Site İçi Arama

egitim

Hayatın Matematiği Sohbetleri (Bölüm 2): Bandırma Yolcuları, Doğru Yolun Stratejisi

Önay Yılmaz, Bandırma Yolcuları kitabının yazarı. Bu yolculuğu bütün detayları ile yazmış. Tarihi doğru analiz etmek önemlidir. Bu tarihi hissettirerek anlatmak çok daha önemlidir. Kitabın sonuna kadar ben de o vapurdaydım sanki.

Yol herkes için vardır.

Ve herkes için bir yön.

Günümüz dünyasında her ne kadar yol; sadece bir varış noktasına sahip olmak olarak görünse de, yolun sonunda sonuçlardan mutsuz olan birey/bireyler çoğu zaman yolculuğun kendisinde saklı olan anlamı ve nedenini kaçırmıştır.

Bana göre yüzyılımızın en sancılı sorunu;

Rotasız yollar.

Oysa her doğru yolculuğun bir rotası vardır. Rota çizmek, bir yön belirlemek değil; bir anlam inşa etmektir.

Bireysel yolculuklarımız bir yana, toplumlarda asıl mesele ‘’hangi yoldan gidileceği’’ ve rotayı kimin çizdiğidir.

Rotayı kurgulamak ise bir sanattır.

Ve her çağın rotası başka çizilir.

19 Mayıs 1919

1919 yılında Atatürk’ün Samsun yolculuğu ;bağımsız Türkiye hedefinde ,halk ile birleşerek verdiği mücadele ,ulusal kurtuluşun ilk adımlarına atmış ve ülkenin kaderini şekillendiren bir dönüm noktası olmuştur.

İşte bu yolculuğu konuştuk Önay Yılmaz (kapak resmi) ile.

Önay Yılmaz, Bandırma Yolcuları kitabının yazarı. Bu yolculuğu bütün detayları ile yazmış.

Tarihi doğru analiz etmek önemlidir. Bu tarihi hissettirerek anlatmak çok daha önemlidir.

Kitabın sonuna kadar ben de o vapurdaydım sanki.

Keyifli okumalar dilerim.

ŞENER: Bandırma yolcuları fikri nasıl ortaya çıktı? Neden bu hikayeyi anlatmak istediniz?

Önay YILMAZ: 2007 yılında Milliyet gazetesinde çalışırken 19 Mayıs için bir fark yaratalım istedik. Ne yapalım diye düşünürken bir gazete eki hazırlayalım ve bu ekte 19 Mayıs 1919’da Bandırma vapuruna binerek o tarihi yolculuğa çıkan kişilerin kimler olduklarını anlatalım dedik. Onların aileleriyle görüşelim, onlar bize babaları, dedeleri, yakınlarıyla ilgili bildiklerini, anılarını anlatsınlar diye düşündük. Sonra da hızla harekete geçtik. Tabii bu oldukça araştırma gerektiren uzun bir süreçti. Ailelerin büyük kısmını bulduk. Onlarla görüştük, röportajlar yaptık, belgeler, fotoğraflar topladık ve sonunda Milliyet gazetesi çin bir 19 Mayıs eki hazırladık. Çok ilgi gördü. Gazete için tarihi ve prestijli bir ek olmuştu. Sonra ben bu çalışmayı bir kitap haline getirmek istedim. Yani kitap bir yanıyla gerçek tarihi yolculuğu bir yanıyla da kurgusal bir anlatım içeriyordu. Neden anlatmak istediğime gelince, çünkü bizim tarihimizde önemli bir dönüm noktası. Kurtuluşun ilk kıvılcımını başlatan bir yolculuk Bandırma yolculuğu…

ŞENER: Bandırma vapurunun ülkemiz için önemi malum. Siz bu tarihi olayın hangi yönünü ön plana çıkarmak istediniz?

Önay YILMAZ: Yeterince işlenmeyen bu tarihi yolculuğun hikayesini bir kurgu çalışması yaparak daha ayrıntılı vermek istedim. Kurtuluşu başlatanların kimler olduğunu, hikayelerini ve bu yolculuğa nasıl başladıklarını anlatmaya çalıştım. Özellikle bu yolculuk çok iyi anlatılmamıştı. Bu bir eksiklikti. Kurtuluşun en önemli başlangıcı sayılan bu yolculuk bence gelecekte daha iyi ele alınıp daha iyi anlatılmalı. Sinema ve dizi filmlere de yansıtılmalı. Ama kaliteli yapımlarla olmalı bunlar.

ŞENER: Yazım süresince sizi en çok zorlayan şey ne oldu? Türkiye’nin kaderini değiştiren bu yolculuğu yazarken katkıda bulunan birçok isimden söz ediyorsunuz. Bu süreci kısaca anlatabilir misiniz?

Önay YILMAZ: Tarihi yazmak kolay bir iş değil. Tanıklıklara, anılara dayalı tarih yazmak bize gerçeği tam olarak vermese de gerçeğe yaklaşmamızı sağlaması açısından önemli. Her zaman eksiklikler, hatalar olabiliyor maalesef. Ama sizden sonra bu konuyu ele alıp yazacak olanlar yeni belgeler, bulgularla sizin eksikliklerinizi kapatabiliyorlar. Gerçeklere mümkün olduğu kadar sadık kalmaya çalıştım. Katkıda bulunanlar çok oldu. Onlar bu tarihi yolculuğa katılanların çocukları, torunları, birinci dereceden yakınları. Ellerindeki bilgi, belge ve fotoğrafları bizimle paylaştılar. Önce o insanları tek tek bulduk, sonra onları ikna ettik. Bir araya getirdik. Bize bilgi, belge ve ellerindeki dokümanları vermelerini sağladık. Sonra bütün bunları derleyip toparladık ve bir yazıya dönüştürdük. Kısaca kolay bir süreç olmadı. Ama gazeteciliğin verdiği zamana karşı yarış ve pratiklik sayesinde hızla toparlamayı başardık. Kitabı oluştururken ise işim çok daha kolaydı. Çünkü elimde tüm malzeme kısaca herşey hazırdı artık.

ŞENER: Yazarken duygusal olarak en yoğun hissettiğiniz sahne hangisiydi?

Önay YILMAZ: Tüm yazma süreci, tüm sahneler duygu doluydu. Kararın verildiği an, yolculuk öncesi Şişli’deki evde yapılan buluşmalar, vapura binmeleri, o küçük posta vapuruyla dalgalarla boğuşarak kurtuluşa doğru başlayan yolculuk esnasında yaşananlar vs. O kadar çok sahne var ki, hepsi birbirinden değerli… Tabii beni en çok etkileyen o yolculuktaki tarihi kişilerin çocuklarını, torunlarını yolculuğun başladığı Galata rıhtımında bir araya toplamak ve bu anıları onların ağzından dinlemek olmuştu.

ŞENER: Size tarihi romanlar günümüz toplumuna nasıl katkılar sağlıyor?

Önay YILMAZ: Tarihi belgesel nitelikte romanlar geçmişi biraz daha rahat ve daha heyecanlı okunur hale getiriyor. Tarihi, sıkıcı kitaplarla öğrenmekten çok daha keyfili. Bu yazım tekniği okuru sıkmıyor. Çünkü kitap okumayı daha istekli hale getiriyor. Günümüzde görsel medyayla mücadele edebilmek o kadar kolay değil. İnsanlar okumaktan çok bakmayı tercih ediyorlar ve okur kitlesi her geçen gün giderek azalıyor. Bunun önüne geçebilmek için kitap yazım tekniklerini geliştirmek gerekiyor. Çalışmalar var. Sesli kitaplar çıktı biliyorsunuz. Bunun gibi yeni teknikleri geliştirmek gerekiyor. Zamanın hızlı aktığı günümüzde insanlar çok aceleciler. Saatlerce oturup kitap okumak istemiyorlar. Sanki bir şeyleri kaçırıyorlar hissine kapılıp kitap okumayı erteliyorlar gibi geliyor bana. Oysa kitap okumayarak daha çok şey kaçırıyorlar ama bunun farkında değiller. Kitap okumak insanı düşündüren, sorgulamayı öğreten, kısaca insanı geliştiren önemli bir eylem.

ŞENER: Tarihi bir konuyu işlerken tarafsız kalmak mümkün mü? Siz bu dengeyi nasıl kuruyorsunuz?

Önay YILMAZ: Gerçekler karşısında tarafsız kalmak elbette önemli. Çünkü siz gerçekleri gizlerseniz bir gün birileri çıkar ve size gerçekleri tüm çıplaklığıyla gösterir. Tarihte kazananlar gerçeklere kendi bakış açılardan bakmışlar sürekli olarak. Okuduğumuz tarih, kazananların tarihi. Kaybedenler tarihi yazamamışlar ne yazık kı. Oysa kaybedenlerin de tarih yazmasını isterim. Tarih yazmak sadece kazananlara özgü olmamalı. Sadece onlar tarihi yönlendirip şekilendirmemeli.

Empati yapabilmek çok önemli. Örneğin Vahdettin hain biri olarak bize okutulur. Ama belki bilerek hainlik yapmamış da olabilir. Ama ortaya çıkan sonuçlar onu hain olarak göstermiştir. Belki kişiliği yetersizdir böyle bir mücadeleye girebilmek için. Belki işbirliği yaparak vatanı kurtarabileceğini düşünmüştür. Ama mücadele etmemesi, teslimiyetçiliği seçmesi ve korkak bir zihniyete sahip olması sonunda da apar topar kaçması bir devrin sonunu getirmiştir. Muhtemelen Osmanlı’nın en güçsüz döneminde padişah koltuğuna oturmuş, kurtuluşa olan inancını yitirmiş zavallı bir adamdı. İngilizlerden yardım istedi. İngilizler bize tarihte yardım elini uzatmıştır uzatmasına ama tabii kendi çıkarları için, bizi sevip saydıkları için değil. Zaten artık bu son aşamada yardımdan ziyade amaçları hasta adamı parçalayıp tamamen yok etmekti. Onlar da artık bu Osmanlı’dan bir şey olmaz anlayışını benimsemişlerdi. Ama işte sonuçta kararlı ve inançlı bir adam çıktı ve tüm dengeleri alt üst edip tarihi yeniden yazmayı başardı. Özgürlüğü ve tam bağımsızlığı getirdi. Milletini kölelikten kurtardı. Bu adamın adı Mustafa Kemal’di.

Mümkün olduğu kadar tarafsız kalmaya çalışıyorum ama milli mücadele yıllarını anlatırken hiç kuşkusuz haklı tarafı, yani bizim tarafımızı kollamak da bana hiç yanlış gelmiyor. Çünkü gerçekten milli mücadele bugüne kadar yapılan savaşlardan çok farklı. Bir kurtuluş savaşı gerçekten. Emperyalizme karşı bir özgürlük ve bağımsızlık savaşı.

ŞENER: Okuyucunun tarihsel bilinç kazanması açısından anlatımı nasıl kurguladınız?

Önay YILMAZ: Kurguda farklı bir teknik izledim. İki yolculuk kurguladım. Birinci yolculuk gerçek tarihi yolculuk, ikincisi ise 18-19 Mayıs’ta İstanbul’dan Samsun’a vapurla düzenlenen ve günümüzde geçen bir tür tarihi tur yolculuğu. Okuyucu kitapta bir yandan gerçek tarihi yolculuğa çıkarken, diğer yandan yine o tarihin anlatıldığı günümüzdeki tur yolculuğuna da çıkıyor. Aynı rotanın takip edildiği günümüz yolculuğunda bu tarihi yolculuğu anlatan tarih profesörü bir rehber var. Rehber yolculara tarihi yolculuğu anlatıyor.

ŞENER: Türkiye’nin günümüzdeki stratejik konumunu düşünürsek, gençlerimizin bu tarihi kesitten alabilecekleri en önemli ders sizce nedir?

Önay YILMAZ: Gençler çok önemli bir mücadele tarihleri olduğunu bilmeli ve asla unutmamalı. Bu mücadele her nesle anlatılmalı ve öğretilmeli. Hasta bir milletin nasıl ayağa kalkıp nasıl mücadele verdiğini her gencimizin bilmeye öğrenmeye hakkı var. Özgürlüğün ve bağımsızlığın ne demek olduğunu anlamalı. Başı dik bir milletin ne anlama geldiğini kavramalı. Bunun nasıl elde edildiğinin her safhasını özümsemeli. Gençlerimizin milli mücadele tarihimizi öğrenmesi çok önemli. Bir ulusa bağımsızlık ve özgürlük getiren mücadeleden çıkaracakları büyük dersler var. Böyle önemli bir tarihe sahip olan ülkenin gençlerinin bunları bilmesi ve geleceklerini ona göre hazırlamalarını çok önemsiyorum. Türkiye stratejik bir konuma sahip, gençlerin çok daha bilinçli ve iyi yetiştirilmesi gerekiyor. Bir ülke ancak iyi bir gençliğe sahip olarak geleceğine yön verebilir.

ŞENER: Uzun süredir polisiye romanlar yazıyorsunuz. Peki ufukta yeni bir tarihi roman yazma projesi var mı?

Önay YILMAZ: Polisiye roman yazmak beni dinlendiriyor ve keyif veriyor hiç kuşkusuz. Ama tarihi romanın da başka bir keyfi var elbette. Tarihi roman yazmak dediğim gibi çok kolay bir iş değil. Ama yeterli malzeme bulursam ve kendimde o enerjiyi hissedersem her zaman tarihi roman yazmak isterim. Çünkü tarihe ışık tutarak geçmişi aydınlatmak bence bir yazar için çok önemli. Tarihi roman konusunda bir projem var ama bakalım zaman ne gösterecek.

Araştırmacı Yazar Hülya ŞENER
Araştırmacı Yazar Hülya ŞENER
Tüm Makaleler

  • 07.05.2025
  • Süre : 6 dk
  • 257 kez okundu

Google Ads