrası vardır ya, bilim insanı Temel nedense pireyi incelemiş fıkrada, halbuki deniz yıldızını inceleseymiş şimdi bilirdik kulakları var mı, duyuyor mu diye.
***
Şakası bir yana, internette araştırdım biraz.
Dünyada 1500 kadar denizyıldızı türü varmış.
Tropikal bölgelerden soğuk kutup denizi sularına kadar, sığ yerlerden 6 bin metre derinliklere kadar her yerde bulunuyormuş deniz yıldızları.
Omurgasız canlılardan sayılıyorlar.
Aslında omurgası kabuk şeklinde bence, kurutulunca şekli bozulmadan kalıyor sonuçta.
Genellikle beş kollu olsalar da, daha çok kolu olanları da varmış. Yedi kollu, dokuz kollu, hatta çok daha fazla kolu olanlar varmış.
Yüzeyi pürüzsüz, taneli ya da dikenli olabiliyormuş ve dünyada daha çok kırmızı ve turuncu, oldukça da parlak renklileri varmış.
Bizim oralarda olan gri tonlu olanları ve kahverengi olanları, hatta mavimtırak renkte olanları da var diye yazıyor internette.
Hareketini ise alt tarafındaki hidrolik sistem denilen ve içine su alabilen tüp şeklindeki küçük ayakçıklar ile yapıyormuş deniz yıldızları. Kimilerinin ayakları vantuzlu da olabiliyormuş.
Çok teknik konulara girmek istemiyorum bu yazıda, ama bence ilginç bir yaratık deniz yıldızları.
Beş kollu olmaları bile doğalarındaki ilginç bir özellik.
Kimi türleri gerçekten su altı mercanları için istilacı olduğu için aslında doğanın dengesi açısından tehlikeli olabiliyorlar bile diyebiliriz.
Aslında bir miktar da zehirli bir canlı deniz yıldızları, ama buna rağmen bazı ülkelerde yemeğini yapıp yiyenler de varmış. Özellikle de Çin’de. Zaten Çinliler ne bulsalar yiyorlar.
***
Bir diğer ilginç özellikleri de eğer bir kolu bir şekilde koparsa tekrar o kolunun yenilenebilmesi.
Hatta kimi türleri tehlike anında kollarını kertenkelelerin kuyruklarını bırakması gibi bırakabiliyorlarmış.
Üremeleri ise hem eşeyli, hem de eşeysiz olarak olabiliyormuş. Eşeysiz nasıl oluyor pek anlamadım, bir şekilde bölünüyor desem, öyle olmaz herhalde.
450 milyon yıl öncesine ait fosilleri bulunmuş, ancak bulunan bu fosiller bir omurgaları olmadığı için oldukça parçalanmış fosillermiş.
***
Bilmiyorum, bayrağımızdaki yıldız gibi bir şekilleri olmasından mıdır, ben çok seviyorum deniz yıldızlarını.
Zararsız canlılar gibi geliyor bana, ama kimi türlerinin istilacı olması hoşuma gitmedi doğrusu.
Bir beyinlerinin olmaması ise bana oldukça zavallı canlılarmış gibi bir his hissettirdi. İşleri güçleri deniz dibinde yaşamak için besin bulmak ve yemek. Birçok türleri de genellikle sadece diplerde bulunan tek hücreli canlılarla ya da su mantarlarıyla besleniyorlarmış.
Bilim insanlarının özelliklerine göre yaptıkları sınıflandırmadan 10 ayrı genel grubun ikisinin ise şimdiden nesli tükenmiş. 1500 tür deniz yıldızı olduğuna göre kaç türü yok olmuş kim bilir.
***
Bu zarar gören uzuvlarını yenileyebilme özellikleri üzerinde incelemelerin yapıldığı yazılı internette.
Büyük ihtimal biyologlar bu özelliğin hücresel detaylarını inceleyip öğrenerek, olabilirse insan organlarının da bu şekilde yenilenebilmesi üzerine uğraşıyorlar.
Olabilir mi böyle bir şey?
Kim bilir, belki gelecekte gerçekten bulurlar bir yolunu organların yenilenmesinin ve organ yetmezliğinden kaynaklanan birçok hastalığın çaresi de bulunmuş olur böylece.
Gerçi bu kadar çok insanın bu dünyaya oldukça çok olduğunu düşünenlerdenim ben.
Yani zaten son bir iki yüzyıldaki tıbbi gelişmelerle insanlık nüfusu kontrol dışı bir artış gösteriyor.
Benim küçüklüğümden bugüne bile dünya nüfusu kaç kat arttı.
Bir de bu organ yenilenmesinin çaresini bulurlarsa ömürler de iyice uzayacağı için bilmiyorum nereye gider bu işin sonu.
Neyse, bu başka bir yazının konusu olsun.
Deniz yıldızları da bugünlük yeterli olsun.
Dediğim gibi ben seviyorum bu sevimli canlıları.
Keşke bizim oralarda kalmış olsa da eğer yazın gidersek bir şekilde oralara, bulabilsem küçüklüğümdeki gibi bir iki tane.
Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.