Site İçi Arama

ekonomi

Ekonomide Entropi Etkisi Nedir?

Entropi fizikte bir sistemin mekanik işe çevrilemeyecek termal enerjisini temsil eden termodinamik terimdir. Çoğunlukla bir sistemdeki rastgelelik ve düzensizlik (kaos) olarak tanımlanır ve istatistikten teolojiye birçok alanda yararlanılır diye açıklanmaya çalışılmış internette.

Ekonomide ters entropi etkisi var mıdır?

Buyurun buradan yakın derdi eskiler. Ekonomi ile entropinin ne ilgisi olabilir?

Biri para ile ilgili, diğeri fizik dünyasının bir terimi!

Ekonominin ne olduğunu biliyorsunuzdur da, entropiyi bilmeyenler için gelin tarif etmeye çalışayım.

Entropi fizikte bir sistemin mekanik işe çevrilemeyecek termal enerjisini temsil eden termodinamik terimdir. 

Çoğunlukla bir sistemdeki rastgelelik ve düzensizlik (kaos) olarak tanımlanır ve istatistikten teolojiye birçok alanda yararlanılır diye açıklanmaya çalışılmış internette.

Biraz bizim anlayacağımız dile çevirirsek, fizikteki entropiden bahsediyorsak, evrende enerjinin zamanla ısıya dönüşerek dağılması demek aslında. 

Enerjiyi bir şekilde bir araya toplayabiliyoruz, yıldızlar bunun bir örneğidir. Bunu negatif entropi deniyor, entropinin azalması. 

Ancak enerji geriye bir araya toparlanmayacak şekilde bir dağılım eğiliminde. 

Buna da entropide artış deniyor. 

Çoğunlukla da enerji ısıya dönüşerek serbest olarak kullanılamaz hale geliyor. 

Evrenin genişliyor olması da bunda etkili oluyor. 

Sistemlerdeki düzensizlik arttıkça entropi de artıyor. 

Evrende her şey kendini minimum enerji ve maksimum düzensizliğe çekmek ister. 

Bu maddenin tek yönlü davranış eğilimidir. Madde ise aynı zamanda enerji demektir.

Entropiyi kısaca bu şekilde açıklayabiliriz.

***

Entropi fizikten günümüzün bilgi dünyasına, istatistikten teoloji ve felsefeye, kent estetiğinde bile kuralları geçerli olan bir kuram.

İşte ben de acaba ekonomide de entropi kuralları geçerli midir diye merak ettim. Ama pozitif entropi değil, negatif entropi!

Ekonomi gerek ülke ekonomisi olsun, isterse de küresel ekonomi olsun, acaba böyle ters bir entropi etkisinde olabilir mi?

Bunu derken ne kastediyorum gelin biraz daha açık yazayım. 

Mesela bugünlerde ekonomide en çok şikâyet ettiğimiz şeylerden biri gelir adaletsizliği. Kimileri çok fazla para kazanabilirken toplumun büyük kısmı sabit ve yetersiz gelir sahibi diyoruz. Üstelik dünyada gelir adaletsizliğinin en fazla olduğu ülkelerden biri olduk.

Para iyi bir ekonomi yönetimi ile dengeli bir şekilde dağıtılabilir belki. 

Ancak nedense bizde başa kim geçerse geçsin bu “düzgün” diye bahsettiğimiz dengeli gelir dağılımı yerine paranın belli ellerde birikmesine yol açan bir düzenin ya kurucusu oluyor ya da en azından kurulu düzenin koruyucusu oluyor.

Netice her zaman az gelirlilerin çoğalması, yüksek gelirlilerin ise gelirlerini daha da artırması oluyor.

Bunun sebebi para dağılımının entropi etkisinde olması olabilir mi?

İşte ben buna finans dünyasında negatif entropinin artması diyorum.

***

Hayır!

Para istenirse düzgün dağıtılabilir!

Böyle düşünüyorsanız bence yanılıyorsunuz.

Bunun en güzel örneği komünist Sovyetler Birliği’nde zamanında denenmiş.

Sovyetler Birliği’nde bir yerlerde müdür de olsan aynı ücreti alıyormuşsun, fabrikada çalışan bir işçi de olsan aynı ücreti alıyormuşsun. Tam olarak aynı değildir ücretler herhalde, ama en azından insanların aldığı ücretler oldukça yakınmış birbirine. Gelir adaletsizliği olabildiğince düşükmüş.

Devlet her türlü ürünün bedelini kendi belirliyormuş, yani serbest piyasa ekonomisi de yokmuş ve uzun süre fiyat artışı diye bir şey olmamış.

Halen daha o günlerin ne güzel günler olduğunu söyleyenler var Rusya’da.

Ama bakın sistem bir noktada tıkanmış. Bunun sebeplerine bu yazıda girmeyeceğim. Bilindik sebepler. İnsanlarda üretim ve başarı hırsı kalmıyor, sistem zamanla çürümeye başlıyor.

Sadece bu düzenin de denenmesine rağmen başarılı olamadığını hepimiz yaşayarak gördük diyebilirim. 

Biz içinde olmasak da Sovyetler Birliği’nin çöktüğünü gördük.

Demek ki zorlayarak da olsa para dağılımı düzgün olamıyor.

***

Peki Amerika’nın başını çektiği kapitalist düzen çok mu iyi?

Bugünün dünyasında devasa finans kaynakları olan dünya çapındaki dev firmalar ile normal bir dünya vatandaşı arasındaki gelir farkının ne düzeyde olduğunun farkında mısınız?

Bu işin sonu nereye gidiyor, bunu kavrayabiliyor musunuz?

Paralar bu karadelik gibi büyüyen firmaların elinde birikmeye devam ederse bu işin sonu nereye varacak? 

Elinde büyük sermaye birikimi olan dev firmalar gerektiğinde hiç kimsenin gözünün yaşına bakmıyor. Geçen yazdım, kendilerine tehdit olarak gördüklerinde bir mahkeme tanığını bile ortadan kaldırabiliyorlar. 

Savaşların çıkmasında bile bu devasa firmaların büyük etkisi oluyor.

Bir yandan da sermaye bu firmaları elinde birikmeye devam ediyor.

Sizce de garip değil mi bu durum?

Bu işin sonu ne olacak?

***

Bunun bir dengesi kurulur! 

Arz ve talep dengesi geçerli kuraldır serbest piyasa ekonomisinde!

Evet, haklısınız, ekonomide arz ve talep dengesi belki de kapitalist düzenin bel kemiği olarak kabul edilebilir. 

Ancak durum ortada, talepler hiç bitmiyor, karşılığında da arzı sağlayanlar sürekli büyüyorlar. 

Adeta bir tür Ponzi sistemi yürüyor küresel ekonomide, bir tür saadet zinciri.

***

Yine de sistem bir noktada dengeye gelebilir gibime geliyor benim!

Emin misiniz?

Tarihsel gelişimine bakın isterseniz finans hareketlerinin. Dolar bazında bile dünyanın enflasyonu olmuş son yüzyılda!

Kimi devletlerin, hatta kimi küresel firmaların elinde bu kadar büyük finansal güç olunca da, bizim gibi ekonomisi oldukça kırılgan olan ülkelerin sürekli kriz halinde yaşaması kaçınılmaz oluyor.

Dışarıdan para gelsin diye taviz versen soyuluyorsun, kendini kapasan rezil oluyorsun!

Durumu düzeltmek için birtakım önlemler almaya çalışsanız da debelendikçe dibe batıyorsunuz. 

***

Bazen de bazı akıllılar çıkıyor, biz kimsenin aklına gelmeyen bir metot ile durumu düzeltiriz diyorlar!

Çok akıllılar ya, sanki tüm dünya salak, bir tek onlar akıllı!

İşte bir aralar iktidar acaba bu gidişe bir son verebilir miyiz diye böyle düşündü sanırım ve biraz da dini referansları dikkate alarak “faiz sebep, enflasyon sonuçtur” diye bence de anlamsız olan bir tezi uygulamaya koydu. 

Nas değil mi faiz? 

Kutsal kitapta faiz yasaktır demiyor mu? 

Biz niye bunu denemiyoruz?

diye düşünen büyüklerimiz kısa sürede her şeyi olduğundan çok daha kötü duruma getiriverdiler.

Millet de yine seçti ama bu iktidarı! Bu da ilginç gerçekten!

***

Ekonomide tüm dengeler pamuk ipliğine bağlıdır, neyin neye nasıl etki edeceğini öyle basit formüllerle, ya da saçma sapan teorilerle kontrol edemezsiniz. 

Ama ekonomi yönetiminde bildik ortodoks denilen sisteme döndüğünüzde de iktidarın bir zamanlar ağzından düşmeyen faiz lobilerinin eline kalıyorsunuz!? 

Bugünlerde pek adı anılmasa da, küresel ekonomi düzenini elinde tutan büyük finans kuruluşlarının iki dudağı arasından çıkacak tek bir söz sizin kaderiniz oluyor. 

Baksanıza Trump bile bir söyleşisinde merak etmeyin siz demiş Türkiye konusunda. Ben gerekirse kontrolde tutarım onları, ekonomileri oldukça kırılgan demiş. 

***

Peki çıkış yolu nedir?

Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık!

Küresel ekonomideki entropiden faydalanmak! İşte çözüm bu!

Daha çok üreteceksiniz ve parayı ülkenize çekeceksiniz! 

Üretmek için ise çalışkan olacaksınız. Ama öyle boşa kürek çekmek gibi olmayacak yaptığınız çalışma. Aklınızı kullanacaksınız!

Katma değeri yüksek olan üretim yapacaksınız! Bir kilo demiri 13 sente satacağınıza o demiri işleyip kilosunu 13 dolara satacaksınız. Kilosunu çok daha pahalıya, 1.300 dolara satabilenler de var, yapabiliyorsanız siz de satın bu kadar yüksek fiyata. 

Katma değer olmadan bunu yapabilmek mümkün değil. Bizim ihracatımızda katma değeri yüksek ürünlerin oranı ise %2’yi geçmiyor!

Katma değeri yüksek ürünler üretebilmek için de bilimden faydalanacaksınız! Başka çareniz yok!

Bizde ise bunu anlayan çok az.

***

İktidardaki büyüklerimiz bile farklı bir telden çalıyorlar.

Doktorlar, mühendisler yurt dışına giderlerse gitsinler! Kalan sağlar bizimdir! Gerekirse biz de dışarıdan ucuz iş gücü getiririz!

Biz sizin yaşam tarzınıza karışmıyoruz! Bakın biz de İzmir’de o bar senin, bu bar benim dolaşıyoruz!

Devam edin, en iyi yaptığınız şey zaten takiye. Yeter ki oy versin insanlar değil mi? 

Evet, oy için barlara da gideriz, gerekiyorsa bira bile içebiliriz gençlerle! Zafere ulaşmak için gidilecek her yol mübahtır!

***

Aslında konu gücü elinde tutmak, ele geçirilmiş gücü geriye kimseye kaptırmamak. 

Ama bu kafayla ne yapsanız bir faydası yok. Amacınızın güç kavgası olduğu o kadar belli oluyor ki, tarikatlar içinde bile güç kavgaları yapıyorsunuz.

Halbuki oyunun kuralı belli. 

Madem küresel ekonominin bir parçası olmadan olmuyor bu iş, o zaman oyunu kuralına uygun oynayacaksınız.

Amaç ülkeyi diğer ülkeler arasından sıyırarak daha iyi koşullara taşımak olacak!

Türkiye’nin dünyadaki yeri muhasır medeniyetler seviyesidir!

Bunun çaresi de her anlamda ülkeyi geliştirmekten geçer. 

Eğer takıntı halinde dini konuları öne çıkartırsanız, kimi ülke vatandaşlarının gözünde belki takdir toplarsınız, ama ülkenin gidişatından memnun olmayanları ve daha da önemlisi dış sermayeyi korkutursunuz.

Çok mu önemli dış sermaye?

Yapabiliyorsanız kendiniz yapın, üretin, satın ve kazanın.

Ama yapamıyorsunuz! Sermaye olmadan yapamazsınız! 

Kendi sermayeniz yoksa mecbursunuz, dış sermayeyi ülkeye çekeceksiniz!

Si ise hem saçma sapan görüşlerle ülkeden hazır beyin gücünü kaçırıyorsunuz, hem güya sermaye transferi yapacağım hevesleriyle vatandaşların gelir dağılımını iyice bozarak üretim motivasyonunu da engelliyorsunuz, hem de eğitim gibi gelecek nesillerinin yetiştirilmesi açısından daha önemlisi olmayan bir konuyu bile tarikatlar eline bırakarak gelecek nesilleri köreltiyorsunuz, yani ülkenin geleceğini de tehlikeye atıyorsunuz.

Sonuç ortada, siz yapamıyorsunuz, nasıl yapacağınızı bile bilmiyorsunuz.

Sayenizde güzelim ülkede ne doğru dürüst yargı kaldı, ne doğru dürüst ekonomik düzen kaldı, ne de toplumda ahlak kaldı. Ortalık mafya kaynıyor. Ortalık suç kaynıyor.

Ortalık zaten kurtlar sofrasıydı, ama sofradaki kurtlar diye düşündükleriniz gerçek kurtlar değil. 

Asıl kurtlar küresel ekonominin vahşi oyuncuları. 

Onlarla uğraşmanız gerekirken siz ülke içindeki ülkesini sevenleri masanın etrafındaki kurtlar olarak gördünüz, görüyorsunuz!

Halbuki bu ülkenin tüm vatandaşları ülkesini seven insanlardır.

Muhafazakâr görüşe bir itirazım yok, ancak dünyanın ekonomiye bakış açısı da ortada. Bazı şeyler muhafazakâr görüş ile olmuyor.

***

Neyse, konumuz ekonomide ters entropi etkisi olduğu için daha fazla uzatmayayım bu konuyu.

Ancak ekonomide her şey birbirine bağlıdır, ülkenin yönetim şekli de dahil, her şey etkiler ülke ekonomisini.

Evet, bu işin gidişatı küresel finans boyutunda da olsa, ülke içi ekonomide de olsa bence negatif entropi etkisinde. 

Para birtakım odaklarda toplanma eğiliminde.

Bunu tersine çevirmek o kadar da kolay değil. Mecbursunuz kuralına göre oynamaya.

Piyasadaki parayı artırmayı göze alıp maaşlara zam yapmaya kalksanız, o para hemen sermaye sahiplerinin ceplerine doluveriyor.

Negatif entropi etkisi daha da hızlanıyor.

Tam tersine bugün olduğu gibi maaşlara zam yapmadığınızda da, az gelirli insanlar zor durumda kalıyor. Yaşam koşulları zorladığında da üretimde düşüşler oluyor, moraller bozuluyor.

Dengeyi kurabilmek kolay iş değil.

Bir de kaptırılmış bir kol var, zamanında bolca para geldiğinde ülkeye yatırımlar daha doğru kanallara aktarılmış olsaymış, bugün bunca masraf kapısı olmayabilirmiş. 

***

Herkesin diline doladığı şu garantili yatırımlar konusunda aslında benim yatırım bedellerinin aşırı yüksek olması ve gereksiz yere yapılmış kimi yatırımlar dışında bir itirazım yok. 

Sadece ayağımızı yorganımıza göre uzatmamız gerekiyordu!

Ama bu hataları saymazsak bu da bir ödeme yöntemidir. 

Yani ya bedelini bildiğimiz yöntemlerle devlet olarak ödeyerek yatırım yaparsınız, ya da imtiyaz vererek böyle garantiler vererek ödersiniz. Yatırım yapıyorsanız her halükarda ödemek zorundasınız.

 

Rusların dediği gibi bedava peynir ancak fare kapanında olur!

Verdiğiniz imtiyaz aslında yapılan yatırım iyi para getiren bir yatırımsa, kazancın devlet yerine imtiyaz sahibinin kasasına girmesi demektir.

Şimdilik hani devlet kasasından bir kuruş çıkmayacaktı diye itiraz ediyorlar ya sesini çıkaranlar, yarın yatırımın getirisi garanti miktarlarının üzerine çıktığında da kazanç imtiyaz sahibinin kasasına girmeye başladığında aynı kişilerden ama bu yatırımdan bunca para kazanıyorlar diye itirazlar yükselecek.

Kısacası hem yatırım bedellerinin yüksek olması, ki bu yatırımlarda yolsuzluk kokuları çıkmasına sebep oluyor, hem de yatırımlardan elde edilecek olan kazançların aşırı derecede yüksek olması bu yatırımlarda birtakım yanlışlar yapıldığının bir göstergesi.

Tabii bir de ihtiyaç var mıydı böyle bir yatırıma, o da ayrı soru!

Sırf o köprüyü kullananlar ödese de bedelini, yarın imtiyaz sahibi firmalar oldukça çok kazanç elde etmiş olacaklardır ki, bu bir anlamda ülke kaynaklarının sömürülmesi demektir. 

Kapitülasyonlardan farkı yoktur.

Sadece devlet imkanları ile yatırım yapmak da yeterince kaynak olmadığı için yatırımların çok uzun süre almasına sebep oluyor. 

Yani bunun da kendince sorunları oluyor.

***

İşte bu zamanında iyi bir şey yapıyoruz diye yapılan büyük, ya da iktidarın söylemiyle çılgın projeler bir anlamda bugün ekonomimizin bu hale gelmesindeki asıl sebeptir. Bir anlamda dış sermayeye kaptırılan koldur.

Kurtulması da ancak anlaşmaların süreleri bittiğinde mümkün olabilecektir. Unutmayın, yatırım bedelleri dış finansman ile sağlanmıştı! Geri ödemeleri kim bilir kaç seneye yayılmış durumda. Geri ödemeler de döviz ile yapılıyor.

Evet, bir anlamda sağıyorlar bizi, ama çılgın projelere oy veren de sizdiniz düne kadar! 

Bir tarafımızı tırmalayan hurma misalidir bu iş!

Muhalefetin bir zamanlar dediği gibi biz oturup anlaşmaları Türk parasına çevireceğiz, ya da parasını ödeyip bu yatırımları devletleştireceğiz söylemi de boşa söylenen sözlerdir bir anlamda. 

Yapılabilecek tek şey eğer gerçekten olması gerekenden daha fazla ödeme yapılıyorsa, bu imtiyazların iptal edilmesidir ki, bu iş de öyle kolay kolay yapılabilecek bir şey değildir.

Tarihte borcunu ödemeyene savaş bile açılmış, bu işlerin sonunu iyi düşünmek gerekir ortaya bir söz attığınızda.

***

Peki durum bu kadar kötüyse gerçekten hiç mi bir çıkış yolu yok?

Yukarıda söyledim ya çıkış yolunu!

Üreteceksiniz ve ürettiğinizi satarak para kazanacaksınız!

Bunun için de üretebilmenin yollarını bulacaksınız.

Tembel millet ile bir şey yapamazsınız!

Aklını kullanmayan millet ile bir şey yapamazsınız.

Bu dediğim ise doldur boşalt şeklinde de olmaz. 

Cumhuriyetin kuruluşu ile iyi bir kalkınma hamlesi yapılmıştı, her alanda yapılmıştı bu hamle, eğitiminden tutun, sanayisine, toplum birliğine, yargısından serbest piyasasına, ordusuna, polisine. Ama devamı gelmedi. 

Başa geçen muhafazakâr kafa kendimiz üreteceğimize hazırını dışarıdan alırız dedi. 

Aynı bugün gibi ihtiyaç olarak ne var ne yoksa ithal etmeye başladı.

Arada Amerika’nın bedavadan sunduğu Marshall Yardımı’nı mal bulmuş mağribi gibi sevinçle karşılayan muhafazakâr akıl bakın sonunda ülkeyi ne hale getirdi.

Tabii muhafazakâr akıl derken sağ görüş ya da sol görüşü birbirinden ayırmıyorum. Buna liberaller de dahil, siyasal İslamcı görüş de dahil. Hatta kendine demokrat diyenleri de ayırmak olmaz.

Atatürk’ün dünyaya bakış açısından sapan kim varsa bence hepsi aynı kafa.

Hepsi bu ülke için kötülük yaptı!

***

Sonuç: 

Nisan başından itibaren hazırlıklı olun, iktidar birazcık akıllanmış olsa da, o acı reçeteyi tadacaksınız. Henüz akıllanmadıysa da tadacaksınız o acı reçeteyi. 

Umarım ağzınızın tadı çok kaçmaz, çok acı duymazsınız.

Ekonomi negatif entropi etlisindedir. 

Bu da paranın parayı çekiyor olması diye özetlenebilir. 

Dedikodu olabilir belki, ancak servet vergisi gelecek diye söylentiler geliyor kulağıma.

Bugünün şartlarında bunu yapabilmek öyle kolay iş değil. 

Zaten çok zayıf olan ekonomimizin tamamen çöküşüne sebep olur böyle bir hamle!

Ama gelir dağılımını düzeltmek gerekiyor, nasıl yapacağız öyleyse bunu diyorsanız çözüm basit!

Hukuk ve adaletle! Güvenilir bir yargıyla! İyi bir eğitimle! İyi yetişmiş kadrolarla!

Hemen olur mu peki durumun düzelmesi?

Güldürmeyin beni lütfen, bu konuları düzeltmek sizce hemen olacak şey mi?

Her şeyden önce zihniyetin değişmesi gerekiyor. 

Toplumlarda zihniyet değişiklikleri ise en azından bir kaç neslin değişmesini gerektiriyor.

Vaktiniz bolsa bekleyin, belki düzelir bir gün!

***

Ekonomide entropi etkisini anlatabilmişimdir umarım.

Entropi her konuda kuralları geçerli olan bir kuramdır. 

Toplumsal ahlak da buna dahildir, toplumsal çürüme de. İpin ucu kaçtığında tekrar tutmak için harcamanız gereken güç oldukça çoktur.

Moskova’dan herkese sevgi ve saygılarımla.

Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Araştırmacı Yazar Deniz BURSALIOĞLU
Tüm Makaleler

  • 30.03.2024
  • Süre : 5 dk
  • 956 kez okundu

Google Ads