Site İçi Arama

egitim

Korkunun Anti-pası, Pas Önleyicisi Sevgidir

Esaret kötü, özgürlük iyidir. İnsanları en çok esir eden şey korku duygusudur. Kaybetme korkusudur. Kişi, korktukça bağımlı hale gelir ve bağımlı hale geldikçe daha da çok korkar, içine kapanır, kendini bu şekilde korumak ister.

Korku denen duygumuz, hislerimiz olmasaydı, bu dünyada kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için gerekli donanıma sahip olmaya çalışmaz, hatta belki de kendimizi korumak için bile gayret göstermeyebilirdik. Muhtemelen korku duygumuz olmasaydı duyarsız, saldırgan varlıklar haline dönüşürdük. Hiçbir tehlike için önlem alamaz, tehlikenin yaklaştığını bile anlamaz, tehlike veya tehdit dediğimiz şey üstümüze çökünce, herhalde bir şey yapamadan yok olur giderdik. 

Korkusuz bir dünyada belki de her birimiz birer zalim olmak zorunda kalırdık, çünkü bizi başkalarını incitmekten alıkoyacak becerilerimizi edinemezdik. Gerçekten de biz insanlar korkuyla yüz yüze gelme cesaretini gösterdiğimiz her deneyimin sonunda güç, cesaret ve güven kazanırız. Bu yargının, önermenin hem yetişkin halimizle bizler için hem de çocuklarımız için geçerli olduğunu düşünüyorum. Sözü edilen yüzleşme; konfor alanından çıkmak için kendimizi zorlamayı içeriyor. 

Biliyorsunuz, büyümenin ve gelişmenin ilk adımı her zaman konfor alanından çıkıp “korku alanına” girmeyi gerektiriyor. Konfor alanımızda, kendi kontrolümüzde olan bildiğimiz ortamda kendimizi her zaman daha güvende hissederiz. Konfor alanımızda yaşam çok daha belirgin, öngörülebilir, çevremiz ve etrafımızdaki insanlar tanıdıktır. Güven duyduğumuz bir ortamdır. 

Bu nedenle konfor alanından çıkmak için ilk adımı atmak bizi pek çok belirsizliğin olduğu korku alanına sokar. Bu alandan konfor alanına dönmek için bahaneler üretebiliriz, başkalarının düşünceleri bizi kolayca etkileyebilir. Çünkü konfor alanına dönmek kolay olandır. Beynimiz tanıdık olanı arar ve ister. Korku alanı kararlılıkla yolda kalmamızı gerektirir. Ancak korkularımıza rağmen o yolda ilerleme, hata yapma, kırılma, başarısız olma, kendimizi ortaya koyma cesaretini gösterdikten sonra yeni deneyimler ediniriz, öğreniriz, gelişiriz. Bu alanda edindiğimiz her deneyim bize güç, cesaret ve özgüven verir. 

Çocuklarımızı da konfor alanlarından hiç çıkarmazsak, varlık göstermeleri için onları desteklemezsek, en ufak bir zorlukla karşılaştıklarında tüm sorunu onların yerine çözersek, “tamam, vazgeç, üzülme, yorulma, zorlanma, sıkılma” dersek onların gelişim fırsatını ellerinden almış oluruz. Aslında onlara iyilik değil tüm iyi niyetimizle kötülük bile yapmış oluruz. Bunu bize her birimizin kendine ait hayat serüvenlerimizde yıllar içinde edindiğimiz deneyimlerimiz göstermiyor mu? İnanıyorum ki anne-babalıkta, ebeveynlikte en hassas denge kendimizi kontrol etmek, edebilmektir. İçgüdüsel korumacılığımızı ve korkularımızı ne zaman, ne kadar, ne ölçüde dizginleyeceğimize karar verme yetisine sahip olmaktır. Korkunun antipası, pas önleyici karşı duygu sevgidir. 

Esaret kötü, özgürlük iyidir. İnsanları en çok esir eden şey korku duygusudur. Kaybetme korkusudur. Kişi, korktukça bağımlı hale gelir ve bağımlı hale geldikçe daha da çok korkar, içine kapanır, kendini bu şekilde korumak ister. Daha doğrusu koruduğunu sanır. İşini, eşini, sevgilisini, itibarını, parasını, malını, mülkünü kaybetme korkusu, kişiyi, bunlara daha da bağımlı hale getirir. Korktuğu başına geldiğinde ise yıkılır, bunalıma girer en sonunda da çıkamadığı bu durumdan sonra intiharı bile düşünmeden edemez. 

Bağımlılık, insanoğlunun en büyük zaaflarından biridir. Ego, diğer bir deyişle kendini üstün görme anlayışı, yakıtını bağımlılıklardan alır. Çünkü bu durum insanın içindeki korku duygusunu da besleyen bir bağımlılığın sonucudur. İşin komik yanı, herhangi bir insan bağımlı olduğunun farkında değildir, çünkü bağımlılıklarını sevgi, aşk, sorumluluk, gurur, vicdan, mecburiyet diye adlandırmış, egosunun haklı çıkma yeteneği ve bahaneler bulma ustalığı sayesinde kendi kişisel zayıflığına harika kılıflar uydurmuştur! 

Genelde, sevginin tam karşıtı olan duygunun nefret olduğuna inanılır. Oysaki, sevginin karşıtı bana göre korkudur. Korkudan kurtulmanın tek yolu, onu kabul etmek ve çürümüşlüğünü şifalandırarak yeniden sevgiye dönüşmesini sağlamaktır. Hayattaki gerçek güç sevgiden gelir. Sadece içten gelen sevginin ışığını içinde hissettiğinde hayatını korkusuzca yaşarsın. Ama sevilmek için önce koşulsuzca sevmen gerekir. Yılların korkularından, öfkelerinden, hayal kırıklıklarından, dargınlıklarından, içerlemelerinden kurtulmak ve olumsuz duyguların oluşturduğu katmanları atmak elbette kolay değildir. İnsanoğlunun içinde birbiriyle çatışan, farklı seslere sahip birçok kişilik vardır ve hepsi de incinme korkusuyla doludur. 

Korkuyu hissettiğinde bir an dur, aslında en çok korkmaktan korkuyor olduğunu hissedeceksin. Korkunun içine dalıp onu cesaretle kucakladığında ise vahşi bir atın ehlileşmesi gibi içindeki bu duygunun sakinleştiğini, benliğinin huzura kavuştuğunu ve nihayetinde mutluluğa sevgiye teslim olduğunu göreceksin.

Saygı ve sevgiyle

Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Araştırmacı Yazar Mustafa Orhan ACU
Tüm Makaleler

  • 29.11.2023
  • Süre : 2 dk
  • 1018 kez okundu

Google Ads