Ele Ayağa Düşmemek, Dimdik Ayakta Kalabilmek
İnsanlar için iki ayağımız üzerinde yürüyebilmek tarihsel gelişimimizdeki en önemli basamaklardan biri. Diğer canlılardan fiziksel olarak en büyük farkımız budur.
Yürüyorum, bir yandan da düşünüyorum.
Yürürken kaslarımız nasıl hareketler yapıyorlar değil mi?
Bir bacağımız yere basarken diğerini hafiften kaldırıyoruz ve öne doğru koyuyoruz. Sonra da onun üzerinde dengedeyken diğer bacağımızla aynı şeyi yapıyoruz, diğer bacağımızı öne kaydırarak rahatça yürüyoruz.
Bir yandan da kollarımız ileri geri sallanıyor ama.
Vücut hareketlerimiz yürürken nedense kollarımızı da sallamamızı gerektiriyor.
Niye daha farklı evrimleşmemişiz acaba?
Niye sadece bacak kaslarımızla yürüyemiyoruz?
***
Biz insanlar tarihte bir gün bir şekilde iki ayağımız üzerine kalkmasını öğrenivermişiz.
Bu konuda çeşitli teoriler var.
İlerilerde ne oluyor diye merak etmişiz ve arka ayaklarımız üzerine dikilmeye başlamışız diyenler var mesela.
Bu teoriye göre demek ki o zamanlar bizim de ön ayaklarımız ve arka ayaklarımız varmış diğer hayvanlar gibi.
Belki kuyruğumuz da varmış. Sonuçta bugün kuyruk sokumumuz yerinde duruyor.
Bunlar anatomik değişimler, ama bir beynimiz de var ve beynimizde bir sürü gelişim olmuş tarih içinde.
Mesela oldukça meraklıymışız sanırım.
İlerlerde ne var ne yok niye kalkıp bakalım ki aksi takdirde?
Hayvanlar aynı şeyi yapıyorlar mı?
***
Gerçi hayvanlar aleminde de oldukça meraklı olanlar var insanlar gibi.
Neydi o? Mirket diyorlardı galiba adına.
Kolonideki diğerleri yuva dışındayken iki ayağı üzerine dikilip gözcülük yapıyordu kimileri.
Afrika’ya özel bir canlı sanırım. Gelincik deriz ya, benzer bir hayvan.
Sahi, neden insanlar dışında ayağa kalkıp yürüyen olmamış acaba doğada?
Sadece iki ayağı üzerinde hareket eden başka bir canlı var mı bildiğiniz?
Kuşlar var ya!
Bir de penguenler var!
Bakın haklısınız, kuşlar da insanlar gibi arka ayakları üzerinde yürümeyi öğrenmişler.
Penguenleri de kuş olarak saymalıyız sanırım. Sonuçta onlar da yumurtlayarak çoğalıyorlar.
Sadece uçamıyorlar diğer kuşlar gibi, ama onların da kanatları var.
Uçamayan başka kuşlar da var.
Genel olarak kuşlara değinecek olursak üstelik kuşlar kollarını kanat yapıp uçmasını da becermişler. Biz bunu yapamamışız mesela!
Bu durumda kuşlar insanlardan daha gelişmiş bir canlıdır diyebilir miyiz?
***
Kuşların ataları dinozorlardı değil mi? Antropologlar öyle diyorlardı sanırım. Antropolog diyorum, ancak antropologlar sadece insan gelişimi üzerine uğraşıyorlardı galiba. Zoologlar da diyebiliriz. Ya da neyse artık bu konular ile uğraşan bilim dalı.
Büyük felaket denilen bir şey olmuş ve büyük felaketten sadece uçmasını becerebilen dinozorlar günümüze kadar gelebilmişler diyorlardı.
Oldukça çok da uçabilen dinozor varmış anladığım kadarıyla o zamanlar yeryüzünde.
Çünkü bugün binlerce kuş türü var.
Gerçi o büyük felaket ile, büyük bir göktaşı mı ne düşmüştü yeryüzüne bir zamanlar neydi, çıkan yangınlarla ve havadaki artan karbondioksit oranı yüzünden yeryüzündeki o koca koca dinozorlar tümüyle yok olmuş gitmişler.
Ya yiyecek bulamamışlar ya da neyse sebebi işte, ama nedense diğer canlılar oldukları gibi yaşamaya devam etmişler, dinozorların ise nesilleri bir şekilde tükenmiş.
Bazen bu teori bana biraz hatalı bir teoriymiş gibi geliyor.
Nasıl oluyor da sadece dinozorlar yok oluyor, bunu pek aklım almıyor.
Tabii bugün karalarda yaşayan bir çok canlının da sulardan çıkıp karalarda yaşamaya başladığı söyleniyor.
Bu su dışına çıkma olayı büyük felaket öncesinde olmuş olmalı, çünkü dinozorlar da sonuçta karada yaşayan canlılar.
İşte bu yüzden pek aklıma yatmıyor bu durum, madem dinozorlar yok olmuşlar, karalarda yaşayan diğer canlılar da aynı şekilde felaketten etkilenip yok olmalıydı sanki.
Neyse, konumuz evrim değil, uzmanları bu konuları daha iyi biliyorlar.
Büyük bir felaket de olsa, bir şekilde canlılık devam etmiş işte yeryüzünde.
***
Sanırım bir de kangurular var iki ayakları üzerinde yürüyebilen.
Gerçi kangurular başlarını kaldırdıklarında denge için kuyruklarını da kullanıyorlar.
Yani bizim gibi sadece iki ayakları üzerinde yürüyemiyorlar normalde.
Hem bildiğim kadarıyla ön ayaklarını da kullanıyorlar yürürken.
Biraz eğilmek zorunda kalıyorlar, ama ön ayakları da yürürken kullanmak zorunda oldukları uzuvları.
Ama evet, onlar da arka ayakları üzerinde hareket ediyorlar neticede. Çoğunlukla da zıplayarak yapılan bir hareket bu.
Biz insanlar ise resmen herhangi başka bir uzvumuz devrede olmadan ayaklarımız üzerinde yürüyebiliyoruz.
Yürürken bir kedinin dört ayağının nasıl da senkronize bir şekilde hareket ettiğine dikkat ettiniz mi hiç?
Kediler diyorum, çünkü çoğumuzun evlerinde bize en yakın evcil hayvanlar kediler oluyor. Muhtemelen sizlerin de dikkatinizi çekmiştir yaptığı hareketler.
Önce ön ayağının birini ileriye doğru atar, sonra arka ayağının da birini öne doğru uzatır, sanırım aynı taraftaki arka ayağını önce öne doğru koyuyor. Sonra diğer ön ayağı ve sonra da diğer arka ayağı.
Oldukça ilginç bir senkronizasyon yürümek için.
Ve ayaklar her seferinde bir diğer ayağın bastığı yere basarlar genellikle.
Karda yürüyen bir kedinin bıraktığı izlere bakın, bu dediğimin doğru olduğunu anlayacaksınız.
İsterseniz bir deneyin, onun gibi yürüyemezsiniz dört ayak üstünde yürümeye kalksanız. Bizim vücudumuz artık iki ayağımız üzerinde yürümeye alışmış, geriye dönüş mümkün değil.
***
Kediler çok dengelidir vücut hareketlerinde. Vücut dengeleri oldukça gelişmiştir. Bildiğiniz gibi bir yerden düşse bile dört ayağı üzerine düşer her seferinde.
Yırtıcı hayvanların hepsinde var sanırım bu özellik.
***
Bence dört ayak üstünde yürümek çok zor bir şey.
Ama doğadaki tüm hayvanlar bir şekilde beceriyor bunu.
Yürürken kollarımızı sallıyor olmamız bizim de bir zamanlar dört ayak üzerinde hareket ettiğimizin bir kanıtı olabilir mi sizce?
Bence kesin öyle!
Bu bizim de bir şekilde evrimleştiğimiz anlamına geliyor bence.
Mesela insana çok benzeyen maymunlar yürürlerken ön ayaklarını kullanıyor olsalar da, kimi zamanlar sadece arka ayakları üzerinde yürümesini de biliyorlar.
Tamam, kimseyi rencide etmek istemem, atalarımız maymundu falan demek istemiyorum.
Zaten kromozom sayılarımız da farklı.
Yani kesinlikle maymunlarla bir ilişkimiz yok!
Ama maymunlar da canlıların evrimindeki bir basamakmış gibi geliyor bana.
Onlar da sanki biraz daha zaman geçse artık insanlar gibi tamamen arka ayakları üzerinde yürüyeceklermiş gibi gelmiyor mu size de?
Bugün için ön ayakları biraz daha uzun ve bir anlamda onlar da insanlar gibi arka ayakları üzerinde yürüme eğilimindeler.
Tabii bir de hemen hepsinin kuyrukları var!
Bugün bir maymun arka ayakları üzerinde ilerlerken ön ayaklarından da faydalanır, ama bunu sadece dengesini korumak için yapar.
Yeterince akıllı olmasalar da, onlar bir ara form bence, bir gün mutlaka onların da bir medeniyeti olacak gibi geliyor bana. Zamanla onlar da akılarını kullanmayı öğrenecekler!
Tek şanssızlıkları insan gibi bir canlının çoktan dünya nimetlerine el koymuş olması.
Bazen maymunların çokça yaşadığı yerlerde turistlerden çaldıklarına dair videolar izliyorum ve çok gülüyorum.
***
Evet, biz insanlar için iki ayağımız üzerinde yürüyebilmek tarihsel gelişimimizdeki en önemli basamaklardan biri bence.
Bir anlamda kuşları saymazsak, diğer canlılardan fiziksel olarak en büyük farkımız budur bile diyebiliriz.
Gerçi bizim bir akla sahip olmamız bizi diğerlerinden ayıran en büyük özelliğimiz, ama buna ayağa kalkarak ellerimizin serbest kalmış olması çok faydalı olmuş bence.
O gün bugündür de insanoğlu bir şekilde kendi ayakları üzerinde durmasını bilmiş.
Bence bu gelişim oldukça özel ve neticede ellerimizin serbest kalması sayesinde el hünerlerimiz de tarihi gelişimi ile bugünlere gelebilmemiz için oldukça önemli olmuş.
Ellerimizle toprağı kazıyıp bir şeyler ekmeyi akıl etmişiz.
Ellerimizle el aletleri yapmışız.
Gözümüzün önünde oldukları için parmaklarımızı kullanıp saymayı akıl etmişiz.
Fırça tutup ellerimizle resimler çizmişiz.
Ellerimizi kullanıp yemek yemeyi akıl etmişiz, yediklerimizi diğer canlılar gibi sadece ağzımızı kullanarak yemiyoruz.
Bu bile medeniyete atılan bir basamak olmuş insanlar için.
Değerini bilelim ellerimizin.
El emeği, göz nuru!
Emek harcayıp elleri ile bir şeyler üreten herkese selam olsun buradan.
***
Bakın şimdi benim de aklıma bir teori geldi, aslında bir soru desem daha doğru olur.
İnsan önce ayağa kalkıp sonra mı ellerini kullanmayı öğrenmiş?
Yoksa elleriyle bir şeyler yapmaya başlayıp sonra mı ayağa kalkmış?
Bunu anlayacak kalıntılar var mı acaba yapılan arkeolojik kazılarda bulunan tarih öncesi insan yaşamı ile ilgili şeyler arasında?
***
Öyle ya da böyle, bir şekilde iki ayağımız üzerinde yürümeye başlamışız işte ve bu sayede ellerimizi kullanmayı da diğer canlılardan daha iyi beceriyoruz.
Kuşlar gibi kanat olup uçmaya yaramıyor kollarımız, ama ellerimizle, tabii aklımızla da, mesela uçak yapıp uçmasını da becerebilmişiz.
Sanırım daha fonksiyonel amaçlarda kullanmayı tercih etmişiz ellerimizi.
Bu yazıyı bile ben ellerim olmasa yazamam.
***
Eller demişken kimi eller vardır, öpülesi ellerdir onlar.
Mesela analarımızın elleri.
Ama kimi eller de kimin eli kimin cebinde dediğimiz tarzda ellerdir.
Ben yine emek veren ellere bir kez daha saygıyla değinmiş olayım, emek veren elleri öpmek lazım, öyle her eli öpmeye gerek yok!
Ne geliyorsa el etek öpenlerden geliyor zaten başımıza.
Ayakta durmasını biliyorsunuz, eğilip bükülmeye gerek yok, başınız dimdik, kendinize güvenle yürüyün bu hayat yolculuğunda.
Öpülesi elleri öpün, emek veren elleri öpün.
Moskova’dan herkese sevgi ve selamlarımla.