Site İçi Arama

egitim

Einstein da Newton Gibi Yanılmış Olabilir mi?

Bu kadar hız ile birbirlerinden ayrılmaması için oralarda bir yerlerde görünen kütlenin yaklaşık 400 katı daha büyük olan bir kütle olması gerekmektedir. Ama görünen bir kütle yoktur. Görünmeyen bir şey bu galaksileri bir arada tutmaktadır. Bu görünmeyen şey ne olabilir acaba? Bu görünmeyen ve görünenlerden 400 kat daha fazla kütleye sahip şeye karanlık madde derler.

Bilim insanları evrendeki galaksileri ve galaksi kümelerini halen daha incelemeye devam ediyorlar.

Bu incelemeler tarih boyunca devam etmiş aslında. Ancak ilk detaylı inceleme bildiğiniz gibi teleskobu ile yıldızlara daha yakından bakan Galileo Galilei tarafından yapılmış.

Galileo ilk defa hayır, dünya evrenin merkezi değil diyen kişi olarak biliniyor. Bilim tarihi açısından önemli bir kilometre taşı.

Onun bu çıkarımı teleskobu ile daha yakından baktığında Jüpiter'in dört adet uydusunu fark etmesiyle olmuş.

Gökyüzünde bir takım gök cisimleri başka bir gök cisminin etrafında dönüyor, ama kilise evrenin dünyanın etrafında döndüğünü söylüyor. Bu nasıl olabilir?

Buradan dünyamız da dahil tüm gezegenlerin güneş etrafında döndüğünü anlayarak bunu iddia ettiği için kilise ile ters düşen Galileo, hayatını önce bir süre hapiste, daha sonra da ev hapsinde tamamlar.

Jüpiter'in bu dört uydusuna Galileo uyduları deniyor (IO, Europa, Ganymede ve Callisto).

Bugün Jüpiter etrafında dönen uyduların çok daha fazla olduğunu biliyoruz (92 adet), ve ayrıca Satürn gibi halkaları da var aslında.

Bu keşif de yakınlarına gönderilen uzay araçları ile yapılmış.

Teknoloji ne kadar ilerledi değil mi?

Tabii ki Galileo'nun açtığı bu yoldan teleskoplarla evreni daha yakından inceleme fırsatı bulan daha sonraki kuşaklar sayesinde, bugün evrenin sırları hakkında o günlere nazaran çok daha fazla bilgi sahibi olmuş durumdayız.

Bu bilim insanlarından olan Jan Hendrik Oort ve İsviçreli astrofizikçi Fritz Zwicky 1932 ve 1933 yıllarında gökyüzünde uzak galaksi kümelerini incelerlerken, galaksilerin birbiri etrafında dönüşlerinin olması gerektiğinden çok daha fazla hızlı olduğunu fark ederler.

Yaptıkları hesaplarla bu kadar hızlı dönüş ile bu galaksilerin bir arada bulunmaları mümkün değildir. Bu kadar hız ile birbirlerinden ayrılmaması için oralarda bir yerlerde görünen kütlenin yaklaşık 400 katı daha büyük olan bir kütle olması gerekmektedir. Ama görünen bir kütle yoktur. Görünmeyen bir şey bu galaksileri bir arada tutmaktadır.

Bu görünmeyen şey ne olabilir acaba?

Bu görünmeyen ve görünenlerden 400 kat daha fazla kütleye sahip şeye karanlık madde derler.

Aslında çok önemli bir şey keşfetmişlerdir. Ancak bu fikirleri o günlerin bilim dünyasında pek dikkate alınmaz.

Çünkü Einstein Newton'un yüzyıllardır oturduğu tahtını henüz sarsmış ve o tahta şimdi kendisi oturmuştur. Bilim dünyası halen daha Einstein'ın gündeme getirdiği genel görelilik ilkesini hazmetmekle meşguldür.

Bu olay nasıl olabilir?

Eğer oralarda bir yerlerde bir kütle varsa, mutlaka bir ışık yaymalıdır ve yayılan ışıklardan hesaplanan kütle bu hızda dönen galaksilerin merkez kaç etkisiyle bir arada durmalarına yeterli değilse, bunu açıklamak nasıl mümkün olabilir?

Dediğim gibi bu sorun uzun yıllar bilim dünyası tarafından görmezden gelinir.

Hatta yıllar sonra, 1970 yılında Vera Rubin ve arkadaşları da Zwicky ile aynı kaderi paylaşarak, fark ettikleri "Sarmal gök ada" üzerine makale yayımlamakta uzun yıllar oldukça zorlanırlar. Bu sarmal gökadada da yıldızların dönüş hızları olması gerekenden oldukça fazladır.

2006 yılında en yakınımızdaki galaksi olan Andromeda galaksisinin sarmal dönüş hızları incelendiğinde de benzer bir durum göze çarpar.

Bugün halen daha tam olarak varlığına dair bir kanıt bulunamamış olsa da, evet karanlık madde denilen şey gerçek olabilirdi.

Bilim dünyası bu konuya özellikle 2006 sonrasında daha fazla eğilerek kanıtlar aramaya başladılar.

1970'lerde yapılan hesaplarla evrenimizin %70'inin karanlık maddeden oluştuğu, evrende %25 oranında da karanlık enerji diyebileceğimiz bir enerjinin olduğu tahmin edilmektedir. Görünen gök cisimlerinin kütlelerinin ve enerjilerinin ise tüm evrende %5 gibi oldukça düşük bir oranda olduğu kabul edilmektedir.

Bugün bilim dünyası karanlık madde ve onun enerji halindeki formuna verilen adıyla karanlık enerji üzerine yoğun bir çalışma halindeler.

Bir yandan atom altı parçacıklar içerisinde karanlık maddenin ve karanlık enerjinin varlığını sağlayan parçacıklar olup olmadığı incelenmekte, bir yandan da evrende her köşe bucak incelenerek karanlık maddenin varlığına dair bir kanıt aranmaktadır.

Tabii tüm bu hesaplar Einstein'ın klasik fizikteki kütle çekim teorisi yerine geliştirdiği genel görelilik ilkesine dayandırılmaktadır.

1933'lerde karanlık madde fikrini ortaya atan Jan Hendrik Oort ve Fritz Zwicky'ye olduğu gibi, ya da Vera Rubin'in çalışmalarının ciddi bilimsel dergilerde yayınlanmasına izin verilmemesi gibi, bugün de Einstein'ın genel görelilik teorisinin hatalı olabileceğini düşünen bazı bilim insanlarının çalışmalarına pek değer verilmediği anlaşılıyor.

Bugün popüler bilim daha çok evrende karanlık madde ve karanlık enerjinin izlerini arama hevesine düşmüş durumda.

Ancak ya gerçekte karanlık madde diye bir şey yoksa?

Dolayısıyla ya karanlık enerji denilen bir şey yoksa?

Nasıl yani? Deminden beri yazıyorum ya, galaksiler olması gerekenden daha hızlı dönüyorlar diyorum, yıldızlar daha hızlı dönüyor diyorum.

Bunu yapan karanlık madde değilse ne olacak peki?

Tamam, bu söylenenler ve gözlemler doğru diyelim, ona bir sözüm yok.

Benim dediğim ya Einstein yanılmışsa?

Einstein yanılmış olamaz mı?

Ya da başka bir söylem ile daha doğrusunu söyleyeyim.

Einstein'ın geliştirdiği formüller ya çok fazla kütleli sistemlerde tam olarak gerçek durumu hesaplamaya yetmiyorsa? Formülde bir şeyler eksikse?

Newton'un da başına aynı şey gelmedi mi? Üç yüz yıl sonra Einstein çıktı ve senin formüllerin eksik dedi! Kabullerin hatalı dedi. Zaman sabit değildir dedi. Uzay-zaman vardır dedi.

Einstein bu dediklerime nasıl ulaştı? Vahiy yoluyla değil herhalde.

Çünkü Newton'un formülleri ile bazı gök olayları açıklanamıyordu.

Einstein'ın formülleri ile ise o zamanlar açıklanamayan şeyler açıklanır oldu.

Bunlardan biri de Merkür'ün güneş etrafındaki yörüngesindeki dengesizlikti.

O zamanların bilim insanları Newton ya da Kepler yasaları ile Merkür'ün yörünge dengesizliklerini açıklamak için hayali bir gezegen bile düşünmüşlerdi.

Vulcan, güneşten 21 milyon kilometre ötede bir yerlerde şu kadar kütleli bir gezegen olmalıydı. Henüz hiç kimse görememişti, ama mutlaka Vulcan olmalıydı. Gece gündüz herkes Vulcan aradı gökyüzünde.

Çünkü böyle bir gezegen olduğunda Merkür'ün yörünge dengesizliği açıklanabiliyordu.

Çok aradılar ama bulamadılar.

Einstein'ın genel görelilik teorisi ile olay çözüldü. Merkür güneşe çok yakın olduğu için güneşin uzay zamanda yarattığı sapmadan etkileniyordu ve yörüngesinde sapma oluyordu.

Bugün de bazı şeyler Einstein'ın formülleri ile açıklanamıyor.

Evrende olup bitenlere Einstein formülleri ile bir açıklama getirmek için ise belki de varlığı hiçbir zaman kanıtlanamayacak karanlık madde ve karanlık enerji üzerine kanıt bulmak için oldukça çok emek ve paralar harcanıyor.

Aynı bir zamanlar herkesin olmayan gezegen Vulcan'ı aradıkları gibi, bugün de herkes belki olmayan maddeyi arıyorlar.

Belki de çözüm karanlık maddede değildir!

Belki de sorun Einstein'ın formüllerindedir!

Einstein yanılmış olamaz mı?

Tamam, haksızlık etmeyeyim kendisine, bence de gelmiş geçmiş en akıllı bilim insanlarından biridir.

Soruyu biraz daha farklı sorayım:

Einstein'ın formülleri bu gök olaylarını açıklamak için yetersiz olamaz mı?

Belki bir gün birileri çıkıp, öyle değil böyle diyerek yeni bir formül üretir. Üretmiş zaten kimileri. Sadece pek fazla seslerini duyuramıyorlar.

Bilim sürekli deneyerek ve sonuçlar tutmuyorsa yeni teoriler üreterek ilerliyor.

Bir yandan karanlık madde ve karanlık enerjinin kanıtları aranırken, bir yandan da yeni formüller üzerine uğraşmak faydalı olacaktır.

Bakalım, belki bir gün anlarız, karanlık madde var mı, yok mu? Yoksa formül mü yanlışmış!

Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 13.03.2023
  • Süre : 6 dk
  • 1379 kez okundu

Google Ads