Geçiş Dönemi Demişken
1906'lı yıllardan bahsediyoruz. Aslında mağazada o günlerin mantığı ile patlayan lastik dışına daha büyük çaplı bir lastik takılması düşünülmüş ve bu konuda bir de patent alınmış. Yani stepne diye dünyaya yayılan bu yedek lastik arabanın bagajındaki bir yedek parçaymış başlarda.
Arabası olan birçoklarının başına gelmiştir.
Yolda giderken lastik patlarsa ne yaparsınız?
Cevap yedek lastiği takarım olacaktır her halde.
Yedek lastiğe "stepne" deriz, ama bu isim aslında İngiltere'deki bir yedek parça firmasının adıdır.
The Stepney Spare Motor Tire Ltd.
Firmanın adı da mağazanın olduğu caddeden gelir.
Caddenin ismi ise İngiltere'nin ünlü bir ailesine atfen verilmiş.
1906'lı yıllardan bahsediyoruz. Aslında mağazada o günlerin mantığı ile patlayan lastik dışına daha büyük çaplı bir lastik takılması düşünülmüş ve bu konuda bir de patent alınmış. Yani stepne diye dünyaya yayılan bu yedek lastik arabanın bagajındaki bir yedek parçaymış başlarda.
Modern zamanların arabalarında, yani az biraz eskiden stepne lastikler arabanın diğer lastikleri ile aynı olurdu. Bugün ise birçok arabada modellerinde yedek lastikler en yakın tamirciye kadar idare etsin mantığıyla üretiliyor. Aynı ilk günlerde Stepney firmasının ilk zamanlarında düşündüğü gibi. Ancak şimdi o zamanların aksine yedek lastikler diğerlerinden daha küçük çapta ya da daha ince oluyorlar. Herhalde bagajda daha az yer kaplasın diye böyle düşünmüş son zamanlardaki tasarımcılar.
Evet, stepne, ya da bence daha doğru tanımıyla yedek lastik geçici bir lastiktir. En yakın tamirciye kadar götürsün yeter. Tamircide ise ya patlayan lastik tamir edilip yerine takılır, ya da tamir edilmeyecek kadar hırpalanmışsa yenisi ile değiştirilir.
Nereden geldi bu konu aklına diyeceksiniz.
Kötü bir benzetme olacak belki, ama gerçekten bugün Türkiye'nin hali lastiği patlamış araba gibi. Hem de araba epey hor kullanılmış şekilde, neredeyse her yerinden bir arıza sesi geliyor.
En azından lastiği stepne ile değiştirip en yakın tamirciye kadar arabayı götürmemiz gerekiyor.
Belki de kimileri ne saçma benzetme yaptın diyordur.
Onca yol yaptık, köprü yaptık, hastane, havaalanı yaptık. Bakın doğalgaz da çıkartıyoruz yakında. Hem milli araba markamız bile oldu sayılır.
Savunma sanayisini saymıyorum bile, yakında uzaya bile gideceğiz.
Daha ne istiyorsunuz?
Evet, böyle söyleyince haksızlık yapıyormuşum gibi görünüyor belki.
Ama inanın haksızlık etmiyorum. Yapılanlar çok güzel. Belki de çok daha fazlası yapılabilmeliydi.
Bu işler uluslararası bir yarışma gibidir. Bir yarışta sonuncu olana ama o da koştu denmez. İlk üçe girdi mi diye bakılır. Hatta ilk üçün bile bir anlamı yoktur çoğunlukla. Kim kazandı önemli olan budur.
Türkiye ise maalesef yarışta epey gerilerde.
Bu yarış henüz bitmedi. Aslında bitecek bir yarış değil bu. Sürekli devam eden bir yarıştayız adeta.
Liderlik uzun süredir tek bir ülkenin elinde. Ama onun nefesi nereye kadar yetecek pek belli değil. Şimdilik liderliği kaptırmamak için elinden geleni yapıyor. Gelecek neler gösterecek bilmiyorum. Ama emareler bir gün liderlik eden Amerika'nın da zor durumlara düşebileceğini gösteriyor.
Bize gelirsek, evet, yirmi yıllık bir iktidar ile başımızdakiler ülkeyi belli bir dönüşüme tâbi tuttular. Ancak dönüştürdükleri ülke neredeyse şirazesinden çıkmış vaziyette.
Üstelik gelecek ülkemizi çok daha fazla zorlayacağa benziyor. Bazı şeyler artık o kadar çabuk oluyor ki, ne olduğunu fark edemiyorsun bile.
Bu yarışa iyi bir rektifiyeden geçerek devam etmek en iyisi gibi. Şu hali ile ülkenin diğer uluslar ile yarışabilmesi çok zor görünüyor.
İşte bu düşüncelerle altılı masanın adayı kim olacakmış, imza yetkisi öyle mi olurmuş gibi boş tartışmalardan artık yeterince sıkılmış durumdayım.
Diğer yandan da bindirilmiş kıtalar ile aman iyi ki başımızdasınız söylemlerine de gülesim geliyor. Hem de bu sözleri gencecik insanlara söyletiyorlar. Ne dediğinin farkında olmayan gencecik yıkanmış beyinlere.
Ben bu bahsi geçen geçiş dönemini stepneyi takıp en yakın tamirciye gitmek olarak algılıyorum. O yüzden yeni cumhurbaşkanının kim olacağının bence inanın bir önemi yok.
Tamircide aracı tamir edelim de, şoförü gerekiyorsa o zaman bir kez daha değiştiririz. Şimdilik bizi tamirciye kadar ulaştıracak herhangi bir şoförün direksiyona geçmesi yeterli olacaktır.
Çok bir şey istemiyorum yeni şoförden, aracı tamirciye kadar uçurumdan uçurmasın yeter.
Çünkü bu gidişat mevcut şoförün bizi uçurumdan uçuracağını gösteriyor.
Lastik patladığına göre, vakit stepneyi takma vaktidir, haydi bakalım, şoförü de değiştirip direksiyonu tamirciye kıralım bu seçimlerde.
Moskova'dan herkese sevgi ve saygılarımla